Medya medyumluğu ve wikisızmalar
Pandora’nın kutusu açıldı zahir.
Tikiler, mikiler derken…
Wikisızmalar meydanda şimdi.
Kiplerin çekimi geldi arkasından.
Hani I keep, you keep, we keep.
“Pedia” kısmı mühim değil.
Beep! Beep! Beep!
Kimin işine ne gelirse onu “keep” edecek.
Ettikçe susamın kapıları açılacak.
İçerdeki mi harami, dışarıda mı?
Önce Türkiye’de açıldı Pandora’nın kutusu.
Bir gazete, bir muhabir yetti bu işe.
Matbuat-ı telafi işte!
Hikmeti hükmetmekten menkul oldu hep.
Ne devlet sırrı kaldı. (Bu arada devlet kimdi sahi?)
Ne “masumiyet” ne de “masuniyet” karinesi kaldı ortada.
“Bizden olanlar” masumdular hep.
Medya medyumu öyle buyurdu.
“Onlardan olanlar” ise zaten doğuştan mücrimdiler.
Akşam “yaftalamayın!” diyenler, sabah namazını müteakiben yaftaladılar.
Kimilerinin yaftası dertli akşam sofralarında yankılandı çin çin.
Bir Amerikan bilardosu oynandı durdu.
Sopayı taşa vur, taş taşa vursun, taş hedefi vursun!
Sopanın suçu ne ola ki?
Anladık ki aslında “devletin” sırlarını dünya âlem bilirmiş.
“Devletimiz” sırlarını sadece kendi vatandaşlarından gizlermiş.
Devlet var devletten içerû, belli.
Devletten öte devletlûler var belli.
Devleti kutsamaktan milletimize değer vermeye mecal kalmadı…
Devlet her zaman yeniden kurulabilirdi aslında millet oldukça.
Ama “devlet başa, kuzgun leşe!” kulaklarımızda küpe oldu her zaman.
Devletin bekası, milletimizin bekası üzerinden olması lazımdı.
Arabayı atın önüne bağladık.
Sonra arkasından baktık yalap şalap koşan atların.
Arabayı çeken atlar sağa sola hamle yaparken arabaya zarar verdi.
Aniden “kutsal” devlet, “cani” devlet oldu…
Ha bir de…
Bu devlet sırları, “kail-i meçhul” tarafsızıntılarla çıktıkça ellerini ovuşturanlar oldu.
Ta rafın en tozlu ve kozlu noktalarında oynaşanlar oldu.
Ayşe Teyze’nin çantasında taşıdığı deterjan anlamsız kaldı temizlikte.
Zamanın ruhuydu bu durum…
Yaşı kurusu demeden, sinek öldürmek için bile tank atışı yaparak gittik…
Devlet kutsal değildir.
Ancak bu da hükümet veya cemaat kutsallığına karine değildir.
Yazıyor abiler, sızıyor, yazıyor!
Artık, tahterevalli medyacılığını, siyasetini bıraksak diyorum.
İNTERPOL Julian Assange’ı arıyor.
Dünya da gerçekleri.
Wikisızıntıların anlamını milletimiz ve ülkemiz için çözmeye çalışalım…
Gizli belgelerden dolayı ABD hükümeti teyakkuzda.
Acaba bu teyakkuz durumu, bir zihin kontrol uygulaması olabilir mi?
Yani bu belgeleri bizzat derin ABD sızdırmış olabilir mi?
Obama’nın seçimleri kesin olarak kaybetmesi mi gerekiyor?
Zaten Bush’un “enkazını” alan Obama ekonomiyi bir türlü düze çıkaramadı.
Ayrıca, sağlık sigortası gibi trilyon dolarların döndüğü bir alanda reform ararken neyi deforme etti?Yani bu sızmalar, aslında ABD’nin derinlerindeki ticari ve siyasi lobilerin ya da bir devletin eseri olabilir mi?
Wikisızmaların aborjin Ergenekon’u olması zor gibi görünüyor…
Çin’in bir operasyonu olabilir mi peki?
Son zamanlarda saklanamayacak kadar rahatsızlıkları var Çin’in. ABD’nin de gelecek endişesi var. Füze kalkanından tutun, “komünist” Kuzey Kore’nin,” kapitalist” Güney Kore’ye saldırmasına kadar. Afrika’daki enerji kaynaklarına inmek istemesi, yeni bir uluslar arası para birimi arayışları vs. Çin’i güçlü bir aday kılıyor. Ancak, bu açık alan çatışmasından çok “adil paylaşma” ve “güç gösterisi” tarzında “has dur!” işareti mi?
Daha önce CIA içinde MOSSAD ajanları yakalanmıştı. Kısa zaman önce de Rus ajanları çıktı ABD’de. Acaba yakalanamayanların işi olabilir mi? Dikkat edilirse, Clinton bu belgeler “yalandır” demiyor. Belgelerin “müttefiklerle” ABD’nin arasını açmasından endişe ettiğini söyleyerek, onları daha kötü belgelerin gelebileceği konusunda uyarıyor. ABD’nin gizli belgelerinin sızdırılması, füze kalkanıyla uğraşan ABD’nin güvenlik açısından ülke içindeki kendi zaaflarını ortaya koyuyor. Şimdiden bu olaya “Amerika’nın ikinci 9/11” olayı diyenler var.
Öte yandan, dün bir iktidar milletvekilinin “Bu belgelerin açıklanmasının hukukî yaptırımı, müeyyidesi yok mu? Bu iş bu kadar basit ve kolay mı?” demesi günün mana ve ehemmiyetine binaen en renkli açıklama oldu. Akıllara, gazetede, internette yayımlanan her şeyi “delil” olarak görüp tutuklananları getirdi.
Her şeye rağmen…
“Men Dakka dukka” demeden, sadece milletimiz için bu sızmalar ne ifade ediyor onu anlayamaya çalışmamız gerekiyor. Bu sızmalarla doğrudan hükümetin yıpratılması ya da korunması ancak fırsatçılık olacaktır. Söz konusu olan, Türk milleti ve devletinin güvenlik zaafları ve gelecekteki konumudur.
Hadi, en azından bundan sonra intikam, galebe çalma, linç etme marazlarından kurtulalım.
“İyi geceler! İyi şanslar!”