Öğrenciyken, 'Zengin Piçi' diye bir kavram öğrenmiştim...
'Zengin Piçi'...
Övünmek gibi olmasın; ya da ayıptır söylemesi; ailemin iş durumu bir hayli iyiydi...
Hani, senede iki kez, yaz ve kış yurt dışında tatil yapacak kadar...
Ama babam, bildiğin 'Psikopat'tı o zaman benim için...
Çünkü; aynı dersten yani Fizik'ten çaktığım zaman, en az benimki kadar zengin olan Berk'in babası; Fizik öğretmenine, bir aylık bir tatil hediye etmiş, 'Hediye' canım; ne olmuş; aaaaaaaa, Berk son sınavda bir anda 95 alarak sınıfı geçmişti...
Ama babam, kulüpten tanıdığı Muhsin Amca'nın yıptığını bilidği işi yapmadı, ben de bliyordum, allem ettim, kallem ettim ama babamı ikna edemedim ve bütünlemede de çaktım ve sınf tekrar ettim...
O an analdım ki, o 'Zengin Piçi' kavramı benim için söylenmemiş...
Babam, üç otelinen birinde, bir yıl bile misafir edebilirdi Zerfşan Hoca'yı...
Ama o, 'Dürüstlüğü bir kez kaybettin mi; en büyük kaybın olur' diyerek büyüttü beni, yurt tışında okurken bile, harçlığımı sınrılı gönderdi, ki şirketlerinin yurt dışı temsilciliği bile vardı, evet o 'Zengin Piçi' ben değildim...
Bağdat Caddesi, İstanbul'un gözde mkanı, gençler gece hız yarışı yapıyorlar, hepsi bildiğin 'Zengin Piçi'...
Biliyorlar ki, ülkede ceza neyim yok, olsa da babaları kurtarır...
Hayat söndürmüşler, umut kırmışlar, fidan koparmışlar; umurlarında mı, sonradan görme babalarının altına çektiği son model araba ile, bir de esrar kafası ile, otoban hız sınırını bile aşarak ki 200-240, insan hayatnı hiçe sayıyorlar...
Bir arkadaşım anlattı, bir gün bir arkadaşının kardeşinin arabasna binmek zorunda kalmış ve Şaşkınbakal'dan Kızıltoprak'a 2 dakikada gitmişler; uçsan gidmezsin...
İşte o gün bugn 'zengin' bir ailem olduğuna şükreder ama 'Zengin Piçi' olmadığıma birkaç kat fazla dua ederim...