KARA GÜNÜN ARDINDAN!

Kürsat TECEL

26-04-2022 01:49

Bu gün Devlet-i âli T.TC’nin kuruluşundan bu güne kadar geçen sürede yaşadığı en kara günlerden birisini yaşıyoruz. 1920 Koçgiri, 1926 Şeyh Sait ve 1937 Dersim Ayaklanmasından sonra sükûta kavuşan bölgede önceki kalkışmaların bir benzeri daha yaşanmaktadır.1984 yılından beri, yavaş yavaş bölge avucumuzdan kayıp giderken bizler seyirci konumunda olayı izlemekle yetiniyoruz.

Bu gün; Hakkâri/Çukurca ve diğer bölgelerde yaşanan çatışmalar neticesinde 26 Şehit 22 yaralı haberi ile sarsıldığımız gündür. Şehit haberlerinin bu rakamın da üzerinde olduğu söylentiler arasındadır.

Basitmiş gibi görülebilir ama olayla alakalı olarak mevcut yetkililerin yaklaşımını resmettiği için ve önemli bir detay olduğu için en başta dikkatleri çekmek istediğim; ülke bu kara günü yaşarken (sendelememe neden olan olayların birisi de şiddetle kınamakta beis görmediğim) AA’nın siyasi tutumudur. AA önemli haberleri! Cep telefonu mesajı olarak düzenli olarak bildirirken, bu önemli haberi bildirmek gibi bir vazifeyi yerine getirmeye tenezzül bile etmemiştir. Dün Trabzonspor’un yenildiğinin haberini telefon mesajı geçen, bağımsız bir kurum olan!  AA, bu sabah, bölgede devletimize ve milletimize kasteden alçaklığı bildirmemiş, bu önemli milli meselemizi bile siyasi aidiyet bağı ile değerlendirme gafletinde bulunmaktan kendisini alıkoyamamış ve olayı AA’dan öğrenmek nasip olmamıştır.

Yüreğimi bir başka oyan ise bölgeden gelen ilk haberlerin akabinde TRT radyolarında ve haber programlarında boy gösteren bazı zübüklerin, son dönemde devlet olarak bölgede halk üzerinde kazandığımız mevzilerden, terör ile yürütülen mücadelede elde edilen başarılardan bahsetmesi olmuştur.

Devlet bölgede gerçekten ilerleme mi kaydetmiştir? Eğer durum denildiği gibiyse bu gelen Şehit haberleri neyin nesidir, birilerinin izahından medet ummaktayım…

Biz bu hale nasıl geldik? Anasından emdiği sütün zerresinden şüphesi olamayanların son yılların muhasebesini vicdanına leke getirmeyecek kabilde yapması gerekir. Öyleyse şehitlerin kanı yaralardan sızarken, henüz çatışma bile tam olarak sonlanmamışken, siyasi kaygılar neticesinde beyanatlar verenlerin, yorumlarda bulunanların, bir takım kişi ya da zümrelerin korunup, kollanması gayretine girişenlerin, ikiyüzlü istismarcılığını maalesef önce Allah’a sonra da Yüce Milletimizin mukaddes vicdanına havale etmekten başka elimizden gelen başkaca bir şey bulunmamaktadır.

Son yıllarda bir takım yerlerin en fazla rahatsızlık duyduğu husus Şehit Cenazelerindeki Ülkücü hâkimiyettir. Aslında onlarca şehit cenazesine iştirak etmiş birisi olarak, bu hâkimiyet; Şehit Cenazesine katılımcıların çoğunluğunun Ülkücü olmasından değil, nitelikli Ülkücü yoğunluktan kaynaklanmaktadır. O nedenle kim ne derse desin Ülkücülerin şehitlerine sahip çıkması, Şehide yakışır bir vakar ile defin işlerinin ve son vazifelerin yerine getirilmesi hepimizin dileğidir. Bu konu ayrı bir öneme haizdir, zira ülkenin bir bölgesinde terörist cenazelerine aşırı ilgi gösterilirken ve güvenliği bizzat devlet tarafından sağlanırken, diğer bölgelerde şehit naaşlarından yeterli ilgi esirgenir hale gelmiş devlet adeta el çabukluğuyla törenleri örtbas etme gayretine girişmiştir. Ne hazindir ki; arayan –Ülkücü- yetkili bir arkadaşımız bu konuda yapacakları açıklamaların ve aktivitelerin istismar gibi algılanmasından kaygılandığını ifade etmektedir. Bu ne ucube bir durumdur ki insanlar Şehitlerine son görevlerini yerine getirmekten vehmetsin… Ayrıca bu da; mevcut yetkililerin büyük başarılarından birisidir…

