Eğitime neden Hayır?
Her sorunu yasa yaparak halledeceğini sanmak, insan ve yasa ilişkisini ıskalamaktır.
Her sorunu dinin halledeceğini sanmak, Allah’ı anlamamaktır.
Her sorunu duvar arası eğitimin halledeceğini sanmak, duvarlara sorun havale etmektir.
"Eğitim" işini ideolojik cihaz olarak görmeyi bıraktığımızda sorunun çoğu hallolacaktır.
Eğitim “norm”ları koyar, ama herkesi “normal” kılmak totaliter mantık ürünüdür.
Eğitim standartlardan bahseder, ama insan standart değildir.
Eğitim farklılıkların enerjisini ortaya çıkarınca anlam kazanır.
Eğitim başkalarının da “bizim” gibi olmasını istemek yerine kendileri olarak bırakınca anlamlıdır.
Eğitim, eğitmenin büyük-küçük modellerini değil, öğretilenlerin artı-eksinin anlayınca anlamlıdır.
Eğitim devlet, küçük devlet ve sanayinin insanı kalıplara dökmesi değil, yapısını anlama işidir.
Eğitim, fabrikasyon araç üretimi mantığından dolayı “toplu” hal aldı.
Eğitim, şartlandırmayı değil, değişik şartlara eleştirel çözümler getirme sürecidir.
Eğitim insanla hayvan arasında farklıdır: insan öğrenmeye direnebilir, hayvan direnmez.
Eğitimden bahsetmek, başka sözü olmayanların sık başvurduğu SOS filikasıdır.
Eğitim, bilgi, gelenek ve töre aktarımıyla geleneği değil, onlar yardımıyla geleceği öğretendir.
Eğitim toplumsal mühendislikten çıkarılmalıdır.
İnsanı eğitmek çoğu zaman, insanı insanlıktan uzak gören metotlarla yapılır.
Ne devlet ne de başkaları eğitimi “robot” üretim hattından çıkarmadıkça, sıkıntılar bitmez.
Eğitim, insan olmakla, yani “ünsiyet” kurmakla anlam kazanır.
Türkiye'mizde sistem tahterevalli gibi çalışır: birini çıkarmak ancak diğerini indirmeye endekslidir.
İdeolojik gerekçelerle değil, becerilerle doğru orantılı olarak eğitimi mümkün kılmak lazım.
Eğitim ihtiyaçlara cevap vermek için düzenektir: ancak eğitimin kendisi amaç olur.
Totaliter sistemler, farklı beceri ve zeka seviyesindeki insanları otomatlara dönüştüren ve farkından dolayı cezalandıran sistemlerdir.
Sonuçta vasatı yüceltmek yerine, vasat üstündekileri de kendi mecralarında değerlendirmek ve toplumu yüceltmek, dış rekabete hazır kılmak asıl hedef olmalı.
İlk “okuma” ile “Oku!” bizde ters orantılı gelişmiştir.
Okumak, okullu olmak anlamından öte şeyler ifade etmelidir.
Eğitimde genelde "devrimci" mantıklar sıkıntı çıkardı. O da ya AB ya da ABD sistemine göre yetişenleri kutsanmasıyla oldu. Eğitimin kendi içinde evrilerek değişmesi asıl olandır.
Osmanlı'nın mühendisleri azdı çökerken. Mühendislerle sorunu aşmaya çalıştı. Mühendisler, toplum mühendisliğine gitti sonraları. Cumhuriyet ve karşıtları da aynı yoldan ilerledi.
Havaiyiz; her şey havada gidiyoruz. Kervan yolda düzülür tarzı. Kervanlar bitti, kervansaraylar ayakta.
Vahim olan şey, ülke içindeki rekabet enerjimiz dışarıyla rekabete yansımıyor.
Dışarıda süt liman siyaset, akademi, sanayi. İstisnamız azdır. Kaide ondan oturmuyor.
Hocasının, annesinin, babasının anlattıklarını dinleyip, akabinde "ötesi yok mu?" diyen bir nesil eğitmek. Onlara saygılı, ama onları kutsamayan...
Öğretmenin hası, her daim öğrenci kalandır.
O nedenle, eğitime “hayır!” demek lazım!