ADIN NEY REŞİT KENDİN SÖYLE KENDİN İŞİT...

Bugün Konsey başkanı Kerim Karasu’nun açıklamasını okudum. Geçekten içler acısı bir durum. Ne haldeyiz. Neler göreceğiz. Hepsi büyük bir sır perdesi gibi birer birer açılıyor. Bir akademisyenimizin yaptığına bakın. Hiçe sayılan yönetmelikler, kafasına göre at koşturmaya çalışan üniversite ile alakalı olmaması gereken bir siyasi parti ve en acısı kendi kaderine terk edilmiş öğrenciler. 1.8 e takıldıysan battın arkadaşım. Eyvah birde idare mahkemesine hakkını aramak için başvurduysan bittin demektir. Yanıyorsun Marmara çırası gibi öğrenci arkadaşım.

Siyasi iktidara şirin görünmek ve aman koltuğumuzdan olmayalım düşüncesi ile hareket ederken yıpranan toprak bakımından geniş fakat eğitim bakımından bomboş bir üniversite bizleri selamlıyor. Olmuyor değerli idareciler yapamadınız. Elinize yüzünüze bulaştırdınız. Hakkını aradı diye öğrencileri hiçe saydınız. Konsey seçimleri iptal ettiniz ve en önemlisi demokratik bir şekilde seçilen temsilci arkadaşlara resmen hakaret ettiniz bu davranışınız ve tutumunuzla fakat hiç umursamadınız nede olsa yeni dönemde yeni öğrenciler gelecek. Yeni sermayeler elde edeceksiniz. Kızmayın yaşadım ve yazıyorum.

2010 mart ayının 7 sinde babam vefat etti. Sizin yere göğe sığdıramadığınız. Hakkında methiyeler düzdüğünüz ticaret hanenizde. Gerçekten özveri ile çalışan kendi yakınları gibi ilgi ve alakasını eksik etmeyen genel cerrahi personeline Profesöründen tutun temizlik personeline kadar herkese sonsuz teşekkürler. Fakat bir ayrıntı dikkatimi çekti. O dönemde sizinle aram açık olduğundan mı? Bilemiyorum ama piyasada 1.5tl olan antibiyotik iğne yoktu hastanenizde. Sıvı mamada bulamamıştık da dışarı eczanelerden harta gönül koyarak almıştık. Bu sıkıntılarımı gidermek için mücadele ederken bir idari amirinizin kantinin camekan kısmını şöyle çekip birkaç masa daha ilave edebiliriz. Dediğini halen duyuyorum kulaklarımda. Evet para varken kim ne yapar hastayı. Netice itibari ile doğduk öleceğiz. Evet inancımız tam öleceğiz mutlaka sıramız geldiğinde herkes gibi öleceğiz. Fakat yokluk içinde değil. Varlık içinde sefalet ile boğuşarak ölmeyecek kimse. Ben buradan suçlamada bulunmuyorum kimseye. Amacım kimseyle de hesaplaşmak değil. Fakat anlayın artık sizde akademisyen kafası yok sizde ticaret kafası var tüccar kafası var. Yani oturduğunuz koltukları boşuna işgal etmeyin.

Bu üniversiteyi daha iyiye götürecek kıymetli insanlar var ise onlara bırakın bu bayrağı ve anlayın yavaş yavaş yolun sonuna geldiğinizi. Her zaman söylersiniz “üniversiteler özerk bölgelerdir” diye nutuklar atarsınız. Fakat gel gör ki özerk bölgede AKP li siyasiler cirit atıyor. Seçimlere müdahale edebiliyor. Hatta ve hatta ahbap çavuş ilişkileri içerisinde iptal bile ettiriyor. Sözüm ona demokratik üniversitede ki demokratik seçimi. Fakat ne garip tesadüftür ki bizim konsey seçimini iptal ettiren yegane  karanlık güç İ.İ.B.F de yapılan ve AKP genlik kollarında resmi görevi bulunan bir arkadaşın temsilci olmasına itiraz dahi etmiyor. Efendiler siz çocuk mu avutuyorsunuz. Dalgamı geçiyorsunuz. Amaç ve gayeniz ne onu söyleyin ona göre mücadele edelim. Bizde yolumuzu ona göre çizelim. Ama unutmayın bize sökmez sizin ileri demokrasi safsatanız.

Sen sandık kullanılmadı diye seçim iptal edeceksin lakin yönetmelik çiğneyeni görmezden geleceksin. Olmuyor yapamıyorsunuz. Beceremiyorsunuz bu işleri anlayın artık. Size halen siyasi ağabeyleriniz neden güveniyor anlamıyorum. Aranızda evvelce yapılmış bir antlaşmamı var.  

            Efendiler…

Bu devran böyle gitmeyecek. Her gecenin bir sabahı her hesabın bir tersi var. Bir tilki hükmü varsa birde İlahi adalet var. Öğrencinin durumu içler acısı, ulaşım,yemek,kantin ve barınma sıkıntısı var. Bunlara bir çözüm bulmayı deneyin. Hangi üniversite yöneticimiz Allah için bir gün akşam saat 20:30 ile 21:00 arası diş hekimliği yanında ki otobüs durağına gitmiştir. Orda hele bu aylarda ayazda donan öğrencileri dinlemiştir. Evet duyar gibiyim. Sıcak koltuklardan kalkıp kim uğraşacak öğrenci sıkıntıları ile değil mi? Haklısınız bunun en güzel örneğini şenliklerde gördük. Fiyasko ile sonuçlanan şenliklerde gösterdiniz. Stres atmaya gelen öğrenci soluğu asabiye servisinde aldı. Derbeder oldular adeta tükendiler. Stantları çok pahalı bir şekilde kiraya verdiniz. Bu da öğrencinin kesesini etkiledi. Gecen sene 2 liraya aldığı sucuk ekmek + ayranı bu sene sadece koklamakla geçirdi. Gariban öğrenciler. Haklarını yediniz. Emeklerini gasp ettiniz.

            Beceremediniz sayın büyüklerim beceremediniz. En iyisi siz bu siyasi sevdadan vazgeçin. Gelin öğrencilerinize kucak açın. Merak etmeyin biz sizler kadar hislerimizi betonlaştırmadık. Biz size kucak açarız. Menfaatsiz, çıkarsız ve en samimi hislerimizle fakat siz bunu başarabilecek misiniz. Bilemiyorum....

                                   23 aralık seçimlerinde aday arkadaşım Ahmet AĞKUŞ’a  tekrardan başarılar diliyorum….

                                                                                              SAYGILARIMLA