Güneydoğu’dan gelen bu kahredici haber neticesinde insan ister istemez düşünüyor; Ülke olarak İsrail’e, Suriye’ye koyduğumuz tavrın yarısını PKK ve iştirakçilerine koysaydık, bu gün bölgede bu haller yaşanır mıydı?

Sorunun kördüğüm olmasının nedeni, esas çıkmaz; bundan önceki saldırıları ve yaşanan olayları pervasızca istismar edenlerin, olayları TSK içinden bir takım yerlerle ilişkilendirme çalışmasıdır. Terörle mücadelenin sahadaki ayağında da hatalar vardır ve olmaması da imkânsızdır, ancak ortada bir başarısızlık varsa bu aktif mücadele edenlerin ihanetinden değil, böyle abuk-sabuk bir tezi millete kabul ettirme derdinde olanlar ile PKK’nın örtüşen menfaatlerinden kaynaklanmaktadır.

Yukarıda da değindiğim AA’nın tutumu, devlet ve yandaş medya yorumcularının ve son olarak da altını çizdiğim komplo teorisyen –Cemaat- yaklaşımın ülkeye faturası geldiğimiz noktadır. Olaylara devlet ciddiyeti ve namuslu aydın duruşu ile değil, siyasi kaygılarla yaklaşırsan, terörle mücadelede de, kat edeceğin mesafe bundan başka olmaz, olamaz.

Bu gün yaşanan ve anlamsız bulduğum bir başka yaklaşım ise;  “Flaş, Flaş, Flaş” Mit Müsteşarı Başbakanlıkta!  İç İşleri Bakanı Başbakanlıkta! Beşir Atalay Başbakanlıkta! gibi haberler... Sanki bu çok önemli kurumlarımızın Sayın yöneticileri çok önemli bilgilere sahipler de Başbakanlığa gitmeden bunu Başbakan’a iletemiyorlar, ya da Başbakanlığa gittiklerinde sorunumuz kökten çözülecekmiş gibi… TV’lerde altyazı olarak geçen bu son dakika haberleri heyecan uyandırsa da Milletin gazını almaktan başka hiçbir şeye yaramayacak klişe yaklaşımlardır. Gerçektende bir an insan PKK mat edilecekmiş gibi düşünmeden edemiyor!

Olup biteni idrak etmekten uzak, basiretsiz açılımcıların girdikleri şoktan kurtulması için örgütün davranışının ne anlama geldiğini birilerinin izah etmesi gerekiyor.

Evet, PKK doçkalarla racon kesiyor: Habur rezaletinin yıl dönümünde, bize verdiğiniz sözleri tutun, Türk Milletini kandırmanızın bir bedeli olmayabilir ancak bize verdiğiniz sözlerin bedeli ağır olacaktır mesajını çakıyor 864 Rakımlı Tepeye… 864 Rakımlı Tepe ise ilk defa Türk devletine savaş ilan eden bedelini öder, intikamımız acı olacaktır diyerek beklentilerimizi yükseltmiştir.

Her şey Milletin gözü önünde cereyan ediyor, ne söylesen anlamsız, ne söylesen yetersiz…

Türk’üz Elhamdülillah, her şartta ülkemize sahip çıkacak şerefimiz mevcuttur. Terörle gerektiği gibi mücadele etmeyen ve görevini ihmal edenler varsa onların aynı zamanda şeref sorunu da var demektir.

