BİR KUMPAS DAVASININ ANATOMİSİ ÜZERİNDEN – TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ
Ankara’nın bombalandığı an benim için bir milattır. O ana kadar yazmak ve sosyal meselelere ilgi duymak benim için geçmişte kalan bir uğraştı. Üç beş koyun alıp bir çiftlik kurmak hayalimdi. Fakat içimize sızdırılan hainlerin kendi uçaklarımızla bizi vurması, benim için dönüm noktası oldu. Bildiklerimi yazmak ve bu uğurda ödenecek bir bedel varsa ödemek artık benim için milli bir vazifedir.
İçimize sızdırılan hainleri öncesinden keşfetmiştik. Fakat hiç birimiz bu hainlerin Ankara’yı vuracağını tahmin etmemiştik. Kendi ülkesini, ülkenin silahlarıyla vuranlar, devletin her kademesine sızarak bütün kurumsal yapının çöküşüne son darbeyi vurmak için tetiğe basmışlardı. O tetiğin çekildiği ana gelinen süreçte, sayısı yüzbinleri bulan bir yıkım ekibi hep birlikte çalışmıştır. Bu ekibin içerisinde yer alanlar, sadece devletin ve özel sektörün içinde değil aynı zamanda her siyasi partinin figüran unsuru olmaktan da çekinmemiştir. Bu açıdan, her yere sızmış olan bu hainlerin temizlenmesi o kadar kolay olmayacaktır. Yani, benim üç beş koyunluk çiftlik hayalim güme gitmiş vaziyettedir.
Önümüzdeki süreçte meseleyi siyasi açıdan da değerlendireceğim. Özellikle MHP ve Ülkücü Hareket üzerinde bu hainlerin oynadığı oyundan da bahsedeceğim. Çünkü, bazı arkadaşlarımız, bunlar bizim Ülkücü arkadaşlarımız diyerek meseleyi başka noktalara çekmektedir.
Bu yazımda, bir hukuk davasının anatomisi üzerinden devletin nasıl çökertilmek istendiğini izah etmeye çalışacağım. Bu hukuki dava, belki şahsi bir dava olduğu için, şahsi bir meseleyi gündeme taşımış gibi olacağım. Fakat benim asıl meselem, yaşadığım şahsi bir sorunu izahtan ziyade, çok iyi bildiğim bir dava üzerinden, Türkiye’deki hukuk sisteminin nasıl iğdiş edildiğini anlatmaktır.
Bahsedeceğim olay Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde bulunduğum 2013 yılında olmuştur. Yani, mevcut Rektör Mustafa Şahin’in sorumluluğu ve müdahilliği dahilinde olmuştur. Buna göre; Rektörlük Makamının 05.12.2013 tarihli ve 23845617-3399 sayılı yazısı ile “07.11.2013 tarihinde saat 21:30 sıralarında Taşlıçiftlik Yerleşkesi Lojmanlar karşısı Çevre Yolu kenarında bulunun Çevre Birimine ait Kulübede huzur ve sükunu bozduğum ve alkol aldığım bildirilmektedir.” Soruşturmayı, şu anda FETÖ-PDY yapılanmasında yer aldığından dolayı tutuklanan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Sayılı yürütmüştür.
Aynı soruşturmaya benim gibi Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Usta da dahildir. Birlikte, adaletin kestiği parmak acımaz düsturuyla kuzu kuzu Murat Sayılı’nın odasına gittik. Hukuka olan inancımız tamdı. Hukuk önünde kendimizi savunacaktık. Meğer hiç de öyle değilmiş. Murat Sayılı ile başlayıp Tokat İdari Mahkemesiyle sonuçlanan süreçte, bir hukuk davasında hiç de olmaması gereken insanların vıcık vıcık ilişkileriyle bizler ve bizim gibiler harcanmak istenmiştir.
İşin üniversite ayağındaki soruşturma tamamen usulsüz ve hukuk dışı yürütülmüştür. Soruşturma 60 günlük süre aşımına ve sonradan delil üretilmesine rağmen Tokat İdari Mahkemesine itiraz etmemiz de bir sonuç getirmemiştir. Bizler saf saf, davanın en azından usulden Tokat İdari Mahkemesi tarafından bozulacağını ümit etmiştik. Saf saf diyorum, çünkü o günün Tokat İdari Mahkemesi Başkanı Mehmet Karakuş’tur. Ve bizim 2014-276 esas nolu iptal davamız 2014-655 karar ile reddetmiştir.
Belki hukuki açıdan eksiklerimiz olmuştur fakat Tokat İdari Mahkemesi Başkanı Mehmet Karakuş’un vermiş olduğu bu karar, kendisinin birçok yerde, davanın bir tarafı olan Rektör Mustafa Şahin ile birlikte, kimi zaman konferanslarda, kimi zaman yemekli toplantılarında birlikte olması, verdiği kararın vicdanlarda kabul edilememesine sebep olmuştur. Bir hakim, hele ki İdari Mahkeme Başkanlığı yapan bir hakimin, kendisini taraf gösterecek konumlarda bulunmaması sadece etik bir mesele değil aynı zamanda hukuki bir meseledir. Bu ilişkiyi, örneklerle delillendireceğim:
1. Gaziosmanpaşa Üniversitesinin davetlisi olarak Tokat’a giden Kamu Denetçisi Sayın Serpil Çakın, Gaziosmanpaşa Üniversitesi tarafından düzenlenen “Kadın ve Çocuk Hakları’nda Etkin Bir Mekanizma: Kamu Denetçiliği Kurumu” konulu konferansına konuşmacı olarak katıldı. Konferansa… Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin… Tokat İdare Mahkemesi Başkanı Mehmet Karakuş… katıldı. http://www.ombudsman.gov.tr/content_detail-322-763-kamu-denetcisi--serpil-cakin-gaziosmanpasa-universitesi-tarafindan--duzenlenen-konferansa-konusmaci.html
2. Baromuzun ev sahipliğinde düzenlenen “Tokatlı Hukukçular Buluşması”nın birincisi 17-18 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. Programa… Tokat İdare Mahkemesi Başkanı Mehmet KARAKUŞ, G.O.P Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN… katıldılar. http://www.tokatbarosu.org.tr/Detay.aspx?ID=24769&Tip=Haber
4. https://www.facebook.com/media/set/?set=a.10152057408027070.1073741918.7158672069&type=3
6. Tokat Cumhuriyet Başsavcısı Özkan Gültekin Haberleri - Cihan Haber ...www.cihan.com.tr/tr/index/tokat-cumhuriyet-bassavcisi-ozkan-gultekin Polisevi lokalindeki programa... Tokat İdare Mahkemesi Başkanı Mehmet Karakuş, Tokat T Tipi Kapalı ve Açık... rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin, İl Emniyet Müdürü Osman Balcı, İl Müftüsü Abdurrahman ... (Açılmıyor)
7. Gaziosmanpaşa Üniversitesinin 2013-2014 akademik yılı mezuniyet töreni coşkuyla kutlandı. Üniversite stadyumunda yapılan törene İdare Mahkemesi Başkanı Mehmet Karakuş, Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin, http://www.sesimizgazetesi.com/-3877-yorum-0-3-eu.html
Bu ilişkiyi gösteren örneklerin sayısını arttırmak mümkündür. Böylesi toplantılara devletin valisi, savcısı, askeri yetkilileri katılmış olabilir, onlarla ilgili diyecek hiçbir şeyim olamaz. Fakat İdari Mahkemenin Başkanın bu toplantılarda yer alması kendisini taraf konumuna sokmuştur. İdari Mahkemelerin fonksiyonu idareci ile idare eden arasındaki ihtilafları gidermektir. Bu durumda idareci konumunda olan Rektör ile idare edilen konumda olan bizler arasındaki ihtilafı, türlü vesilerle bir araya gelen ve görüşen idare Mahkemesi Başkanı nasıl çözecektir. Dolayısıyla, Tokat İdari Mahkemesinin almış olduğu bu karar şahsi vicdanımda yok hükmündedir.
Gelelim bu dava ile ilgili başka bir hususa: Dava, bir yönüyle Türkiye’deki üniversitelerde, kendi düşüncelerine yakın olmayan öğretim üyelerinin tasfiye edilmesine yönelik kumpas işleyişine çirkin bir örnektir. Rektörlük makamından ve soruşturmacı Murat Sayılı’dan resmi yoldan dava ile ilgili delileri istememize rağmen bu delillerden can alıcı olanı bizlerden gizlenmiştir. Dava sürecinin sonunda öğreniyoruz ki, hakkımızda şikayetçi olanların arasında Öğretim Üyesi Alpaslan Demir ve Samettin Başol bulunmaktadır. Oysa, iddia edilen olayın olduğu gün bu iki şahıs Balıkesir’de sempozyumdadır. Belgesini aşağıda sunuyorum:
11. ULUSLARARASI MOTİF HALK KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU, 8 Kasım 2013
Oturum Salon 2 :
Oturum Başkanları: Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU
13.15 – 13.30 Doç. Dr. Alparslan DEMİR: “Osmanlı Devleti’nde Haşerelere Karşı Bir Önlem: Çekirge Suyu” 13.30 – 13.45
Yrd. Doç. Dr. Samettin BAŞOL: “Mihrişah Valide Sultanın İstanbul ve Haremeynde Suyla İlgili Vakıf ve Hayratı - Su Yolları, Bentler, Çeşmeler, Bakım ve Onarımlar, Çeşmelere Dağıtılan Sular” http://www.motifsempozyum.com/default_eng.asp?pg=56
Bu iki şahıs, “07.11.2013 tarihinde saat 21:30 sıralarında” Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde iseler 08.11.2013’de saat 13.15’deki oturuma nasıl katılmıştır. Bu durumda bu iki şahıs müfteri durumunda değil midir?
Gelelim davanın diğer bir yönüne: Davanın konusu, Üniversite kampüsü içerisinde “iki ayyaşın” bira içmesidir. Delil ise; sadece üç güvenlik görevlisinin tuttuğu tutanak. Alkol testi var mıdır? Güvenlik görevlileri, suçladığı kişileri, bira içerken görmüş müdür? Suç delili olan iki teneke bira kutusu nerededir? Üzerindeki parmak izi kime aittir? Dikkat edilirse davanın konusu, insanları toplum içerisinde itibarsızlaştırmaya yönelik iftiradır. Ve konusu itibariyle komik bir iftiradır. Bu iftiranın bir tarafı, üniversitenin kapısını sonuna kadar FETÖ örgütüne açmış Rektör Mustafa Şahin ve diğer tarafı FETÖ örgütü ile bağlantısı olan bir öğretim üyesi… vs… vs…
Sonuç olarak, insanlar iki kutu bira içtiği gerekçesiyle itibarsızlaştırılmaya çalışılsa da varsın günahımız iki kutu bira olsun. Hele ki memlekete ihanet etmiş veya hainlerle işbirliği yapmış olanlarla işbirliği içinde olmadıktan sonra, o iki kut bira benim için artık bir şereftir. Sizin verdiğiniz ceza, benim onurumdur. Yazmaya devam edeceğim…