Taşının, toprağının altın olduğu yalanıyla kandırılarak; dinci partilere oy deposu yaratmak amacıyla hınca hınç güruhlarla doldurulmuş olan İstanbul varoşlarında; yaşı yirmibeşe hatta yirmi sekize gelmiş olmasına rağmen, hala denizi bir kere dahi görmemiş; Taksim'e bir kez çıkmamış insanlar mı karar verecek 'Gezi Parkı'nın kaderine...
Şuna AKP'nin seçmeni desenize...
Süreç bir kez işletildi, haklı davasını savunanların içine, provakatörler sızdırıldı...
Koskoca emniyet, istihbarat hala o bölücü yanlısı iylemcilerin kim olduğunu açıklayamadı...
Oysa şerefsizler, güpe gündüz taş atıyor, şişe yağdırıyordu polis araçlarına, hani tanıdık eylemlerde olduğu gibi, 'At-Kaç' yok, resmen karşılıklı mücadele...
kimdi bunlar?
Nasıl bir anda gerdiler ortalığı?
Kalkacak, Sultangazi'nin, Sultanbeyli'nin ücra semtindeki cemaat erbabı; 'Gezi Parkı'na 'Rey' verecek; güldürmeyin ne olur?
Ne olacak biliyor musunuz?
AKP'nin mahalle ve sokak temsilciliklerinde toplanılacak; elifi görse direk sanacak kadar cahil insanlara, 'Bunlar anarşik, ahanda buraya parmak basacağınız' diyecek; iş bitti; kim ne yapsın Taksim'in ağaçlarını...
İnanın, 'Taksim'e cami yapacaktık, ona engel olmak istediler, aman ha parmağınızı doğru basın, yoksam bunlar Taksim'e klise yapar' diyen de çıkacak...
'Hadi canım' mı?
Hiçi mi oymadı?
Daha iki gün önce Recep Tayyip Erdoğan, 'Türbanlılara saldırdılar' yalanı ile prim toplamak istemedi mi?
Bunlar iktidarlarını sürdürmek için, her şeyi yaparlar...
Şimdi bu yazının buradan sonrasını, 'Ama yok artık, o kadar uzun boylu değil... Referandimda boylarının ölçüsünü alacaklar' diye sürdürmek lazımdı...
Ama gerçekçi olalım, tablo; ne yazık ki 'Gezi Parkı'nı tarihe gömeceğe benziyor...
Kıç yalayıcısı, yalakası, yavşağı bu kadar çokken medyanın, bırakınız Gezi Parkı'nı, İstanbul'da tek ağaç bırakmasa Tayyip Erdoğan, hiç kuşkunuz olmasın; 'Vardır efendimizin bir bildiği' diyerek yalamaya devam ederler...
Sonuçta da, gelen her gün o gün, her o gün de geleninin arattığı gün olur...
Hayırlı, uğurlu olsun…