Bunca Şehit verdikten sonra PKK’nın dikkatine: Ölkesi gelken Sıçgan muşgagun taşgagun kaşgur!

DİĞER YAZILARI Hata bizim, günah bizim, suç bizim.. 01-01-1970 03:00 Korona virüs en çok cahilleri öldürüyor? 01-01-1970 03:00 MÜMTAZER TÜRKÖNE’YE GÜLELİM Mİ AĞLAYALIM MI? 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu'nu yakalım! 01-01-1970 03:00 MERAL AKŞENER VE “İYİ PARTİ ÇÖKÜŞ DESTANI” NIN SEBEPLERİ! 01-01-1970 03:00 MERAL AKŞENER'İN PARTİSİ BAŞARILI OLABİLİR Mİ? 01-01-1970 03:00 CUMHURBAŞKANI ÖLDÜRÜLSEYDİ ÜLKEYİ DEVLET BAHÇELİ YÖNETECEKTİ! 01-01-1970 03:00 EGEMEN GAZETESİ VE PARALELCİLİK! 01-01-1970 03:00 BİZE NE BİRİLERİNİN VEKİLLİK HAYALLERİNDEN-2! 01-01-1970 03:00 ORTADOĞU’NUN ÇIRAK AKTÖRÜ;TÜRKİYE! 01-01-1970 03:00 TÜRK SORUNU VE TÜRK MİLLETİNİN KÜRT MİLLİYETİNDEN ÜSTÜNLÜĞÜ! 01-01-1970 03:00 ŞİVANPERVERİN MEVLANA OLDUĞU YERDE APO PEYGAMBER OLUR! 01-01-1970 03:00 19.00 - GAZZE: ON DAKİKA- 19.12- BEŞ ŞEHİT: BİR DAKİKA! 01-01-1970 03:00 GÖZÜN AYDIN EY MİLLET! BÖLÜNÜYORUZ… 01-01-1970 03:00 ABDULLAH ÖCALAN’DA MI GİZLİ TANIK? 01-01-1970 03:00 VUR PENÇE-İ ÂLÎ'DEKİ ŞEMŞÎR AŞKINA! (CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN!) 01-01-1970 03:00 İKİ ŞEHİT BİR ADEM YAVUZ! 01-01-1970 03:00 BENİ ANLAYAN ŞEMDİN SAKIK'A BENDEN SELAM OLSUN 01-01-1970 03:00 DEVLET BABA DUY BİZİ! 01-01-1970 03:00 ÖTÜKEN OPERASYONU MUHSİN YAZICIOĞLU SUİKASTİ İLE BAŞLADI 01-01-1970 03:00 FETHULLAH GÜLEN CEMAATİ NEYİ BAŞARDI? 01-01-1970 03:00 TASVİYE EDİLMEK İSTENEN MHP DEĞİL TÜRKİYE’DİR… 01-01-1970 03:00 SİVAS’IN SEÇİMİ-YETENEKSİZ VEKİLE KIRMIZI KART! 01-01-1970 03:00 ÜLKÜCÜLÜK VATANSEVERLERİN ORTAK ADIDIR 01-01-1970 03:00 Ülkücülüğün Adresi Neresidir? 01-01-1970 03:00 ALEVİ Mİ SİN, SÜNNİ Mİ? 01-01-1970 03:00 BU KİMİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIR YUSUFİYELİ KARDEŞİM? 01-01-1970 03:00 DEVELET BAHÇELİNİN ÇAĞRISINA KAYITSIZ KALANLARI TARİH AFFETMEYECEKTİR. 01-01-1970 03:00 İYİ MÜSLÜMAN OLMAK VE HANEFİ AVCI OLAYI! 01-01-1970 03:00 TERÖRLE MÜCADELEDEN MÜZAKEREYE GEÇİŞ… 01-01-1970 03:00 HALK OYLAMASININ KISA BİR DEĞERLENDİRMESİ 01-01-1970 03:00 OY DEĞİL SOY ÖNEMLİ SOY! 01-01-1970 03:00