EBCET, CİFR VE TARİH

Metin BOSNAK

26-04-2022 01:49

 

Ebcet ve Cifirle yazılan tarih yalanları

 

Türkiye’deki ideolojik kampların onulmaz yalanları vardır. Yalanların amacı halden bakarak geçmişi yeniden yazmaktır. Geçmişi yeniden yazmak da hali meşrulaştırmak, geleceği ele geçirmek içindir. “Yalan söyleyen” tarihlerin yalanları kendi başına tarihtir. Tarihin panoramik resmi olmadığı için, bireysel ve uçlardaki fotoğrafları çekilir. Fotoğraf makinesinin “objektifi” de onu tutana göre lens değiştirir. Objektife göre tarih gerçekleştirilir.

Bu yalanların ekserisi mitolojik boyuttadır. Bir kısmı “millet” yaratmak için oluşturulan mitolojilerdir. Söğüt kasabasından başlar, Samsun iline kadar uzanır. Bir kısmı da “getto yaratmak” için oluşturulanlardır. Farklı gettoların yalanları diğerlerini tekzip eder. Gerçek karşılıklı tekzipler yerli yerine oturtunca ortaya çıkar. A gettosunun tekzipleri B gettosunun gerçeklerini ortaya koyar; B gettosunun tekzipleri de A ile ilgili olanları. Tekziplerde amaç zaten karşı tarafı “tahkik” etmek değil,  ilzam etmek için önceden harekete geçmektir.

“Hukuk”, haklar bütünü değildir ülkemizde. “Hukuk”, demokrasi de olduğu gibi, karşı tarafı sindirmek, derdest etmek içindir. Bireysel anlamda bakınca insanlar, can ciğer kuzu sarmasıdır ülkemizde. Ancak bireyler, gettolarının zırhlarını giyince, kılıçlarından kan damlar, canavarlaşır. Hatta canavarlığını bazen “insan hakları” adına, bazen din adına cihada büründürür.

İnsanlıkların terk edildiği yerde tercüme kimlikler çıkar ortaya. Kendi kültürünün diliyle konuşmayan insanlar bir de kendine yabancılaşır artık. Bu tarih satrancının centilmence kuralları yoktur. Sonuca götüren her şey mubahtır. Satrançta unutulan ise, satranç takımını toplayanların, iki rakibi de aynı torbaya yerleştirmesidir. Yani, çuvallanan siyasetin beyni olmuş olmuş, askerin başı olmuş fark etmiyor.

Tarih üzerinden oluşan fay hatlarına bakalım.

Birinci ideolojik bakışa göre…

Özetle, Türkiye’de muhafazakârlık artıyor, giderek daha çok kapalı kadın sokaklarda ve alışveriş merkezlerinde, lüks araba ve mekânlarda karşılarına çıkıyor. Gitgide içki içilen yerler azalıyor, ruhsatları iptal ediliyor ya da yeni içkili yer ruhsatnamesi verilmiyor. Özellikle Ramazan ayında oruç tutmayanlara yan gözle bakmalar çoğaldı. Dahası, bu gelecekte büyük sıkıntılara yol açacak gelişmelerin öncü depremleri şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Devletin TV ve radyolarında artan hızla bir muhafazakâr kadrolaşma oluşmaktadır. Yetmezmiş gibi --Türkiye’de her türlü sermayede olduğu gibi-- devlet imkânları kullanılarak, medyanın yarıya yakını “dinci”, “kinci” kitlelerin ellerine geçmekte ve bu da gelecek için tehdit oluşturmaktadır.

Devlet eliyle, medya, sermaye ve bürokraside el değiştirmeler, kadrolaşmalar, zamanı gelince, o zamana kadar ülfetin hazzını yaşayan bazı kitlelerde bazen derinde bazen yüzeyde sıkıntıları ortaya çıkarmıştır. Bütün bunların arkasında, bir karşı-devrim heyecanı ve planı yatmaktadır.  Nihai olarak, Kurtuluş Savaşında amaçlarına ulaşamayan Emperyalizm, dincileri kullanarak, Atatürk’ün Batı’ya çevirdiği yüzünü Doğu’ya çevirmek istemekte,  Batılılaşma projesine karşı çıkmakta, teokratik bir devletin özlemini yansıtmaktadır.

