Referandum sonrası ortaya çıkan manzara kimseyi şaşırtmadı. İlk işaretler, söylenildiği gibi oylama öncesi birtakım vaatlerin yerine getirilmeye başlanıldığını gösteriyor.
BDP ile yapılacak görüşmeler “Habur” benzeri bir tepkiye neden olmasın diye, merkezi Diyarbakır’da olan Demokratik Toplum Kongresi adından bir Platform oluşturuldu. “Eş Başkanlığı”nı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yaptığı bu kongre Tüzük çalışmalarına da devam etmektedir. Siyasi sorumluların muhatap aldığı Platform, geçmişten günümüze kadar PKK ve siyasi uzantısı konumundaki BDP’nin söylemlerinin aynısını benimsemiştir.
Diğer tarafta İmralı ile yoğun görüşmeler devam etmektedir. Görüşmeleri ise, siyasi inisiyatif adına, istihbarat ve iç İşleri yetkilileri yapmaktadır. Buradan çıkan ilk sonuç; Referandum öncesi uzlaşılan ateşkesin, kısa bir süre uzatılması ve görüşmelerin devamının sağlanılmasıdır.
Gerek İmralı, gerekse Demokratik Toplum Platformunun öncelikli talepleri yeni bir Anayasanın hazırlanması ve şu andaki Anayasamızda yer alan “Ulus Devleti”nin yerine Türkiye Cumhuriyetini oluşturan etnik nüfusun, (öncelikle Kürtlerin) yeni Anayasa’da vurgulanmasıdır.
İkinci vazgeçilemez talepleri ise, “Kürtçenin” Anadil olarak teyit edilmesi ve eğitim dili olarak benimsenmesidir.
Bundan sonra yoğun olarak gündeme gelecek olan, “Başkanlık” sistemi açısından da taleplerin örtüştüğü düşünülürse, konu üzerinde bir şekilde uzlaşılacağını söylemek zor değildir. Sorun Milletin bu sürece alıştırılma süresinin ne kadar tutacağıdır.
Başkanlık sistemi, dünyanın çeşitli ülkelerinde farklılıklar göstererek uygulanmaktadır. Hemen hepsinde federatif yapı ve yerel parlamentoların sistemin vazgeçilmezi olduğu gerçeği sabittir.
Eğer Türkiye’de de bu sistem kabul edilecekse, sistemin parçalarından birisi de Doğu ve Güneydoğu’nun federatif yapısı olacaktır. Bu da yeterli olmayacak; Kuzeyde, Güneyde ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yerel parlamentolar ve o parlamentoların aldığı yerel kanunlar ve federal kolluk güçlerinin de oluşturulması sistemin diğer unsurları olacaktır.
Başkanlık Sistemine geçişi tartışmaya açanların, bunu tesadüfen ya da mevcut sistemin yetersizliğinden ziyade, Terör ile mücadele verilen tavizlerden kaynaklandığı kanaatindeyim. Son iki haftaya bakıldığında, Amerika’ya yapılan istihbarat ziyareti, Kuzey Irak’a yapılan ziyaretler, bölücübaşı ile yürütülen görüşmeler ile Demokratik Toplum Kongresi ile yapılan görüşmelerin müzakere sürecine girdiğini düşünecek olursak, Terör ile mücadelenin artık çok farklı boyutlarının ortaya çıktığını görmemiz gerekmektedir.
PKK’nın taleplerinin karşılanmasının tek yolunun başkanlık sisteminden geçtiği su götürmez bir gerçektir. Sürecin ne kadar başarıyla yürüyeceğini önümüzdeki günlerde daha iyi anlamamız mümkündür.
Ülkesi için düşünen, kaygılanan insanların söylemlerinin paranoya olarak yansıtılması, en başından günümüze kadar yapılan yanlışların üstünü örtmekte başarılı olmuş bir propaganda yöntemidir. Bundan sonrası içinde aynı uygulamalar devam edecektir.
CHP’nin de, Terör sorunu karşısında AKP ve BDP ile aynı çizgiye gelmesi, acil yeni Anayasa çağrılarının belirginleşmesi, PKK’nın “Özerklik” amacına, sadece MHP’nin direneceğini göstermektedir.
Ulus Devletin varlığının devamı, Özerkliğe ve Anadilde eğitime giden yolda, MHP’nin endişelerinin, halk nezdinde karşılığının ortaya çıkması durumuna bağlıdır. Bu engelin de aşılması gayesi ile MHP ye karşı bir operasyon yapıldığı tezi kuvvetlenmektedir.
Milletin sorunlarının derinleşmesi, Askerin şevkinin kırılması ve yılgınlığı sürüklenmesi, Küresel projeler çerçevesinde, uzun vadeli yürütülen stratejilerin eseridir. Bundan sonraki yol haritasında, MHP’nin ne kadar büyük engel teşkil ettiğine bağlı olarak, MHP de bir kaos ortamı oluşturma gayretleri artarak devam edecektir. “Bağımsız Ülkücüler” kavramının pompalanması ve Muhalif-Parti Dışından desteklenen bir takım Eski! Ülkücülerin göstereceği performans her şeyi belirleyecektir.
MHP’nin güç kaybetmesine bağlı olarak; Terör il müzakerede ve Üniter Devletin yıkılmasında, en büyük rol, Bağımsız eski Ülkücülere düşmektedir!
“Bağımsız Eski Ülkücülerin” ne kadar başarılı olacağını hep birlikte göreceğiz.
Allah Eskimeyen Türk Ülkücülerinin yardımcısı olsun.