Gazeteci olarak, basın olarak;
Bizlerin gönül verdiği bu vatan ve üzerinde yaşayan insanların,
Yaşantılarında karşılaştıkları sorunlarını dile getirmek, yaymak ve çözüm üretmek için uğraştığımız çabalar maalesef türlü çeşit bahanelerle engellenmeye çalışılmaktadır.
Yazılanları bir gözden geçirmek gerekirse;
Neleri dile getirdik?
YOLSUZLUK GİRİŞİMLERİNİ,
İNSANLIK SUÇLARINI,
TERBİYESİZLİKLERİ,
EDEPSİZLİKLERİ,
YANİ KISACA,
Haber özelliği olan ve toplumu bilgilendirmek amaçlı yazılar kaleme aldık.
BEKLENTİLERİMİZ?
Sadece görevimizi yapmak,
Suçluların cezalandırılmasını sağlamak,
Toplumu bilinçlendirmek.
Yani kamu yararına çalışmak.
Sonuçta ise;
Yazdığımız yazılardan ve elimize geçen görüntüleri yayınlamaktan dolayı bizler kabahatli olanların üzerine gidilmesini beklerken,
Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlyas DÖKMETAŞ’ ın Savcılık Makamına yaptığı şikayetler nedeni ile ifade vermeye çağrıldık.
İyi güzel sevindik;
Bu çağresizlik, kamuoyuna hesap veremeyen, düzeltme ve açıklama bile yapamayan, kendilerini savunamayan, personelin, Sivas halkının, hastaların beklentilerini yerine getiremeyen, başkalarından medet uman, liyakatsiz Rektör Prof. Dr. İlyas DÖKMETAŞ ve kadrolarının ne kadar sıkıntılı bir süreçte olduklarının belgesidir.
Bizzat yaşadım ve ayrıca görüyoruz ki, birileri kendi etiketlerini ve makamları kullanarak, devletimizin diğer organlarına bir anlamda baskı kurarak, etkileyerek, kişisel ilişkilerini kullanarak haklı olduklarını ispat etmeye ve üste çıkmaya ve kendilerini aklamaya çalışıyor.
Bu dialogtan ve ilişkiden yoksun kadrolar bilmiyor ve anlamak istemiyor ki, bu girişimleriyle her geçen gün daha da fazla halkımıza rezil olmaktadırlar.
Bizler daima çağrılacak ve devletimizin yüce makamlarına ifade vereceğiz. Bunlar zaten rutin yaşantımızın bir etabı olmuştur.
Ancak,
Bizler topluma sahip çıkması gereken ve toplumda söz sahibi olan herkese ve her kesime seslenmeye devam edeceğiz.
Hatta Sayın Savcılarımıza da, Valimize de, Başbakanımıza da, Cumhurbaşkanımıza da,
Görüntülerini izlettiğimiz olayda hadi alkol aldırılması olayını geçelim? Teknik gezi amaçlı olsun olmasın toplu taşıma aracında, yani kısaca öğrencilerin bulunduğu bir araçta alkol alınması hangi kanuna ve devlet memuru sıfatına yakışır?
Defalarca yapılan şikayetleri dile getirdiğimiz Özellikle Şarkışla Aşık Veysel Meslek Yüksekokulu’nda meydana gelen olayları araştırmaya neden bu güne kadar başlanmamıştır. Öğrencilerin şikayetlerini bir de sizler dinleyiniz? Hem kendinize hem de yetkili makamlara neler oluyor demeyecek misiniz? Hangi bir Rektörlük yetkilisi bu olayı araştırmaya kalktı?
Öğrenciler, yani gençlik Türkiye Cumhuriyetinin geleceğidir. Ne gelecekleri ne de güzel düşüncelere sahip idealleri kirletilemez.
Türk toplumunun yaşantısına uygun, seviyeli bir öğretimin yapıldığını görmek hakkımız değil midir?
Hangi bir kamu alanında görev yapan yetkili kişi önünü kaşıyan, öğrencileri öpen birine kendi sınırları içerisinde tahammül eder?
Üstelik,
Bakır Dönemi sonrası tarih öncesi devirlerde olduğu gibi güne ait kronolojik gelişmelere örnek olarak bakıldığında,
Üniversitemizde gelişim açısından tarihteki kronolojik sıraya uyulmadığı ve hatta Bakır devirinden sonra Tunç Devri yaşanması gerekirken, zaman tersine işletilmiş, ilerleme yaşanmamış, Cilali Moloz (Taş) Devrinden daha eskide seyir etmiş olan Yontma Moloz (Taş) devrine geri dönüş gibi algılandığı, yaşandığı ve önlem alınmadığı takdirde her gün daha da geriye gideceği bellidir.
Tüm yazılara okuyucuların, olaylardan etkilenenlerin yaptıkları yorumlara bakacak olursanız,
Bizler haklıyız?
Yılmayacağız, Yazacağız!
Önemli bilgiler ve görüntüleri de kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz!
Yani bir sonuç alınıncaya kadar!
Üzülmeye mi? tabi ki devam edeceğiz.
Herkes Beddua, biz ise Garantili Beddua da edeceğiz!
Son gülenin iyi güleceğini bildiğimiz sürecede bu mücadelemiz sürecek...