Kültçülüğün esasları
İnsan toplumlarını kontrol etme mekanizmalarından birisi kültlerdir. Kültler, bazen bizzat devletler tarafından toplumu kontrollü yönlendirmek için desteklenirler. Bazen de devletlere rağmen oluşumlar olarak karşımıza çıkarlar. Sivil toplum örgütlerinden farklı yapıda olarak merkezden bir emir-komuta zincirine tabidirler. Bu açıdan 19. yüzyıldan beri sanayi mühendisliğinin mantığını toplum mühendisliğine uyarlayan kitle yapılanmalarını ifade ederler.
“Kült” din ya da dini tarikat/mezhep anlamındadır. Temelde bir doktrin, lider ve/ya yazılı kitap veya ritüeller etrafında kemikleşen dini ya da seküler grup dayanışmalarını ifade eder. Bu din ya da mezheplerin illa “semavi” kökenli olmaları gerekmez. Bazıları dinden “bozma” kültler olup, kabuğunu dinlerden alsa da, özünü kültün mensupları bizzat tayin eder.
Kültler yeni oluşumlar değildir. Batı Asya’da, Uzak Doğu’da, Doğu Avrupa’da tarih öncesinde kültler var olmuştu. Bazıları bereket kültleri idi, bazıları esrar kültleri. Modern zamanlardaki kültlerin konumları ise daha farklı bir tartışma konusudur.
Kültler bazen Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi yaygın dinlerden referanslarını alırlar, bazen de kendi başlarına din gibi işlev görürler. Bu anlamda Yahudilikteki Essene, Zealot, Herodyen, Pharisee; Ortodoks, Katolik, Protestan gibi Hıristiyanlık, Hanefilik, Şafilik gibi İslam geleneğindeki mezheplerden farklıdırlar. Bazı kültler bu dinlerin terimlerini kullansalar da kendi başlarına yeni dinmişçesine farklılık gösterebilir. Bu farkların özünde ise, mevcut geleneği kullanarak onun yerine ya yenisini ikame etmek ya da mevcut geleneği yeniden kült hedefleri doğrultusunda yorumlamak ve aslında yeniden yazmak isteği vardır.
Dini bağlantıları olsun ya da olmasın kültlerin “evrensel” bazı özellikleri vardır.
1. Kült mensupları --hayatta ya da ölmüş fark etmeden-- kültün liderine, ideolojisine kanun ya da hakikat gözüyle bakar ve aşırı ve tartışılmaz bir şekilde kendilerini ona vakfetmiştir. O gerçeğin timsalidir. Gerçek onun şahsında tecelli etmiştir.
2. Kültlerde sorgulama, şüphe ve muhalefetin yerin kesinlikle yoktur. Olursa cezalandırılır.
3. Zihin yönlendirme uygulamaları vardır. Bunlar arasında kültün öngördükleri üzerinde günün büyük bölümünde düşünmek, onları içselleştirmek, ezberlemek, herkesin kullandığı ancak yeniden anlam yüklenmiş kelimeleri kullanmak, mecazlar icat etmek suretiyle dil içinde sadece o kült mensuplarının anlayacağı bir dilde konuşmak.
4. Kültün lideri sadece dikte eder, mensuplarına nasıl düşünmeleri, hareket etmeleri, hissetmeleri, hatta kimlerle hangi şartlarda evlenmeleri, nasıl ve kaç tane çocukları olmasın gerektiğine kadar kurallar koyar. Kült içi evlilik daha saf bir kült oluşturmak ve kontrolü kolaylaştırmak için teşvik edilir.
5. Kültün elitist bir yapısı vardır. Kendini yüce ve bir misyon için seçilmiş görür. Bunu kendini kutsal metinlere referans vererek ifade eder. “Seçilmişlik” ideolojisini sırf “insanlığı kurtarmak” şeklinde bir kutsallık alanına sokarak da yapabilir. Lider zaten bir tür “mesih” konumundadır. Kültün misyonuyla beraber o da kutsallaşır. O kutsallaştıkça kült mensupları da kendilerine ona yakınlık ölçüsünde kutsallık atfeder.
