"İBRAHİMİ DİNLER"

Metin BOSNAK

26-04-2022 01:49

 

“İbrahimî dinler” ne kadar İslami’dir?

 

Uzun zamandır Türkiye’de bir tuluat dönüyor. Kur'an-ı Kerim’den kavramlarla Kur’an-ı Kerim’in karşısında olduğu şeyler meşrulaştırmak süreci berdevam. Bunların başında da sanırım “İbrahimî” din kavramı geliyor.

 

 

 

İslam âleminde asırlardır süren vehimlerin devamıdır bu durum. Geri kalmışlığın faturasını önce yabancılar İslam’a yıktılar. Sonra da Müslümanlar iman eşittir terakki babında bir denklem geliştirdiler. Yani eğer “ileri” iseler nedeni dindi, geri kaldıklarında ise, dinden uzaklaşmaları etken oldu. Bu vehim aslında yapılan ithamları içten içe doğrular mahiyetteydi. Yani “biz geriydik!”

 

 

 

Geri kalmanın farkına varmak iyi de! Bunu sebepler yerine müsebbibi sorgulamak, ya da müsebbibin verdiği bir ceza olarak gerilemeyi içselleştirmek ne kadar anlamlı? Yani ileri olduğu zamanlar Müslümanlar imanlarının doruk noktasında mıydılar? Kanuni Sultan Süleyman Hz. Ömer’den daha mı yüksek imana sahipti? Ya Yavuz, Ali’den daha mı iyi ibadet yapıyordu? Hz. Peygamberin vefatında geriye kalanlar, ondan sonra gelen her bir Emir’den dahi fazla mıydı? Tarık Bin Ziyat, Oruç Reis’ten daha mı az imanlıydı? Ya Gazali kitaplarını hangi laptopla yazmış, hangi kurumsal e-mektupla Tehafütü l- Felasife adlı eserini yayıncıya göndermişti?

 

 

 

Dahası…

 

 

Hastalanmak insana, Allah’ın verdiği bir ceza mıdır? Allah’tan hastalık istemek dinen caiz midir? Allah’ın Resulü hiç hastalanmadı mı? Ya Uhut’ta dişinin kırılması ona verilen bir ceza mıydı? Hendek Savaşında bir Salman Farisi’ye akıl danışması başka hal yolu olmadığından mıydı? Tebuk Savaşındaki gönülsüzlükler birden imanların azalmasından mı kaynaklandı? Sıffin Savaşında can veren taraflardan hangisi daha az imanlıydı?  Abbasiler Emevilere galebe çalınca, Emeviler birden iman zaafı mı yaşamışlardı? Endülüs’teki Emeviler, ilim, tefekkür ve medeniyette acaba Osmanlı’dan geri miydiler? Ya onların kökünü çoluk çocuk demeden kazımaya and içen Hıristiyanlar 1492 yılında birden iman patlaması mı yaşadılar? Ebu Zer’in fazileti, Ebu Hureyre’den az mıydı?

 

Devam edelim…

 

 

Gerileme bir ceza mıdır? Ya da ilerleme illa bir mükâfat mıdır?  Gerileme “imtihansa,” ilerleme nedir? Hastalanmak “imtihansa,” sağlık nedir? Dindarlık “terakki”yi getirir mi? Yahut “terakki” eden toplumların en büyük vasfı dindarlık mıdır? Dindar olan gerilerse, dinen gerilemeyi mi ifade eder? Yoksa ilerleme ve gerileme unsurları bizim “din” diye algıladığımız unsurların anlam daralması mı uğramıştır? Allah’ın “aklı”nı  “aranızdan” en iyi kim okuyabilir?

 

Sorular ve sorunlar arasında birden “İbrahimî din” kavramı belirdi. Müslümanların inandığı din İslam’dır; “İbrahimî din” değildir. İslam’ın “İbrahimî din” ekolüne indirgenmesi Müslümanların özellikle Osmanlı dağılırken geliştirdiği küfre karşı İslam’ı savunma reflekslerini zayıflatmaktadır. Ernest Renan’a verilen cevaplar, Anglikan Kilisesine verilen cevaplar, Hz. İsa’ya Açık Mektuplar çökmekte olan bir medeniyetin hem son sayhaları hem de direnç nidalarıydı. Koparılan kollarını ayakları altına alarak yeniden yükselme çabaları vardı.

