TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ İÇİN SAMİMİYET TESTİ -1-
Devletin en üst yetkilisinden çaycısına kadar bir çok insan, Fetullah Gülen için “mübarek efendi hazretleri” diyerek, onun örgütlenmesinde maddi ve manevi destek olmuştur. Ta ki, 15 Temmuz akşamına kadar, “bu masum hareketin (!)” dişlerinden bahsetmek büyük günahlar arasında sayılıyordu. Fakat bugüne gelindiğinde artık ahtapotun kolları görülmüştür.
Geçmişte insanlar, “hizmet hareketi”nin büyüsüne kapılmış, isteyerek veya istemeyerek bu hareketin etkisi altında bir şeyler yapmış, çevresine zarar vermiş olabilirler. Buna da pek bir şey dediğimiz yok. Ancak, bugüne geldiğimizde, canavarın bu iğrenç yüzüne şahit olduktan sonra geçmişte yapılan hatalardan dolayı bir pişmanlık belirtisi gösterilmiyorsa, bunda bir hinlik vardır. Sanki Şeytan intikamını başka bir bahara saklamış gibidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan; 15 Temmuz ihanet gecesinin hemen ardından bu örgüte verilen destekten dolayı milletten özür dilemiş, Tanrı’dan af dilemiştir. Cumhurbaşkanının bu ifadeleri samimiyetin bir göstergesi olarak hafızalarımızda yerini alırken aynı samimiyeti başkalarından da bekledik. Fakat olmadı.
Çünkü hala geçmişte FETÖ kanallarını kullanarak açtıkları soruşturmaları ve mahkemeleri sürdürenlerin bu samimiyet testinden geçtiklerini düşünmemiz imkansızdır.
Bunu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde yaşanan hadiselerden de örneklendirerek “samimiyet testi” ile ne kast ettiğimi izah etmek istiyorum:
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde Fetullahçı yapılanmanın faaliyetleri birçok gazetede haber konusu yapılmıştır. Örgüt faaliyetlerini Rektör Mustafa Şahin döneminde en üst derecede yürüttüğü ve bu yapıya destek verdiği defalarca haber konusu olmuştur. Rektör Mustafa Şahin; 15 Temmuz öncesi, böyle bir örgütün tehlikesinden bî-haber olabilir. Fakat bugüne gelindiğinde, geçmişte yapılan hatalardan dolayı kendisinden bir özür işitilmemiştir. Oysa bugün, kendi yol arkadaşlarından onlarcası, FETÖ iddiası ile açığa alınmıştır. İnsan biraz sıkılır, bir nedamet gösterir. Ve kendi kendine “Geçmişte ben insanlara FETÖ’cü muhakkiklerle soruşturma açtım sonra onları FETÖ’cü hakimlerin kucağına attım; bir çoğuna cezalar verdim; işlerinden, evlerinden, yurtlarından ettim” der. Ama öyle olmuyor, duyulan ne bir vicdan rahatsızlığı belirtisi ne de bir özür, bir pişmanlık göstergesi… hiç bir şey yok ve yola devam…
Şimdi size Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde yaşanmış gerçek olaylardan birini yazacağım. Umarım, Rektör Şahin, “ben neler yapmışım” diyerek bir parça nedamet gösterir(!)
Bu hayat öyküsü; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2002 yılından beri görev yapan Doç. Dr. Gülgün Yenişehirli ve eşiyle ilgilidir. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesindeki FETÖ yapılanmasından dolayı 2011’den bu yana eşiyle birlikte birçok kumpas olayına maruz kalan Gülgün Hanım, mesleki kariyerlerini profesörlükle taçlandıracakken, hiç de hak etmedikleri olayları yaşamışlardır. 2015 yılı Nisan ayında eşi ile birlikte profesörlüklerini hak etmelerine ve Anabilim Dallarında hiç profesör bulunmamasına rağmen mevcut Rektör, eşinin yüzüne “kadrolarının açılmayacağını” ifade eder. Onların bu durumda tek çareleri; YÖK’e başvurmaktır. Gülgün Hanım ve eşi, üniversitede paralel yapıya mensup kişilerin gecikmeksizin kadro aldıklarını fakat kendilerinin hak etmelerine rağmen kadronun verilmediğini anlatan bir şikayet dilekçesi yazarlar.
