DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Metin BOSNAK
Metin BOSNAK
Giriş Tarihi : 26-04-2022 01:49

Öznellik Öz’neliktir!

Öznellik Öz’neliktir!

 

Gadamer’in Gerçek ve Yöntem adlı eserinde, insanın tarih ve kültürü aşarak bir toplumu “gerçek anlamda nesnel” bir bakışla incelemenin mümkün olup olmadığını araştırır. Gadamer konuya, Kakuzo’nun Çay Kitabı’nda (The Book of Tea) “dünyanın olmaklığında olmak” kavramına yakın bir bakışla eğilir. On dokuzuncu asırdan beri bilimsel objektiflik adıyla gerçekleşen nice tartışmaların uzantısı gibi görünen bu bakış, aslında muhali ortaya koymaktadır.

Bireyin içine doğduğu dil, kültür, yasa, iklim, coğrafya, çevre ve zaman, aslında onu zaten kendi için hazırlanmış olan bir kalıp doğrultusunda yetiştirir. Farkında olmadan onların bir parçası olarak yetişir insan. “Nesnel” bakmak bu unsurların etkisiyle imkânsızdır.

Her öznel olma çabası, özne olanın da nesneleştiği süreç içinde, kendini nesneleştirenlerin kendilerine öğrettikleri öznellik statüsü ile avunur. Truman Show’u burada hatırlamakta yarar var:  Truman “kendine” ait olduğunu sandığı bir hayatın aslında zaten kurgulanmış bir çerçeve ve yol haritasına dönüştüğünü geç fark eder. Bu aslında balıkların derya içinde olup deryayı tanımlamada sıkıntı çekmesi, ya da dünyanın deryadan ibaret olduğuna dair yanılsamalarına dair tartışmaların da kapısını açmaktadır.

 

Gadamer bakışıyla tüm bu geleneği arkasına alır ve Kakuzo’ya yakın düşünür. Öte yandan, Friedrich Schleiermacher and Wilhelm Dilthey bir “metnin” yani “tekstin” doğru yorumunun, onu yazan müellifin gerçek maksadını ortaya koymakla mümkün olduğuna ve bilim adamının metnin tarihiyle “ufukların” müktesebatlarını anlatmanın usulünü bulduğu “ufuklar kaynaşması” gerektirdiğine inanır. Gadamer’in ötesine geçmeye çalışırlar.

Her nesnel olma iddiası, bir beklentiye tekabül eder. Nesnel bakmanın bir üst değer olması da, özellikle fen-laboratuar bilimlerinde var olduğu sanılan, gerçeği bulmaya çalışan kişinin, gerçeğe dâhil olmadan, ona artı veya eksi katkıları olmadan, kendiliğinden gelişen süreci izlemeye, gözlemeye muktedir olduğu yanılsamasına dayanmaktadır. On dokuzuncu asırda  “Deneysel Tıp,”  “Deneysel roman,” realist, natüralist ve pozitivist ekolün temel bakış açısını oluşturan kavramlar bu nesnel gerçeklik iddiasıyla ortaya çıktılar. Farklılaşan ilgi ve bilgi alanlarının, kendi “uzmanlık” alanları doğrultusunda bağımsızlıklarını ilan ederek, bireysel adlarını almaya başladığı zamanlar… Daha önceleri, Tanrı’nın elinde ve kurumlarında olduğuna inanılan, sonra Rönesans ve Reform ve akabinde Aydınlanma teorilerine uzanan süreçte, insanın akıl ve mantığıyla bazen İlahi olanı tercüme, bazen de telif fikirlerle oluşturacağına inancın sarsıldığını da ifade eden dönem. Resimden fotoğrafa geçiş aşamasında ressamın öznelliğini, kendini gerçeğe katmadığı sanılan nesnel fotoğrafçı edasıyla yaklaşma eğilimlerinin dönemi. Ellere değil, ellerin yaptığı makineye önem veren gerçeklik. 1825’te çekilen ilk fotoğrafın, Eflatun’un taklit teorisini andırırcasına,  bir atı geminden tutan adam resmine ait olması da manidardır. Ve artık bilimsellik ve onunla aynı koşumları taşıyan nesnellik, öznelliğin korumasız alanlarına tasallutta bulunur ve değişen atom teorileri ve post modern yaklaşımlara rağmen harcıâlem her konuda, “tarafsızlık,” yani gerçeğe sadıklık, yani dürüstlük ve adil bakışla özdeş hale gelir.

