Bülent Arınç, ne zaman liderinin gölgesinde kalsa, kendini gündemde tutacak bir şey bulmayı başarıyor...
Lakin bu konuda ölçü sorunu olduğu kesin...
Esasen ciddiye bile almamak lazım ama, kardeim nasıl almayacaksın; adam 'Hükümet Sözcüsü'...
'İffet sadece isim değil. Afif olacak, iffetli olacak; kadın mahrem na mahrem bilecek, herkesin içerisinrde kahkaha atmayacak, cazibedar olmayacak...'
Hatta diyor ki, 'Değerlerimize bu kadar yabancılaştık'...
Yani kadının mutlu olması yasak, kahkaha atması yasak, gülmesi yasak...
Kadın...
Yatakta zevk, mutfakta yemek, banyoda çamaşır, evde hizmetçi...
Eşitlik mi?
O da ne?
İşte bu adamalrın zihniyeti bu, hiç değişmediler ki; hep aynıydılar...
Onlara oy veren yüzde 50'ye yakın kesim de aynıydı, çünkü onlara Cumhuriyet, Kemalizm; birkaç beden büyüktü...
Evlerindeki hatunlarını türbana büründürüp, dışarıda saçı-başı açık hatunlara, her yolu mübah görenler de onların ta kendisiydi aslında...
'......... kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.......'
Nazım üstadımız, yukarıdaki dizelerinde ne kadar hoş ve hatta bir o kadar da acı dile getiremiş mi bu gerçeği...
İşte bunlara oy veren yobaz, bağnaz, geri kafalı, ilkel, çağdaşlığı kabullenememiş ve kabullenemeyecek ve aslında İslam hoşgörüsünedn bihaber zavallıların da, kadınların kahkahasına tahammüllerinin olmadğı aşikardır...
Esasen ciddiye bile almamak lazım ama, kardeim nasıl almayacaksın; adam 'Hükümet Sözcüsü'...
Yoksa bunu, AKP Hükümti Bakanlar Kurulu görüşü olarak mı algılamalı?