DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Metin BOSNAK
Metin BOSNAK
Giriş Tarihi : 26-04-2022 01:49

AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL

 

Aydın, Münevver ve Entelektüel    

 

Osmanlı’nın “münevver”leri vardı. “Frenk” fikirleriyle anti-Frenklik etmek “tenvir” etti onları. Cumhuriyet’in “aydınları” oldu; Osmanlı karşıtlığını aydınlık saydı. “Batı” dediklerinde yatardı aydınlık.

İkisi de tercüme kavramlardı. Münevver ve aydın karanlığa, “Karanlık Çağlar”a karşı bir tepkiden ilham aldı. İki renge indirgenmiş dünyalarda yaşadılar. Münevverlik ve aydın işte bu nedenle, kalemi, sayfası, bizden mürekkebi başkasından olan bir kitaba yazıldılar. Ve kara yazdılar yazılarını.

“Batı” hem münevverin hem de aydının tanımlamak istediği netameli bir konu oldu. Osmanlı’nın son dönem münevveri ve Cumhuriyet’in erken dönem “aydın”larının ortak noktaları Batı’yı, Batı’da bir ülkede yaşadıkları şehir ve semtten ibaret görmeleridir. Görüntüler arasında sıkışan bir algı akışından ibaret, Eyfel Kulesi ise Galata Kulesi arasında bir yere zincirlendi algılar.  

Şanzelize ile "Pera" arasında gezdi münevver, Fatih’e sığındı. Sonra Harbiye’yi doğurdu Fatih’te. Aydın ise, Rousseau ile Renan arasında hamak kurdu. Endülüs’ü flamenkoyla tanıdı biraz. Zaten gerisi de “zil, şal ve gül” oldu.

De Beauvoir’a yaklaşmaktan bile korktu aydın. Çünkü aslında münevverden kendine yonttuğu kimlik kırıntıları onu da hazmedemezdi. Sartre’a yakın bir “salon”da noktalamak istedi tartışmayı. İbn-i Haldun onun için ancak Durkheim anınca anlamlı oldu.

Münevver tarihin, aydın ise tarihte olanların karşıtlığından kendi “marka” edinmek istedi. Zaten sorunu kimlik olmadı. Münevver’in kimliği kendi belirlediği bir kültürel ve siyasal zaman dilimini; Osmanlı’da olan zaten olabileceğin en iyisi idi. Aydının kimliği dövmek istediği kültürel ve siyasal dönemin karşısına dikebileceği ekonomi teorileri oldu. Batı’da olan zaten olması gerekendi; başkası da olamazdı. Ne münevverin Osmanlı’sı onu Osmanlı yaptı; ne de aydın Batıcılığı onu Batılı yaptı. Münevver Osmanlı’yı Cumhuriyet’i yermek; aydın Batıcılığı Osmanlı’yı yermek için kullandı.

Batı’yı Türk entelektüeli gereği gibi tanımlamadı henüz. Münevver ve aydın arasında sesi de çıkmaz oldu zaten. Münevver’e göre Batı, atış poligonu oldu. Aydın’a göre Batı, mescitten az ötede silueti beliren iltica tapınağı. Entelektüel her iki ekolün de sürgünü olarak kaldı. Münevverin de aydının da “devlet”çe sübvanse edilen özgürlükleri oldu.  

Entelektüelin varlığı ise borsada yer almadı. Cemil Meriç böylesi entelektüellerden biridir. Münevverin okuduğu, ama kulak asmadığı; aydına laf yetiştirmek için kullandığı bir düşünce ve belagat üstadı. Aydın’a gelince, o Meriç’i aydınlıkta bu kadar kalmasına rağmen karanlığa neden dalmak istediğini anlamadı.  

Cemil Meriç, Batı’nın karşısına çıkarken aslında eski “Hind”i arkasına alarak göğüslemek ister. Galip kafalı entelektüelin mağluplar liginde olmak istememesidir bu tavır. Batı’nın hal’ine, Doğu’nun mazisiyle göğüs germek hissi derinden tüter cümlelerinde. Hatta Uzak Doğu’nun… Sonrasında bir onulmaz sılada bulur kendini Meriç. Ve sılada ölür zaten.

