ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI?

Metin BOSNAK

26-04-2022 01:49

 

 

Ödlek öcünü aldı mı?

 

Yaşam alanları ile inanç alanları arasında sistemsel fark varsa toplumlar ve bireylerde bir ikileme neden olacaktır. “Kişilik parçalanması,” “ikinci ben,” “ikinci fıtrat” denilen bu hadise yaşam alanlarına da inanç alanlarına da tam uyamayan, ikisine de kendini tam veremeyen huzursuz nesilleri oluşturur. Ruh ve bedenin zaman ve mekândaki birliği kişisel mutluluk ve iç bütünlük unsuru iken, iç monitörlerin sansürleri ile dış âlemin cezbeleri arasında bocalamaya yol açar; bunun adı buhrandır. Çalışırken tatili, tatildeyken işi düşünen ya da ibadet halinde işi düşünmekten tutun da, imrenilen ile “emredilen” arasında kalmışlığa kadar uzun bir serencamı ifade eder.

 

Yapılan muhasebeler sonunda kültür, yaşam ve inanç alanları arasında sıkışır. Hayatta kalma, hayatı “yaşama,” hem de hayatta kalmanın gerekçe ve ruhsatlarını bizzat inanç alanının içinden çıkarmaya çalışır; tefsirden uzaklaşıp tevile müracaat eder; zilleti, bir geçici “illet” halinden çıkarıp karakter haline dönüştürmeye başlar. Her ilacın prospektüsü kendine özgü iken, hayatın marazlarını tedavi etmek iddiasındaki inancın prospektüsü değişmeye başlar. Pagan Roma idaresindeki Hıristiyanlık, Hıristiyan Roma idaresindeki diğer millet ve medeniyetler, Eski Mısır idaresindeki farklı etnik gruplar, Çarlık dönemi muhalifleri ve Sovyet Rusya dönemindeki dinleşen ideoloji sultasındaki diğer kültür ve halkların durumu çok benzerlik gösterir. İkilemlerin içinde sürüklenme sonucu, ikileşen, üçleşen tabiatlar ve tiyatrolaşan toplum hayatı çıkmaya başlar. “Ödlek” (zaman, felek) öcünü almaya başlamıştır.

 

Müslüman ağırlıklı ve Katolik/Hispanik hemen her ülkede var olan bir gerçekliktir bu.  (Kolonizasyon sonucu sömürülen ülkeleri saymaya zaten gerek yoktur.)  “Bir buçuk milyarlık” kitle diye addedilen İslam ülkelerinde medeniyet gitmiş, geriye sadece manevi desteklerden ve beslenme unsurlarından mahrum “ibadet” adıyla ritüeller hüküm sürmektedir. Kulluk bazen Allah’a, bazen Allah’ın kuluna olmaktadır. Ritüel “Allah’ı hoşnut kılmak” tarzında tezahür ederken, kulun kendi gibi olan kulu hoşnut kılmak zarureti kalkmaktadır. Öte yandan,  “haram” ile “helal” kelimeleri giderek kelamdan ve hayattaki tedavülden kalkmış ya da kişisel ya da kitlesel çıkar ve onu desteklemesi gereken faydacı içtihatlarla yeniden tanımlanmaktadır. Çünkü küreselleşme ile kurumsallaşan mantık tükettiği kadar kimlik ve anlam sahibi olmaktan ibarettir.

 

Medeniyet kimliği olmayan, her rüzgâr önünde savrulan, rüzgârdan polen uman ve kendini kurtarmanın en büyük ülkü olduğu, tüketmenin hayattaki en büyük düstur olduğu zamanlardayız. Tükettikçe tükenmenin ideolojisidir bu. Tüketme imkânının daraldığı noktada, bizzat inanç alanının meta ile tevil edilmesi veya metaya tahvil edilmesi tüketim ideolojisinin belirgin sonucudur. “Mevut nesil” ise mevcut neslin etkisiyle ve onların yapısal klonlanması sonucu zaten gelecek gibi de görünmüyor. Hem günlük hayata, hem de “küresel sisteme” karşı direnme gücü geliştirmek yerine, küresel sistemin himmeti, lütufları ve akidelerine rabıta artmaktadır.

 

Tüketimin kendini kurumsallaştırdıkça, aslında küresel sistemin mahalli kopyalarını ortaya koymaktadır. Türk toplumunda şu an Türk kültürünü hakkiyle yansıtmayan ve kısır bir sinema vardır. Hidayet veya şuuraltının sahte mayınlarla patladığı sıra dışı cinsellik pazarlaması kokan edebiyat ürünleri hâkimdir. Amerikan’ın popu, adı “İslamî” olan, ama süzülmüş bir Türk-İslam kültürünün musiki kanadını hiç yansıtmayan “Medine… Medine” diye cıyaklamaları, mutfağına ve diline Amerikan aksanı, giyimine Avrupa cafcafı ve Amerika sallapatiliği hâkimdir. Mimaride kurnaz fırsatçılık ve geçmişin en kötü taklitleri ile asimetrik heybet ve görüntü hâkimdir. Estetik zaten aranan bir şey olmaktan çıkmıştır. Camilere kadar uzanan bir garabet silsilesi kadim medeniyetin devamı olmak bir yana onların yanına bile yanaşamaz konumdadır.

 

Fukaralık ve görgüsüz zenginliğin düzensiz ihtişamı bir arada tarih içinde farklı zamanlara, kültürler arası uçuruma davet çıkarıyor. Hem de bunlar Mark’ın ekonomik teorilerini doğrularcasına olmaktadır. Yeni burjuva eski burjuvanın alışkanlıklarının tamamını sadece bir renk farkıyla içselleştirirken, değişen maddi çevresini de değişen manevi iklimiyle mütenasip haline getirmektedir.

 

Öte yandan, milletimizin medeniyet damgaları uzun zamandır ne iç ne siyasette hâkim oldu ne dış siyasette. Bunun sonucunda, aslında çoktan harap olmuş bahçeden numuneler kotarılma çabasıyla saksılara ve başkaları görsün diye tek tük kokusuz çiçekler aşılanarak bir vicdan muhasebenin rahatlama ikonları oluşturulmaktadır. Propagandadan uzak sanat ve medeniyet unsurlarından uzak kalınca insanlar hem kültürüne yabancılaşmaktadır hem de kendilerine. Sonuçta madden öbür dünyaya manen bu dünyaya hasredilen davranış kalıpları tebarüz etmektedir. Bir taraftan bu tarafı kurtarma, öbür taraftan diğer tarafı kaçırmama isteği bocalamaları artırmaktadır.

 

Ne inancından veya ne inançsızlıktan tam olarak mutmain olmayan, farklı hayatları yaşamaktan memnun olmayan, ama ne de inancını reddedebilen bir algı var ortaya karışık.  İnancın temeli ve kültürün temeline inilmediği için de en ufak bir zorlukta ya inançtan veya onun getirdiği yükten tevil yoluyla çark etme psikozu ya da bizzat bunu müstahak olunan bir sonuç olduğuna edilen imanla oluşan yeni bir inanç alanı da beraberinde. “Asra yemin olsun ki!” dedikten asra uyma zamanı mı ne? İyi, ama asrı kim tayin ediyor? Neye ne kadar uymak? Uymak, ama niçin? Yoksa oymak mı bu kültürü nedir?

 

Bunların örneklerini her gün görmekteyiz aslında.  Mesela iktisadi hayatta olanlara bakalım.  Bankacılık ve faiz sistemine alternatif siye sunulan modellerin nasıl da aslında kapitalizme uyumlu. Yastık altındaki para ve altınları ve yurtdışındaki işçi dövizlerini ülkeye çekmek mantığıyla çıkarılan finans kurumları yasasının terminoloji farkından öte bir işlevi olmamış, faizler yükselirken o meşhur “kar payları” artmış, düşerken de nasılsa düşmüştür! Daha az hizmete ve faize sırf “faiz” lafı geçmiyor diye razı olan millete bu da yetmezmiş gibi cehaletin ortaya çıkardığı ticaret anlayışıyla mağduriyetler yaşatılmış, üstelik tasarruf güvenceleri olmadığı için ancak kurum sahiplerinin “eline para geçtikçe” mevduatları iade edilecek sözü verilmiştir. 

 

Taksitli alışverişlerde ise gene ne idüğü belirsiz bir vicdan rahatlatma işlemi ile “vadeli rakamı peşin olarak söyleyin, ama gene taksit olsun” a kadar varan bir garabet boy göstermiştir. Sonra bazı markaların alınmamasına dair çıkarılan şayialar ve bundan doğan haksız rekabet ortamı. Ama akide gibi sayılan ve uyulan kurallar beraberinde ikram olmaktadır. Kola içmeyi öcü olarak gösteren kesimler, kolanın mucidi mantık ve sermaye ile en alasından ekonomik ve siyasi işler yapmaktan geri durmamış, işbirliği yapmışlardır. Burada kim kimi kardırmıştır, o da belli değil. Alan, satanı mı? Kurum, mudiyi mi?  Yoksa her iki kısım da anlaşıp aslında Allah’ı mı kandırmaktadırlar?

 

Aslında en üst kimlik haline gelmiş kapital ve tüketim alışkanlıkları “koy sepete kabilinden” katılan diğer kimliklerin yanında gizli ve sinik ve onlara tabi ve yardımcı iken, kelamda bütün bunların tersi ifade edilmiştir. “Bakın, biz de sizin gibi büyük merkezlerde alışveriş yapıp kimlik ediniyoruz, sizin gibi tüketip yaşıyoruz; o halde farkımız ne dercesine modernite anlayışı başkalarının biçtiği kalıpları ancak taklide yetişebilen güruhlar ortaya çıkarmaktadır.  Öte yandan, sadeliği tercih sebebi ekonomik olanın da karşılıklı sansürleri devreye sokması yani kendine mecburiyetten takva payı çıkarması var.  Her iki tarafta bir şeyi temsil ediyor, ama ikisi de kendisini temsil etmiyor sonunda. Ya da kendi kimliğinin farkında olmadan kimselere kim olma çabasına dönüşmek…

 

Modernite için onu izlemek, bunu dinlemek, birilerine kendini beğendirme ya da kabul ettirme çabası. İşin ilginci ne bu “kesim” de ne de “karşıt” kesimde demokratik hoşgörü bilinci olmayıp demokrasi karşıdakini dövme sopasına dönmektedir. Aslında Türkiye’de sistemden şikâyeti olan da yok gibidir. Şikâyetçi olanlar sistemin adaletsizliğinden ve ataletinden değil, sistemin kendi çıkarlarına çalışmamasından müştekidirler.

 

İkilemlerin kaynağında yatan samimiyetsizlik, dirayetsizlik, cehalet ve bunların yarattığı boşluğu dolduranların taktikleri yatmaktadır. İkili bir düşünce sistemi, ikili bir davranış tarzı, ikili bir algılama, ikili bir hedef, ikili bir yüz, ikili kelam halleri. Hâlbuki her şey “Bir”in üzerine kuruludur görünüşte. Hatta “dar”lar bile farklıdır. İşine gelirse “Daral Harptir” Türkiye: vergi ödenmez, kaçırılır.  İşine gelirse “Daral İslam’dır”: zekât filan kaçırılır. 

 

On dokuzuncu asırda Avrupa’nın yaşadığı hastalıklardan farklı halde değil durumumuz sanırım.  Nietzsche’nin “Tanrı öldü ve onu biz öldürdük” sözünü telaffuz eden hiç yoktur belki, ama O’nu öldürmek ona karşı samimi olmamakla aynı değil mi?  Eğitimin, ticaretin, siyasetin, dinin başka başka tanrıları mı var yoksa ki birinde bir tanrının, diğerinde diğerinin sözü geçsin? Mal ve para çalmak haramsa, kopya da haram olması lazımdır, ama değil! Benim namusum bana kıymetli ise başkaları da aynı olmaz mı? İş ahlakı deyince ne anlamak lazımdır? Haksız kazanç haramsa müşteri kazıklamak hatta bunu ayet ve hadislerle bezenmiş ve adları kutsallardan devşirilmiş yerde nasıl yapılır?  “Az pahaya” satmak niye.  Emeğin kıymetini kaç kişi bilip ona göre elinde varsa, diploma, araba, para pul her ne ise, hak ettiğini düşünüyor acaba?  Yoksa zamana uymak mı gerekli yine? Şehirde yaşamak insanı acaba ne kadar medineli yani medeni, yani şehirli yapar acaba? 

 

Batılılaşma taraflarını kınaya kınaya, onu “Batıllaşma” olarak tanımlaya tanımlaya varlık alanı oluştururken, Batılılaşmanın bunca ateşli savunucuları olmak nasıl bir fazilettir meraktayım. Ama farkında olduğumuz bir şey daha var: aslında zalim ve mazlum olan da yok gibidir. Küçük ve büyük zalimler arasında yapılan bir zulmet yarışından ibarettir küresel sistemin savaşı. Küreselleşen dünyada herkese iki metrekare yer bulunur elbet! Ödlek işte böylesine sinsi bir şekilde öcünü almaktadır.

 

 

 

      

 

 

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN 01-01-1970 03:00 Mum Titrer Hanemizde 01-01-1970 03:00 Ülkücülük 01-01-1970 03:00 CHP'yi Ne Zaman Sevdim 01-01-1970 03:00 İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK 01-01-1970 03:00 SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI 01-01-1970 03:00 PARALEL YAPI 01-01-1970 03:00 Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS 01-01-1970 03:00 DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR 01-01-1970 03:00 DEVRİM Mİ DEDİNİZ? 01-01-1970 03:00 BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 DİL TARİH VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 AYNAYI ARAMAK... 01-01-1970 03:00 MAKULLER AKİLLERE KARŞI 01-01-1970 03:00 VEDA HUTBESİNİ OKURKEN 01-01-1970 03:00 HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK 01-01-1970 03:00 ALPEREN OLMAK 01-01-1970 03:00 BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR 01-01-1970 03:00 DELİLİĞE ÖVGÜ 01-01-1970 03:00 AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR 01-01-1970 03:00 BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR 01-01-1970 03:00 YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? 01-01-1970 03:00 DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR 01-01-1970 03:00 EĞİTİME NEDEN HAYIR? 01-01-1970 03:00 EFKAR VE HERZELER 01-01-1970 03:00 "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? 01-01-1970 03:00 İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... 01-01-1970 03:00 BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? 01-01-1970 03:00 BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 BU ÜLKEYİ ANLAMAK... 01-01-1970 03:00 NİYET TAVŞANLARI VE TARİH 01-01-1970 03:00 ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI 01-01-1970 03:00 FERMAN VE FETVA 01-01-1970 03:00 BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 AŞKIN BAR/KODU 01-01-1970 03:00 MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK 01-01-1970 03:00 YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! 01-01-1970 03:00 OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? 01-01-1970 03:00 SÜRGÜN 01-01-1970 03:00 KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... 01-01-1970 03:00 KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 MHP NEREYE GİDİYOR? 01-01-1970 03:00 NASIL BİR GENÇLİK? 01-01-1970 03:00 KİM KORKAR EBU ZER'DEN? 01-01-1970 03:00 MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? 01-01-1970 03:00 "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE 01-01-1970 03:00 Milliyetçilik ve Kürtler 01-01-1970 03:00 İLETİŞİM VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 BATILILAŞMAK 01-01-1970 03:00 TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK 01-01-1970 03:00 "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" 01-01-1970 03:00 BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI 01-01-1970 03:00 FİRAVUN VE HİÇ'LİK 01-01-1970 03:00 KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? 01-01-1970 03:00 KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM 01-01-1970 03:00 ÇEVRİM İÇİ AHLAK 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU 01-01-1970 03:00 KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 01-01-1970 03:00 11 Eylül ve ABD 01-01-1970 03:00 YA 12 EYLÜL SONRASI? 01-01-1970 03:00 Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu 01-01-1970 03:00 AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 KAVGA NEREDE? 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI 01-01-1970 03:00 SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK 01-01-1970 03:00 DİL VE TARİH KAVGAMIZ 01-01-1970 03:00 HOLİGARŞİ 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve Cemaat algısı 01-01-1970 03:00 Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? 01-01-1970 03:00 MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? 01-01-1970 03:00 TÜRK LİBERALİZMİ 01-01-1970 03:00 AŞK MI MAŞUK OLAN? 01-01-1970 03:00 DİN'ERCİLİK 01-01-1970 03:00 SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? 01-01-1970 03:00 NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA 01-01-1970 03:00 LİBERAL STATÜKOCULUK 01-01-1970 03:00 UYKUYU ÖLDÜRMEK 01-01-1970 03:00 "EKSİK ETEK" 01-01-1970 03:00 BABİL, DİL VE PROPAGANDA 01-01-1970 03:00 DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ 01-01-1970 03:00 AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİM 01-01-1970 03:00 TÜRKÇE VE İDEOLOJİ 01-01-1970 03:00 "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN 01-01-1970 03:00 "İBRAHİMİ DİNLER" 01-01-1970 03:00 BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK 01-01-1970 03:00 KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN 01-01-1970 03:00 TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI 01-01-1970 03:00 RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? 01-01-1970 03:00 BEN'SİZLİĞE ŞİİR 01-01-1970 03:00 TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN 01-01-1970 03:00 ERBAKAN'I ÖZLERKEN 01-01-1970 03:00 MÜSLÜMAN VE İSLAMCI 01-01-1970 03:00 İSLAM VE FEMİNİZM 01-01-1970 03:00 KAÇIRILAN GÜNDEM 01-01-1970 03:00 BIDEN NOTLARI 01-01-1970 03:00 DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR 01-01-1970 03:00 ARAF'TA 01-01-1970 03:00 TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK 01-01-1970 03:00 İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ 01-01-1970 03:00 ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK 01-01-1970 03:00 Hayatta Sürgün Olmak 01-01-1970 03:00 AKADEMİSYENLİK 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI 01-01-1970 03:00 GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK 01-01-1970 03:00 BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ 01-01-1970 03:00 KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN 01-01-1970 03:00 Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler 01-01-1970 03:00 AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI 01-01-1970 03:00 DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ 01-01-1970 03:00 KUTLU VEDA 01-01-1970 03:00 DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ 01-01-1970 03:00 TANRI, İNSAN VE TAKVİM 01-01-1970 03:00 Millet Olabildik mi? 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Zaman, medeniyet ve din 01-01-1970 03:00 Mehdi’yi beklerken 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU VE YENİ İNSAN 01-01-1970 03:00 Kediler, Fareler ve Vatan 01-01-1970 03:00 Kürşat olma vaktidir 01-01-1970 03:00 Gülün Adı, Kadın ve Takva 01-01-1970 03:00 İslamo-Amerikancılık 01-01-1970 03:00 EBCET, CİFR VE TARİH 01-01-1970 03:00 SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ 01-01-1970 03:00 DİPLOMASİMİZ NEREYE? 01-01-1970 03:00 İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? 01-01-1970 03:00 KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! 01-01-1970 03:00 KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA 01-01-1970 03:00 "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi 01-01-1970 03:00 KATLİAMERİKA 01-01-1970 03:00 MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU 01-01-1970 03:00 YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ 01-01-1970 03:00 Ay lav yu, Cani! 01-01-1970 03:00 AŞKIN HALLERİ 01-01-1970 03:00 DOKUZ HECELİLER 01-01-1970 03:00 FİRAVUN... 01-01-1970 03:00 Kadın'ım... 01-01-1970 03:00 28 Şubat ve Erbakan 01-01-1970 03:00 KADDAFİ'DEN KESESİ 01-01-1970 03:00 Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot 01-01-1970 03:00 Democoupracy mübarek olsun! 01-01-1970 03:00 FULL'er Yapalım mı, Abi? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu'da Sezaryen 01-01-1970 03:00 Mısır'da Karaoke Devrimi 01-01-1970 03:00 Mısır'ı Okurken 01-01-1970 03:00 Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) 01-01-1970 03:00 Bir Ortadoğu Masalı 01-01-1970 03:00 Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye 01-01-1970 03:00 Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! 01-01-1970 03:00 Bilinç ve Sürgün 01-01-1970 03:00 İbrahim, devir içimdeki putları! 01-01-1970 03:00 İdeolojik dil ve Teolojik Tarih 01-01-1970 03:00 Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? 01-01-1970 03:00 Paralel Evren, Küresel İslamcılık 01-01-1970 03:00 Erkekler ne zaman "adam" olur? 01-01-1970 03:00 "Millî" Küreselleşme? 01-01-1970 03:00 AK'Kışşş 01-01-1970 03:00 Kimliklerin Kurdu 01-01-1970 03:00 “Hiç” i öğrenmek 01-01-1970 03:00 GELENEK VE MANKURT 01-01-1970 03:00 Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz 01-01-1970 03:00 Çift-düşün, yeni-konuş! 01-01-1970 03:00 Batı'yı ararken... 01-01-1970 03:00 Aforoz’malar… 01-01-1970 03:00 Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? 01-01-1970 03:00 AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU 01-01-1970 03:00 KÜRT'AJ 01-01-1970 03:00 Shalom, Kürdistan! 01-01-1970 03:00 İstiklal marşını yeniden yazmak 01-01-1970 03:00 İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset 01-01-1970 03:00 Amerika düşmansız olabilir mi? 01-01-1970 03:00 Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup 01-01-1970 03:00 Keşif... 01-01-1970 03:00 Babil’in dil’beri 01-01-1970 03:00 Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? 01-01-1970 03:00 Tarihi hangi hikâyeci yazar? 01-01-1970 03:00 Zihin Kontrolü ve Kült 01-01-1970 03:00 YUMURTANIN AK'I, SARISI 01-01-1970 03:00 Ebu Zer’in günlüğü 01-01-1970 03:00 Her şey zıddı ile mi kaim? 01-01-1970 03:00 Melamilik “marka” mıdır? 01-01-1970 03:00 Melâmilik 01-01-1970 03:00 Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm 01-01-1970 03:00 AŞKA DAİR NE VARSA 01-01-1970 03:00 Medya medyumluğu ve wikisızmalar 01-01-1970 03:00 Türkiye, İran ve Dünya Barışı 01-01-1970 03:00 Muhafazakârlık “marka”sı? 01-01-1970 03:00 Füze ümütz! “Van münütz!” 01-01-1970 03:00 Çin'in hafızası ve küresel sistem 01-01-1970 03:00 Kutlu veda 01-01-1970 03:00 Öznellik Öz’neliktir! 01-01-1970 03:00 Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet 01-01-1970 03:00 Said Nursi ve tesettür 01-01-1970 03:00 İmam, Örtünme ve Nur Suresi 01-01-1970 03:00 Din duble “yol” mu demekti? 01-01-1970 03:00 Gelenek, mankurt ve reform 01-01-1970 03:00 Aylardan şubat günlerden cuma 01-01-1970 03:00 Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek 01-01-1970 03:00 Gelenek mürtedi ve kimlik 01-01-1970 03:00 Namus, Kanun ve Fazilete Dair 01-01-1970 03:00 İman "terakkiye" destek midir? 01-01-1970 03:00 Yılmayacağız... 01-01-1970 03:00 ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL 01-01-1970 03:00 Hoş geldin, Şeytan! 01-01-1970 03:00 OSMANLI VE NEO-OSMANLI 01-01-1970 03:00 DAYILAR VE DAYILANMALAR 01-01-1970 03:00 Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus 01-01-1970 03:00 Tesettür neyi örtüyor? 01-01-1970 03:00 Milat oluşturmak 01-01-1970 03:00 Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? 01-01-1970 03:00 Tarih satrancını asıl kim oynuyor? 01-01-1970 03:00 Mahalle ve getto 01-01-1970 03:00 Tanrı, totem ve muta nikahı 01-01-1970 03:00 Orta Doğu’mların ebesi 01-01-1970 03:00 ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI 01-01-1970 03:00 KÜRESEL İSLAMCILIK 01-01-1970 03:00 RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK 01-01-1970 03:00 Medine Vesikası 01-01-1970 03:00 Türk solculuğu ve İslamcılığı 01-01-1970 03:00 Batı’k düşüncelerin Doğu’şu 01-01-1970 03:00 BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? 01-01-1970 03:00 NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG 01-01-1970 03:00 Karadul 01-01-1970 03:00 KEDİLER VE FARELER 01-01-1970 03:00 “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası 01-01-1970 03:00 ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI 01-01-1970 03:00 Neden Federasyon? 01-01-1970 03:00 Kaburga kemiklerimdeki sızı? 01-01-1970 03:00 Ortadoğu ve Darbeler 01-01-1970 03:00 "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? 01-01-1970 03:00 TURNUSOL 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? (II) 01-01-1970 03:00 Ya 12 Eylül sonrası? 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 01-01-1970 03:00 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) 01-01-1970 03:00 Kim ne der? 01-01-1970 03:00 Ne zaman ki… 01-01-1970 03:00