Adı William Rodrigez.
Doğuştan Amerikalı değil, sonradan oldu.
Ancak ruhen Amerikalı olamadı.
Adını ilk kez “kahraman” olarak duyduk.
Dünya Ticaret Merkezinin 11 Eylül 2001'de yıkılmıştı hani.
İkiz kulelerde temizlik elemanı olarak çalışıyordu Rodrigez.
Hayatını hiçe sayarak, çok sayıda insanı kurtarmıştı.
Gösterdiği cesaret nedeniyle ”ulusal kahraman” ilan edildi.
Amerika'nın yeni model Süpermeni oldu bir vakit.
Amerikan sinema ve siyaset dünyası ona tekliflerde bulununca reddetti Rodrigez.
Kovboylardan, savaş kahramanlarından sonra afet kahramanı lazımdı Amerika’ya.
Ancak, o tam “Amerikalı” olamamıştı.
Liberal olmayı ise hiç beceremiyordu.
Haberlerde, görüntülerde yer almıştı.
Tamam.
Ancak “hayatını kaybeden insanlar üzerinden para kazanmayı” reddetti.
Yani, medya ve siyaset hem ona hem kendilerine paralar akıtabilirdi.
“Rambo”dan sonra “Rodrigo” filmleri çekilebilirdi.
Yeni “Armageddon” da Bruce Willis’e fark atardı.
“2013” filminde Mayaların kehanetini durduran kahraman olabilirdi.
Mad Max 4: Inside the Matrix veya Matrix: CIA Springs filminde de baş aktör olabilirdi.
Reddetti, olmadı.
Bu da yetmedi.
Rodrigez, 11 Eylül saldırılarının saldırı değil aslında bir komplo olduğunu iddia etti.
Yani, mevcut şöhretini de heba etti.
E, yeter artık diyeceksiniz…
Ama yetmedi.
Henüz yarattığı şaşkınlık atılamamışken Rodrigez, Müslüman olduğunu açıkladı.
İşte o adam Türkiye’deydi geçenlerde.
William Rodrigez, eşi Elizabeth ile birlikte ilk kez geldiği Türkiye'de, AA muhabirine 11 Eylül'de yaşadıklarını ve hayatının nasıl değiştiğini anlattı.
Dünya Ticaret Merkezinde temizlik elamanı olan Rodrigez, 11 Eylül 2001 sabahı yaşadıklarını şöyle anlattı: “Güneşli bir gündü. Havayı bu kadar güzel görünce içimden işe gitmek gelmedi. Şefimi arayıp hasta olduğumu, işe gelemeyeceğimi söyledim. Çok kızdı ve izin vermedi. İstemeyerek saat 08.30 da işe gittim. Saat 08.46 gibi zemin 2. kattan bir patlama sesi geldi. Ben ve 14 arkadaşım bu sırada zemin 1. kattaydık. Jeneratör patladı sandık, herkes panik oldu etrafa koşuşturmaya başladı. Aradan 7 dakika geçtikten sonra yukarıda bir patlama daha oldu. Bu patlamanın aslında binanın tepesine çarpan uçaktan kaynakladığını o sırada hiçbirimiz anlayamadık. Yani uçağın çarpmasından önce zemin katta bir patlama meydana geldi.”
Kurtarma çalışmaları sırasında da liberal olamamış hem. Polis 'William artık dönmeliyiz bunun için sana para vermeyecekler' dedi oysa ben para için değil, arkadaşlarımı kurtarmak için yapıyordum.”
Rodrigez, olaydan sonra 11 Eylül kurbanları için bir dernek kurduğunu belirterek, “Bir anda kahraman haline geldim. Sokakta herkes beni tanıyordu. Bu nedenle politikacılar bir merdiven temizleyicisi olmama rağmen partilerine katmak için para teklif ettiler, liderlik eğitimlerine gönderdiler. Bu sırada işimi de kaybetmiştim, evsiz kaldım. Bir süre arabada ve köprü altlarında yaşadım. Buna rağmen siyasete girmedim, film tekliflerini kabul etmedim.”
Rodrigez 2006'da Müslüman olmuş. O da yeni sıkıntılara kapı aralamış. Diyor ki: “Müslüman olduktan sonra herkes bana saldırdı ama ben Allah'ın dostluğunu kazandım. Hükümetle daha fazla problem yaşamaya başladım. Ulusal bir kahramandım, onlar benim siyasetçi olmamı istiyorlardı. Onların duymak istediklerini değil, doğru olanları söyledim. 11 Eylül'ün üzeri örtülmeye çalışıldı.”
Erdem denilen bir şeyin hâlâ var olduğunu Amerikalı bir örnekten yola çıkarak anlatmak zor. Üstelik örneğimiz bilim adamı da değil. :) Ama nasılsa derin bir irfanla konuşuyor. “Kurbanlar üzerinden bir siyaset yapıldı. Ama Amerikan halkı bunu biliyor artık. Ancak Amerikalılar koltuklarında oturur, 'bu kötü' der değiştirmek için bir şey yapmaz. Bugünün gençleri daha farklı. Wall Street olaylarında gördüğünüz gibi. Haksızlığa sessiz kalmıyor. Şimdi de İran'a karşı çok güçlü bir propaganda yapılıyor. Önümüzde seçim var bu da seçim için kullanılıyor.”
Rodrigez’in “Amerikalılardan, kendisi de ABD vatandaşı olmasına rağmen dem vurması az çok rastlanan biri durum aslında. O da, biliyor ki Amerikalı WASP’tan olunca Amerikalı demektir. Acaba Türkiye’ye yerleşse nasıl olurdu?
İngiliz Ekolünden mi liberal olurdu?
Amerikan ekolünden mi?
Ya Alman ekolü nasıl olurdu?
Hani ekranın liberal küllerine bakınca Alman etkisi daha belirgin duruyor.
Liberalizm, Liberalizm Über Alles!
Liberal olmazsa temerküz kamplarına müstahaksın.
Ha belki kamplarında abdest almaya izin verirler, sorun yok.
Yani Rodrigez Türkiye’ye yerleşse liberal olabilir mi?
Sanırım, hayır.
Adamda liberal takılanların bir özelliği yok.
“Dilsiz şeytan” olamıyor!
Yoksa “Allah’ın ayetlerini az pahaya satmayınız!” hükmünü de bir liberal ekonomi kuralı görmüyor.
Starbucks’ta oturup bu konuyu iyi bir tahlil etmeli zahir…
“Summun, bukmun, umyun!”
Çünkü bizim liberal mehdiler ve mühtedileri Üç Maymun’un üçünü de oynamaya talipler.
Irak konusunda sustular, “Arap Baharı”nda pustular, Suriye’de şaştılar.
Hâsılı, Türk tipi liberalizm, Anadol arabalar kadar “Türkiyelidir.
Güneşe bakarlar ayrı, aya bakarlar ayrı, ayçiçeğine ayrı fit olurlar.
Verilen role göre de, bazen 8.5 Hafta’da oynarlar.
Bazen Mr. Smith Goes to Washington parodilerinde.
Truman Show rolleri epey oldu dağılalı, taliplisi çok.
Good Night and Good Luck’ı izlemeye bile gelemezler.
Ancak en azından Angel Heart peşine düştüklerinin aslında kendileri olduğunu çağrıştırabilirdi.
Olmadı…