Nostalji müzik, nostalji resim derken eskiye rağbetin arttığı, bit pazarına nur yağdığı bir zamanda eskici pazarında eskiler alıp eskiler satan birkaç yoldaşın ve ülküdaşın uğrak yerindeyim. Eski tüfekleri, deli fişekleri bir de her dönemin adamı olmayı becerebilmiş şiş göbeklileri sırtlarını ot yastığına dayamış “ah bir kulağımızın arkası kaldı” diyerek çaylarını yudumlarken buldum…
Günümüzün “YE KUŞAĞININ ATASI”, ha Avni bey, ha Hasbi bey, ismi lazım değil katmerli göbeğinin üzerinden burgu burgu elini kalın ensesine yapışmış kulağına götürürken “he ya, kulağın arkası, kulağın arkası” diyerek çok nadir sinyal veren gözlerinden birkaç damla hinliği çayına katarken gördüm...
Eski tüfekler; 68 hatıralarını birbirlerine bıkmadan anlatırken Amerikan bezine yazılmış “Amerika defol” pankartlarını halen ellerinde tutar gibiydiler. Ya deli fişekler, “Evlad-ı Fatihan’ın Deli Bölüklerinden” miras duruşlarıyla yaşadıkları maceranın halen tesirindeydiler… Her iki gurup da “Ne Amerika, Ne Rusya, Ne Çin; Her şey Türklük için” diye diye yaşlandılar.
Evrime inanan eski tüfekler evrimleşemeden; “ah bu devşirmeler… ah bu devşirmeler” diyen deli fişekler evrilmeden eski çay ocaklarının isli duvarlarında “ihanet”in kesişen çizgilerinde saçlarına bulaşan kırağıya yenik düştüler… Ama gençliklerini yitirmeden, yaşlanmak en büyük mucizelerindendi... Lakin çıktıkları yolda “SİYASETİN TOPTAN YUVARLAK” olduğunu hiç anlamadılar ve anlayamayacaklar da…
Şu Devletlu neden Perinçek’e “git oradan”; Ahmet Türk’e “gel buradan”… Perinçek’in “Tayip bizim çizgimize geldi ama yine de hayır” deyişini anlamadılar ve anlamayacaklar da!...
Benim de saçlarıma ak düştü… Çayı azaltıp Kıbrıs’ın kahvesini içmeyi artıralı, bir şeyleri anlar gibi oluyorum… Bakalım doğru anlamış mıyım?
Referandumda AKP’nin Kürt seçmeninin kafası, MHP ile birlikteliğe biraz mesafeli… Bu mesafe, Ahmet Türk sayesinde kırılmışa benzer. MHP’deki Ülkücülerin kafası; AKP ile birlikte hareket edilmesi ile karışık… FETÖ’den boşalmış kadrolara talip olan Perinçek, AKP’yi kırmadan “HAYIR” cenahında yer alırken, MHP’nin olduğu kanatta yer almayarak Ülkücülerin elini rahatlatmış gibi…
Saadetlülerin ikircikli “HAYIR” ile BBP’lilerin “hele biraz bekleyelim, ne olur ne olmaz, cebe girecek kekliği bir görelim” diye bekleyişleri; her biri toptan yuvarlak olan SİYASET-ÇİĞLİĞİMİZİN emsaline birer örnek olarak çay ocağının duvarlarına kazınıyor…
Yanılıyorsam kahvedendir… Çayı azaltalı böyle düşünür oldum… Affola…