BİR TORPİL YAZISI

*)Su sorunu,

*)Otoyolların sağlamlığı ve güvenliği,

*)Heyelan,

*)Barajlarımız, tünellerimiz.

*)Milli servetlerimiz olan madenlerimiz.

*)En önemliside içinde yaşadığımız evlerimiz ve binalarımız.

Nedir bunlar diyorsanız Jeoloji mühendislerinin çalışma alanları. Yada son dönemde çığlıklarını duyurmaya çalışan jeoloji mühendislerinin çalışamama alanları!

17 Ağustos depremiyle ülkemizin deprem gerçeğine bir kez daha uyandık. Bazılarımız ise hiç uyanamadı…

Oysa çok hareketli tektonik levhalar üzerinde olan bir coğrafyada, aktif deprem fay hatlarının olduğu bir depremler ülkesindeyiz.

Gün geçmiyorki sele kurban verdiklerimize yanarken bir madenden göçük haberi gelmesin yada otoyollardaki bozuklukta suçu trafik canavarına atmayalım.

Yanlış, çarpık kentleşmeler ve sanayileşmelerle su havzalarımızı kaybederken tıbbi, kimyasal vs. atıklarla doğayı, dolayısyla geleceğimizide zehirlemeyelim…

Tüm bu olumsuz gelişmeler sürerken bir yandan zehirlenerek kaybettiğimiz topraklarla yer üstü zenginliklerimizden olurken, diğer yandan madenler bakımından dünyanın en zengin ve çeşitlilik arz eden rezervlerinede sahibiz, bunları en verimli, ekonomik, güvenlikli ve sağlıklı çıkarmak için’de yine aynı insanlarımıza ihtiyaç duyuyoruz.

 Peki belkide çoğumuzun bu satırlarla ilk defa  bu kadar yakından tanıdığı bu mühendisleri yeterince tanıyormuyuz?

17 Ağustos depremiyle bir kısmını lokal olarak tanıdıydık. Ama her şeyde olduğu gibi onlarıda çok çabuk magazinselleştirip dövmelerini, seksepalitelerini konuşup unuttuk.

Depremlerle sarsıldıkça bakışlar yine onlara döndü ama kimse göçen madenlerde, sele giden canlarda mallarda’da bu insanlara dönülüp nedir, ne değildir, bu kader’midir diye sormadı. Hep derim algı bilgiye dahildir, bu yüzden belkide haklarında çok az şey bildiğimiz bu insanları fark edemeyip sorunlarından ve aslında sorunlarımız ve çözümlerinden bir haber olduk.

Elimiz kalem tuttu ya derdi olan şunu da yaz bunu da yaz diyor, bunlardan tekide benim kuzen.

Allah biliyor ya ben neden bu ülkede herşey günü birlik yaşanıp balık hafızasıyla unutuluyor, bunca kentsel dönüşümdeki, madenlerdeki sorunlar neden hiç bitmiyor diye yazmayı düşünürken bizim kuzen “İşte senin o dediklerin bizim istihdamsızlığımızdan.” diye anlatmaya başladı.

Ve sanayiden kentleşmeye, tarımdan ulaşıma bastığımız toprağın derinliklerinden başımızı kaldrıp baktığımız gökyüzünde derinliklerine gözlerimizi diktiğimiz uzaya kadar ne çok alanda jeoloji mühendisine ihtiyaç olduğunu artan bir ilgi ve hayretle öğrendim…

Peki bunca alanda bilgilerine ihtiyaç duyulan jeologlarımızın son yıllardaki istihdamları ne kadarmış biliyormusunuz?

Öğrendiğim anda bende neden bunca jeologun gerek sosyal medyada gerek gazeteci ve bürokratlar düzeyinde seslerini duyurmak için bu kadar çabaladıklarını anladım…

2010 yılında yapılan KPSS sınavına giren ve puanlarının geçerli olduğu 2 yıl boyunca kadrolu atanabilen jeoloji mühendisi sayısı 244 civarındaymış.

2012’de ise KPSS sınavına giren jeoloji mühendisi sayısı yaklaşık olarak 8000 kişi civarındayken 2012 Kasım ayında yapılan merkezi atama ile sadece 26 adet jeoloji mühendisi atanmış!

Yukarıda sadece çok kısa bir bölümünü özet geçtiğim çalışma alanları ve 26 jeolag’a isdihdam…

Peki dedim “Bunca ihtiyaç ve atanamama varken bu işler nasıl hallediliyor?”

Cevap dahada düşündürücüydü…

Kamuda pek çok alanda özellikle kentsel dönüşüm gibi can güvenliğimizi 1.dereceden ilgilendiren alanlarda bu işlere kısmen inşaat mühendisleri bakıyormuş. Oysa jeolojik zemin etüdlerinin tam yapılamadığı inşaatlarda yeraltı su havzalarındaki değişkenlikler baz alınmadığında toki evlerinde olduğu gibi zeminin bozulmasıyla oluşan kayma ve yıkımlardan tutunda  temeldeki kaya yapıya göre bir kat bile fazla çıkılmış yapılarda çökme riskine, otoyolun geçeceği güzergahın yanlış belirlenmesinde çöken  bozulan asfaltlardaki can ve mal kaybına kadar pek çok alanda konunun gerçek uzmanları dışında kişiler çalışıyormuş.

Bunları duyduğumda bu yazıyı yazmak artık elzem oldu, bir nebze olsada  bunca önem arz eden bir konuda özellikle ülkemiz gibi bir doğal afetler coğrafyasında  konuya dikkat çekilmesi ve insanlarımızın konuya duyarlı olup destek vermesi adına bu torpil yazısını yazmaya karar verdim…

Karşılığında ne mi aldım?

Huzur içerisinde oturacağım binaların, kaybolmayacak temiz içme suyumun, madenlerdeki işçilerimizin daha güvenli şartlarda çalışmasının, kirlenmeyecek toprağın, ekonomik ve stratejik değer olan madenlerimizin  verimli kullanımının umudunu ....