Yahya Kemal, kültürel yenilgiye karşı durma mecalini ancak bir Fransız’dan aldığı, kendi medeniyet tarihine dair tüyolarla aşma çabasındadır. Aslında bireysel ezikliğini, medeniyet temelinde bir algı içinde değerlendirirken, “çocuklar gibi şen olması” bu durumu açığa vurur. Ve suni çiçekleri koklarcasına öz medeniyetini koklar ve kokularını aktarmak ister. Çünkü gördüğü bahçede, tarumar olan gerçek çiçekler balkonlarda saksılara hapsolmuştur ve bu durum Yahya Kemal’i alenen rahatsız eder. Bahçıvanı da beğenmez zaten.    

Tanpınar’ın Fransa’yla özdeşleşen algısı, onca Fransa hatırasına rağmen kitaplardan aktarma gibidir. Yahya Kemal ile Tanpınar’ın ortak noktası, Batı’yı tanımak ve eleştirmek cesaretini ancak Batı’lı yazarlardan edindiği birikim ve onların perspektifi ile olmasıdır. Onun “ah bir de İngiltere’yi görsem!” demelerinde ve Fransız çayı ile Türk çayını tevhit etme iştiyakı, muzaffer kültürün zaferine ona eklemlenmek şeklinde tezahür etmiştir. Yani “sentez” algısı…

Münevver ile aydın sistemin kavgasını, sistemin kaynaklarını kendi lehine çevirmek için yaptı. Totemler devrede oldu hep. Birinin tapuları ve tabuları diğerine casus belli (savaş nedeni) oldu. Yıktığı, yıkmaya çalıştığı her tabu arkasında kendini gördü. Putların savaşında galip gelen kendi putunu dikmek istedi çünkü. “Yerli malı” totemlerin arkasında ise, Batı heykeltıraşları beliriyordu hemen. Entelektüel ise, medeniyet algısı içinde baktı totemlerin kavgasına: kaygı ve hüzünle.

Aydın minyatürden bütüne giderek algıladı Batı’yı. Batı ona göre, Avrupa’ydı zaten. Algısı hep pozitif oldu. Bu anlamda 1970’lere kadar yapılan popüler Türk filmlerinde Avrupa’ya tahsil, tedavi veya uzlet için giden kahraman, mesela Paris’e değil, Fransa’ya değil, Avrupa’ya gidecektir.

Münevver ve Aydın eğer Paris’i gördüyse, Fransa’yı görmüştür. Fransa’yı görmesi de onu “Batı görmüş” yapacaktır. Paris onun için, mahallenin gözlerinden uzak hürriyet alanını ifade eden bir rüya ülkesidir. Necip Fazıl dâhil, münevverler Zola’nın yazdığı sorunları okudular belki, ama yaşadıkları zamanlarda gidip o madenlerde Fransız medeniyetini “sahada” müşahede ettiler mi? Germinal’i Türkiye’de okurcasına okumaktan farklı bir tecrübe etmek akılarına geldi mi?

Frenklerin ülkesi Fransızların ülkesine evirildi algılarda. Hatta Frengistan adeta Paris’e indirgendi. Üstelik münevverler Fransa’yı, “Frengistan”ı biraz da –gözleri kapalı ama--kalp gözüyle gören Yirmisekiz Mehmet Çelebi’den farklı gördü. Paris gördükleri her şeyi ihtişam retinasıyla, basit dil ile iletişimini bile Frenk’in üstünlüğüne, Frenk’in yaptıklarının her zaman planlı, uzun vadeli olduğuna, biraz kıskançlık, ama kahir bir hayranlıkla izlediler. 

Zamanla seyahatnameler ve hatıra yazıların sayesinde “bal dök yala” sokakların, suyu zemzem, beyaz topukların dekolte kıyafetlerle fora edildiği mekânın adı oldu. Bu tür bakışı, bir Osmanlı Sultanının İngiltere’de izlediği bale gösterisini izlemesindeki hayranlıkta da görmek mümkündür. Osmanlı Sultanı bu bale gösterisini İstanbul’da görünce, Batılılaşmanın tamam olacağını düşünmüştü. O nedenledir ki İtalyan Verga’nın Cavalleria rusticana adlı kısa hikâyesi opera olarak ilk olarak Osmanlı İstanbul’unda sahnelendi.