Hem bilimde hem de edebiyatta, bir dönem (mukallidi olduğu) mutlak gerçeğin not edicisi, yansıtıcısı sanılan insanın, gerçeği “yaratma” çabalarının olması on dokuzuncu asırdır.  Objektifle beraber anılan fotoğraf makinesinin ilk modellerinin kullanımda olduğu,[i] sanayileşmenin, sömürü ve kolonizasyonun etkilerini Avrupa’da,  toplumun kendini koruyamayan her kesiminde hissettirdiği asır.  “Romantik” dönemin tasavvurlarında bile aslında artık nostaljiyle andığı kırsal cennetlerin yerini, hayata ve edebiyata giren acı, soğuk, vahşi yaşantılara bırakması, cinselliğin alenilik kazanarak şuuraltından edebiyat ve sanat döküldüğü asır: Zola’nın seri romanları ve Gustave Courbet’in Dünyanın Menşei adlı resmi. Türlerin Menşei ile başlayan süreçle,  insan toplumlarının “güçlü olanın” hayatta kalacağına dair Darvinist gözlemle tasvir edildiği, insanların “kader”i muğlâk ve mücerret bir yön tayin edici olarak değil,  bir sürü farklı etkenle beraber yeniden anlama çabası ve arkasından gelen Marksist başkaldırıyla “tarih”ini, kendi eliyle yazma yönündeki çıkışların asrı. 

“Realizm (Gerçekçilik)” deki “real (gerçek)” kelimesinin “materyal (maddi)” olanla eşdüzeyliğine iman eden yeni bir anlayışın Romantizm ve Sürrealizme tepki olarak çıkması ve akabinde gelen sembolizm ve ekspresyonizme kayması aslında, izafiyet teorisi öncesinde gelişen gerçeği anlama ve aktarmadaki bireysel tavırların, katkıların hatta yansıtmanın (reflection) aksine, yansıyanı kırmayı (“refraction”) ve hatta “real” olana bir direnişi ifade eder. “Real” olana direnişin özünde, “real” olanın ona direnene verdiği acı ve kaçıma hissi ve o tür gerçekliğe yaratan unsurlara direniştir. Direniş direnileni muhayyilede, edebiyatta ve sanatta onu yeniden şekillendirme şeklinde tezahür eder.  Yirminci asır başlarında, Eski Yunan’da beşinci asırda nispiyetçi sofistlerin, bilimsel anlamda Galileo’nun “tep tip hareket”lerin nispiyetine değinerek ele aldığı nispiyetçilik’in, Einstein ile atoma ve sonra hayata uygulayarak yeniden tanımlanması, “bilimsel” verilerle desteklenmesi bir anlamda “real” olana dair tekeli kırdı.  Kutsal Kitap’ın tanımladığı evren tekeli çoktan kırılmıştı.  Artık “evrensel, monistik, mutlakıyetçi, nesnel”lik iddiaları da yersiz olmuştu.

Sıfır medeniyet noktaları, milatlar oluşturmak suretiyle dış “kültür” etkilerinden tamamen uzaklaşarak insanı doğa laboratuarındaki potansiyelini ölçmek isteyen eserler yazıldı, filmler yapıldı.  Oroonoko, Robinson, Tarzan, Lord of the Flies, Brave New World ve daha niceleri. Her milat oluşturma isteği temelde bir ideolojik yapı taşır.  Tarihin merkezine değil, onu yeniden oluşturmak suretiyle ta başına, kendini koymak suretiyle, öncekinin reddini, silinmesini, hafızalardan ve tarihten “eski” ve “kokuşmuş”lar çöpüne atmayı murat ederken, yeni miladı tek milat, bir “tabula rasa,”  tertemiz milat olarak görmek ister. “Milad”ın anlamının doğum zamanını ifade etmesi de yeni doğan bebekle özdeşleşen masumiyet ve temizlikle birleşir, milletlerin tarihindeki takvim değişiklikleri, kişilerin hayatlarında sorgu dönemleri ve Hac gibi ibadetlerin, “hidayete erme,” “ışığı bulma,” “yeniden doğma,”  “uyanış”  mantığının arka planını ifade eder.

