https://www.egemengazetesi.com/files/uploads/user/0e42907936.jpg
Metin BOSNAK

Türkiye, İran ve Dünya Barışı

26-04-2022 01:49

Türkiye, İran ve Dünya Barışı

 

Türkiye ve İran…

Tarihte birbiriyle çok uğraştılar.

Sonra İngilizler geldi bölgeye, ikisiyle birden uğraştı.

Osmanlı ve Safevi Hanedanı; iki hanedanın ayrıştırdığı iki devlet, Türkiye ve İran.

Safevilerden sonra Afşar, Zend ve Kaçar Hanedanlıkları oldu İran’da.

Hepsi de Türk kökenli idiler.

İngilizlerden ve petrolden önce, önemli rol oynadılar Ortadoğu’da.

İkisi de güçlü devlet geleneğine ve tarih hafızasına sahip.

Osmanlı-İran çatışması tarihte malum…

Osmanlı’nın Batı’ya her ileri harekâtında İran endişesi vardı.

Arkadan hançerlenme endişesi gücünü hep böldü Osmanlı’nın.

Bu endişenin özünde farklılık yoktu aslında.

Benzerlikler ağır basıyordu.

İran Şahı ve Osmanlı Sultanının askeri ve siyasi kodları aynıydı.

Bu açıdan birbirlerine en büyük “tehdit” oldular geçmişte.

Husumetin özünde rekabet yatıyordu.

Kızıl elmayı paylaşamadılar…

Din farkı zaten yoktu, siyasi farklar vardı.

Sanıldığı gibi, İran tarihte hep Şiiliğin merkezi filan da olmadı.

Türk olan Şah İsmail, Türkçe divan yazdı. İran hükümdarıydı.

Osmanlı’ya inat Şiiliği devlet doktrini yapan Şah İsmail oldu.

Osmanlı da kendi saflarını “Sünniliğin kalesi” olarak tahkim etti.

Mezhepsel-siyasi açıdan ayrıştırmak suretiyle, devletin sınırlarını tahkim etmiş oldu hanedan.

Öte yandan, Selçukludan gelen bir eğilimle Osmanlı’nın Türk Sultanı Farsça divan yazdı.

Sünni İslam’ın, hilafetin merkezi olmuştu Osmanlı Devleti.

Osmanlı, Eski Pers İmparatorluğunun gezindiği kıyıları hedef yapmıştı.

Bir anlamda Eski Perslerin ve Roma’nın eski topraklarına gözünü dikmişti Osmanlı.

16. asırdan sonra ayrışan saflara rağmen İran ve Osmanlı halkları birbirine düşman olmadı.

Dahası, 1921 yılında Türk Kaçar Hanedanı son iktidarını yaşadı İran’da.

Kaçar yöneticisi Amir Kabir diğer modernleşme reformları arasında İran'ın ilk üniversitesini de kurmuştu. Kaçar hanedanı döneminde İran, Rus-İran Savaşları sonucunda Rus İmparatorluğu ve İngiliz İmparatorluğuna topraklarının neredeyse yarısını kaybetmişti. İngiliz oyununa rağmen İran egemenliğini korumayı becerdi ve sömürgeleştirilemedi. Sürekli tekrarlanan dış müdahaleler ve yozlaşan ve zayıflayan Kaçar yönetimi, bir Parlamenter monarşi içinde ülkenin ilk parlamentosunu oluşturan İran Anayasa Devrimi ve Kaçar hanedanının egemenliğine son veren Tütün Protestosu gibi protestolara yol açmıştı. 1921 yılına gelindiğinde ise, İngiliz ajanları Rıza Pehlevi’yi çoktan yörüngeye oturtmuştu.

