Devletin; vatandaşlarının mutluluğu için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu; Anayasal bir yaptırımla güvence altındadır…
Yani aç kalan birine; muhtaç olan birine; aş dağıtılması, maaş bağlanması; esasen siyaseten hükümetlerin icraatı değil; Anayasal bir haktır…
Devlet, vatandaşlarının oysal mutluluğu için de çalışır…
Nitekim, tiyatrolar, operalar, baleler, orkestralar; bunun en güzel örnekleridir…
Artık bu cümleyi; ‘Örnekleriydi’ diye bitireceğiz…
Zira kapatılıyorlar…
Devlet Senfon Orkestraları kapatılıyor…
Devlet Operalrı kapatılıyor…
Devlet Tiyatroları kapatılıyor…
Baleler, gösterimler; resitaller, dinletiler, düetler; kantatlar, kapriçyolar, foklalar, konçertolar, konçertanlar; çınlamayacak artık salonların fuayelerinde…
Bir tek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kalacak; bence o da kapatılmalıydı; ne de olsa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir gün olsun dinlemeye gitmedi; gitmeyecek de…
Oysa Mustafa Kemal Atatürk, Ankra Devlet Konservatuarı’nı kurdurduğu zaman, burada yetişecek her sanatçının, Türkiye için önemli olduğunu haykırmıştı TBMM kürsüsünden…
Öyle de oldu, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Mersin Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Opera ve Balesi, İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Mersin Devlet Opera ve Balesi, İzmir Devlet Opera ve Balesi; dünya standartlarında sanat kuruluşları…
Suna Kan, İdil Biret, Fazıl Say, Güher-Süher Pekiner, Erol Erdinç, Gürer Aykal, Murat Göksu, Ali Ediz, Hüseyin Sermet, Leyla Gencer; daha adını yazamadığımız yüzlerce isim ‘Türk’ sıfatıyla yazdırdılar adlarını devasa salonlara…
Adı ‘Suna’, ‘Güher’, ‘Fazıl’; fark etmez; o salonlarda bir ‘Türk’ alkışlanıyor…
Defalarca, ir kez daha; her seferinde…
Eğer dediklerini yaparlarsa; bir sonraki nesil; İstanbul Operası’nı, İstanbul Devlet Tiyatroları’nı göremeyecek; ‘Bir Zamanlar’ diyeceğiz onların ardından…
Şaka gibi değil mi?
Ama şaka değil; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasını taşıyan ne varsa yok ediyorlar…
Ne varsa…
Ama unuttukları bir şey var…
Tüm faişst diktatörlükler; ne zaman yıkılmışlar biliyor musunuz?
Acımasız kararlar ya da baskılar sonrası değil; savaşlar sonrası hiç değil…
Ne zamanki halka ait olana, üstelik sanata, edebiyata dokunmuşlar; o zaman yıkılmışlar…
Çünkü halk, sanatsız kalmanın hayat damarlarından biri olduğunun her zaman bilincindeymiş…
Bizden söylemesi…