ÜÇ PORTRE, ÜÇ ANALİZ

Her gün televizyonu açtığımda, gazetelerde, sosyal medyada aşağı yukarı hep belli kişilere, isimlere rastlıyorum. Bunlardan özellikle üç isim var ki gençler ve kadınlar tarafından çok tutuluyor, sosyal medyada en çok onların videoları, yazıları tıklanyor ve en büyük takipçiler de onların. Adeta siyasetin süper starları gibiler. Ben de onları bu kadar özel yapan ne, insanlar onlara baktığında ne görüyor diye oturup düşündüm, ortaya benim gözümle şöyle bir resim çıktı. Hiç bir bilimsel, istatistiksel değeri yoktur, tamamen subjektif algıma dayalı yorumlarımdır, sizlerlede paylaşmak istedim. Bakalım ne kadarına katılacaksınız?

Sinan Oğan

Çok zeki!.. Detay insanı, kesinlikle bir kelimeyi yuvarlayarak bir konu üzerinden gidemezsiniz.
Yoldaki küçük bir çakıl taşının sebep olabileceği savrulmayla sapmaların yoldan çıkarıp, tüm yolu değiştirebileceğinin farkında.
Bu yüzden de asla kendisine sorulan bir soruyu doğru cümleye, zemine oturtmadan cevaplamıyor.
Meclisete seçim bölgesininin sorunlarına çözüm aramayı ihmal etmemekle beraber kendisine biçtiği misyon ulusal ve Türk dünyasına tarihi yol haritaları ekseninde.
İçinden geldiği hareketin kültürünün kendine özgü ağırlığı ve özgüveni ile serinkanlılığını kolay kaybetmiyor.
Medyayı çok iyi kullanıyor. İletişimi güçlü olmak’la beraber dışarıdan bakıldığında biraz mesafeli. Ancak halkla bütünleştiği ortamlarda bu ortadan kalkıyor.
Fiziksel özelliklerini çok doğru kullanamıyor. Aslında daha çok fazla üzerinde durmuyor demek daha doğru. Sadece bu anlamda bir imaj danışmanına ihtiyacı var.

Muharrem İnce

Herkesçe malum güçlü bir hatip.
Sol devrimci ruhu konuşmalarının enerjisine yansıyor, bu da karşısındakine geçiyor.
Eğitimci kökenli olup yıllarca öğretmenlik yapmış olmasından gelen alışkanığı altı çizilecek vurguları iyi yapmasını ve her konuşmasının küçük bir ders niteliği almasını sağlıyor.
Üslubu espirili, zaman zaman hırçın ama bu özellikle gençler arasında çok kabul görüyor.(Bunda da yıllarca gençlerle bir arada olmasının verdiği ulaşabilmek bilgisi ve pedagojik formasyonun’un güçlü bir pratik geliştirmesine çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum)
Açıktan olmasa bile altta duygusal ve kırılgan bir yapısı var, sevgi onun için önemli, zaman zaman medyaya yansıyan hitabetindeki öfke patlamalarının da altında bu duygusallığın yattığını düşünüyorum.
Dış görünüşe önem veriyor.
Kendini tanıyor
Kendine güveniyor ve kendisini seviyor.
Görüşleri açık ve belli bu yolda da misyon olarak kendine biçtiği, gidebildiğin kadar ileri ve yukarı havasını veriyor karşısındakine.

Mustafa Sarıgül

Makroda mükemmel olmanın yolunun mikroda mükemmellikten geçtiğini en iyi bilenlerden biri.
Koyu bir idealist, hırslı ve çalışkan. Anahtar kelimesi “en” olan bir başkan.
Eline x bir detay verseniz bunu nasıl maksimum prodüktivite edebileceğini düşünecektir.
İkinci aşama ise en güzel, estetik ve naïf nasıl olur olacaktır.
Sorsanız başbakanlık mı, yoksa tarihe geçecek bir belediye başkanlığı mı diye marka olup tarihe geçmeyi seçeceğine neredeyse eminim!
Ancak ve ancak başbakanlıkta o tarihe geçmeyi, marka olmayı yakalayabileceğini düşünürse başbakanlığı tercih edeceğini düşünüyorum.
Yaptığı işe benliğini koyuyor, adeta yaşama sebebi. Tam plan program ve koordine insanı.
Elinden bu işi alırsanız hayata küser kendi içerisinde ruhu kavrulur gibi geliyor insana.
Bedeni adeta ona dar.
Aslında görev olarak belediyecilik de ona dar ama o baktğı her yere ideallerini hayallerini taşıdığı için o dar yerlerde her şeyi mikrolara ayırıp maksimize edebiliyor.
Dış görünüşe çok önem veriyor. Kalite, onaylanmak ve takdir onun için çok önemli.
Duygusal anlamda kırılgan.
İletişimdeki başarısı karşısındakiyle aynı hizadan iletişim kurması, zaman zaman da bunu başkanlığı abi formatıyla harmanlayıp kimi zaman yönlendiren kimi zamanda önemleriniz önemlerimizdir yaklaşımıyla 1.dereceden kurduğu yakın ilişkilerle ortaya çıkarıyor.
Kendine güveni ıceberg gibi.
Dışarıdan baktığınızda bir dağ görüyorsunuz, ama çok daha fazlasını içinde saklıyor.

Yukarıdaki üç siyasetçinin en büyük ortak özelliği medyayla ilişkilerinin iyi ve halkla iletişimlerinin ondan da iyi olması.
Ama bir ortak yan daha varki…
Üçü de eğitim dünyasının içinden gelme…
Belki de bu onların sırrı, bildiklerini insanlara iletebilmenin yolunu biliyor olmaları...