Osmanlı zaten Türkleri de “ahmak” olarak algılamış, Anadolu’ya yatırım da yapmamıştı.  Bu açığı Mustafa Kemal Cumhuriyet döneminde hızlı bir şekilde Anadolu’ya fabrikalar kurdurup,  yollar açarak halletmeye çalışmıştır. Atatürk’ün vaktiyle kırık-dökük bir sandalımsı yat ile Samsun’a çıkarak yaktığı özgürlük meşalesini söndürmek, onun izlerini silmek istemektedirler.  Hâlbuki Atatürk olmasaydı, bugün hem vatan hem din Emperyalizmin çizmeleri, tankları altında olacaktı.  O zaman ne cami ne de ezan olurdu. Hem anlamadığınız bir dilde ezan ve ibadet yerine, anlayarak, kendi dilinde ibadet etmek en güzel bir şeydir. Tanrı zaten her dili biliyor. 

Mustafa Kemal sayesinde insanlar okuma yazmayı öğrendi. Osmanlı döneminde ise, okuma yazma bilen zaten yok denecek kadar azdı. Okumuş kadın ise zaten hemen hiç yoktu.  Dünyada kadınlara seçme hakkını da ilk defa Türkiye Cumhuriyeti vermiştir.  Atatürk bunları yapmasa, tekke ve zaviyelerde miskin ve din sömürücüleri hala işlerine devam edecekti.  Atatürk dine karşı değil, dincilere, din sömürüsüne karşıydı.  Annesi kapalıydı, karısı da öyle.  Hilafeti kaldırmış, ama imam-hatip okulları açtırmış ve Diyanet İşleri Başkanlığı onun emriyle kurulmuştur. Hilafeti kaldırmasa zaten İngilizler kendi ukdesine alacaklardı.  Dahası Osmanlı o kadar İslam’a bağlıydı da neden altı asır boyunca tercüme edip millete Allah’ın kitabını kendi dillerinde okuma imkânı vermedi?

Mustafa Kemal dine değil, din adına Araplaşmaya ve bağnazlığa karşıydı.  Zaten Osmanlıyı Batılılarla bir olup Araplar sırtından bıçaklamıştı.  İslam’a dair bir sürü övücü vecizesinin olmasının ardında ki gerçek de, onun bir Türk olarak, din kavramına yaklaşması, ihmal edilen Türklüğü o yeniden gündeme getirmesi oldu.  İstese kendisi de halife olabilirdi.  Ya da sultan olarak iktidar sürebilirdi. İstemedi.  Üstelik Osmanlı’dan kalan borçları da ödeyen odur.  Düyunu umumiye Osmanlı’nın saraylarına giden paralar değil miydi? Hâlbuki Atatürk’ün hiç sarayı olmamıştır. İstanbul’da sarayda yaşamak varken, Ankara’da bir başkent yaratmış bataklıktan şehir oluşturmuştur. İstiklal Mahkemelerinde yargılanan eşkıya ve devlet düşmanları, millete ihanet edenlerdi. Osmanlı olsa ne yapardı? Padişahların hangisi seçimle işe geldi? Şiiliği bahane ederek Türk'ü Türk'e Osmanlı kırdırmadı mı? Hani bir kişiyi öldüren kâinatı öldürmüş gibiydi? Ya kardeşlerini öldürten padişahlar, çocuklarını öldürten padişahlar? Mason localarından çıkmayan vezir ve sultana nasıl bakmalıdır? Dördüncü Murat sirozdan ölmedi mi?

Atatürk ve Tek Parti Döneminin, zamanın şartları ve devrimlerin bir önce oturması için yaptığı uygulamalarda bazı eksiklikler aksaklıklar olmuştur, ama başka yolu da yoktu. O gün Batı’ya çevrilen bir yüz vardı. Bugün belki AB’ye girmek yoluyla belki bu dinci gidişata karşı çıkılabilir. Ya da arada Anıtkabir’de yapılan protesto muhabbetlerini, her On Kasım törenlerinde ağlamak yerine, O’nu anlamak tarzında geçirseydik bunlar olmazdı.  (Tenakuz olsa da) Batılı güçler, özellikle ABD “yeşil İslam” ve BOP ile Türkiye’deki dincilere destek vermekte, Türkiye’yi Truva atı gibi kullanmak istemektedir. Truman doktrini ile anti-komünist olsun da isterse İslamcı olsun diye, Afganistan’daki Taliban benzeri oluşumlara giden süreci, ABD desteklemektedir. AB de zaten, “bizi” bölmek istemektedir PKK vs. ile. Bunların amacı Sevr Anlaşmasını yeniden gündeme taşımaktır. Bu şekilde Batı, Atatürk zamanında yapamadıklarını, Emperyalizmin yeni silahlarıyla yapmaktadır.  İstanbul’u bir New York, Paris gibi görmek isteriz, ama ya orada da “türbanlı tipler” olursa! 