6. Kült mensuplarında “biz ve onlar” ya da “biz ve ötekiler” türünden kutuplaşmış bir algılama vardır. “Ben” denilmesi zaten yasak ya da aykırı bir durum olur. Öteki ya şeytanî ya da hasmanî olanı ifade eder. “Ben” de bu içerdeki şeytanîlik anlamına gelmektedir.
7. Kültün lideri kimseye karşı sorumlu değildir. O kusursuzluğu temsil eder, sorgulanamaz. Verdiği kararlarda eğer yanlışlık varsa, bu ondan değil etrafındaki insanlardan kaynaklanır. Dolayısıyla lider her zaman yüceltilir, kurduğu sistem kutsanır, ama sistem içindeki insanlar hem enstümental konumda olurlar hem de olası sorunlarda günah keçisidirler.
8. Külte giriş kendi başına bir milat olarak algılanır. Öyle ki, kült öncesi ve sonrası konumlar, karanlık ve aydınlık kadar farklı uçlarda ifade edilir. Bütün kötülükler kültten önce, bütün iyilikler külte girişten sonra ve kültün içindedir. Külte yeni girenlere özellikle bu “dönüşüm” geçirme hikâyeleri anlatılır.
9. Külte girdikten sonra kişiler artık aileden ve eski çevreden kopmaları gerekir. Bu kopmanın gerçekleşmesi orasında sadakat ölçüsü ve ödüllendirme yapılır. Sistemin başarısı kendi oluşturduğu yapı içinde bireyi yeniden şekillendirme üzerine kuruludur.
10. Lider kült mensuplarına devamlı olarak “ayıp” ve “günah” kavramları doğrultusunda yaklaşır. Böylece kült mensupları devamlı olarak bir iç monitörle izleniyormuş hissini, yanında başkaları olmasa da, yaşarlar. Artık kendi iç polislerini oluşturmuşlardır.
11. Ciddi, kutsal bir hiyerarşi kültün bel kemiğini teşkil eder. Hiyerarşideki yeri oranında kişilerin enstrümantal değerleri ve kutsallıkları vardır.
12. Kültün çekirdek kadrosun haricinde kimse tam olarak ne olup bittiğinden haberdar değildir. Ancak gerektiği kadar ve ikna edici tarzda bilgilendirilirler. İkna olmamaları imkânsızdır. Eğer ki yalanlama ya da uymama olursa dışlanma ve tehditler beraberinde gelir.
13. Gizlilik her zaman esastır. Bilinçli olarak buzdağının ucu halka gösterilir, ama ana kütlenin işlevi ve işleyişi her zaman gizlidir. Mensupların adları yanında kod adları da vardır. Bu şekilde hem onlara gizli ve kutsal misyon hissi verilir hem de kazara yanlış birileri içeri “sızmışsa” onun tehlikesinden emin olunur.
14. Çekirdek kadro dâhil herkesin amacı külte insan ve para kazandırmaktır.
15. Kalan zamanlarda kült mensupları her dakikası kutsal olan kült işlerini görmekle yükümlüdür. Birey olmadıkları için bireysel yaşamlar da zaten olmaz.
16. Kült üyeleri kült üyeleriyle sosyalleşirler. Kült dışından insanlarla ancak onları külte dâhil etmek için bir arada olurlar.
17. Kültün esasları, etnik, dini, ya da seküler esasa dayalı olabilir. Ancak hepsinde ortak olan şey, kendi mensuplarına kendi ötekileri ya “düşman” ya da potansiyel kült mensubu olarak görürler. O nedenle kültün dışındaki alan her zaman “tehlike”, “küfür”, cehennem ya da cennetten yoksunluğa delalet eder.
Ve aslında böyle bir kült yoktur!
Eyes Wide Shut filmini özetledim sadece.