İran’da Farisi kökenli Pehlevilerin iktidarı, Türk Hanedanlığından sonra başladı. İngilizlerin bu geçişte katkıları olduğu kadar, Kaçarların yanlışları da oldu. Rıza Pehlevi, 1921 darbesiyle İngilizler için çalışmaya başladı ve 1923 yılında başbakan ve sonunda 1925 yılında İran şahı oldu. Aynı zamanda Farsça olmayan dillerin kullanımını da yasakladı. Yönetimi merkezileştirmek doğrultusunda Farsçayı tek yasal dil olarak tanıdı ve diğer milliyetlere ait dillere yasak koydu. Türkçe ve Arapça gibi dilleri de Farsçanın bozuk lehçeleri olarak baskı altında tuttu. Fars olmayan topluluklar böylelikle kendi yerli kültürlerini, dillerini, tarihlerini ve gündelik yaşam biçimlerini söküp atmaya mecbur edildiler.

Ahmet Kesrevi tarafından yayınlanan Azerice, ya da Eski Azerbaycan’ın Dili kitabı bu tür propaganda çalışmalarındandır. Kitapta Azericenin, “Türkçe ile ilgili olmadığı ve aslında Farsçanın bir lehçesi olduğu” savunulmuştur. Azerbaycanlıların Farsçayı “vahşi Moğolların saldırısı sonucu” unuttuğu iddia edildi. Azerileri “yanlışlıkla Türk olduklarına” ikna etmek çabaları oldu. Bu sorunu çözmek için devlet, Türkçeyi ortadan kaldırmak ve Farsçayı yaygınlaştırmak için her türlü girişimi de yaptı.

Bugün 77 milyon civarı nüfusa sahip İran’da 25 milyon civarında Türk nüfus var hâlâ. Türk ve İran modernleşmesinin de benzeşmeleri çok oldu. İki devlet de imparatorluklarını kaybetti. Sonra İran siyasi olmasa da ticari bir müstemleke edilmek istendi. 1908’de İran’da petrolün bulunması bir dönüm noktası oldu. Böylece hem emperyalist güçlerin İran üzerindeki hesapları hem de İran’ın 20. asra damgasını vuracak olan karmaşık sosyo-ekonomik yapı ortaya çıktı. İngilizler Pehlevilerle dümene oturmuşlardı… Bu oyunu iyi kavrayan Musaddık 1953’te bizzat CIA’nin doğrudan girişimiyle (Ajax Operasyonu) hükümetten düşürüldü. İstediği sömürülen enerji kaynaklarını Batı’nın elinden kurtarmaktı…

 

Osmanlı ise Türkiye Cumhuriyetini çıkarmayı becerdi küllerinden. Pehlevilerin Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal’le iyi ilişkileri oldu. Hatta İran modernleşmesi esasen Türkiye Cumhuriyeti modelini benimsemişti. Sonradan uzaklaşmalarda İran içindeki Türk nüfusa yapılanlar kadar, İngilizlerin ayrıştırma siyaseti etkin oldu.

1948’de İsrail Devletinin kurulması Araplarda huzursuzluk yarattı. Ancak İsrail’in “dostları” olarak Türkiye ve İran bundan çok etkilenmediler. Türkiye’de çok partili hayat ve NATO’ya girişle oluşan bölgedeki Amerikan tahakkümü, Menderes ve sonuncusu Muhammed Şah Rıza olan Pehlevilerin siyasetinde etkili oldu. Humeyni’nin Fransa’dan dönüşüyle Şah’ın iktidardan düşmesi ile tüm dengeler yeniden kuruldu 1979’da. Humeyni bir anlamda Avrupa’nın Amerika’nın piyonu olan Şah’ı, Avrupa’nın desteğiyle iktidardan uzaklaştırdı. Artık İran İslam Cumhuriyeti olmuştu…

Kuzey Kore’nin aksine İran’ın arkasında bir müttefiki yoktur. Ne olduğu hala belirsiz bir “İslam Devrimi” ile 1979 yılında Şah dönemindeki Batıcı-Amerikancı siyasetten, “İslamcı” sosyalist bir döneme geçiş yaptı. “İslam Cumhuriyeti” adı ile yeni devlet sistemi, Müslüman ve ezilmiş hisseden Müslüman ülkelere ilham kaynağı da oldu. Ancak hem ülke içindeki siyasi yozlaşma hem Batı’nın ambargosu İran halkını iki cendere arasına soktu. İran Irak’la savaş sırasında hem yıprandı hem de kendi kaynaklarını israf etti.

