Artarda gelen terör saldırıları, yine yüzlerce annenin yüreğine ateş düşürdü… En samimi feryat, onların haykırışında çınladı…
Çok bilmiş beylerden biri, “Başını dik tut, ağlama, düşmanını sevindirirsin” dediğinde ateşin düştüğü yerlerde çığlık boğazlarda düğümlendi; yüreklerde kavruldu… O çok bilmiş beylere göre teröre karşı en büyük silah, anaların akmayan gözyaşlarıydı!?…
Yine çok bilmiş beyler; “terör polisi hedef aldı… Halk stadyumu terk ettikten sonra teröristler polis aracının yanında bombayı patlattı…”
Terör bu sefer askeri hedef aldı… Hakkari’de Şırnak’ta en başarılı operasyonlara imza atmış komandolarımızı hedef aldı…”
Yine çok bilmiş beylerden biri, “Kayseri bir Türk şehri, bombanın Kayseri’de patlaması bu açıdan manidar” dedi…
Terörle mücadelede, ilk bakışta kulağa doğru gibi gelen bu dille konuşmak, ne kadar doğru…
Bu beyler bilmiyor mu ki; şehirleri inançlara ve etnik kimliklere göre tasnif etmek; terörün başlıca amacı olduğu…
Ya da; “teröre karşı önemli mücadele vermiş bir tugayın askerleri bombalandı” denildiğinde terörün ekmeğine yağ sürüldüğü…
Eylemi yapanlara “demek ki tam hedeften vurmuşuz” deme imkanı verildiği…
Ya da; yapılan eylemlerin polise ve askere yönelik olduğu vurgusu ön plana çıkartılarak halkın zarar gördüğü gerçeğinin perdelendiği…
…
Bu nasıl bir dildir ki; yüreği yanmış analara susturuyor… terörün hedefinde başarılı olduğunu gösteriyor… işi bir şehirler savaşına sürüklüyor…
Bu durumda herkes, kullanacağı dili gözden geçirmek zorundadır. Bilakis işin başında olan yetkililere sesleniyorum:
Terör halkı hedef almıştır…
Bombayı patlatırken, Türk’ü, Kürd’ü, Çerkez’i ayırt etmemiştir…
Ateşin düştüğü ocaklarda Kürtçe, Türkçe ağıtlar yükselmektedir…
Şehirlerde patlatılan bu bombalar, askeri veya polisi değil bizzat halkı hedef almıştır…
Terörle mücadelede halkı ön plana çıkartmanız gerekir ki; terör halkta taban bulmasın…
Terörün en büyük düşmanı, halk tabanında yakılan Kürtçe ve Türkçe ağıtlardır…
Bu çok bilmiş beylerin, biraz da bu açıdan dillerini gözden geçirmeleri gerekir.