Gezicilerle ülkem bir ses verdi pir verdi.
Gezicilerin çığlıklarIyla once gençler sonra ebeveynler, gidemeyenler tencere
kaşıklarıyla, arada ayıp olmasın ve gidiyor paralarla medya ve en sonda yetkililer…
Öyleki sessiz Türkiyeden birden her yerden gelen seslerle nereye dönüp
bakacağımızı şaşırdık,ama şükür ki halk olarak sağduyuyu, aklı ve mantığımızı değil.
ORANTISIZ SEVGİ
Herkes aşk gibi bir şey yaşadığından söz ediyor, gezi parkında havaya sinen gaz
kokusundan daha fazlası tüm şehre sevgi, empati , nezaket , gözlerde ışıltı ve
gururla insanlarımızın üzerine, hatta taa içlerde çıkarmaya korkup unuttukaları
kör noktalara kadar indi.
Ayrıştırılma, farklılaştırma, ötekileştirme mayası öylesine çok çalınmıştı ki
insanımzda ben öyle düşünmüyorum ama acaba o öylemi bakıyor bananın
tedirginliği ve malesef bir kısmın inancı herkesi birbirine mesafeli ve
anlaşılmıyoruma getirmişti. İnsanımız yalnız olduğunu düşünüyordu.
Sonra bir şey oldu, oluşturulmaya çalışılan duvarın arkasındakilerin ortaya
çıkmasıyla hiç te farklı olmadıklarını aynı şeyleri hissedip duyduklarını,
canlarının aynı yanıp, aynı şekilde güldüklerini, aynı şeyleri yemeği sevip
aynı şarkıları söyleyip aynı türkülerle halay çektiklerini hatırladı ve birilerinin neden
kendilerini diğerlerinden uzak tutmaya çalıştığını gördü.
Çünkü bir araya geldiklerinde yine birbirlerini seveceklerdi, yine birbirlerine
koşacaklardı ve etiketlerin saçmalığını görüp nüanslarla ayrılmaktansa çok
büyük olan paydada yine bir olacaklardı.
Belki bu gençlerin pırıl pırıl kirletilmemiş, yorulmamış küstürülmemiş dimağları
olmasaydı bu süreç daha da uzayacaktı.
Evet havada gerçekten bir aşk kokusu var! Aşık olunduğundaki güven, sadakat,
sabır ve çekilen çileye rağmen vazgeçmeme var. Aşık olduğunda insanın o aşkla
herkesi sevip kucaklaması var.Dağıtmaya hazır sevgisi, dikenden dolayı gulden
vazgeçmemek var. Güzellikleri görmek var, kırmaktan, üzmekten, kaybetmekten
korkarak her adımını anlayarak en azından anlamaya çalışarak atmak var.
Ve bu bilginin güveniyle artık insanlarıın gözlerinde birbirine baktığı zaman
saklanamayan sevgi gurur ve inanç var.
Gezideki gençleri burada anlatmayacağım, çünkü başlıbaşına bir konular ki aslında
çok yerde de az çok anlatıldı. Hepsi nsanımızın dünyayı bir kez daha kendine
hayran bırakan hasletleriyle ve en güzelide birileri öyle istediği için yada
bundan bireysel bir çıkarı olacağı için değil ruhları öyle olduğu için orada
birbirleriyle aşlarını,ilaçlarını, şarkılarını giysilerini hiç tanımadkları insanlarla
gözyaşı ve kahkahalar arasında paylaştılar.
Ve onları böyle oldukları için çok sevdik.
Bu yüzden kabul gördüler.
Bu yüzden anneleri, babaları, öğretmenleri arkalarında oldu.
Bu yüzden o koca koca mevkideki adamlar zamanla geri adım atıp,
özeleştiriyle günah çıkarmak ve vicdan muhasebeleri yapmak
zorunda kaldılar.
Ve bu yüzden korkuttular ışıktan korkanları!
Ve bu yüzden iftiraya karalanmaya itibarsızlaştırılmaya çalışıldılar,
lokal, çoğu kendileriyle ilişkili olmayan yada çerçevesi yönlü sunulan
olayların muhatabı oldular.
Ama onlar hep çok açık ve netler.