İran “Batı’ya direnişini”--İsrail-Amerika’nın marjinalleştirme çabalarına rağmen-- İslam âlemini yanına çekmeye çalışarak, Müslümanların şuuraltına işleyen 1950’lerdeki sorunları sık sık kaşıyarak yapmaktadır. Ortadoğu’da Mısır-Ürdün-Türkiye ve İsrail’le Amerikan çıkarlarının müttefikleri oluşmuşken, “İslam Devrimi” bu dengeyi de bozdu. Bölgenin strateji mimarı İngiltere’nin kraliçesi Humeyni ile ticari anlaşmalar yaparken, Kraliçe “kapkara” çarşaf içinde görüşmeler yaptı. Türkiye ise, “devrim ihracı” endişelerinden dolayı İran’a dirseğinin arasından baktı. Devrim sonrasında İran’dan kaçan milyonlarca insan Türkiye’de yıllarca yaşadı. Bir kısmı da Amerika’ya giderek oraya yerleşti ve İran diasporasını oluşturdu.

İran’daki Türk nüfusun büyük bir kısmı bugün de Azerbaycan’ın uzantısı olarak görüyor kendini. Öylesine ki müziği, mutfağı, dili, dini uygulamalarıyla Azeri sınırınca uzanan bölgeye “Güney Azerbaycan” diyenler var. Ve aslında Bu kavramı en çok işleyen ABD’de yaşayan İran-Azeri diasporasıdır. Nedenine gelince, ABD’nin zamanı geldikçe “nükleer tehdit” yanıltmasından bulamayacağı fırsatları Azeri Türkleri üzerinden İran’a uygulamak istemesidir.

Hâsılı…

İran bölgede Türkiye için dönem dönem “tehditler” oluşturdu.

İki tarafın da rejimleri “ordu teminatı” altında oldu.

Ancak tehdit algıları bir anlamda karşılıklı oluşturuldu.

İran ve Türkiye’nin bölgede sağlam işbirliği yapması öncelikle İsrail’in istemeyeceği bir şey.

Hele İran-Rusya-Türkiye ve Mısır—hani olmaz da!—sıkı iş birliği kurarsa…

İşte o zaman hem eski İngiliz planlarının askeri ve siyasi yürütücüsü olan ABD’nin hem de ileride ABD’nin yerini almak isteyecek olan Çin’in en büyük denge unsuru olacaktır.

Bu da gelecekteki dünya barışının asıl teminatı olabilir.

Hayal etmek hepimizin hakkı değil mi?

 

 

 

