Gündem
Giriş Tarihi : 27-08-2020 18:42

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Albay Reşat Çiğiltepe'nin kabrini ziyaret etti

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Albay Reşat Çiğiltepe'nin kabrini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu ziyaret sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, "Devleti yönetenler 'Keşke Yunan Galip gelseydi' diyenin ayağına gidiyorlar" dedi. Kılıçdaroğlu bugün devleti yönetenlerin Kurtuluş Savaşı'nın hangi şartlarda verildiğinin idrakinde olmadığını söyledi ve İBB'nin yeni yayınladığı Nutuk'lardan bakanlara da gönderilmesi talimatını verdiğini belirtti.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Albay Reşat Çiğiltepe'nin kabrini ziyaret etti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlarından Albay Reşat Çiğiltepe'nin Ankara Devlet Mezarrlığı'ndaki kabrini ziyaret etti.

Ziyaret sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Devleti yöneten erkan ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen adamın ayağına gidiyor. Ya tarihi bilmiyorlar, ya da ülkeye ihanet etmeyi bir tutum olarak toplumun önüne kabul ediyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;

Reşat Bey’i andık. Aslında Anadolu toprağını her karışı insan kanıyla sulanmış. Biz Milli Kurtuluş Savaşı’nı çok zor şartlar altında verdik. İnsanlar yaşamlarını bu ülke için, çocukları için seve seve feda ettiler. Miralay Reşat, Çiğiltepe’yi almak için görevlendirilmişti. Gazi Mustafa Kemal’in talimatı vardı.

"KURTULUŞ SAVAŞI'NIN HANGİ ŞARTLARDA VERİLDİĞİNİ BİLİYORLAR MI?"

Çiğiltepe’yi kuşattı, Mustafa Kemal Telefon ettiğinde yarım saat sonra alacağız demişti. Yarım saat sonra Mustafa Kemal tekrar aradığında ise Çiğiltepe alınamamıştı ve Miralay Reşat yaşamına son verdi.

45 dakika sonra ise Çiğiltepe alınmış düşmandan temizlenmişti. Bu gerçekleri acaba devleti yönetenler biliyorlar mı? Kurtuluş Savaşı’nın hangi şartlarda verildiğini biliyorlar mı?

Ayağında çarığıyla, kucağında çocuğuyla, omzunda topuyla cepheye silah taşıyan anneleri biliyorlar mı acaba? Bunu şunun için söylüyorum.

"BİZ BUNU KABUL ETMİYORUZ"

Devleti yöneten erkan ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen adamın ayağına gidiyor. Ya tarihi bilmiyorlar, ya da ülkeye ihanet etmeyi bir tutum olarak toplumun önüne kabul ediyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz.

Cumhuriyet kolay kurulmadı. Her karışında acı var, göz yaşı var, Mehmetçiğin kanı var. Nasıl olur da bu gerçekler görülmez? Bu nedenle biz Miralay Reşad’ı, komutanımızı bugün sevgiyle, saygıyla andık. Ruhu şad olsun diyoruz.

30 AĞUSTOS TÖRENLERİNE KISITLAMA

Bu konuda çok şey söylendi. 30 Ağustos, yani Lozan’a başı dik gitmenin en önemli adımıdır. Düşmanın Anadolu topraklarından kovulmasıdır, ağır bedellerin ödenmesidir.

Bu tarih için bırakın pandemiyi, bu tarih için bugün milyonlarca insan hayatını vermeye hazırdır. Türkiye’yi bilmeyen, tarihini bilmeyen, Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullarda yapıldığını bilmeyen bir ekiple karşı karşıyayız. Bir tabloyla karşı karşıyayız, bu hepimizi üzüyor.

Umarım onlar Miralay Reşat’ı da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de de, Kazım Karabekir’i de Rauf Orbay’ı da oturur yeniden okurlar.

Bakın, bir Nutuk kitabı basıldı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız tarafından. Bütün bakanlara gönderin dedim. Çünkü Nutuk’ta sözü edilen kişilerin kimler oldukları da kısa öyküleriyle, kısa tarihçeleriyle anlatılmış orada. En azından onu okuyun.

"BÖYLE YASAK OLMAZ"

Bilin bakalım bu savaş nasıl verildi, nasıl mücadele edildi, Osmanlı nasıl teslim alındı, Osmanlı teslim alınırken durum neydi? 

İşgal altında bir Samsun, işgal altında bir Erzurum, işgal altında bir Gaziantep, işgal altında bir Kahramanmaraş…

Bunlar acaba Sütçü İmam’ın kim olduğunu biliyorlar mı? Onlar biliyorlar mı acaba sıtmadan yüz binlerce insanın hayatını kaybettiğini, Cumhuriyet kurulurken okuma yazma oranının yüzde 8 olduğunu, dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden biri olduğumuzu, köy enstitülerinin neler yaptığını?