İkinci ideolojik bakışa göre ise…

Özetle, Türkiye Cumhuriyetini kuranlar, Osmanlı devletini yıkanlardır. Vahdettin hain değildir.  Hatta Mustafa Kemal’e, onu şehit olmaktan koruyan saati hediye eden de, sonraları 19 Mayıs sürecini, yani artık küllerden yeniden diriliş sürecini başlatan Vahdettin’dir. Zamanın en iyi yatlarından birini Mustafa Kemal’in emrine berat eşliğinde vermiştir.  Anadolu’nun istiklalini kazanmasından sonra “Müslümanlar” hayal kırıklığına uğramışlardır. 

Daha önceleri Amasya Tamimi, Sivas Kongresi gibi süreçlerde Osmanlının devamı gibi hareket eden Mustafa Kemal, önce birinci Meclis’te “müspet” insanlardan oluşan bir ekip oluşturmuş ve fakat sonraları, yapı (dış güçlerin ya da inançların etkisiyle) değişmeye başlamış inkılâpların (bazılarına göre “inkilâpların” başlamasıyla) sadece Osmanlıyı değil, aynı zamanda dinin, özelde İslam’ın tasfiye sürecini başlatmış, İskilipli Atıf Hoca “sırf şapka giymem” dediği için idam edildi. Hatta bunu “Şapka Kanunu”ndan önce yazdığı bir yazıda ifade etmesine rağmen, kanun geriye işletilmiş, İskilipli Atıf Hoca idam edilmiş, Akif ülkeyi terk etmiş, sonra da “İstiklal Mahkemeleri”nde insanlar asılmıştır. Bu süreç sonunda Atatürk’ün kurduğu CHP de tek parti döneminde oklarını milletin değerlerine fırlatmıştır. Hâlbuki Osmanlı döneminde, devlet İslami yapıya göre hareket ederdi ve sultanların çoğu ise, evliya idiler. Osmanlı’nın tek amacı İ’la-yı Kelimetullah idi. Rakı da, şarap da içmediler.

Osmanlı tarihten silindikten sonra dünya yetim kaldı. Ortadoğu tamamen Batılıların eline geçti. İngilizler ve Fransızlar Osmanlının mirasını hallaç pamuğu gibi attılar.  Lawrence “gâvurunun” yaptıkları malum. Araplar durup dururken Osmanlıya düşman olmadı. Tahrik edildiler. Osmanlı ne zaman İslami yaşadıysa başarılı oldu. Ne zaman ondan uzaklaştıysa o zaman sıkıntılar çıktı ve sonunda tarihe gömüldü, ama onun ruhu ölmedi. 

Tanzimat Fermanına, Ulu Hakan’ın düşmanları İttihatçıların torunlarına rağmen, Mondros Mütarekesindeki “ihanete” rağmen, Osmanlı yeniden dirilecek ve tüm İslam âlemine yeniden önderlik edecektir. Bunu da Osmanlı’nın eski haritası üzerinden değil, hemen koltuk altına alabileceğiniz dünya atlasını alarak yapacak. Tarihte her şeyi Müslümanlar buldular, ilk makineler dâhil, ama sonra geri kaldılar.  Bu da onlara Allah’ın bir imtihanı olarak yansıdı.  Geri kalış sürecinde Osmanlı bunun farkına vardı, ama “kefereden” fırsat bulamadı düzeltmeye.

Bütün bunlara rağmen Osmanlı, “iman gücüyle” yedi düvele karşı savaştı ve kazandı.  İstiklal Muharebesinin galibi biziz, ama “Almanlar yenildiği için” biz de yenik sayıldık. Ayrıca Çanakkale Savaşlarında Atatürk değil, bir Alman komuta ediyordu. İsmet İnönü ise, zaten hiçbir zaman muharebeye katılmadı. Ayrıca Atatürk onu sevmez, o Atatürk’ü sevmezdi.   İnönü onun resimlerine kadar, banknotların üzerinden kaldırıp devlet dairelerinden söktürüp kendininkini koydurmadı mı? 