 

 

 

Batı Medeniyetinin ahlaken “iflasına” dair yazılan reddiyeler de vardı. Kendimize çuvaldızı batıranlar da. Ama direniş devam ediyordu. Mehmet Akif, Sait Halim Paşa, Namık Kemal, Süleyman Nazif, İsmail Hakkı İzmirli, Said-i Nursi küfre karşı direnişin farklı kollarını ifade ediyorlardı. Direnç noktalarındaki sütun ve mafsallara sıra geldi zahir. “O halde, yıkıl Sezar!” demek zamanı geldi. Hatta Brutus faslını tamamladı; sıra Anthony’de.

 

 

 

İslam’ın adı İbrahimî din olmadığı gibi, “Muhammedîlik” de değildir. Hz. İbrahim’in kendine ait dini zaten yoktu. Onun tebliğ ettiği din İslam’dı; o da bozulmuştu. Hz. İsa’nın kendine ait dini yoktu; İslam’ı tebliğ etti. Yani Hz. Peygamber Muhammedî değil, mümin, Müslüman, nebi ve Resul idi. O Muhammedîlik tebliğ etmedi, İslam’ı tebliğ etti. O nedenle Muhammedîlik şartları olmadı İslam’da. İmam’ın şartlarından biriydi Hz. Muhammed’e ve sair peygamberlere iman.

 

 

 

O nedenle, Allah katında “din olan İslam”dır ve Kur'an-ı Kerim Yahudi ve Hıristiyanları “dost edinmeme” konusunda Müslümanları uyarır. Bu uyarı münferit Yahudi ya da Hıristiyan’ı doğrudan düşman saflarına atmak değil, Yahudilik ve Hıristiyanlık etrafında örgütlenen kitlesel husumete karşı dikkatli olma uyarısıdır. Çerçevesini Kur'an-ı Kerim doğrultusunda Medine Vesikası çizer; Müslüman'ın izzet ve vakarı yürütür.

 

 

 

Nitekim yine Kur'an-ı Kerim’de “biz sizleri birbirinizi tanıyasınız diye” kitleler ve kabileler halinde “kıldık” diye buyrulmaktadır. Zımmîye zulüm olduğu gibi, Müslüman’ı zimmî hükmüne iliştirmek İslam’a zulüm olur. Hele Kur'an-ı Kerim’i apokrife tarzında tefsir etmeye çalışmak, sanırım arşı titreten bir meseledir.

 

 

 

Kur'an-ı Kerim, --Tevrat gibi—Yahudiler etrafında gelişen dünya tarihi kitabı, Yahudilerin diğer kavimler üzerindeki üstünlük deklarasyonu değildir. Kur'an-ı Kerim—İncil’in olduğu gibi—Hz. İsa’nın biyografisi de değildir. Bu nedenledir ki, Kur'an-ı Kerim ne dünyanın yaratılıyla başlar, ne de Hz. İsa’nın doğumuyla başlayıp onun “çarmıha geriliş” ve dünyaya “birinci” defa dönüşüyle biter. O nedenle, Kur'an-ı Kerim Hz. İsa’nın göğe yükseltildiğinden bahseder, ama “ikinci gelişinden” de dem vurmaz. Zaten çarmıha da gerilmemiştir. O nedenle, “Tanrım, niye unuttun beni?” diye feryat etmez.