Durumun YÖK’e bildirilmesinin ardından 8-9 Eylül 2015’de eşi ve kendisi hakkında soruşturma açılır. Soruşturma tamamen kumpas niteliklidir. Şöyle ki; bugün FETÖ/PDY kapsamında meslekten ihraç edilen Mustafa Sağır Gülgün Hanımın eşi hakkında ve iki çocuğu da Tokat’taki FETÖ’ye ait İpek Kollejinde okuyan Umut Safiye Coşkun da Gülgün Hanım hakkında bir gün ara ile (10-12 Ağustos 2015 tarihlerinde) şikayet dilekçesi yazar. Ortada herhangi bir suç yokken, Gülgün Hanımın cezalandırılması uygun görülür. Bugüne gelindiğinde cezayı öneren muhakkik Ortopedi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Bora Bostan, FETÖ/PDY kapsamında açığa alınmış olup, eşi KHK ile ihraç edilmiştir. Ayrıca, olmayan bir suç için verilen cezayı oybirliği ile onaylayan Fakülte Disiplin Kurulu üyelerinden Histoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Aslan ve Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ziya Kaya, FETÖ/PDY kapsamında tutuklanıp ve ihraç edilmiştir.
Gülgün Hanım, on dört yıllık öğretim üyeliği görevi boyunca geçirdiği iki soruşturma ve aldığı 2 disiplin cezası da ne tesadüftür ki, Rektör Mustafa Şahin döneminde ve atadığı FETÖ mensubu muhakkikler aracılığıyla olmuştur. Bunlardan ilki; 2013 yılında olmuştur. Ne ilginçtir ki; bir toplantıya katılmadığı gerekçesi ile Gülgün Hanım’a “yönetim görevinden ayırma cezası” öneren Doç. Dr. Ahmet Eyibilen de FETÖ – PDY kapsamında tutuklanan ve açığa alınanlar arasındadır. Hikaye burada bitmiyor. Bir defa kumpas kurulduktan sonra, sistem ustaca işlemeye başlıyor. Bu durumda çaresiz kalan Gülgün Hanım ve eşi, çareyi YÖK’te ve hukukta arıyor. Fakat kumpasın uzantıları buralarda da tuzaklarını kurmuşlardır. 2016 Şubat’ında Gülgün Hanım ve eşi Tokat Cumhuriyet Başsavcılığına ve YÖK’e suç duyurusunda bulunuyorlar. Yapılan suç duyurusu gizli olmakla birlikte, kuşlar Rektöre haber uçurmuş olmalı ki, yapılan suç duyurusundan Rektör Mustafa Şahin’in haberi oluyor. Yine ne gariptir ki; YÖK’ün suç duyurusu için atadığı denetçi, 15 Temmuz sonrası görevden alınanlar arasında yer alıyor. Ve YÖK’e yapılan suç duyurusu, bugüne kadar yerinde sayıyor. Bu suç duyurusundan sonra Gülgün Hanımın eşine Rektör Mustafa Şahin tarafından üst üste iki soruşturma daha açılıyor. İki soruşturmadan biri Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında belge talep ettiği bir dilekçesi için, diğer soruşturma ise Dekanın odasına 5 dakika geç gittiği içindir. Bunlardan dilekçeye karşılık açılan soruşturmanın muhakkiki olan Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Bekir Karaaslan da, soruşturmayı tamamlayamadan FETÖ/PDY kapsamında açığa alınanlar arasındadır.
Peki şimdi Rektör Mustafa Şahin’e soruyorum:
Bugüne kadar açtığın çoğu soruşturmalar, kumpas nitelikli olup FETÖ bağlantılıdır.
15 Temmuz öncesi diyelim ki bunları bilmiyordun.
Bugüne geldiğimizde;
Ülkemizi ne hale getirdiğini hep birlikte gördüğümüz ve ajan olduklarından artık şüphe etmediğimiz FETÖ yapılanmasından hiç mi rahatsız değilsiniz?
İnsan bir parça nedamet getirip…
“Ben bu örgütün eliyle neler yaptım” demez mi?
İnsan hiç mi Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın “ÖRNEK DAVRANIŞ”ını
kendine rehber etmez?..
Eğer hala anlamadıysanız, bir başka yazımda Gülgün Hanım’a ve eşine ne yaptığınızı ve onlarca mağdur ettiğiniz birçok kıymetli hocamızın gerçek hayat öykülerini buradan yazmaya devam edeceğim.