Aynı şekilde, Cumhuriyet döneminde her yerde piyano olursa Batılılaşma, modernleşmenin kemale ereceği hezeyanlarında görmek zor değildir. Oysa devletin cömertçe sağladığı bursla  “Frenk”in ilmini almaya giden münevver ve aydınlar, çoğu zaman ya kendi kafalarındaki gettolarda ya da hayranı oldukları gettoların fanusunda yaşadılar. Yaşadıkları ülke, hatta şehrin arka sokaklarıyla, madenlerinde sürünen, sömürülenden bihaber, “Fransa eşittir Paris, Paris eşittir Paris’in” semti olarak kaldı.  “Kaldırımlar” Paris’indi.

Sonraki dönemlerde bu Londra oldu, New York da oldu, ama tavırda fazla bir değişiklik olmadı. İnce’den inceye, Anglo-Sakson hâkimiyetini zihinlerinde, belagatteki eleştirilerin aksine, bu durumu içselleştiren Şarklı Şarkiyatçılar olmaktan geri durmadılar.

Parçalanmış imparatorluktan Türkiye’ye sığınan ve sıkışan nesiller, elbette çok yönlü travmaları yaşadılar. Bunları yaşarken, vuruk sonrası strese benzer davranış bozuklukları gösterdiler. Yaşanan travmalar hem Osmanlı Devleti’ne hem de Türkiye Cumhuriyetine bariz bir şekilde yansırken, onlara muhalif olan oluşumlarda da kendini gösterdi.

Bu semptomların başında da Türk entelektüelinin yalnızlıkları yatmaktadır. Hem münevverin hem de aydının teselli ve desteklerinden mahrum olarak ve bazen onlara rağmen düşünmek zorunda kalması entelektüelin kendi serencamı olarak kalacaktır.

Doğu’yu ve Batı’yı tarihte ve halde görmenin ötesinde, münevver ve aydından uzak, entelektüel bakışı geleceğe nakşetmek çabası ise entelektüelin kendi trajedisini yazmasından başka bir şey olmayacaktır! Bu nedenle, tarihin halde, halin tarihte olduğunu görmek bir Kassandra kompleksi trajedisi ve kendine yazılmış bir arzuhal olarak kalacaktır. Doğu’lu müstağripler ile Batı’lı müsteşriklerin kazandıkları nokta da zaten budur.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Metin BOSNAK

