Dünya
Giriş Tarihi : 28-07-2011 16:32

WARNER STÜDYOLARI DEĞİL AMİSHLER

New York’ta elektrikler kesilince tüm dünyanın dikkati bu kente yöneldi. Fakat Amerika’nın ortasında, 200 senedir; teknolojinin tüm nimetlerini reddeden Amishler zaten karanlıkta yaşıyorlar. Elektrik kullanmayan bu insanlar, kendi ekip biçtikleri ile geçimlerini sağlıyor

WARNER STÜDYOLARI DEĞİL AMİSHLER

New York’ta elektrikler kesilince tüm dünyanın dikkati bu kente yöneldi. Fakat Amerika’nın ortasında, 200 senedir; teknolojinin tüm nimetlerini reddeden Amishler zaten karanlıkta yaşıyorlar. Elektrik kullanmayan bu insanlar, kendi ekip biçtikleri ile geçimlerini sağlıyor


ABD’nin kuzeydoğusu bir—iki gün elektriksiz kalınca, tüm dünyanın ilgisi buraya toplandı. New York’tan canlı yayınlar yapıldı, dünya gazetelerinin birinci sayfalarını karanlık gökdelenlerin fotoğrafları süsledi. Halbuki Kuzey Amerika’da toplam 170 bin insan, yüzyıllardır elektrik nedir bilmiyor, at arabası ile seyahat edip, tarlalarını sabanla sürüyor.
Teknolojiyi tümüyle reddeden bir Hıristiyan tarikatının mensupları olan Amishler’e bugün Pennslyvania, Ohio, İndiana başta olmak üzere ABD’nin birçok eyaletinde rastlamak mümkün. Sayılarının 170 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.1800’lü yılları anlatan film sahnelerinden fırlamış gibi giyinen Amishler, hâlâ Avrupa’dan Amerika kıtasına göç ettikleri günkü şartlarda yaşıyorlar.
Amishler’in ilk hali olan Mennocular,16. yüzyılın başında İsviçre’de, reform hareketleri sırasında vaftizmi reddeden ve yeniden takdis olmaya inanan gruplar arasında ortaya çıkmış. “Yeniden Takdis” hareketini savunanlar, Hıristiyan anne babadan doğmuş olanların bile Hıristiyan kabul edilemeyeceğini iddia ediyor ve herkesin 18 yaşına gelince kendi rızası ile dine kabul törenine katılması, yani takdis edilmesi gerektiğine inanıyorlardı. Çünkü olgunlaşmamış bir insanın dinin gereklerini anlamasına imkân yoktu. Gerçek bir Hıristiyanın kendi rızası ile bu yolu seçmesi gerekiyordu. Bu akımın önderi ise 1530’lu yılların tanınmış gezici rahibi Menno Simons. Katolik papazken, ‘Yeniden Takdis’e inanmaya başlayan Menno’nun çevresinde insanlar toplanmaya başlar. Ancak kilisenin yoğun baskısı ile karşılaşırlar. Katolik kilisesi, Mennocular’a karşı acımasız bir savaş başlatır. Yüzlercesi öldürülür. Bu arada kendi içlerinde de ayrılıklar başlar. Amishler, Mennocular ve Bretenler olarak üç gruba bölünürler. Bugün dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca Mennocu var. ABD’de ise sayıları 1 milyon civarında. Amishler ise sadece ABD’de var ve sayıları yaklaşık 170 bin. Bretenler’in sayısı ise birkaç bin civarında.
Amishler’in hikayesi,1693 yılında İsviçreli Jacob Amman ile başlıyor. Amman’ın adına izafeten Amishler olarak adlandırılan grup, temelde ‘Yeniden Takdisçiler’le benzer görüşleri savunsa da, teknolojiyi kullanma konusunda farklı düşünüyor. Gerçek Hıristiyanlığın Hz. İsa gibi yaşamak olduğuna inanan Amishler, İncil’de yer alan “Dağdaki Vaiz”in ilkeleri doğrultusunda yaşama taraftarıdırlar. Toplumdan uzak bir hayat sürmeyi savunurlar. Dünya ile ilişkiler en az seviyede olmalı, teknolojiden uzak kalmalıdır. Çünkü teknolojinin insana dünyayı sevdireceğine inanırlar. Bugün hâlâ at arabasına binmelerinin, elektrik yerine gaz lambası kullanmalarının temelinde bu inanış yatıyor.
Avrupa’daki baskılar hayatı iyice yaşanmaz hale getirince, Mennocular dini özgürlük vadeden ‘Yeni Dünya’ya göç etmeye karar verirler. Ellerinde ne varsa satarak, soluğu New York limanında alırlar. Pennsilvanya’nın efsanevi valisi William Penn, kavga gürültü bilmeyen, el emeği ile kazanan ve oldukça çalışkan olan bu gruba kucak açar. Ailelere topraklar tahsis edilir, onlar da en iyi bildikleri iş olan tarıma başlar.
Temel felsefelerini alçak gönüllülük ve aileye sadakat olarak açıklayan Amishler’i diğer Yeniden Takdisçiler’den ayıran en büyük özellik teknolojiyi tamamen reddetmeleri. Bütün Yeniden Takdisçi gruplar aynı dini inanışa sahip olsalar da, Mennocular tarımda traktör kullanırken, Amishler hâlâ sabanı tercih ediyor. Mennocular çok sade olmak şartıyla birkaç renkli kıyafet giyerken, Amishler tek renkli ve baskısız kumaştan kıyafetlerde ısrar ediyor. Bir anlamda Amishler, Yeniden Takdisçilerin en tutucu grubu.
