Kategorilenmemiş
Giriş Tarihi : 10-09-2011 21:15

BAŞBKAN'A AĞIR SUÇLAMA

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, perdenin önünde Mavi Marmara’yı sahiplenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın perdenin arkasında İsrail’e şirin görünmek için Gazze’ye yardım faaliyetini organize eden İHH Başkanı’nı, ‘İran Gizli Servisi’nin adamıdır. Benim ona sözüm geçmiyor’ diyerek İsrail’e jurnallediğini söyledi.

BAŞBKAN'A AĞIR SUÇLAMA

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, perdenin önünde Mavi Marmara’yı sahiplenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın perdenin arkasında İsrail’e şirin görünmek için Gazze’ye yardım faaliyetini organize eden İHH Başkanı’nı, ‘İran Gizli Servisi’nin adamıdır. Benim ona sözüm geçmiyor’ diyerek İsrail’e jurnallediğini söyledi.

Tekin, CHP İstanbul İl Merkezi’nde İl Başkanı Bahri Şahin ve İl Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de eşlik ettiği bir basın toplantısı düzenleyerek, CHP’yi İsrail’in avukatlığıyla suçlayan Başbakan Erdoğan’a sert yanıt verdi.

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı’nın son beyanatlarının, suçluluğun ezikliğini ve çaresizliğini yansıttığını söyledi. Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın yalnızca beceriksiz ve basiretsiz davranmakla kalmayıp, aynı zamanda görevlerini ihlal ederek suç işlediklerini kaydeden Gürsel Tekin, Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi susturmaya çalışmak yerine, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Gazze halkına yaşattıkları hezimetin hesabını vermeleri gerektiğini ifade etti.

Tekin, “Bu hesap onlardan sorulacaktır. Bu hezimetin sorumlusu ya da sorumluları, işledikleri günahın bedelini ödeyinceye kadar yakalarını bırakmayacağız” diye konuştu.

Başbakan’ın BM’nin açıkladığı Mavi Marmara Raporu’yla ilgili yanıtlaması gereken sorular olduğunu kaydeden Gürsel Tekin, “Bu rapor ellerine ne zaman geçmiştir? Başbakan bu rapor hakkında ne biliyordu, ne zamandan beri biliyordu ve ne yaptı? Müzakerelerdeki temsilcimiz Bayın Özdem Sanberk’in 29 Nisan 2011 tarihinde bu rapor hakkında kamuoyuna verdiği bilgiden Başbakan’ın haberi var mıydı, yok muydu? Bir Başbakan’ın, böylesine önemli bir konuda devleti temsil eden kişinin açıklamasını görmemesi mümkün olamayacağına göre, neden müzakereleri o noktada kestirmedi? Neden bu rapor hukuki bir belgeye dönüşene kadar masada kaldı? Bu bir görev ihmali değil de nedir? Bu bir basiretsizlik örneği değil de nedir?” diye konuştu.

15 aylık müzakere süreci hakkında kamuoyuna, muhalefete ya da parlamentoya en ufak bir bilgi verilmediğini hatırlatan Tekin, Başbakan’ın her olayda olduğu gibi Türkiye’nin en önemli dış sorunlarını da bir PİAR konusu olarak gördüğünü söyledi. Tekin, “Mantalitesi budur. Sayın Başbakan’ın kafasının çalışma şekli de budur. Perdenin önünde başka adamdır, perdenin arkasında bambaşka bir adamdır” dedi.

Gürsel Tekin, “Perdenin önünde Mavi Marmara’yı sahiplenirken perdenin arkasında İsrail’e şirin görünmek için bu yardım faaliyetini organize eden İHH Başkanı’nı, ‘İran Servisi’nin adamıdır. Benim ona sözüm geçmiyor’ diyerek İsrail Hükümeti’ne jurnalledin mi, jurnallemedin mi? Sayın Bülent Yıldırım’ı MOSSAD’ın önüne yem olarak attın mı, atmadın mı?” diye konuştu.

Tekin, açıklanan raporun layikası (eki) olduğunu vurgulayarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na, “Bu layikada neden bahsediliyor? Bu layika tamamlanıncaya kadar neden görüşme masasından kalkmadınız? İşlem tamamlansın, İsrail Gazze ablukasını meşrulaştıran hukuki bir belgeye sahip olsun diye mi? Hangi avukat ya da kaç avukat İsrail’e böyle bir hizmet sunabilirdi? Bu şartlar altında İsrail’in avukatı kim oluyor, siz mi, biz mi? diye sordu.

Başbakan Erdoğan’ın 2004 yılında Yahudi Cesaret Ödülü olan “Davut Boynuzu Ödülü”nü aldığını hatırlatan Gürsel Tekin, Başbakan’ın hak ettiği iki yeni Davut Boynuzu Ödülü daha olduğunu söyledi. Tekin, “Bunlardan birisi, son açıklanan BM Mavi Marmara Raporu’nda ‘Gazze’ye abluka uygulamak İsrail’in hakkıdır’ kararının çıkmasına neden olduğu içindir. Bir diğeri ise İsrail’in güvenliğini sağlamak için Türkiye topraklarında füze kalkanı kurulmasına izin verildiği içindir. Kabul etmek lazım ki Türkiye’ye İsrail karşısında yaşattığı tarihi hezimet dolayısıyla Sayın Başbakan kadar Sayın Davutoğlu’da ‘Davut Boynuzu’ Yahudi Cesaret Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır. Bu ödül Sayın Davutoğlu’na yakışacaktır” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun şu andan itibaren o makamda ‘fuzuli şagil’ (Fuzuli işgalci) konumunda olduğunu söyleyen Gürsel Tekin, “Sayın Davutoğlu, bu kadar kısa zamanda nasıl bu noktaya geldiğini, Türk dış politikasını nasıl eline yüzüne bulaştırdığını, o meşhur politik öngörülerinin nasıl birer birer iflas ettiğini iyi tahlil etmelidir. Sayın Davutoğlu ile birlikte Türk dış politikasında gerçekliğin yerini megalomani almıştır. Dış politika bir ‘Davutoğlu Şov’a dönüştürülmüş, dış politikayla ve Türkiye’nin yüksek çıkarlarıyla ilgisi olmayan hesaplara kurban edilmiştir” diye konuştu.

AKP sözcülerinden birisinin küresel iradenin bir parçası olmaktan söz ettiğine dikkat çeken Tekin, “Bu küresel irade kimdir? Küresel iradeye ram olmuş bir dış politikanın milli menfaatlere hizmet etmesi beklenebilir mi? Beklenmez ama ‘Beni deliğe süpürmeyin. Ben daha çok işinize yararım’ diyebilen bir Başbakan’ın sözcüsünden de başkaca bir açıklama beklenemez. Millet iradesinin değil, gayri milli bir iradenin parçası olursanız, ‘sıfır sorun’ politikanız ‘elde var sıfır’ politikasına dönüşür. İtiraf etmeliyiz ki Sayın Ali Babacan bile Davutoğlu’ndan daha başarılıdır. Hiç değilse etliye sütlüye karışmamış, hükümetin ve Türkiye’nin başına ekstra gaileler açmamıştır” dedi.

Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın İsrail’le ve Yahudi Lobisi ile ilişkilerinde ellerinde sadece ‘Davut Boynuzu’ isimli Yahudi Cesaret Ödülü kaldığını vurgulayan Tekin, “Sayın Davutoğlu bundan sonra gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Dışişleri Bakanı olmak niyetindeyse, bu boynuzu iade ederek işe başlamalıdır” diye konuştu.

Metin BOSNAKMetin BOSNAK