Her uyku ve uyanış bir öz’nel davranıştır.

Uyutan ve uyandıran ise, bir başka öz’nel tavrı, uyuyan ya da uyanana nesne olarak bakmak ister…

 



[i] Photography is the result of combining several technical discoveries. Long before the first photographs were made, Chinese philosopher Mo Ti described a pinhole camera in the 5th century B.C.E,[1] Ibn al-Haytham (Alhazen) (965–1040) studied the camera obscura and pinhole camera,[1][2] Albertus Magnus (1139-1238) discovered silver nitrate, and Georges Fabricius (1516-1571) discovered silver chloride. Daniel Barbaro described a diaphragm in 1568. Wilhelm Homberg described how light darkened some chemicals (photochemical effect) in 1694. The fiction book Giphantie (by the French Tiphaigne de la Roche, 1729-1774) described what can be interpreted as photography.

For years images have been projected onto surfaces. According to the Hockney–Falco thesis as argued by artist David Hockney,[3] some artists used the camera obscura and camera lucida to trace scenes as early as the 16th century. However, this theory is heavily disputed by today's contemporary realist artists who are able to create high levels of realism without optical aids.[4] These early cameras did not record an image, but only projected images from an opening in the wall of a darkened room onto a surface, turning the room into a large pinhole camera. The phrase camera obscura literally means dark chamber. While this early prototype of today's modern camera may have had modest usage in its time, it was an important step in the evolution of the invention.The first permanent photograph was an image produced in 1825 by the French inventor Joseph Nicéphore Niépce on a polished pewter plate covered with a petroleum derivative called bitumen of Judea. Produced with a camera, the image required an eight-hour exposure in bright sunshine. Bitumen hardens with exposure to light. The unhardened material may then be washed away and the metal plate polished, rendering a negative image which then may be coated with ink and impressed upon paper, producing a print. Niépce then began experimenting with silver compounds based on a Johann Heinrich Schultz discovery in 1724 that a silver and chalk mixture darkens when exposed to light.

In partnership, Niépce (in Chalon-sur-Saône) and Louis Daguerre (in Paris) refined the existing silver process.[5] In 1833 Niépce died of a stroke, leaving his notes to Daguerre. While he had no scientific background, Daguerre made two pivotal contributions to the process. He discovered that exposing the silver first to iodine vapour before exposure to light, and then to mercury fumes after the photograph was taken, could form a latent image. Bathing the plate in a salt bath then fixes the image. On January 7, 1839 Daguerre announced that he had invented a process using silver on a copper plate called the daguerreotype.[6] A similar process is still used today for Polaroid photos. The French government bought the patent and immediately made it public domain. (Bkz. Wikipedia ilgili madde)

