Toprakta kol, bacak, parmak, tırnak, kan, et; bayrak ve pankart ve açık açık ve göz göre göre hayatını kaybeden insanlar...
Yiğitler, canlar, hassas yürekler; sevdalılar, üniversiteliler, kapıcılar, işportacılar, mühendisler, öğretenler ve işçiler ve köylüler ve memurler ve canlar ve canlar ve canlar...
Çoluk çocuk, türkülerle, şarkılarla, halaylarla gittiler ölüme; ayin gibi; ölüm ayini; 'Bariş' diyerek gittiler; göçtüler; ebediyete...
Cennet mekan Türkye'nin insanları, cehennem ateşi ile gittiler; iyi de neden?
Kimin hesabı olabilir ki bu tip bir eylemde?
Hesabı olana lanet olsun...
Ve...
HDP'nin eş başkanı Demirtaş, kaşıyor da kaşıyor; dünden bu yana tüm 'Cici Çocuk' imajını yerle bir etti, 'Ey Selo, sen Kürtlerin sesi değlisin, nefretin sesisin...'
Peki ya MHP...
Zavallı bir yitik liderin elinde kuklaya dönmüş olan MHP'nin açıklaması da ilginç, şaka gibi...
'Başbakan MHP'nin red cevabna alışık, yine reddediyoruz...'
Ey kendini bilen MHP'li, ey kendini bilen Ülkücü kardeşim, ey MHP gönüllüsü Türk Milliyetçileri...
Partinize sahip çıkın...
HDP'de iki eş başkan varken, sizde bir başkan bile yok...
Bahçeli artık sizin başkanınız değildir, redcidir; ne istediğini bilmeyen bir adam konumundadır...
Bahçeli'nin bahçesindeki güller bitmiştir, solmuştur; ne olur MHP'yi, bu köklü partiyi kurtarın...