 

 

 

Kur'an-ı Kerim’in ilahi ekseni ve kurgusu tamamen farklı olup, genelde sanıldığı gibi, Tevrat ve İncil’deki yanlışları düzelten “düzeltilmiş yeni baskı”sı değildir. Kur'an-ı Kerim önceki gelenekleri hem tashih hem de nesh eder. Sadece imlasıyla ve paragraf hatalarıyla uğraşmaz. O nedenledir ki, Kur'an-ı Kerimdeki İbrahim Tevrat’taki İbrahim, Kur'an-ı Kerimdeki Hz. İsa’da İncil’deki “Tanrı’nın oğlu ve Tanrı İsa” değildir. Kur'an-ı Kerim’de ensest ilişkiyi “nesil devamı” için caiz gören ayetler de yoktur.

 

 

 

Amennâ, “İbrahimî” dinler ya da “semavî” dinler, tamamı tek tanrılı ve İbrahim'in soyundan gelen peygamberlere nispet edilen dinlerdir. “İbrahim” “milletlerin babası” anlamındadır. Geleneğe göre, iki karısından (Sarah ve Hacer) iki oğlu oldu: İshak ve İsmail. Sarah, İsrail’dendi. Adı “saraylı” ya da “prenses” anlamına geliyor. Hacer ise, Filistinli bir köle kadın olarak zikredilir. Adı “terk edilmiş, unutulmuş” demektir. “İshak” “tebessüm” anlamında; “İsmail” ise, “Tanrı duyar.” Kur'an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in kurban adayı oğlu İsmail iken, Tevrat’ta İshak’tır. İncil’de ise Tanrı zaten “baba” olmuştur ve oğlu İsa’yı “kurban” edecektir. O nedenle İsa’nın müstearı “kuzu”dur.

 

 

 

İsrail’e adını veren Yakup Tanrı ile güreşmemiş, savaşmamıştır. Tevrat’ın Havva ve Ademi, Kur'an-ı Kerim’inkinden farklıdır. Üstelik Kur'an-ı Kerim’e göre, kadın “kaburga kemiğinden” mamul değildir. Hatta Havva dünyada “çekilen acıların” nedeni ve lanet odağı da değildir. “Züleyha” bile Kur'an-ı Kerim’de insandır; Hz. Yusuf’u diğer kadınlara göstermesi de ondandır.

 

 

 

“Ehl-i Kitap” “ehl-i dünya”ya yeğ tutulur, ancak “ehl-i kitap” Müslüman değildir. Kaldı ki ehl-i kitabın kitabı “Ehil” olanın kitabı da değildir. Kur'an-ı Kerim cenneti Fırat-Dicle-Ceyhan arasında tespit etmez. Dahası, Hz. Adem de cennete “orayı korumak ve ziraat yapmak için” konulmamıştır. Kur'an-ı Kerim “yılan” hikayesi de anlatmaz; ziraat kitabı değildir.

 

 

 

Kur'an-ı Kerim Hz. İbrahim’i “hanif” din üzere yaşayan ve tebliğ eden, şirk ve zulüm karşısında dimdik duran bir peygamber, sıddîk bir peygamber olarak anlatır. Onu Hz. Âdem’den beri gelen ve aslında hep aynı olan İslam'ı tebliğ için malını, canını hatta canından öte bildiği yavrusunu feda etmeye hazır İslam tebliğcisi olarak tanımlar. O Tevrat’ta Yahudilerin; Kur'an-ı Kerim’de ise İslam'ın peygamberidir. Küfrün ve şirkin temsilcisi, tanrılık yanılsaması yaşayan Nemrut’un karşısında durması da onun imanının bir göstergesidir.

 

 

 

Mekkeliler “İbrahim'in dinini” “sabilik” olarak nitelerdi. Kur'an-ı Kerim Hz. İbrahim'den “hanif” olarak söz edilir. Hz. Muhammed kendi ekseninde gelişen ya da kendi “icat ettiği” hakikatleri değil, mutlak ilahi hakikatleri tebliğ etti: “Ve ma yentigu anil heva; in huve illa vahyun yuha!” Peygamberler arasında “fark” gözetmeyen Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber’i “son” peygamber ve “alemlere rahmet” olarak gönderildiği de ifade eder. Tasavvufun ifadesiyle de kainatın varlığı nerdeyse Hz. Peygamberin risaletine “illet” teşkil eder. Habip ve mahbubun muhabbeti vesile olur hilkate.  

 

 

 

Dahası, Kur'an-ı Kerim insanlığa bir mucize olarak önceki gelenekleri nesh edip yeni geleneği icaz ve ihdas ederek geldi. Zaten Hz. İsa İncil’lerde Tevrat’ın mesajının kelam ve uygulamada tevil yoluyla tahrif edildiğini ifade eder. “Hardal tanesi” kadar imanınız “olsa!” diye o dönemdeki Yahudi bilimi ve siyasetine karşı eleştiriler yöneltir. “Tanrının evini” Pazar yerine çevirdiniz diye gürlemesi ondandır.

 

 

 

Ancak özellikle son on yıldır her nasılsa Hz. İbrahim’den dolayı, sanki Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam aynı dinlermiş, aralarında fark yokmuş gibi bir havada sunuluyor. Kimin hangi dine inandığı bizi ilgilendirmez. Kimlerin ateist olduğu da. Yargılama hakkı Allah’ındır; Müslüman da aynı hükme tabidir. Lakin “İbrahimî din” kavramının arkasına İslamî olmayan bakışların nakşedilmesi rahatsız etmektedir.

 

 

 

Kur'an-ı Kerim açıkça ifade eder ki, aslında evrenin başlangıcından beri dinin hükümleri değişmemiştir. Farklı kitaplarla anılsa da, din olarak insanlara indirilen hükümler değişmemiştir.

 

 

 

“Tanrı” kavramı toplumların hayatına yön verdiği gibi, toplum algıları da Tanrı’ya kendi beklentilerini yükler. Yahudilikteki Tanrı, Hıristiyanlıktaki Tanrı, Eski Yunandaki Tanrı, Budizm ve Hinduizm’deki Tanrı, İslam’daki “Allah” algısından farklıdır. Dahası İbrahimî dinler diye ifade edilen dinlerdeki ortak isimler de—Musa, İbrahim, Yusuf ve İsa—da İslam’daki muadillerinden farklıdır. İsimleri aynı olsa da halleri, tavırları farklıdır.

 

 

 

İsa “Tanrının oğlu ve Tanrı”dır Hıristiyan inancında. Yahudiler onu zaten hiç kabul etmez. Kabul edenlerin bir kısmı İsa’ya, Ortadoğu’dan çıkanlardan “biraz çılgın bir haham” gözüyle bakar. Müslümanlar ise, sadece “peygamber olarak” iman ederler. İsa Hıristiyanlık içinde de farklılık arz eder. Afrika’daki İsa, kıvırcık saçlı ve esmer iken, Batı Avrupa’da sarışın ve mavi gözlüdür.  

 

 

 

Yahudilikte Yehova insanı yaratır ve Eden Cennetine “orayı ekip biçmek ve muhafaza için koyar. Eski Yunan’da insan tanrılarını yaratır. “Tanrı Zeus” babasıyla kavga ederek onu tahtından indirir ve kendisi Tanrı olarak onun yerine geçer. Yunan mitolojisinde Cennet zaten Tanrılar arasında paylaşılan bir mekândır. İnsanlar ise, tanrılar arasında çıkan kavgaların ceremesini çeken, onların yerdeki temsilcileri gibidir. Onlar savaşır, ama savaşları onları tutan insanlar üzerinden olur. Ve Eski Yunanda Altın, Gümüş ve Bronz çağ tanımları gelişir…

 

 

 

İsa’nın mesellerine bakarsanız, iman gücü de “tanrısal” olmakla eş anlamlıdır. Yani, doğaya hükmetmektir iman. Bir el hareketi ile İsa, denizde fırtınayı durdurur. Bir başka hadisede, “imanınız olsaydı”, der Havarilere, “şu ağaç köklerini kopar kendini suya atardı!” Ve sebeplerle müsebbibi karıştırır İsa. Doğa kanunlarını ilga etmenin adını “iman” koyar. Kur'an-ı Kerim ise, sarsıcı bir şekilde “Ey inananlar! İman ediniz!” der.

 

 

 

Hasılı, "dialog" derken önceyi kendi “logos”umuz nedir, ona bakmak lazım. “Dia” kısmı sonrasında gelecek bir meseledir. Kuran-ı Kerim’in sadece derkenâr edileceği her bir “logos” da ancak “dia” gösteriminden ibaret kalacaktır. “Festekim kema umirte!”

 

 

 

“Sırat köprüsü”nden önce, istikameti ihlasla tutturmak nasıl olur ki?

 

 

Küresel Deli Dumrul’un Köprüsü mü bu? 

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN 01-01-1970 03:00 Mum Titrer Hanemizde 01-01-1970 03:00 Ülkücülük 01-01-1970 03:00 CHP'yi Ne Zaman Sevdim 01-01-1970 03:00 İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK 01-01-1970 03:00 SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI 01-01-1970 03:00 PARALEL YAPI 01-01-1970 03:00 Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS 01-01-1970 03:00 DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR 01-01-1970 03:00 DEVRİM Mİ DEDİNİZ? 01-01-1970 03:00 BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 DİL TARİH VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 AYNAYI ARAMAK... 01-01-1970 03:00 MAKULLER AKİLLERE KARŞI 01-01-1970 03:00 VEDA HUTBESİNİ OKURKEN 01-01-1970 03:00 HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK 01-01-1970 03:00 ALPEREN OLMAK 01-01-1970 03:00 BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR 01-01-1970 03:00 DELİLİĞE ÖVGÜ 01-01-1970 03:00 AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR 01-01-1970 03:00 BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR 01-01-1970 03:00 YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? 01-01-1970 03:00 DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR 01-01-1970 03:00 EĞİTİME NEDEN HAYIR? 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? 01-01-1970 03:00 İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... 01-01-1970 03:00 BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? 01-01-1970 03:00 BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 BU ÜLKEYİ ANLAMAK... 01-01-1970 03:00 NİYET TAVŞANLARI VE TARİH 01-01-1970 03:00 ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI 01-01-1970 03:00 FERMAN VE FETVA 01-01-1970 03:00 BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 AŞKIN BAR/KODU 01-01-1970 03:00 MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK 01-01-1970 03:00 YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! 01-01-1970 03:00 OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? 01-01-1970 03:00 SÜRGÜN 01-01-1970 03:00 KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... 01-01-1970 03:00 KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 MHP NEREYE GİDİYOR? 01-01-1970 03:00 NASIL BİR GENÇLİK? 01-01-1970 03:00 KİM KORKAR EBU ZER'DEN? 01-01-1970 03:00 MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? 01-01-1970 03:00 "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE 01-01-1970 03:00 Milliyetçilik ve Kürtler 01-01-1970 03:00 İLETİŞİM VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 BATILILAŞMAK 01-01-1970 03:00 TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK 01-01-1970 03:00 "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" 01-01-1970 03:00 BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI 01-01-1970 03:00 FİRAVUN VE HİÇ'LİK 01-01-1970 03:00 KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? 01-01-1970 03:00 KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM 01-01-1970 03:00 ÇEVRİM İÇİ AHLAK 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU 01-01-1970 03:00 KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 01-01-1970 03:00 11 Eylül ve ABD 01-01-1970 03:00 YA 12 EYLÜL SONRASI? 01-01-1970 03:00 Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu 01-01-1970 03:00 AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI 01-01-1970 03:00 SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK 01-01-1970 03:00 DİL VE TARİH KAVGAMIZ 01-01-1970 03:00 HOLİGARŞİ 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve Cemaat algısı 01-01-1970 03:00 Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? 01-01-1970 03:00 MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? 01-01-1970 03:00 TÜRK LİBERALİZMİ 01-01-1970 03:00 AŞK MI MAŞUK OLAN? 01-01-1970 03:00 DİN'ERCİLİK 01-01-1970 03:00 SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA 01-01-1970 03:00 LİBERAL STATÜKOCULUK 01-01-1970 03:00 UYKUYU ÖLDÜRMEK 01-01-1970 03:00 "EKSİK ETEK" 01-01-1970 03:00 BABİL, DİL VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ 01-01-1970 03:00 AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM 01-01-1970 03:00 TÜRKÇE VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN 01-01-1970 03:00 BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK 01-01-1970 03:00 KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN 01-01-1970 03:00 TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI 01-01-1970 03:00 RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? 01-01-1970 03:00 BEN'SİZLİĞE ŞİİR 01-01-1970 03:00 TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN 01-01-1970 03:00 ERBAKAN'I ÖZLERKEN 01-01-1970 03:00 MÜSLÜMAN VE İSLAMCI 01-01-1970 03:00 İSLAM VE FEMİNİZM 01-01-1970 03:00 KAÇIRILAN GÜNDEM 01-01-1970 03:00 BIDEN NOTLARI 01-01-1970 03:00 DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR 01-01-1970 03:00 ARAF'TA 01-01-1970 03:00 TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK 01-01-1970 03:00 Hayatta Sürgün Olmak 01-01-1970 03:00 AKADEMİSYENLİK 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI 01-01-1970 03:00 GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK 01-01-1970 03:00 BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ 01-01-1970 03:00 KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN 01-01-1970 03:00 Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler 01-01-1970 03:00 AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI 01-01-1970 03:00 DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ 01-01-1970 03:00 KUTLU VEDA 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ 01-01-1970 03:00 TANRI, İNSAN VE TAKVİM 01-01-1970 03:00 ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? 01-01-1970 03:00 Millet Olabildik mi? 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Mehdi’yi beklerken 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU VE YENİ İNSAN 01-01-1970 03:00 Kediler, Fareler ve Vatan 01-01-1970 03:00 Kürşat olma vaktidir 01-01-1970 03:00 Gülün Adı, Kadın ve Takva 01-01-1970 03:00 İslamo-Amerikancılık 01-01-1970 03:00 EBCET, CİFR VE TARİH 01-01-1970 03:00 SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ 01-01-1970 03:00 DİPLOMASİMİZ NEREYE? 01-01-1970 03:00 İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? 01-01-1970 03:00 KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA 01-01-1970 03:00 "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi 01-01-1970 03:00 KATLİAMERİKA 01-01-1970 03:00 MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU 01-01-1970 03:00 YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ 01-01-1970 03:00 Ay lav yu, Cani! 01-01-1970 03:00 AŞKIN HALLERİ 01-01-1970 03:00 DOKUZ HECELİLER 01-01-1970 03:00 FİRAVUN... 01-01-1970 03:00 Kadın'ım... 01-01-1970 03:00 28 Şubat ve Erbakan 01-01-1970 03:00 KADDAFİ'DEN KESESİ 01-01-1970 03:00 Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot 01-01-1970 03:00 Democoupracy mübarek olsun! 01-01-1970 03:00 FULL'er Yapalım mı, Abi? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu'da Sezaryen 01-01-1970 03:00 Mısır'da Karaoke Devrimi 01-01-1970 03:00 Mısır'ı Okurken 01-01-1970 03:00 Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) 01-01-1970 03:00 Bir Ortadoğu Masalı 01-01-1970 03:00 Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye 01-01-1970 03:00 Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! 01-01-1970 03:00 Bilinç ve Sürgün 01-01-1970 03:00 İbrahim, devir içimdeki putları! 