NELER SÖYLENDİ?
@
Metin BOSNAK

Metin BOSNAK

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN Mum Titrer Hanemizde Ülkücülük CHP'yi Ne Zaman Sevdim İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI PARALEL YAPI Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR DEVRİM Mİ DEDİNİZ? BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? DİL TARİH VE İDEOLOJİ AYNAYI ARAMAK... MAKULLER AKİLLERE KARŞI VEDA HUTBESİNİ OKURKEN HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK ALPEREN OLMAK BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR DELİLİĞE ÖVGÜ AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ EFKAR VE HERZELER YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR EĞİTİME NEDEN HAYIR? EFKAR VE HERZELER "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? BU ÜLKEYİ ANLAMAK... NİYET TAVŞANLARI VE TARİH ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI FERMAN VE FETVA BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK AŞKIN BAR/KODU MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? SÜRGÜN KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ MHP NEREYE GİDİYOR? NASIL BİR GENÇLİK? KİM KORKAR EBU ZER'DEN? MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE Milliyetçilik ve Kürtler İLETİŞİM VE PROPAGANDA BATILILAŞMAK TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI FİRAVUN VE HİÇ'LİK KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM ÇEVRİM İÇİ AHLAK ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 11 Eylül ve ABD YA 12 EYLÜL SONRASI? Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK KAVGA NEREDE? KAVGA NEREDE? ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK DİL VE TARİH KAVGAMIZ HOLİGARŞİ Said Nursi ve Cemaat algısı Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? TÜRK LİBERALİZMİ AŞK MI MAŞUK OLAN? DİN'ERCİLİK SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA LİBERAL STATÜKOCULUK UYKUYU ÖLDÜRMEK "EKSİK ETEK" BABİL, DİL VE PROPAGANDA DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" DEĞİŞİM TÜRKÇE VE İDEOLOJİ "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN "İBRAHİMİ DİNLER" BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? BEN'SİZLİĞE ŞİİR TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN ERBAKAN'I ÖZLERKEN MÜSLÜMAN VE İSLAMCI İSLAM VE FEMİNİZM KAÇIRILAN GÜNDEM BIDEN NOTLARI DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR ARAF'TA TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK Hayatta Sürgün Olmak AKADEMİSYENLİK KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ KUTLU VEDA DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ TANRI, İNSAN VE TAKVİM ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? Millet Olabildik mi? Zaman, medeniyet ve din Zaman, medeniyet ve din Mehdi’yi beklerken ORTADOĞU VE YENİ İNSAN Kediler, Fareler ve Vatan Kürşat olma vaktidir Gülün Adı, Kadın ve Takva İslamo-Amerikancılık EBCET, CİFR VE TARİH SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ DİPLOMASİMİZ NEREYE? İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi KATLİAMERİKA MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ Ay lav yu, Cani! AŞKIN HALLERİ DOKUZ HECELİLER FİRAVUN... Kadın'ım... 28 Şubat ve Erbakan KADDAFİ'DEN KESESİ Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot Democoupracy mübarek olsun! FULL'er Yapalım mı, Abi? Ortadoğu'da Sezaryen Mısır'da Karaoke Devrimi Mısır'ı Okurken Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) Bir Ortadoğu Masalı Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! Bilinç ve Sürgün İbrahim, devir içimdeki putları! İdeolojik dil ve Teolojik Tarih Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? Paralel Evren, Küresel İslamcılık Erkekler ne zaman "adam" olur? "Millî" Küreselleşme? AK'Kışşş Kimliklerin Kurdu “Hiç” i öğrenmek GELENEK VE MANKURT Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz Çift-düşün, yeni-konuş! Batı'yı ararken... Aforoz’malar… Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU KÜRT'AJ Shalom, Kürdistan! İstiklal marşını yeniden yazmak İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset Amerika düşmansız olabilir mi? Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup Keşif... Babil’in dil’beri Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? Tarihi hangi hikâyeci yazar? Zihin Kontrolü ve Kült YUMURTANIN AK'I, SARISI Ebu Zer’in günlüğü Her şey zıddı ile mi kaim? Melamilik “marka” mıdır? Melâmilik Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm AŞKA DAİR NE VARSA Medya medyumluğu ve wikisızmalar Türkiye, İran ve Dünya Barışı Muhafazakârlık “marka”sı? Füze ümütz! “Van münütz!” Çin'in hafızası ve küresel sistem Kutlu veda Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet Said Nursi ve tesettür İmam, Örtünme ve Nur Suresi Din duble “yol” mu demekti? Gelenek, mankurt ve reform Aylardan şubat günlerden cuma Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek Gelenek mürtedi ve kimlik Namus, Kanun ve Fazilete Dair İman "terakkiye" destek midir? Yılmayacağız... ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL Hoş geldin, Şeytan! OSMANLI VE NEO-OSMANLI DAYILAR VE DAYILANMALAR Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus Tesettür neyi örtüyor? Milat oluşturmak Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? Tarih satrancını asıl kim oynuyor? Mahalle ve getto Tanrı, totem ve muta nikahı Orta Doğu’mların ebesi ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI KÜRESEL İSLAMCILIK RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK Medine Vesikası Türk solculuğu ve İslamcılığı Batı’k düşüncelerin Doğu’şu BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG Karadul KEDİLER VE FARELER “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI Neden Federasyon? Kaburga kemiklerimdeki sızı? Ortadoğu ve Darbeler "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? TURNUSOL Ya 12 Eylül sonrası? (II) Ya 12 Eylül sonrası? 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) Kim ne der? Ne zaman ki…
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA