https://www.egemengazetesi.com/files/uploads/user/0e42907936.jpg
Metin BOSNAK

Milat oluşturmak

26-04-2022 01:49

Milat oluşturmak

Her “milat” oluşturma isteği bir ideolojik yapı taşı temelinde yükselir. 

Tarihi silsile içinde görmek yerine, silip baştan yazmak bu amacın ürünüdür.

Bir anlamda tarihsellikten kurtulma, tarihe milat tayin etmekle olur. Dolayısıyla milat oluşturmak, tarihin ta başına kendini koymak suretiyle, öncekinin reddini, silinmesini, “eski” ve “kokuşmuş”lar çöplüğüne fırlatılmasını murat ederken, yeni miladı tek milat, bir “tabula rasa,”  tertemiz milat olarak görmek ister. “Milat”ın anlamının “doğum zamanı”nı ifade etmesi bu nedenledir. İdeoloji yeni doğan bebekle özdeşleşir, miladı masumiyet ve temizlikle birleşir. Milletlerin tarihindeki takvim değişiklikleri, kişilerin hayatlarında sorgu dönemleri ve Hac gibi ibadetlerin, “hidayete erme,” “ışığı bulma,” “yeniden doğma,” “uyanış”  mantığının arka planını böyle bir takvim ifade eder. Oysa hafıza, kendi kurallarına göre olanları, yaşananları silmez, sadece adreslerini değiştirir, istif eder.

Zamanı geri çeviremeyen millet ve bireyin, zaman içinde sıfır noktası oluşturmasıdır milat. Tarih değerlendirmelerinde yapılan tasniflerden bir kısmı fasit daireleri ifade eder. “Mitik çağ”, “kahramanlar çağı”, “aristokrasi çağı”, ve “halkın çağı” ve tekrar “geriye dönüş” diye bir tasnife gidilir bazen. 

Türkiye’nin yaşadıkları zihinsel reşarj,  entelektüel, kültürel ve semantik deşarj dönemidir. 

Bir başka deyişle…

 Türkiye hala ideal bir dil arıyor.  “Her biri daima diğerinin peşinde olan, ama bulamayan, başa çıkamadığı bir dil.” Bu dilin önündeki engel Matrix’in tayin ettiği yaftalar ve sloganlardır. Harflerin eprimeleri, seğirmeleri, cilt kapağı ve sayfaların marjinleriyle olduğu kadar, kendi iç dinamikleriyle de ilgili imla hatalarıyla doludur. Ortaya çıkan zafiyetler de eklenince, geriye kitaba giydirilen anlamı suhulet ile kabullenmekten başka bir şey kalmamaktadır.  Hâlbuki dil, onunla kitap yazmak isteyeni de, ona anlam vermek isteyeni de aşan, ne onlarla başlamış ne de onlarla bitecek olan münferit oligarşik bir manevra alanı değildir. Dil kurumsal ve toplumsal katılımı zorunlu kılan, anlamını ancak uzlaşılan anlamlarla oluşturan “bir iştiraktir”.

Dil ister sese dökülsün, ister ventrilog marifetiyle saklansın veya sırf zihinsel mekanizmalara ve klik aşinalıklarına aracılık etsin, kalıplaşmış anlam merkezlerinin dayatmalarına meydan okur. 

Bilinenle bilinmeyen, var olanla yok olan, sabit olanla oynak olan arasındaki ilişkidir anlamı tayin eden. Hiç bir anlam ise, ebediyen mutlak ve değişmez değildir. Gelen anlam, halde giydirilmiş olan anlamı öteleyerek monolojik telaffuzların ve kakofonik seslerin vurdumduymaz, aldırışsız anlamlarını bastırır ve kendi hareket alanı içinde bir senfoninin mahur harmonisine bırakır yerini. 

O halde herkes “bütün yazıların metinler arası yapısı ve tarihini” iyi bilmelidir.  Kitabın anlamını mutlak, kati ve katı olmayan “anlamlar ağı” tayin edecektir. “Evren kitabını” onu deşifre eden diğer kitapla okuyanlar, kelimeleri ve anlamlarını da tanımak zorundadırlar.  Bunu anahtarı da sorgulamaktır, takıntısız, saplantısız ve korkusuzca.  Milletin kimliğiyle…

Edward Said’in dediği gibi, tek merkezli bir bakış, “bir fikrin sadece bir tek fikir olduğunu düşündüğümüz zaman ortaya çıkar.”  Hâlbuki her fikir tarihteki birçok fikirden sadece biridir.  Monolojik tabiatı icabı tek merkezli bakış “çoğulculuğu inkâr eder.” Ki israfın olduğu yerde kazancı görmektir bu.  Totaliter tabiatı olan siyasi, içtimai, iktisadi her anlamlar silsilesi, kitaptaki imla işaretleri kalktığı an omuz omuza, saf saf olur ve aralarına sokulan cilde giydirilen her anlamı bir gün kusarlar dışarıya. 

Öznenin giydirdiği anlam, sessiz harflerin seddi ve karşı duruşuyla meydana gelir.

Okumanın düğümlendiği noktalar vardır.

 Metnin hayat verdiği anlam, insanların dünyaya verdiği anlamla, gerçeklere verdiği anlamla paralel gitmesin ve dolayısıyla, monolojik kendi realitesine hapsolunmuş yorumların (1) sadece tek anlam olduğu, (2) Başka anlamlar olamayacağı şeklindedir. Bu yorumların ötesinde metni--kelimeler aynı kalsa da-- yeniden yazmak anlamına gelir ki, burada okuyan kişi veya kurum onu aslında yeniden yazmaya yeltenmektedir.  Bu durum, hikâyeler için olduğu kadar tarih için de geçerlidir. Nitekim etimolojik olarak “tarih” ve “hikâye” kelimeleri aynı kökten gelirler Hint-Avrupa dillerinde. Yapmak değildir esas alınan, yazmaktır.  Ve yorumlamak suretiyle yeniden yazmaktır.

Her yorumlama bir yeniden yazmayı ifade eder.

Bir şeyi veya birini tasnif etmek, hele onların rızası, gayesi ve hedefi dışındaki kategorileri onlara giydirmek hiç de masum tefrikler değildir. Bilakis, yapılan tasnif ile aslında kitabı oluşturan kelime ve imla çıkarmaları ve değişiklikleri ideolojik maksatlara hizmet eden ucuz ve fakat piyasa değeri açısından pazarlama şansı yüksek olan bir metadır. 

“İrtica” kelimesi, “cumhursuz cumhuriyet” ve halkın kendisini yönetmesi anlamına gelen “demokrasi” kelimesinin halksız ve halka rağmen halk için zorbalığına dönüştürülmesi böyle durumlara işaret eder. Arkasında sayısal azınlığı olan,  ama saman çuvalı, faytoncu, tulumbacı sandığı halk kütlelerinin çoğunluk iddialarının aleyhine terazi kefesini parmak uçlarıyla dokunmak suretiyle sıkletini hafifleten mantık, azınlık için eşitlik ve hatta üstünlük temini gayesiyle yapmaktadır yaptıklarını.

Amaç Orta Çağ şövalyelerinin zırhlarına bürünmek suretiyle, korunarak girdikleri tek yönlü atış alanında muzaffer olarak çıkmak, bu arada feodal lordların tartışılmazlığı ve ayrıcalıklarını bir kere daha vurgulamaktır. Bu da kavramları önce evrensel alandaki çağrışımlarından soyup iğfal etmek, sonra kabile mantığı ve menfaatleri doğrultusunda yeniden doldurmaktır.  

Aklımızda tutulması gereken şey ise…

Milat doğumu anlatan bir ifade iken, miat hayat sürecinin kullanım sürecine denkliğini anlatır.

Milletlerin tarihleri, milletin tarihi olarak kaldıkça anlamlıdır.

Hürriyet Ladysinin elindeki meşale göz kamaştırabilir.

Ancak kafasından geçenleri okumanıza izin vermez...

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN Mum Titrer Hanemizde Ülkücülük CHP'yi Ne Zaman Sevdim İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI PARALEL YAPI Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR DEVRİM Mİ DEDİNİZ? BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? DİL TARİH VE İDEOLOJİ AYNAYI ARAMAK... MAKULLER AKİLLERE KARŞI VEDA HUTBESİNİ OKURKEN HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK ALPEREN OLMAK BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR DELİLİĞE ÖVGÜ AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ EFKAR VE HERZELER YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR EĞİTİME NEDEN HAYIR? EFKAR VE HERZELER "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? BU ÜLKEYİ ANLAMAK... NİYET TAVŞANLARI VE TARİH ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI FERMAN VE FETVA BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK AŞKIN BAR/KODU MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? SÜRGÜN KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ MHP NEREYE GİDİYOR? NASIL BİR GENÇLİK? KİM KORKAR EBU ZER'DEN? MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE Milliyetçilik ve Kürtler İLETİŞİM VE PROPAGANDA BATILILAŞMAK TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI FİRAVUN VE HİÇ'LİK KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM ÇEVRİM İÇİ AHLAK ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 11 Eylül ve ABD YA 12 EYLÜL SONRASI? Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK KAVGA NEREDE? KAVGA NEREDE? ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK DİL VE TARİH KAVGAMIZ HOLİGARŞİ Said Nursi ve Cemaat algısı Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? TÜRK LİBERALİZMİ AŞK MI MAŞUK OLAN? DİN'ERCİLİK SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA LİBERAL STATÜKOCULUK UYKUYU ÖLDÜRMEK "EKSİK ETEK" BABİL, DİL VE PROPAGANDA DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" DEĞİŞİM TÜRKÇE VE İDEOLOJİ "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN "İBRAHİMİ DİNLER" BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? BEN'SİZLİĞE ŞİİR TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN ERBAKAN'I ÖZLERKEN MÜSLÜMAN VE İSLAMCI İSLAM VE FEMİNİZM KAÇIRILAN GÜNDEM BIDEN NOTLARI DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR ARAF'TA TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK Hayatta Sürgün Olmak AKADEMİSYENLİK KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ KUTLU VEDA DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ TANRI, İNSAN VE TAKVİM ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? Millet Olabildik mi? Zaman, medeniyet ve din Zaman, medeniyet ve din Mehdi’yi beklerken ORTADOĞU VE YENİ İNSAN Kediler, Fareler ve Vatan Kürşat olma vaktidir Gülün Adı, Kadın ve Takva İslamo-Amerikancılık EBCET, CİFR VE TARİH SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ DİPLOMASİMİZ NEREYE? İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi KATLİAMERİKA MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ Ay lav yu, Cani! AŞKIN HALLERİ DOKUZ HECELİLER FİRAVUN... Kadın'ım... 28 Şubat ve Erbakan KADDAFİ'DEN KESESİ Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot Democoupracy mübarek olsun! FULL'er Yapalım mı, Abi? Ortadoğu'da Sezaryen Mısır'da Karaoke Devrimi Mısır'ı Okurken Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) Bir Ortadoğu Masalı Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! Bilinç ve Sürgün İbrahim, devir içimdeki putları! İdeolojik dil ve Teolojik Tarih Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? Paralel Evren, Küresel İslamcılık Erkekler ne zaman "adam" olur? "Millî" Küreselleşme? AK'Kışşş Kimliklerin Kurdu “Hiç” i öğrenmek GELENEK VE MANKURT Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz Çift-düşün, yeni-konuş! Batı'yı ararken... Aforoz’malar… Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU KÜRT'AJ Shalom, Kürdistan! İstiklal marşını yeniden yazmak İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset Amerika düşmansız olabilir mi? Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup Keşif... Babil’in dil’beri Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? Tarihi hangi hikâyeci yazar? Zihin Kontrolü ve Kült YUMURTANIN AK'I, SARISI Ebu Zer’in günlüğü Her şey zıddı ile mi kaim? Melamilik “marka” mıdır? Melâmilik Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm AŞKA DAİR NE VARSA Medya medyumluğu ve wikisızmalar Türkiye, İran ve Dünya Barışı Muhafazakârlık “marka”sı? Füze ümütz! “Van münütz!” Çin'in hafızası ve küresel sistem Kutlu veda Öznellik Öz’neliktir! Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet Said Nursi ve tesettür İmam, Örtünme ve Nur Suresi Din duble “yol” mu demekti? Gelenek, mankurt ve reform Aylardan şubat günlerden cuma Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek Gelenek mürtedi ve kimlik Namus, Kanun ve Fazilete Dair İman "terakkiye" destek midir? Yılmayacağız... ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL Hoş geldin, Şeytan! OSMANLI VE NEO-OSMANLI DAYILAR VE DAYILANMALAR Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus Tesettür neyi örtüyor? Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? Tarih satrancını asıl kim oynuyor? Mahalle ve getto Tanrı, totem ve muta nikahı Orta Doğu’mların ebesi ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI KÜRESEL İSLAMCILIK RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK Medine Vesikası Türk solculuğu ve İslamcılığı Batı’k düşüncelerin Doğu’şu BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG Karadul KEDİLER VE FARELER “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI Neden Federasyon? Kaburga kemiklerimdeki sızı? Ortadoğu ve Darbeler "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? TURNUSOL Ya 12 Eylül sonrası? (II) Ya 12 Eylül sonrası? 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) Kim ne der? Ne zaman ki…