Metin BOSNAK

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN Mum Titrer Hanemizde Ülkücülük CHP'yi Ne Zaman Sevdim İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI PARALEL YAPI Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR DEVRİM Mİ DEDİNİZ? BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? DİL TARİH VE İDEOLOJİ AYNAYI ARAMAK... MAKULLER AKİLLERE KARŞI VEDA HUTBESİNİ OKURKEN HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK ALPEREN OLMAK BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR DELİLİĞE ÖVGÜ AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ EFKAR VE HERZELER YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR EĞİTİME NEDEN HAYIR? EFKAR VE HERZELER "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? BU ÜLKEYİ ANLAMAK... NİYET TAVŞANLARI VE TARİH ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI FERMAN VE FETVA BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK AŞKIN BAR/KODU MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? SÜRGÜN KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ MHP NEREYE GİDİYOR? NASIL BİR GENÇLİK? KİM KORKAR EBU ZER'DEN? MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE Milliyetçilik ve Kürtler İLETİŞİM VE PROPAGANDA BATILILAŞMAK TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI FİRAVUN VE HİÇ'LİK KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM ÇEVRİM İÇİ AHLAK ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 11 Eylül ve ABD YA 12 EYLÜL SONRASI? Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK KAVGA NEREDE? KAVGA NEREDE? ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK DİL VE TARİH KAVGAMIZ HOLİGARŞİ Said Nursi ve Cemaat algısı Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? TÜRK LİBERALİZMİ AŞK MI MAŞUK OLAN? DİN'ERCİLİK SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA LİBERAL STATÜKOCULUK UYKUYU ÖLDÜRMEK "EKSİK ETEK" BABİL, DİL VE PROPAGANDA DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" DEĞİŞİM TÜRKÇE VE İDEOLOJİ "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN "İBRAHİMİ DİNLER" BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? BEN'SİZLİĞE ŞİİR TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN ERBAKAN'I ÖZLERKEN MÜSLÜMAN VE İSLAMCI İSLAM VE FEMİNİZM KAÇIRILAN GÜNDEM BIDEN NOTLARI DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR ARAF'TA TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK Hayatta Sürgün Olmak AKADEMİSYENLİK KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ KUTLU VEDA DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ TANRI, İNSAN VE TAKVİM ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? Millet Olabildik mi? Zaman, medeniyet ve din Zaman, medeniyet ve din Mehdi’yi beklerken ORTADOĞU VE YENİ İNSAN Kediler, Fareler ve Vatan Kürşat olma vaktidir Gülün Adı, Kadın ve Takva İslamo-Amerikancılık EBCET, CİFR VE TARİH SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ DİPLOMASİMİZ NEREYE? İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi KATLİAMERİKA MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ Ay lav yu, Cani! AŞKIN HALLERİ DOKUZ HECELİLER FİRAVUN... Kadın'ım... 28 Şubat ve Erbakan KADDAFİ'DEN KESESİ Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot Democoupracy mübarek olsun! FULL'er Yapalım mı, Abi? Ortadoğu'da Sezaryen Mısır'da Karaoke Devrimi Mısır'ı Okurken Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) Bir Ortadoğu Masalı Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! Bilinç ve Sürgün İbrahim, devir içimdeki putları! İdeolojik dil ve Teolojik Tarih Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? Paralel Evren, Küresel İslamcılık Erkekler ne zaman "adam" olur? "Millî" Küreselleşme? AK'Kışşş Kimliklerin Kurdu “Hiç” i öğrenmek GELENEK VE MANKURT Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz Çift-düşün, yeni-konuş! Batı'yı ararken... Aforoz’malar… Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU KÜRT'AJ Shalom, Kürdistan! İstiklal marşını yeniden yazmak İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset Amerika düşmansız olabilir mi? Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup Keşif... Babil’in dil’beri Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? Tarihi hangi hikâyeci yazar? Zihin Kontrolü ve Kült YUMURTANIN AK'I, SARISI Ebu Zer’in günlüğü Her şey zıddı ile mi kaim? Melamilik “marka” mıdır? Melâmilik Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm AŞKA DAİR NE VARSA Medya medyumluğu ve wikisızmalar Türkiye, İran ve Dünya Barışı Muhafazakârlık “marka”sı? Füze ümütz! “Van münütz!” Çin'in hafızası ve küresel sistem Kutlu veda Öznellik Öz’neliktir! Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet Said Nursi ve tesettür İmam, Örtünme ve Nur Suresi Din duble “yol” mu demekti? Gelenek, mankurt ve reform Aylardan şubat günlerden cuma Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek Gelenek mürtedi ve kimlik Namus, Kanun ve Fazilete Dair İman "terakkiye" destek midir? Yılmayacağız... ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL Hoş geldin, Şeytan! OSMANLI VE NEO-OSMANLI DAYILAR VE DAYILANMALAR Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus Tesettür neyi örtüyor? Milat oluşturmak Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? Tarih satrancını asıl kim oynuyor? Mahalle ve getto Tanrı, totem ve muta nikahı Orta Doğu’mların ebesi ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI KÜRESEL İSLAMCILIK RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK Medine Vesikası Türk solculuğu ve İslamcılığı Batı’k düşüncelerin Doğu’şu BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG Karadul KEDİLER VE FARELER “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI Neden Federasyon? Kaburga kemiklerimdeki sızı? Ortadoğu ve Darbeler "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? TURNUSOL Ya 12 Eylül sonrası? (II) Ya 12 Eylül sonrası? 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) Kim ne der? Ne zaman ki…
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA