"ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI?

Metin BOSNAK

26-04-2022 01:49

 

 

Neredeyse vecize olmuştur bu söylem…

"Adamların" planları vardır.

Londra ve Siyonizm’in asırlık planları vardır.

Beyaz Saray’ın da öyle…

Uzun devlet ve strateji hafızaları vardır.

“Adamların” dâhiyane hesapları, kılı kırk yaran bir hesapla hazırlanmıştır.

 

Doğrudur…

Dünya’da enerji türü, üretim araçları, savaş araçları ve sistem değişikliklerin olduğu zamanlarda oturtulan bir gelenek var. Buckingham’ın 17. Yüzyıldan beri biriktirdiği, tarih, coğrafya, antropoloji, dilbilim haritaları var. Bu harita, hafıza ve arşivleri Buckingham Sarayı Beyaz Saray’la paylaştı. Buna fiziki coğrafyalardaki ziraat ve maden haritalarını da eklerseniz, başarının sırrı ortaya çıkacaktır.

 

Dahası…

Roma genel olarak karada hâkimdi; Osmanlı Devleti--dönem dönem Akdeniz’de hâkimiyet kursa da—karada hâkimdi. ABD, hem denize daldı, hem de gökyüzüne. Bereketli ve geniş topraklara kuruldu; milletini teşvik eden bir devletler topluluğu kurdu; kömürden petrole de geçince rençper kasketini astronot kaskına çevirdi. İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya ve Rusya savaşta bitmişti, Ortadoğu uykudaydı; Orta Asya esniyordu; Çin kendi içindeki devrim sancılarıyla uğraşıyordu.

 

Yirminci yüzyıl Amerika için her yönüyle uygundu. Hele ikinci yarısı! ABD de bundan azami ölçüde yararlandı: İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın sistemini, ekonomik, siyasal, hukuki ve askeri sistemini kendi çıkarlarının koruyacak tarzda tesis etti; BM, NATO, IMF gibi örgütlerin amacı buydu. Almanya ve Japonya’nın siyasal arenadan tamamen çekilmesi sağlandı. Ekonomik güçleri bakımından üst klasmanda olmalarına rağmen, BM’de Japonya ve Almanya’nın veto hakkının olmaması bu nedenledir. Amerika bunları yaparken, iki yüzyıl boyunca lanetlediği Buckingham’ın aklını, hafıza çiplerini ve stratejik arşivlerini kullandı. Başarının temel sırları, aldığı mirası, kendi tarihsel hafızasına ve stratejik pusulaya dönüştürmek oldu. Dolar’ın “dünya parası” olmasıyla da sistemin finansmanı sağlanmış oldu. “Welcome to the real World!”

 

Ancak “Her plan tutar mı?” derseniz…

Elbette ki hayır! Bu küresel oyuncuları “kadir-i mutlak” yerine koymaktır. Bu planların tutmamasında karşı planların etkisi olduğu kadar, bu planların hesap hataları da yatmaktadır. Asıl sorun, bu planların mutlak isabetleri değil, planlardan etkilenen milletlerin ya planlarının olmaması ya da planlarını bile yine egemen güçlerin yapmasıdır.

 

“Neler tutmadı?” derseniz…

 

Çanakkale Savaşında tutmadı.

1917’de Bolşevik Devrimi patladı. (Gidişatı yönlendirmek için Kapitalizm finansı olduysa da.)

1929’de Amerikan borsasının çökmesi.

Kennedy’nin iktidara gelişi ve suikasta kurban gitmesi.

Vietnam’da hesaplar tutmadı.

Aslında Afganistan’da da tutmadı.

Irak’taki hesaplar katliamlara rağmen tutmadı.

İsrail’in kurulması tuttu, ama maliyeti tutmadı.

Türkiye’nin Kıbrıs çıkarmasında tutmadı.

Rusya’ya karşı Çin’le flört etti, ama Çin’i tutamadı.

Darbelerin gerçekleşmesinde tuttu, sonuçlarında tutmadı.

“Arap Baharı” süreci medya-propaganda aracıyla fena gitmedi, ancak oturmadı.

 

Dahası…

9/11’den sonra ABD ekonomisindeki çakılma, Amerika'nın bütçe açıklarının büyük oranda artması, dış borçlarının on altı trilyon dolara dayanması, New York Borsasında göçen şirketler ve akabinde trilyonlarca dolar değerindeki şirketlerin çok ucuza el değiştirmesi, bu şirketlerin hisselerinin o dönemde Çin ve Arap sermayesinin emrine girmesi, Çin’in elindeki nakit parayı tekrar dolaşıma sokmak yerine elinde tutması, altın fiyatlarındaki artış, Çin’in giderek “dolardan bağımsız para birimi” arayışlarına girmesi, ABD’den sonra AB’nin de ekonomik krize girmesi, Euro bölgesinin içinde sarsıntıların yaşanması, Rusya’nın “kuşatılmışlık” hissiyle eski güç alanlarını, enerji bölgelerini kontrol alma stratejisi bu nedenle İran ve Suriye’de İngiltere ve İsrail’den uzak ve fakat Amerika’ya yakın paylaşım planlarına girmesi, Çin ve Japonya arasındaki tarihsel sürtüşmelerin tekrar gün yüzüne çıkması ve düşük yoğunluklu siyasi savaşa dönüşmesi, Çin’in içindeki Uygur Müslümanlara yaptığı zulümleri ayyuka çıkması ve bunun dünya gündemine siyasal kullanım amaçlı olarak sokulması, sonra “Arap Baharı” adıyla marka ve strateji yönetimi yapılan süreçte CIA’nin beklediğini tam bulamayışı, süreci çabucak sonlandırmak ve kendi güvenlik ve büyümesi lehine kullanmak isteyen İsrail’in acele etmesi ve Amerika ve Obama tarafını kızdırması, İsrail ve sevgililerinin 6 Kasımdaki Başkanlık seçimlerinde Mormon kökenli Romney’e destek vererek Obama’yı ve ekibini kızdırması, Obama’nın seçilmesinin hemen ardından İsrail’in Filistin kartını yeniden gündeme sokarak, Beyaz Saray’da kaybettiği saygınlık ve desteği yeniden basın ve naif Amerikan halkı nezdinde yeniden kazanmak çabaları, buna rağmen Obama’nın seçimleri kazanması ve fakat birinci başkanlık döneminde gibi “bağımsız Filistin Devleti”ne inancını aynı şekilde ifade etmemesi ve fakat hâlâ Nobel Barış Ödülünü “ayna, ayna, güzel ayna” edasıyla ellerinde tutması, seçimler sonrasında İsrail’e tepki ya da eleştiri yerine Amerika’dan “İsrail’in kendini savunma hakkı” olduğu yolunda açıklamaların gelmesi, Ortadoğu ve Afrika’daki yeniden paylaşım planlarının, Çin-İngiltere-ABD ekseninden çıkarak Rusya’yı da içine alarak “iki kutuplu” dünyadan, “tek kutuplu” olan geçtik derken, dünyanın kutuplarını birden fazla ve oynak bir yapıya dönüşmesi ve toz duman arasında bilgi ve haberden çok istihbarat birimlerinin küresel bir propaganda savaşına girişmesi her şeyin öyle “asırlık planlara” göre işlemediğini gösteriyor.

 

ABD’nin en azından 60 yıldır İngiltere’nin Ortadoğu’daki demografik arşivlerini ve siyasi hafızasını kullandığı açıktır. Rusya’nın arşivleri de “demir perde”den dijital ortama aktarılmış görünüyor. Bölgemize “demokrasi” getirmek için yırtınan küresel karadul, Çin’in tarihsel hafızasındaki Hong Kong kiralamasının getirdiklerini, Kuzey Kore’de yeterince demokrasi olduğu anlayışıyla sıkıntılı görmüyor. Kuzey Kore ve İsrail’in “demokrasi” ihtiyacının olmadığı belli.

 

Yani Karadul, “ayılana gazoz, bayılana limon” havasında gidiyor. Suudi Arabistan, Kuveyt, Emirlikler gibi ülkelerde HOLİgarşilerin demokrasiden daha ehven olduğunu anlıyor ve ona göre oynuyor. Öte yandan, başka zaman ve zeminde İslamo-fobi pazarlaması yapıyor. Bir yandan kendi başına oynuyor, diğer yandan ittifaklarını kullanıyor. AB-ABD arasında güç savaşımı Çin temelinde ittifaka dönüşebilirse de, özellikle İngiltere, genelde olduğu iki kocalı Hürmüz tarzında değil. Pound konusunda Euro bölgesi dışında kaldığı gibi, Ortadoğu ve İsrail bağlamında Obama döneminde ABD’den de bağımsız kendi çıkarlarını siyaseti ve petrol şirketleriyle kovalıyor.

 

Dahası onca savaşa, katliama giren Amerika’nın ve kazandığı nefretin maliyetine İngiltere katlanmadı. Öte yandan, İsrail’in vahşetinin günahına da ABD ortak oldu. Her İran’a saldırma tehdidi İsrail’e kredi kazandırmaz oldu. ABD başkanlık seçimlerini zor bekleyen İsrail Netanyahu ve faşist iktidarını güçlendirmek ve Ocaktaki seçimlerde yeniden kazanmak için Filistin’de yeniden terör estirmeye başladı. Arap Baharı sürecinde İngiltere petrolünü aldı, Amerika’ya aslında zaten sahiplendikleri kaldı…

 

Huntington Amerikalıydı, ama Bernard Lewis İngiliz vatandaşı. Birbiri ardına çıkan kitaplara bakılırsa, İngilizlerin sadece “mastermind” olarak değil, bizzat “aktör” olarak da dünyada yeniden tarihe dönme arzusu var. (Hiç çıktı mı ki?) Özellikle son beş yıldır Ortadoğu’da yeni etnik eskizler üzerinde oynanmaktadır. Bu süreç içinde, hırsızın katlettiği hane halkı ve çaldıkları bir yana, bir de ev sahibini yargılama küstahlığı da eklenmiştir. Oluşturulan yeni Ortadoğu sömürü planına stratejik mayınlar yerleştirilmiştir. Bu mayınların bir kısmı çikolata kaplanmış olarak İngiliz porseleniyle sunulmaktadır.

 

“Arap Baharı” sürecinde Libya’da parsa toplarken gördük Fransız’ı ve İngiliz’i. Fas, Tunus, Cezayir’de sükûneti sağlayanlar Müslüman isimli, Fransız kafalı yönetici elitle ittifak halinde çalışan Fransa oldu. Osmanlı sonrasında İtalya’nın ve Fransa’nın sömürgesi olan ülkelerdi. Ve aslında bu aşamalarda İngilizler ya daha fazlasına heves edemediler ya da İngiliz dediğimiz petrol şirketleri zaten istediklerini kopardılar.

 

Ancak, “adamların” planı her zaman tutacak diye bir şey de yok. Başarılı olan planların arkasında, sadece bilgi, enformasyon ve “intelligence”a dayanan bir ittifak var. İsmet Paşa’nın Lozan görüşmelerini aktardığı telgraflar dâhil, uzun yıllardır medya, iletişim araçlarının kontrolü de var bu işin içinde. Hatta ABD’nin gizli yazışmalarını ortaya çıkaran Wikileaks dâhil olmak üzere ABD’nin acziyetlerini ortaya koymaya çabalayan bir mekanizma nasıl bir mekanizmadır? Pentagon’u, CIA’i, FBI’ı beceriksiz gösteren, dahası Amerika'nın diplomatik sırlarını da ifşa eden bir mekanizmadan bahsediyoruz. Buna ekonomideki zaafları ve bütçe açıklarını da eklerseniz ortaya nasıl bir resmin çıktığı açıktır. Sinirleri alınmışçasına, makine soğukluğu, mühendis titizliği, poker suratı ve kendi hariç her mekanizmayı “Cuma” olarak görmek isteyen bir yapıdır bu.

 

İngiltere, “Big Brother”ı en iyi yazan Orwell’in ülkesiydi. İnternet tabanlı iletişimle Amerika ileri geçti. İngilizler elektronik haberleşme araçlarını, e-posta mekanizmalarını Amerika’yla paylaşıyorlar. “Akıllı” olan her şey, akılla gözlenip, yönetiliyor. Yıllar önce çıkan Patriot Act bunları yasal bir zemine de soktu. Uluslararası bankacılıktaki "güvenlik" uygulamaları da öyle. Para ve bilginin akışını kontrol edince, siyasetin akış yönünü çizmek de kolay oluyor.

 

Sinema alanında İngiltere, Amerika’yla daha açık rekabete girdiği gibi, V for Vendetta, Matrix gibi filmlerin gölgesinde kalmamak için, The King, Iron Lady ve James Bond'un yeni çıkışı Skyfall gibi ödül ve heyecan toplayan ama her şeyin ötesinde Rambo’nun karşısına yeniden dikilmek isteyen bir İngiltere’yi işaret ediyor. Pax Anglikana, Pax Amerikana’ya karşı mı desek? Yoksa bu da tasarımın bir başka perdesi mi? J

 

Belki değil… Ancak bu ittifakı tıkır tıkır işlediği de doğru değil. Batı algımızın yeknesak olması bizi yanıltıyor. Batı içindeki Batıları görmemiz lazım. Hatta AB içindeki AB’leri, İsrail içindeki İsrailleri görmemiz lazım. AB-ABD’de ekonomilerindeki sıkıntılar, siyaseti rekabeti, ekonomik rekabete taşıyıp, NATO’yu zorlayabilir. Dahası bölgemizde ABD İsrail’i “white elephant” olarak görüyor. Obama’nın Netanyahu’dan yana acıları da taze… Bu durum İngiltere’nin, tekrar devreye girmesi ve İsrail’i bölgedeki yeni oyunlara cesaretlendirmesi anlamı taşıyor. Bu şekilde, son Gazze saldırılarında olduğu gibi İsrail, zalimken mazlum rolüne soyunarak Amerikan kamuoyu nezdinde yeniden baş tacı olmak isteyebilir. Ayrıca Londra-Washington hattında oluşturacağı rekabetle yeni konumlar kazanabilir. Suriye konusunda bölgedeki güçlerin--İran, Mısır, Türkiye-- yanında, Çin ve Rusya da sahaya inmek istekleri, pazarlıkta olmak istedikleri açık.

 

Hâsılı hesapların kendisi daha oturmadı. Bu da Soğuk Savaş sonrasında çok kutuplu dünya düzeneklerinin olmasından kaynaklanıyor. Türkiye açısından bir bölgesel güç olma konumu kadar, eski konumunu da kaybetmek arasında bir tarihsel dönemeçteyiz. Ancak, her halükarda Türkiye “eski Türkiye” olmayacaktır. Arapların bölgedeki klasik suskunluğu, Ashab-ı Kehf’in kıssasından ilham almıyor. Karadula rüşvet vererek ülkelerinde koltuklarını sağlama alanlar kadar, yeni koltuğa oturanların hangi pusulaya göre hareket edeceklerini anlama gayreti de var.

 

Kısaca, planların tutması, bölgedeki yeni enerji ve etki paylaşım planlarında, İsrail ve Türkiye’nin konumlarının oturması ve İran’ın bu konuma ne kadar rıza göstereceği kadar, daha uzun vadede Çin’in oluşturması muhtemel tehdit alanları da var. Belki de bölgeyi Türkiye etrafında toparlama isteği de bundan kaynaklanıyor. Çanakkale’de savaşan kaç safkan İngiliz vardı? Ha bir de Safkan İngiliz Amerika’da mı yaşıyor, İngiltere’de mi? Yani bu “gerçeklerin dünyasında" hangi hapı almamız lazım? Mavi mi, kırmızı mı?

 

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN 01-01-1970 03:00 Mum Titrer Hanemizde 01-01-1970 03:00 Ülkücülük 01-01-1970 03:00 CHP'yi Ne Zaman Sevdim 01-01-1970 03:00 İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK 01-01-1970 03:00 SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI 01-01-1970 03:00 PARALEL YAPI 01-01-1970 03:00 Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS 01-01-1970 03:00 DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR 01-01-1970 03:00 DEVRİM Mİ DEDİNİZ? 01-01-1970 03:00 BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 DİL TARİH VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 AYNAYI ARAMAK... 01-01-1970 03:00 MAKULLER AKİLLERE KARŞI 01-01-1970 03:00 VEDA HUTBESİNİ OKURKEN 01-01-1970 03:00 HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK 01-01-1970 03:00 ALPEREN OLMAK 01-01-1970 03:00 BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR 01-01-1970 03:00 DELİLİĞE ÖVGÜ 01-01-1970 03:00 AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR 01-01-1970 03:00 BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR 01-01-1970 03:00 YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? 01-01-1970 03:00 DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR 01-01-1970 03:00 EĞİTİME NEDEN HAYIR? 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... 01-01-1970 03:00 BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? 01-01-1970 03:00 BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 BU ÜLKEYİ ANLAMAK... 01-01-1970 03:00 NİYET TAVŞANLARI VE TARİH 01-01-1970 03:00 ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI 01-01-1970 03:00 FERMAN VE FETVA 01-01-1970 03:00 BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 AŞKIN BAR/KODU 01-01-1970 03:00 MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK 01-01-1970 03:00 YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! 01-01-1970 03:00 OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? 01-01-1970 03:00 SÜRGÜN 01-01-1970 03:00 KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... 01-01-1970 03:00 KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 MHP NEREYE GİDİYOR? 01-01-1970 03:00 NASIL BİR GENÇLİK? 01-01-1970 03:00 KİM KORKAR EBU ZER'DEN? 01-01-1970 03:00 MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? 01-01-1970 03:00 "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE 01-01-1970 03:00 Milliyetçilik ve Kürtler 01-01-1970 03:00 İLETİŞİM VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 BATILILAŞMAK 01-01-1970 03:00 TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK 01-01-1970 03:00 "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" 01-01-1970 03:00 BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI 01-01-1970 03:00 FİRAVUN VE HİÇ'LİK 01-01-1970 03:00 KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? 01-01-1970 03:00 KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM 01-01-1970 03:00 ÇEVRİM İÇİ AHLAK 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU 01-01-1970 03:00 KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 01-01-1970 03:00 11 Eylül ve ABD 01-01-1970 03:00 YA 12 EYLÜL SONRASI? 01-01-1970 03:00 Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu 01-01-1970 03:00 AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI 01-01-1970 03:00 SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK 01-01-1970 03:00 DİL VE TARİH KAVGAMIZ 01-01-1970 03:00 HOLİGARŞİ 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve Cemaat algısı 01-01-1970 03:00 Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? 01-01-1970 03:00 MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? 01-01-1970 03:00 TÜRK LİBERALİZMİ 01-01-1970 03:00 AŞK MI MAŞUK OLAN? 01-01-1970 03:00 DİN'ERCİLİK 01-01-1970 03:00 SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA 01-01-1970 03:00 LİBERAL STATÜKOCULUK 01-01-1970 03:00 UYKUYU ÖLDÜRMEK 01-01-1970 03:00 "EKSİK ETEK" 01-01-1970 03:00 BABİL, DİL VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ 01-01-1970 03:00 AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM 01-01-1970 03:00 TÜRKÇE VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN 01-01-1970 03:00 "İBRAHİMİ DİNLER" 01-01-1970 03:00 BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK 01-01-1970 03:00 KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN 01-01-1970 03:00 TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI 01-01-1970 03:00 RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? 01-01-1970 03:00 BEN'SİZLİĞE ŞİİR 01-01-1970 03:00 TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN 01-01-1970 03:00 ERBAKAN'I ÖZLERKEN 01-01-1970 03:00 MÜSLÜMAN VE İSLAMCI 01-01-1970 03:00 İSLAM VE FEMİNİZM 01-01-1970 03:00 KAÇIRILAN GÜNDEM 01-01-1970 03:00 BIDEN NOTLARI 01-01-1970 03:00 DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR 01-01-1970 03:00 ARAF'TA 01-01-1970 03:00 TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK 01-01-1970 03:00 Hayatta Sürgün Olmak 01-01-1970 03:00 AKADEMİSYENLİK 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI 01-01-1970 03:00 GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK 01-01-1970 03:00 BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ 01-01-1970 03:00 KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN 01-01-1970 03:00 Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler 01-01-1970 03:00 AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI 01-01-1970 03:00 DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ 01-01-1970 03:00 KUTLU VEDA 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ 01-01-1970 03:00 TANRI, İNSAN VE TAKVİM 01-01-1970 03:00 ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? 01-01-1970 03:00 Millet Olabildik mi? 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Mehdi’yi beklerken 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU VE YENİ İNSAN 01-01-1970 03:00 Kediler, Fareler ve Vatan 01-01-1970 03:00 Kürşat olma vaktidir 01-01-1970 03:00 Gülün Adı, Kadın ve Takva 01-01-1970 03:00 İslamo-Amerikancılık 01-01-1970 03:00 EBCET, CİFR VE TARİH 01-01-1970 03:00 SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ 01-01-1970 03:00 DİPLOMASİMİZ NEREYE? 01-01-1970 03:00 İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? 01-01-1970 03:00 KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA 01-01-1970 03:00 "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi 01-01-1970 03:00 KATLİAMERİKA 01-01-1970 03:00 MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU 01-01-1970 03:00 YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ 01-01-1970 03:00 Ay lav yu, Cani! 01-01-1970 03:00 AŞKIN HALLERİ 01-01-1970 03:00 DOKUZ HECELİLER 01-01-1970 03:00 FİRAVUN... 01-01-1970 03:00 Kadın'ım... 01-01-1970 03:00 28 Şubat ve Erbakan 01-01-1970 03:00 KADDAFİ'DEN KESESİ 01-01-1970 03:00 Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot 01-01-1970 03:00 Democoupracy mübarek olsun! 01-01-1970 03:00 FULL'er Yapalım mı, Abi? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu'da Sezaryen 01-01-1970 03:00 Mısır'da Karaoke Devrimi 01-01-1970 03:00 Mısır'ı Okurken 01-01-1970 03:00 Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) 01-01-1970 03:00 Bir Ortadoğu Masalı 01-01-1970 03:00 Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye 01-01-1970 03:00 Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! 01-01-1970 03:00 Bilinç ve Sürgün 01-01-1970 03:00 İbrahim, devir içimdeki putları! 01-01-1970 03:00 İdeolojik dil ve Teolojik Tarih 01-01-1970 03:00 Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? 01-01-1970 03:00 Paralel Evren, Küresel İslamcılık 01-01-1970 03:00 Erkekler ne zaman "adam" olur? 01-01-1970 03:00 "Millî" Küreselleşme? 01-01-1970 03:00 AK'Kışşş 01-01-1970 03:00 Kimliklerin Kurdu 01-01-1970 03:00 “Hiç” i öğrenmek 01-01-1970 03:00 GELENEK VE MANKURT 01-01-1970 03:00 Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz 01-01-1970 03:00 Çift-düşün, yeni-konuş! 01-01-1970 03:00 Batı'yı ararken... 01-01-1970 03:00 Aforoz’malar… 01-01-1970 03:00 Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? 01-01-1970 03:00 AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU 01-01-1970 03:00 KÜRT'AJ 01-01-1970 03:00 Shalom, Kürdistan! 01-01-1970 03:00 İstiklal marşını yeniden yazmak 01-01-1970 03:00 İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset 01-01-1970 03:00 Amerika düşmansız olabilir mi? 01-01-1970 03:00 Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup 01-01-1970 03:00 Keşif... 01-01-1970 03:00 Babil’in dil’beri 01-01-1970 03:00 Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? 01-01-1970 03:00 Tarihi hangi hikâyeci yazar? 01-01-1970 03:00 Zihin Kontrolü ve Kült 01-01-1970 03:00 YUMURTANIN AK'I, SARISI 01-01-1970 03:00 Ebu Zer’in günlüğü 01-01-1970 03:00 Her şey zıddı ile mi kaim? 01-01-1970 03:00 Melamilik “marka” mıdır? 01-01-1970 03:00 Melâmilik 01-01-1970 03:00 Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm 01-01-1970 03:00 AŞKA DAİR NE VARSA 01-01-1970 03:00 Medya medyumluğu ve wikisızmalar 01-01-1970 03:00 Türkiye, İran ve Dünya Barışı 01-01-1970 03:00 Muhafazakârlık “marka”sı? 01-01-1970 03:00 Füze ümütz! “Van münütz!” 01-01-1970 03:00 Çin'in hafızası ve küresel sistem 01-01-1970 03:00 Kutlu veda 01-01-1970 03:00 Öznellik Öz’neliktir! 01-01-1970 03:00 Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve tesettür 01-01-1970 03:00 İmam, Örtünme ve Nur Suresi 01-01-1970 03:00 Din duble “yol” mu demekti? 01-01-1970 03:00 Gelenek, mankurt ve reform 01-01-1970 03:00 Aylardan şubat günlerden cuma 01-01-1970 03:00 Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek 01-01-1970 03:00 Gelenek mürtedi ve kimlik 01-01-1970 03:00 Namus, Kanun ve Fazilete Dair 01-01-1970 03:00 İman "terakkiye" destek midir? 01-01-1970 03:00 Yılmayacağız... 01-01-1970 03:00 ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL 01-01-1970 03:00 Hoş geldin, Şeytan! 01-01-1970 03:00 OSMANLI VE NEO-OSMANLI 01-01-1970 03:00 DAYILAR VE DAYILANMALAR 01-01-1970 03:00 Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus 01-01-1970 03:00 Tesettür neyi örtüyor? 01-01-1970 03:00 Milat oluşturmak 01-01-1970 03:00 Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? 01-01-1970 03:00 Tarih satrancını asıl kim oynuyor? 01-01-1970 03:00 Mahalle ve getto 01-01-1970 03:00 Tanrı, totem ve muta nikahı 01-01-1970 03:00 Orta Doğu’mların ebesi 01-01-1970 03:00 ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI 01-01-1970 03:00 KÜRESEL İSLAMCILIK 01-01-1970 03:00 RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK 01-01-1970 03:00 Medine Vesikası 01-01-1970 03:00 Türk solculuğu ve İslamcılığı 01-01-1970 03:00 Batı’k düşüncelerin Doğu’şu 01-01-1970 03:00 BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? 01-01-1970 03:00 NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG 01-01-1970 03:00 Karadul 01-01-1970 03:00 KEDİLER VE FARELER 01-01-1970 03:00 “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası 01-01-1970 03:00 ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI 01-01-1970 03:00 Neden Federasyon? 01-01-1970 03:00 Kaburga kemiklerimdeki sızı? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu ve Darbeler 01-01-1970 03:00 "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? 01-01-1970 03:00 TURNUSOL 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? (II) 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) 01-01-1970 03:00 Kim ne der? 01-01-1970 03:00 Ne zaman ki… 01-01-1970 03:00