“Sağır” İnönü İkinci Dünya Savaşı’nda cami avlularını silah, mühimmat deposu yaptı, millet açlıktan ölürken o silolarda tahılı çürüttü. Abdülhamit’e rahmet okutacak kadar İstibdat yaptı. Tevfik Fikret bile—ki oğlu Haluk Hıristiyan olmuştu—Abdülhamit’i hayırla yâd ettiyse bunda bir hikmet vardır. Ayrıca onun döneminde köylerde cenaze yıkayacak imam bile kalmadığı için millet ne sıkıntılar çekmiştir.  “Yalan Söyleyen Tarih” resmi tarih, Osmanlı’yı da kötülemekten başka bir şey yapmamıştır.

Milletin dilini de dinini de alfabesini de değiştirmişler, tarihini , “Kâbe Arabın olsun” diyenlere yazdırmışlardır. O dönemden Akif’in oğlunda temeyyüz eden, “Asım’ın Nesli,” olmasa, son asrın "müceddidi" olmasa, din elden hepten gitmişti. Şu anda Haluk’un nesli olurdu sokakta. Oldu da zaten, sokaklara bakın!  Osmanlı zamanında böyle şeyler yoktu.  Asrı Saadette Hz. Ömer’in adaletine benzer adalet hangi siyasi de var? 

İnanan insanlardan neden korkarlar ki?  Onlarda Allah korkusu vardır, çalmaz çırpmaz, “hizmet” etmek isterler. İmamın keçisi çalınır, “imam keçi çaldı!” diye manşet yaparlar. Türkiye ne zaman atağa kalksa, Yahudici, Sabetaycısı, masonu hemen engel olur, tökezletirler. Paletler altında milleti ezerler.  Ezdirirler.  1960 ihtilalı, bunun için yapıldı. 1980 ihtilalı de aşağı yukarı öyle oldu. Hele 28 Şubat ve e-muhtıraya ne demeli.  Peygamber ocağında neler tüttürüyorlar? Orduya kimler hâkim ortada! O halde orduyu ve siyaseti ele geçirmek lazım ki bu şekilde güç dengeleri olsun ve sonuçta “Asım’ın Nesli” Haluk’un Nesli, “Altın Nesil” olarak tagallüp etsin. 

Tek parti döneminde dini tüketmek istediler, muvaffak olamadılar. Bu ülkenin şehitleri, görünmeyen kahramanları engel oldu. Menderes geldi, Demirel geldi, Özal geldi, şimdi de Erdoğan var. Dünyada tek komünist ülke Türkiye kaldı. Bir gün gelecek --ki yakındır-- Lenin’in heykelleri, Saddam’ın heykelleri gibi, “onun” heykelleri de İbrahim’in elinde paramparça olacak, putlar kırılacaktır.  Bunu da Firavun’un sarayında onun maişetiyle büyüyen, Musa’lar yapacaktır. 

Bu süreçte zarar görmemek için,  beklemek lazım.  İçerdeki dengeleri gözetmek, içerde savaşmak yerine, dışarıdaki unsurları devreye sokmak lazım.  AB bu açıdan işe yarayabilir.  Yoksa “zinde güçler” filizlenen “İslam”a fırsat vermezler.  İçerdekileri terbiye etmek için de dışarıdan güçlerle diyalog halinde olmalıdır. Batılı materyalisttir, ama onların da hikmetleri vardır.  Bu açıdan Hıristiyan olmaları sorun değildir.  Müslümanlar da zaten Hz. İsa’ya inanırlar.  Önemli olan içerdeki Firavun’un hakkından gelmektir.  Firavun sonrasını zamanı gelince düşünmek lazımdır.

Gerçi Yahudi ve masonlar 500 senelik planlar yapar ve uygulamaya koyarlar, ama şimdiki halde Firavun ve Sarayı’nı halletmek suretiyle, belki sonradan yeni bir sarayda yeni ve uzun vadeli planlar yapmak mümkün olacaktır. Tevfik Allah’tandır. Olmasa da yolunda ölmek de bir hedeftir.  Zaten dünya geçici bir âlem ve kısadır.  O halde, bu dünya tarlasına güzel şeyler ekmek de var, onu gerekirse kanla sulamak da. Bunca sıkıntının kaynağında yatan dinden uzaklaşma faslını, ehl-i dünyaya benzemeden, onlara, basında, medyada, gösteri dünyasındaki insanlara ve mümkünse, asker ve polis içinde yer alarak, ilerde onlar farkına varmadan, her şeyin değiştiğini anladığında zaten esas ihtilal olmuş olacaktır. 

Bunun için de hem boşluklara bakmak ve onları doldurmak hem de dolu olan yerleri zamanla boşaltarak “bizim arkadaşları” ikame etmek lazımdır. Bu süreç içinde sıkıntılar olursa, bunlar imtihanın bir parçasıdır.  Ayrıca, eğer uzun süre hastalık ve yokluk çekmezseniz bu zaten Allah’ın sizden ümit kesmesi anlamına da gelebilir.  Hz. Eyüp Kıssa’sını hatırlamak lazımdır.  Gün sadece birlik zamanıdır. 

10 tane 1 yan yana toplanırsa 10 yapar, ama yan yana olurlarsa 111.1111.111 eder.  Aradaki farkı zaten inananların ihlâsları dolduracaktır. Ebcet ve cifir hesaplarıyla yeniden din ve tarih inşa edilir sonra! Ve o dahi İslam olur. Yani bir yalan daha!

 Ve biz buna da tarih yazmak deriz...

