Toprağı eşelersin, hafifçe elinle iki yana yayarsın nemli toprağı...
Küçücük, körpecik bir dal parçasnı dikelersin, yanlara yaydığın açık kahverengi toprağı yanlarına doğru çekip, bastırırsın...
Umut türküsünü söylemye başlarsın sonra...
Bir gün gelecek, bu ağacın gölgesinde, aşıklar buluşacak, çocuklar oynayacak; 'Aahmet Suna'yı sevecek', sararan yaprakları; rüzgarla savrulup, ayaklar altında çıtır çıtır ezilecek; tırtıllar, kelebekler, kuşlar...
Sonra...
Sonra...
Ağaç kesmekten siyasi medet umanlar; o ağacını keserler; torunların senin umutlarını, hayallerni yaşarken...
* * * * * * * *
Taksim Gezi Parkı, bölgedeki üç ağaçlık alandan biri...
En yakın ağaçlık alan, Sütlüce kıyısında...
İki kilometre çapta, ordana başka birbirine on beş metre yakın ağaçlık alan yok...
Ama 'Taksim Düşmanı' siyaset, orayı talan etmeye and içmiştir, içki içmez ama senin hayatını mahvetmeye, yaşam standartını değiştirmye and içmiştir...
Karşı çıkarsın, biber gazını yersin...
Dünyada ağaç kesimine karşı gelirken gaz yiyen tek millet olmanın gururunu yaşarsın...
Tam 77 ağaç var ve 44'ü kesilecek...
Vicdanlar hiç sızlamayacak biliyor musunuz?
Zira o parkın yok edilmesine karşı Anıtlar Kurulu'nun müdahalesine, yargının karşı çıkmasına sevindiler...
Yani ağaçların kesilmesine sevindiler...
Kesilen ağaç dalları ile, ateş dansı yapmazlarsa ayıp...