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN Mum Titrer Hanemizde Ülkücülük CHP'yi Ne Zaman Sevdim İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI PARALEL YAPI Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR DEVRİM Mİ DEDİNİZ? BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? DİL TARİH VE İDEOLOJİ AYNAYI ARAMAK... MAKULLER AKİLLERE KARŞI VEDA HUTBESİNİ OKURKEN HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK ALPEREN OLMAK BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR DELİLİĞE ÖVGÜ AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ EFKAR VE HERZELER YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR EĞİTİME NEDEN HAYIR? EFKAR VE HERZELER "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? BU ÜLKEYİ ANLAMAK... NİYET TAVŞANLARI VE TARİH ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI FERMAN VE FETVA BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK AŞKIN BAR/KODU MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? SÜRGÜN KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ MHP NEREYE GİDİYOR? NASIL BİR GENÇLİK? KİM KORKAR EBU ZER'DEN? MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE Milliyetçilik ve Kürtler İLETİŞİM VE PROPAGANDA BATILILAŞMAK TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI FİRAVUN VE HİÇ'LİK KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM ÇEVRİM İÇİ AHLAK ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 11 Eylül ve ABD YA 12 EYLÜL SONRASI? Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK KAVGA NEREDE? KAVGA NEREDE? ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK DİL VE TARİH KAVGAMIZ HOLİGARŞİ Said Nursi ve Cemaat algısı Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? TÜRK LİBERALİZMİ AŞK MI MAŞUK OLAN? DİN'ERCİLİK SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA LİBERAL STATÜKOCULUK UYKUYU ÖLDÜRMEK "EKSİK ETEK" BABİL, DİL VE PROPAGANDA DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" DEĞİŞİM TÜRKÇE VE İDEOLOJİ "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN "İBRAHİMİ DİNLER" BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? BEN'SİZLİĞE ŞİİR TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN ERBAKAN'I ÖZLERKEN MÜSLÜMAN VE İSLAMCI İSLAM VE FEMİNİZM KAÇIRILAN GÜNDEM BIDEN NOTLARI DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR ARAF'TA TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK Hayatta Sürgün Olmak AKADEMİSYENLİK KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ KUTLU VEDA DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ TANRI, İNSAN VE TAKVİM ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? Millet Olabildik mi? Zaman, medeniyet ve din Zaman, medeniyet ve din Mehdi’yi beklerken ORTADOĞU VE YENİ İNSAN Kediler, Fareler ve Vatan Kürşat olma vaktidir Gülün Adı, Kadın ve Takva İslamo-Amerikancılık EBCET, CİFR VE TARİH SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ DİPLOMASİMİZ NEREYE? İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi KATLİAMERİKA MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ Ay lav yu, Cani! AŞKIN HALLERİ DOKUZ HECELİLER FİRAVUN... Kadın'ım... 28 Şubat ve Erbakan KADDAFİ'DEN KESESİ Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot Democoupracy mübarek olsun! FULL'er Yapalım mı, Abi? Ortadoğu'da Sezaryen Mısır'da Karaoke Devrimi Mısır'ı Okurken Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) Bir Ortadoğu Masalı Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! Bilinç ve Sürgün İbrahim, devir içimdeki putları! İdeolojik dil ve Teolojik Tarih Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? Paralel Evren, Küresel İslamcılık Erkekler ne zaman "adam" olur? "Millî" Küreselleşme? AK'Kışşş Kimliklerin Kurdu “Hiç” i öğrenmek GELENEK VE MANKURT Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz Çift-düşün, yeni-konuş! Batı'yı ararken... Aforoz’malar… Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU KÜRT'AJ Shalom, Kürdistan! İstiklal marşını yeniden yazmak İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset Amerika düşmansız olabilir mi? Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup Keşif... Babil’in dil’beri Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? Tarihi hangi hikâyeci yazar? Zihin Kontrolü ve Kült YUMURTANIN AK'I, SARISI Ebu Zer’in günlüğü Her şey zıddı ile mi kaim? Melamilik “marka” mıdır? Melâmilik Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm AŞKA DAİR NE VARSA Medya medyumluğu ve wikisızmalar Muhafazakârlık “marka”sı? Füze ümütz! “Van münütz!” Çin'in hafızası ve küresel sistem Kutlu veda Öznellik Öz’neliktir! Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet Said Nursi ve tesettür İmam, Örtünme ve Nur Suresi Din duble “yol” mu demekti? Gelenek, mankurt ve reform Aylardan şubat günlerden cuma Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek Gelenek mürtedi ve kimlik Namus, Kanun ve Fazilete Dair İman "terakkiye" destek midir? Yılmayacağız... ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL Hoş geldin, Şeytan! OSMANLI VE NEO-OSMANLI DAYILAR VE DAYILANMALAR Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus Tesettür neyi örtüyor? Milat oluşturmak Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? Tarih satrancını asıl kim oynuyor? Mahalle ve getto Tanrı, totem ve muta nikahı Orta Doğu’mların ebesi ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI KÜRESEL İSLAMCILIK RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK Medine Vesikası Türk solculuğu ve İslamcılığı Batı’k düşüncelerin Doğu’şu BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG Karadul KEDİLER VE FARELER “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI Neden Federasyon? Kaburga kemiklerimdeki sızı? Ortadoğu ve Darbeler "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? TURNUSOL Ya 12 Eylül sonrası? (II) Ya 12 Eylül sonrası? 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) Kim ne der? Ne zaman ki…