Bizi hiç bir partiyle, örgütle ilişkilendirip özdeşleştirmeyin, hiç birinizi
istemiyoruz ne sizi ne kirli oyunlarınızı diyorlar.Bizim üzerimizden kimse
kendine rant çIkarmasın biz ortaya çıkana kadar yoktunuz bu günde
üzerimizden bunu sağlamayın diyorlar.
Çok da iyi ediyorlar.
En sevdiğim ve bence kendilerini en iyi tanımlayan söylemleri “Biz AKP siz
dine,CHP siz ATA ya , MHP siz vatana , BDP siz kürde sahip çıkarız biz halkız.”
diyorlar ki bu işte gerçekten bizim insanımızın özüdür.
Gerçek bir sevgi onlarınki, vatanlarına, insanlarına, doğaya, özürlüklerine ve
yiden güzelden yana olan her şeye karşı…
ÜSLUP MESELESİ
Başbakan R.T.Erdoğan gezicilerin üsluplarınn çirkin olduğunu belirtip
yeniçerilere benzetti.
Öncelikle hatırlatmak isterim ki yeniçeriler padişahlık döneminde vardı.
Velev ki bu gençler bilerek veya bilmeyerek çirkin bir üslup kullanıyor,
sayın başbakanım siz bu ülkenin en tepedeki idarecilerinden tekisiniz,
ülkenin güvenliği ve diğer pek çok şeyleri kadar iç huzurundanda sorumlusunuz.
Bulunduğunuz makam, yaşınız ve hayat tecrübeniz bu insanlardan çok daha
olgun ve bilgece davranmayı gerektirir.
Eğer onları bir anlayışa göre hiçbir şey bilmiyorlar diye görüp düşünüyorsanız,
aynı mantığı onlara karşı sabır ve anlayıştada göstermeniz gerekir.
Aynı mantık içerisinde onlar gençtir hata yapabilirler ama sizin ne makamınız
ne yaşınız hataya bu kadar kolay müsamaha gösteremez.
Öte yandan şükür ki biliyoruz insan beşerdir, beşer de şaşar ve insan
vicdanından kopmadıkça fıtratı onu doğruya yine ulaştırır.
Üslup gerçekten çok önemlidir!
Bu yüzden bunu doğru kullanamayan her kim olursa olsun özellikle
muhatabı kitlelerolan herkes ve özellikle devlet idare eden başbakan,
bakan ve akademisyen hukukçu vs olanların sorumluluğu çok daha büyüktür.
Siz alınmayacaksınız, küsmeyeceksiniz, kin gütmeyeceksiniz, güdenleri
uyaracak önünü keseceksiniz.
Yukarıdan, küçümseyen , tehditkar yada öyle algılanacak bir üsluba, tavırlara
girmeyeceksiniz girenleri uyaracaksınız ve bunun hiç kimseye bir hayrı
olmayacağını önce siz bilip uygulayıp etrafınızı uyaracaksınız.
Velev ki ellerinde sihirli bir değnek var ve milyonları sokağa dış güçler yada
örgütler döktü.Siz daha akıllı olup onların halkı kışkırtp taraftar bulacağı şeylere
sebebiyet vermeyip o değneyi ellerinden alacaksınız, yada geçersiz kılacaksınız.
Çünkü devlet adamlığı, büyük insan olmak bunu gerektirir.
Yoksa karşıtlar cepheler yaratıp onları hedefe koymayı değil.
Bakın yardımcınız Bülent Arınç ‘da bunun farkına vardı ve hükümetin, devletin
ve halkın bekasını düşünerek “ Birilerinin bizi silkelemesi gerekiyor. “dedi.
Bu noktada Bülent Arınç’a eminim herkesin söyleyeceği ,
”Sözlerinizde samimi iseniz sokaklardaki milyonlar sizi silkeleyemediyse
başka hiç kimsenin sizleri silkeleyemeyeceğidir.” Lütfen onlara bir kulak verin
ve bu silkelenmenin sizlerde dahil herkes için hayırlı olmas için halkın istek ve
ihtiyaçlarına en pozitif nasıl cevap verebiliriz ona bakın.
Ve bunu yaparkende “Yol ver gidelim, Taksimi ezelim” diyenlere
“ Yol verin gelsinler, insanlık görsünler.”diyenlerin zekasını ve insanlığını da unutmayın.