01-01-1970 03:00 İdeolojik dil ve Teolojik Tarih 01-01-1970 03:00 Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? 01-01-1970 03:00 Paralel Evren, Küresel İslamcılık 01-01-1970 03:00 Erkekler ne zaman "adam" olur? 01-01-1970 03:00 "Millî" Küreselleşme? 01-01-1970 03:00 AK'Kışşş 01-01-1970 03:00 Kimliklerin Kurdu 01-01-1970 03:00 “Hiç” i öğrenmek 01-01-1970 03:00 GELENEK VE MANKURT 01-01-1970 03:00 Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz 01-01-1970 03:00 Çift-düşün, yeni-konuş! 01-01-1970 03:00 Batı'yı ararken... 01-01-1970 03:00 Aforoz’malar… 01-01-1970 03:00 Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? 01-01-1970 03:00 AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU 01-01-1970 03:00 KÜRT'AJ 01-01-1970 03:00 Shalom, Kürdistan! 01-01-1970 03:00 İstiklal marşını yeniden yazmak 01-01-1970 03:00 İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset 01-01-1970 03:00 Amerika düşmansız olabilir mi? 01-01-1970 03:00 Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup 01-01-1970 03:00 Keşif... 01-01-1970 03:00 Babil’in dil’beri 01-01-1970 03:00 Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? 01-01-1970 03:00 Tarihi hangi hikâyeci yazar? 01-01-1970 03:00 Zihin Kontrolü ve Kült 01-01-1970 03:00 YUMURTANIN AK'I, SARISI 01-01-1970 03:00 Ebu Zer’in günlüğü 01-01-1970 03:00 Her şey zıddı ile mi kaim? 01-01-1970 03:00 Melamilik “marka” mıdır? 01-01-1970 03:00 Melâmilik 01-01-1970 03:00 Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm 01-01-1970 03:00 AŞKA DAİR NE VARSA 01-01-1970 03:00 Medya medyumluğu ve wikisızmalar 01-01-1970 03:00 Türkiye, İran ve Dünya Barışı 01-01-1970 03:00 Muhafazakârlık “marka”sı? 01-01-1970 03:00 Füze ümütz! “Van münütz!” 01-01-1970 03:00 Çin'in hafızası ve küresel sistem 01-01-1970 03:00 Kutlu veda 01-01-1970 03:00 Öznellik Öz’neliktir! 01-01-1970 03:00 Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve tesettür 01-01-1970 03:00 İmam, Örtünme ve Nur Suresi 01-01-1970 03:00 Din duble “yol” mu demekti? 01-01-1970 03:00 Gelenek, mankurt ve reform 01-01-1970 03:00 Aylardan şubat günlerden cuma 01-01-1970 03:00 Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek 01-01-1970 03:00 Gelenek mürtedi ve kimlik 01-01-1970 03:00 Namus, Kanun ve Fazilete Dair 01-01-1970 03:00 İman "terakkiye" destek midir? 01-01-1970 03:00 Yılmayacağız... 01-01-1970 03:00 ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL 01-01-1970 03:00 Hoş geldin, Şeytan! 01-01-1970 03:00 OSMANLI VE NEO-OSMANLI 01-01-1970 03:00 DAYILAR VE DAYILANMALAR 01-01-1970 03:00 Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus 01-01-1970 03:00 Tesettür neyi örtüyor? 01-01-1970 03:00 Milat oluşturmak 01-01-1970 03:00 Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? 01-01-1970 03:00 Tarih satrancını asıl kim oynuyor? 01-01-1970 03:00 Mahalle ve getto 01-01-1970 03:00 Tanrı, totem ve muta nikahı 01-01-1970 03:00 Orta Doğu’mların ebesi 01-01-1970 03:00 ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI 01-01-1970 03:00 KÜRESEL İSLAMCILIK 01-01-1970 03:00 RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK 01-01-1970 03:00 Medine Vesikası 01-01-1970 03:00 Türk solculuğu ve İslamcılığı 01-01-1970 03:00 Batı’k düşüncelerin Doğu’şu 01-01-1970 03:00 BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? 01-01-1970 03:00 NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG 01-01-1970 03:00 Karadul 01-01-1970 03:00 KEDİLER VE FARELER 01-01-1970 03:00 “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası 01-01-1970 03:00 ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI 01-01-1970 03:00 Neden Federasyon? 01-01-1970 03:00 Kaburga kemiklerimdeki sızı? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu ve Darbeler 01-01-1970 03:00 "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? 01-01-1970 03:00 TURNUSOL 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? (II) 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) 01-01-1970 03:00 Kim ne der? 01-01-1970 03:00 Ne zaman ki… 01-01-1970 03:00