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN 01-01-1970 03:00 Mum Titrer Hanemizde 01-01-1970 03:00 Ülkücülük 01-01-1970 03:00 CHP'yi Ne Zaman Sevdim 01-01-1970 03:00 İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK 01-01-1970 03:00 SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI 01-01-1970 03:00 PARALEL YAPI 01-01-1970 03:00 Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS 01-01-1970 03:00 DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR 01-01-1970 03:00 DEVRİM Mİ DEDİNİZ? 01-01-1970 03:00 BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 DİL TARİH VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 AYNAYI ARAMAK... 01-01-1970 03:00 MAKULLER AKİLLERE KARŞI 01-01-1970 03:00 VEDA HUTBESİNİ OKURKEN 01-01-1970 03:00 HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK 01-01-1970 03:00 ALPEREN OLMAK 01-01-1970 03:00 BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR 01-01-1970 03:00 DELİLİĞE ÖVGÜ 01-01-1970 03:00 AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR 01-01-1970 03:00 BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR 01-01-1970 03:00 YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? 01-01-1970 03:00 DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR 01-01-1970 03:00 EĞİTİME NEDEN HAYIR? 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? 01-01-1970 03:00 İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... 01-01-1970 03:00 BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? 01-01-1970 03:00 BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 BU ÜLKEYİ ANLAMAK... 01-01-1970 03:00 NİYET TAVŞANLARI VE TARİH 01-01-1970 03:00 ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI 01-01-1970 03:00 FERMAN VE FETVA 01-01-1970 03:00 BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 AŞKIN BAR/KODU 01-01-1970 03:00 MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK 01-01-1970 03:00 YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! 01-01-1970 03:00 OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? 01-01-1970 03:00 SÜRGÜN 01-01-1970 03:00 KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... 01-01-1970 03:00 KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 MHP NEREYE GİDİYOR? 01-01-1970 03:00 NASIL BİR GENÇLİK? 01-01-1970 03:00 KİM KORKAR EBU ZER'DEN? 01-01-1970 03:00 MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? 01-01-1970 03:00 "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE 01-01-1970 03:00 Milliyetçilik ve Kürtler 01-01-1970 03:00 İLETİŞİM VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 BATILILAŞMAK 01-01-1970 03:00 TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK 01-01-1970 03:00 "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" 01-01-1970 03:00 BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI 01-01-1970 03:00 FİRAVUN VE HİÇ'LİK 01-01-1970 03:00 KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? 01-01-1970 03:00 KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM 01-01-1970 03:00 ÇEVRİM İÇİ AHLAK 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU 01-01-1970 03:00 KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 01-01-1970 03:00 11 Eylül ve ABD 01-01-1970 03:00 YA 12 EYLÜL SONRASI? 01-01-1970 03:00 Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu 01-01-1970 03:00 AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI 01-01-1970 03:00 SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK 01-01-1970 03:00 DİL VE TARİH KAVGAMIZ 01-01-1970 03:00 HOLİGARŞİ 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve Cemaat algısı 01-01-1970 03:00 Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? 01-01-1970 03:00 MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? 01-01-1970 03:00 TÜRK LİBERALİZMİ 01-01-1970 03:00 AŞK MI MAŞUK OLAN? 01-01-1970 03:00 DİN'ERCİLİK 01-01-1970 03:00 SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA 01-01-1970 03:00 LİBERAL STATÜKOCULUK 01-01-1970 03:00 UYKUYU ÖLDÜRMEK 01-01-1970 03:00 "EKSİK ETEK" 01-01-1970 03:00 BABİL, DİL VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ 01-01-1970 03:00 AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM 01-01-1970 03:00 TÜRKÇE VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN 01-01-1970 03:00 "İBRAHİMİ DİNLER" 01-01-1970 03:00 BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK 01-01-1970 03:00 KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN 01-01-1970 03:00 TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI 01-01-1970 03:00 RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? 01-01-1970 03:00 BEN'SİZLİĞE ŞİİR 01-01-1970 03:00 TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN 01-01-1970 03:00 ERBAKAN'I ÖZLERKEN 01-01-1970 03:00 MÜSLÜMAN VE İSLAMCI 01-01-1970 03:00 İSLAM VE FEMİNİZM 01-01-1970 03:00 KAÇIRILAN GÜNDEM 01-01-1970 03:00 BIDEN NOTLARI 01-01-1970 03:00 DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR 01-01-1970 03:00 ARAF'TA 01-01-1970 03:00 TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK 01-01-1970 03:00 Hayatta Sürgün Olmak 01-01-1970 03:00 AKADEMİSYENLİK 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI 01-01-1970 03:00 GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK 01-01-1970 03:00 BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ 01-01-1970 03:00 KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN 01-01-1970 03:00 Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler 01-01-1970 03:00 AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI 01-01-1970 03:00 DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ 01-01-1970 03:00 KUTLU VEDA 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ 01-01-1970 03:00 TANRI, İNSAN VE TAKVİM 01-01-1970 03:00 ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? 01-01-1970 03:00 Millet Olabildik mi? 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Mehdi’yi beklerken 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU VE YENİ İNSAN 01-01-1970 03:00 Kediler, Fareler ve Vatan 01-01-1970 03:00 Kürşat olma vaktidir 01-01-1970 03:00 Gülün Adı, Kadın ve Takva 01-01-1970 03:00 İslamo-Amerikancılık 01-01-1970 03:00 SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ 01-01-1970 03:00 DİPLOMASİMİZ NEREYE? 01-01-1970 03:00 İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? 01-01-1970 03:00 KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA 01-01-1970 03:00 "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi 01-01-1970 03:00 KATLİAMERİKA 01-01-1970 03:00 MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU 01-01-1970 03:00 YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ 01-01-1970 03:00 Ay lav yu, Cani! 01-01-1970 03:00 AŞKIN HALLERİ 01-01-1970 03:00 DOKUZ HECELİLER 01-01-1970 03:00 FİRAVUN... 01-01-1970 03:00 Kadın'ım... 01-01-1970 03:00 28 Şubat ve Erbakan 01-01-1970 03:00 KADDAFİ'DEN KESESİ 01-01-1970 03:00 Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot 01-01-1970 03:00 Democoupracy mübarek olsun! 01-01-1970 03:00 FULL'er Yapalım mı, Abi? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu'da Sezaryen 01-01-1970 03:00 Mısır'da Karaoke Devrimi 01-01-1970 03:00 Mısır'ı Okurken 01-01-1970 03:00 Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) 01-01-1970 03:00 Bir Ortadoğu Masalı 01-01-1970 03:00 Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye 01-01-1970 03:00 Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! 01-01-1970 03:00 Bilinç ve Sürgün 01-01-1970 03:00 İbrahim, devir içimdeki putları! 01-01-1970 03:00 İdeolojik dil ve Teolojik Tarih 01-01-1970 03:00 Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? 01-01-1970 03:00 Paralel Evren, Küresel İslamcılık 01-01-1970 03:00 Erkekler ne zaman "adam" olur? 01-01-1970 03:00 "Millî" Küreselleşme? 01-01-1970 03:00 AK'Kışşş 01-01-1970 03:00 Kimliklerin Kurdu 01-01-1970 03:00 “Hiç” i öğrenmek 01-01-1970 03:00 GELENEK VE MANKURT 01-01-1970 03:00 Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz 01-01-1970 03:00 Çift-düşün, yeni-konuş! 01-01-1970 03:00 Batı'yı ararken... 01-01-1970 03:00 Aforoz’malar… 01-01-1970 03:00 Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? 01-01-1970 03:00 AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU 01-01-1970 03:00 KÜRT'AJ 01-01-1970 03:00 Shalom, Kürdistan! 01-01-1970 03:00 İstiklal marşını yeniden yazmak 01-01-1970 03:00 İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset 01-01-1970 03:00 Amerika düşmansız olabilir mi? 01-01-1970 03:00 Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup 01-01-1970 03:00 Keşif... 01-01-1970 03:00 Babil’in dil’beri 01-01-1970 03:00 Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? 01-01-1970 03:00 Tarihi hangi hikâyeci yazar? 01-01-1970 03:00 Zihin Kontrolü ve Kült 01-01-1970 03:00 YUMURTANIN AK'I, SARISI 01-01-1970 03:00 Ebu Zer’in günlüğü 01-01-1970 03:00 Her şey zıddı ile mi kaim? 01-01-1970 03:00 Melamilik “marka” mıdır? 01-01-1970 03:00 Melâmilik 01-01-1970 03:00 Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm 01-01-1970 03:00 AŞKA DAİR NE VARSA 01-01-1970 03:00 Medya medyumluğu ve wikisızmalar 01-01-1970 03:00 Türkiye, İran ve Dünya Barışı 01-01-1970 03:00 Muhafazakârlık “marka”sı? 01-01-1970 03:00 Füze ümütz! “Van münütz!” 01-01-1970 03:00 Çin'in hafızası ve küresel sistem 01-01-1970 03:00 Kutlu veda 01-01-1970 03:00 Öznellik Öz’neliktir! 01-01-1970 03:00 Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve tesettür 01-01-1970 03:00 İmam, Örtünme ve Nur Suresi 01-01-1970 03:00 Din duble “yol” mu demekti? 01-01-1970 03:00 Gelenek, mankurt ve reform 01-01-1970 03:00 Aylardan şubat günlerden cuma 01-01-1970 03:00 Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek 01-01-1970 03:00 Gelenek mürtedi ve kimlik 01-01-1970 03:00 Namus, Kanun ve Fazilete Dair 01-01-1970 03:00 İman "terakkiye" destek midir? 01-01-1970 03:00 Yılmayacağız... 01-01-1970 03:00 ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL 01-01-1970 03:00 Hoş geldin, Şeytan! 01-01-1970 03:00 OSMANLI VE NEO-OSMANLI 01-01-1970 03:00 DAYILAR VE DAYILANMALAR 01-01-1970 03:00 Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus 01-01-1970 03:00 Tesettür neyi örtüyor? 01-01-1970 03:00 Milat oluşturmak 01-01-1970 03:00 Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? 01-01-1970 03:00 Tarih satrancını asıl kim oynuyor? 01-01-1970 03:00 Mahalle ve getto 01-01-1970 03:00 Tanrı, totem ve muta nikahı 01-01-1970 03:00 Orta Doğu’mların ebesi 01-01-1970 03:00 ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI 01-01-1970 03:00 KÜRESEL İSLAMCILIK 01-01-1970 03:00 RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK 01-01-1970 03:00 Medine Vesikası 01-01-1970 03:00 Türk solculuğu ve İslamcılığı 01-01-1970 03:00 Batı’k düşüncelerin Doğu’şu 01-01-1970 03:00 BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? 01-01-1970 03:00 NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG 01-01-1970 03:00 Karadul 01-01-1970 03:00 KEDİLER VE FARELER 01-01-1970 03:00 “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası 01-01-1970 03:00 ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI 01-01-1970 03:00 Neden Federasyon? 01-01-1970 03:00 Kaburga kemiklerimdeki sızı? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu ve Darbeler 01-01-1970 03:00 "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? 01-01-1970 03:00 TURNUSOL 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? (II) 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) 01-01-1970 03:00 Kim ne der? 01-01-1970 03:00 Ne zaman ki… 01-01-1970 03:00