Dün akşam çok eski bir dostla karşılaştım. Söze başlarken tereddütlüydü:
Bu sıralar “kafalar çok karışık” diye söze başladı. “Evet kafalar çok karışık… Benim de öyle…
Kendi açımdan ilk defa siyasi bir konuda gelgitler yaşıyorum.
Kolay değil, 14 yıl boyunca gitmesi için her türlü uğraşı veren bu adam, bugün “acaba” diyor.
Peki neden?
Bugün ben de dahil olmak üzere bir çok insan biliyor ki, FETÖ terör örgütü ile ilgili mücadelede Tayip Erdoğan, olmazsa olmazlardandır.
Kim ne derse desin Tayip Erdoğan olmadığı takdirde bu mücadelenin arkasında duracak ve yürütecek siyasi irade de olmayacaktır.
Durum böyle iken, olası bir referandumda “Hayır” demek FETÖ örgütünün işine yarar ki, sonunu düşünemiyorum.
Peki, “Evet” demek de neden kararsızım?
Referandumun “olağanüstü hal” ortamında yapılıyor olması, birinci önceliğimdir. Olağanüstü hal ortamında yapılacak bir referandumun meşruiyeti şüphesiz tartışılacaktır. Demokratik bilincim burada devreye giriyor. Fakat FETÖ tehlikesi o kadar büyük ki, hiç ummadığınız kişi kripto olarak karşınıza çıkıyor. Ve meşruiyet endişemi çöpe atıyorum…
Sonra “Tek Adam” korkularım depreşiyor.
AKP’de bir kanadın Padişahlık özlemleri, II. Abdülhamit merakları, hilafet teraneleri beni ürkütüyor…
Özellikle Milli Eğitimde yeni müfredat tartışmaları…
Fakat hislerim, durumun hiç de sanıldığı gibi olmadığını bana fısıldıyor:
Bu müfredatı yapanı Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinden tanıyorum… Tam bir kripto…
Aman Allah’ım yoksa bir tesadüf mü?..
16 Ocak’ta Didem Aslan’ın programında bu müfredatı savunan ve evrim karşıtı görüşlerini ön plana çıkan birini görüyorum. O da Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinden tam bir kripto… Zihnim allak bullak oluyor… Referandum sürecinde, müfredat tartışmaları “Hayırcıların” işine yaramaz mı… “Sızıntı” sayfalarından derlemeleriyle “Hayır” cenahı güçlendirilmek isteniyor gibi…
Sonra, bir AKP milletvekili aday adayı , “nihai hedeflerinin hilafet” olduğunu söylüyor. Buyurun buradan yakın. Benim gibi hilafet karşıtı olan biri bu AKP ağzına bakıp nasıl “Evet” desin…
Evet demek zor, hayır demek çok zor…
Devlet Bey’i düşünüyorum…
Onun hiç mi hatırı yok…
15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın uçağı semalarda dolaşırken, 1.Ordu Komutanının “size nasıl güvenebilirim” diyen Cumhurbaşkanına “Beni Devlet Bey’e sorabilirsiniz” cümlesi aklıma takılıyor.
Evet önümüzde bir referandum gözüküyor ve bu karmakarış duygular içerisinde benim de Devlet Bey’e güvenmekten başka çarem olmadığını görüyorum” dedi.
Ve bana tereddütlerini bulaştırarak, bir başka gün buluşmak üzere diyerek yanımdan ayrılıyor...