Eğer Türkiye Cumhuriyeti Londra’daki bir avuç tefeciye teslim olmuşsa biz bunu sorgulamayacak mıyız?

İşimiz çok. Böyle yasaklarla olmaz. Oturup düşünmemiz lazım. Türkiye’yi yeniden dünyanı en saygın ülkesi haline getirmemiz lazım.

***

Adını Türk edebiyatında sıkça duyduğumuz Ziya Paşa‘nın oğlu olarak İstanbul’da doğan Albay Reşat, 1896 yılında Harp Okulu’nu bitirmiş ve Türk’ün kurtuluş mücadelesi verdiği bir dönemdeki birçok savaşta başarıyla savaşmıştır.Önce Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda, sonra Birinci Dünya Savaşı’nın Çanakkale cephesinde, sonra ise Muş ve Bitlis’in düşman işgalinden kurtuluşunda çok büyük başarılar gösteren Albay Reşat, Mustafa Kemal Paşa‘nın takdiriyle birlikte madalyalar kazanmıştır.1918'de İngilizlere esir düşen Reşat Bey, daha sonra esaretten kurtulur kurtulmaz Aralık 1919'da Milli Mücadele'ye katılmak üzere İnebolu'dan "İstiklal Yolu" üzerinden Ankara'ya geçmiştir.

Reşat Bey, Mustafa Kemal Paşa tarafından 11. Kafkas Tümeni (sonradan 21. Tümen) Komutanlığı'na getirilmiştir. Yarbay rütbesi ile İnönü ve Sakarya muharebelerine de iştirak eden ve olağanüstü performans gösteren Reşat Beye, son olarak 57. Alay Komutanlığı görevi verilmiş; bizzat Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından, Büyük Taaruzun ikinci gününde, muharebenin ve de ülkenin-ulusun kaderini etkileyecek en kritik mevkide yeralan -Sincanlı Ovasından Dumlupınar'a kadar tüm yolların önündeki en stratejik engel olan- Çiğiltepe'yi düşmandan temizlemesi emredilmiştir.

ÇİĞİLTEPE VAKASI

Ne var ki, bu tepenin onemini çok iyi bilen Yunan Başkomutanı Trikopis ise, en zinde kuvvetlerini, üstün ateş gücüyle bu tepeye yığmış; tahkimatı tamamlamıştır.

İşte, gerisini resmi kayıtlardan okuyalım:

Saat 10.30

27 Ağustos 1922 sabahı 57. Alay bu tepeyi kuşatmış, saat 10.30'da Mustafa Kemal telefonda komutana;

"Reşat Bey, bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız?"
"Komutanım, yarım saat sonra alacağız."
"Başarılar diliyorum."

Saat 10.45

Mustafa Kemal (10.45):

"Düşmanın halen direndiğini görüyorum. Gözümüz o tepede, çok önemli.

"Komutanım tepeye düşman bir tümen yığmış direniyorlar. Ama alacağız komutanım, mutlaka alacağız."

Saat 11.00

Mustafa Kemal (11.00):

"Reşat Bey’i istiyorum."

"Komutanım Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti. Okuyorum, komutanım: Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım."

Mustafa Kemal’in gözlerinden yaşlar boşanır:

"Allah rahmet eylesin, Reşat Bey büyük bir vatanseverdir"

Saat 11.45

11.45’te Başkomutanın telefonu çalar:

"Çiğiltepe alınmıştır komutanım. Yüzlerce ölüsünü bırakan düşman Sincanlı Ovası’na doğru kaçmaktadır, arz ederim."
45 Dakikalık gecikme için canından vazgeçebilecek kadar sözüne bağlı ve şerefli bir vatanseverdir.

İnsanın göz pınarlarındaki yaşın akmasına engel olamadığı, tüyler ürperten bu olayın kahramanı Albay Reşat, tepenin ele geçirilmesindeki 45 dakikalık gecikme için canından vazgeçebilecek kadar sözüne bağlı ve şerefli bir vatanseverdir. Milletini bir aile, vatanını bir ocak bilen bu yürekli kahraman vatanının geleceği için yaptığı onlarca hizmeti bile yeterli görmeyip, 45 dakika geciken zafer için kendini cezalandırmıştır. İşte Türk askeri böyledir. Kuşkusuz kahramanlık dolu yaşamı dolayısıyla Tanrı‘nın da sevdiği bu nefer, Türk Ulusu’nun şeref timsalidir.

Sonrasını Başkomutan Mustafa Kemal Paşa şöyle ifade eder:

"Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Burada şehit olan kahraman evlâtlarımızı minnetle anıyorum, ruhları şâd olsun."

Başkomutan Mustafa Kemal.

AdminAdmin