Hamamın sıcaklığı düşüncelerinin hararetini tetikliyor gibiydi. Akşamın geceye sarkan bu saatlerinde bir hamamda tek başına birini bekliyor olmak, Kumpas için belki de bir ilkti. Cemaat evinde dinlediği cin, peri hikayelerinin bir kısmı hamamda geçmekteydi. Onları hatırladıkça içine bir ürperti geliyor ve ara sıra göz ucuyla arkasına bakarak derinden gelen bir takım sesleri takip etmek istiyordu. Serinlemek için tam dışarı çıkacakken kapı açıldı. İçeri, zaman zaman buluştukları fakat paralel dedikodular çıktığından buyana görüşmedikleri savcı girdi. “Umarım çok bekletmemişimdir Kumpascığım, gelirken savcı bir arkadaşa rastladım, atlatmak biraz zor oldu.”
Savcı, kısa boylu tıknaz biriydi. Vücuduna sardığı peştamal üzerinde iğreti duruyordu. Fin hamamına geçtiler. Hamamın bu bölümü fitne fücur işler için en uygun bölümdü. Buhar ve keskin sıcaklık burada uzun süre durmaya engeldi. Kumpas, biraz da beklemenin verdiği sıkıntıyla hemen konuya girmek istedi. Savcı, eliyle acele etme Kumpas, konuşacak pek fazla bir şey yok. Çok hata yaptın. Bunda biraz da zapt edemediğin hırslarının etkisi var. Durum çok sıkıntılı, galiba sana bir müddet yardım etmekte zorlanacağız. Üniversitede yapılan bir çok ihale takibe girmiş. Medikalcı ile anlaştığınız 10 trilyonluk işin kokusu çıkmış durumda. Ne gereği vardı dört taksiyi almak. Nakit dururken emlake ve özellikle araca ne gerek vardı. Senin bu kadar çapulcu olabileceğini düşünmemiştik. Yaa şu Kelkit için ne demeli. Orası birçok kişinin başını yedi, şimdi hepimizi yutacak. Öyle arkamızda siyasi miyasi güç kalmadı, artık uyan Kumpas…” Kumpas’ın kaşları çatılmıştı, YÖK için istenen soruşturma iznini biraz daha sumen altı etmek mümkün değil miydi? Bunu dahi soracak cesareti kendinde bulamadı. Savcı, Kumpasın çehresinde gittikçe kararan rengin farkına varmıştı. “Kusura bakma Kumpas, girişim biraz sert oldu. İşler biraz zorlaştı ama hepten de çaresiz değiliz. Senin bu dönem artık kenara çekilmen hepimiz için hayırlı olacaktır. Öyle bir aday bulmalıyız ki, hem hükümet desteklemeli hem de bizimle beraber olmalı. Kendini iyi kamufle etmiş birini bulmalıyız. Benim aklıma bir isim geliyor. Ne dersin?”
Kumpas, dalgın bir şekilde, “böyle bir isim bulmuşsunuz sanırım” diyebildi.
Fin hamamından banyo yapılan bölmeye geçtiler, kurnanın suyunu açtılar. Burası Fin hamamına nispeten serindi. Birkaç tas soğuk sudan sonra, Kumpas serinlemişti. Savcı, Kumpasa dönerek, “Kuzum, bu kadar cahillik olur mu? Kişilerin özlük haklarıyla ilgili kısıtlamaya hangi cesaretle gidebilirsiniz. Bölümlere ek ders ücreti ile yazdığınız yazılar YÖK’e gitseydi, çok kötü olurdu. Allahtan, durdurabildik. Ödemekte güçlük çektiğiniz ek ders ücretlerinin yüzde yirmi beşini kesmek fikri kimin aklından çıktı. Ve üstelik bunu yazılı olarak istemek…” Kumpas, mahcup bir şekilde “Şafi Veral” diyebildi. Savcı, bir müddet, Kumpas’ın yüzüne baktı ve içinden “çapsız” dedi. “Ne çabuk da birbirlerini satıyorlar.”
Savcı, boy abdesti alacağını söyleyerek yan tarafa geçmek üzere ayağa kalktı. “Son olarak Kumpascığım, Kara Kenan ile olan ilişkinizi artık bitirin. Bir ara tekrar görüşürüz” dedi.
©
Savcı, arabasına bindiğinde telefonun karşı tarafından Şükriye; “nasıl ama, Kumpas kıvama gelmiş sanırım” derken, Savcı; “daha da gelecek, hiç merak etme Şükriyeciğim. Sen onu bir ruh çağırma seansına daha davet et. Gelen ruh, bizim rektör adayımızın vasıflarını ve gerekirse ismini açıklasın…” (Devam edecek) (Hatırlatmama gerek var mı, bu bir romandır)