Mennocu gruplar, savaş karşıtı olarak biliniyor. Nereden gelirse gelsin kendilerine yapılan saldırılara karşılık vermiyorlar. Avrupa’da din savaşlarına katılmayıp Amerika’ya kaçmalarının gerekçelerinden biri de bu. Kavga etmemeyi Hz. İsa’nın temel öğretileri arasında görüyorlar. Bu nedenle askere de gitmiyorlar.
Yeni Dünya’ya göç eden Amishler’in torunları ülkenin 22 eyaletinde ve Kanada’da hâlâ aynı şartlarda yaşıyorlar. En kalabalık ve toplu oldukları yer, New York’a 2 saat mesafedeki Pennsilvanya’nın Lancaster bölgesi. Son dönemde artan nüfus nedeni ile, özellikle kendilerine kolaylıklar sağlayan Wisconsin eyaletine de yoğun bir göç var.
Giyimleri ile dikkat çekiyorlar
Amishler, yazılı olmayan kurallar zinciri “Ordung” doğrultusunda hareket ediyorlar. Erkekler koyu renkli, uzun, düz, yakasız pardösüleri ile tanınıyor. Sade renkli, uzun kollu, yakasız gömlekler giyiyorlar. Kışın siyah fötr, yazın hasır şapka takıyorlar. Ayakkabı ve çorapları da siyah. Erkekler bıyık bırakmıyor. Evlendikten sonra da genellikle bıyıksız sakal bırakıyor. Amish kadınları da erkekleri gibi sade ve düz elbiseler giyiyor. Uzun kollu, uzun etekli tek parça elbise, küçük büyük tüm hanımların üniforması. Saçlar hiç kesilmiyor, topuz yapılarak arkada toplanıyor. İbadet ederken saçların kapalı olmasına özen gösteriliyor. Evleninceye kadar başlar siyah örtü ile kapatılıyor, evlendikten sonra beyaz başörtüsü kullanılıyor. Mücevher takmaları ve makyaj yapmaları tümüyle yasak. Baskılı ve renkli kumaşları da reddeden hanımların en büyük süsleri ise çok özel zamanlarda başlarına taktıkları çiçekler. Amish kadınlarının en önemli görevi erkeklerine hizmet etmek ve çocuk yetiştirmektir. Pek çoğu 7—8 çocuk annesi kadınların hobilerinin başında ise “kırkpare” olarak bilinen, parça kumaşlardan üretilen ev eşyaları yapmak geliyor.
Çocuklara 8 yıllık kilise okulu
Çok çalışkan olan Amishler, boş kalmanın aklı şeytani duygularla meşgul edeceğine inanırlar. Amish sözlüğünde “teknoloji” ve “ilerleme” kelimeleri bulunmuyor. Elektrik, araba, telefon, traktör gibi yeniliklerin kendileri için değil, “dış dünya” için olduğuna inanan Amishler, teknolojinin aile bağlarını zayıflatacağını düşünüyorlar. Amish çocukları sadece 8 yıl okuyor. Kendi kiliseleri tarafından işletilen, tek odalı dini okullara giden çocuklar burada okuma—yazma öğreniyorlar. İncil derslerine, İngilizce’ye ve Almanca’ya çalışıyorlar. İlahi okumak için müzik dersleri alıyorlar. Öğretmenler genelde bu okuldan mezun olmuş 17—18 yaşındaki bekar kızlar.1972 yılında Amerikan Yüksek Mahkemesi, açılan bir davada Amish çocuklarının 8 yıllık okuldan sonra eğitimlerine devam etmeleri için baskı yapılmasını dini özgürlüğe aykırı bulmuş. Bazı modernist Amish ve Mennocu aileler ise çocuklarını liseye ve üniversiteye gönderebiliyor.
İbadetler evde yapılıyor
Kendi aralarında Almanca’nın bir lehçesi ile konuşan Amishler, uzun zamandır Amerika’da yaşamalarına rağmen çok aksanlı İngilizceleri ile dikkat çekiyorlar. Çocuklar okulda İngilizce öğrenseler bile ibadetlerini Almanca yaptıkları için, günlük hayatta da bu dil ağır basıyor. Amishler’in ibadetleri de diğer Hıristiyanlarınkinden farklı. Pazar ayinlerini kiliselerde yapıyorlar. Üç saati bulan ayinden sonra her hafta birinin evinde yemekli toplantı düzenliyorlar. Dönüşümlü olarak devam eden ayinlerde İncil okunuyor. Çok ciddi bir ortamda gerçekleşen ibadetler sırasında kısık sesle ve yavaş bir tonda ilahiler okunuyor. Müzik olmadan, Almanca gerçekleştirilen ayin sırasında kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde, arkalıksız tahta sehpalarda oturuyor.
Kendilerini “özel insanlar” olarak kabul eden Amishler, Tanrı’nın insanı basit ve sade bir yaşam için yarattığına inanıyor. Disipline büyük önem veren, kendilerini inançları doğrultusunda yaşamak için adayan, alçakgönüllü olmayı temel felsefeleri sayan Amishler, Tanrı’nın kendilerini dış dünyadan özel olarak koruduğuna inanıyorlar. İbadetlerini bıraktıkları zaman Tanrı’nın da kendilerini terk edeceğini ve bozulacaklarını düşünen Amishler, aile bağlarına da çok önem veriyorlar.
Vergi vermeden yaşıyorlar
Devletin Amishler’den vergi alma girişimleri bugüne kadar başarısızlıkla sonuçlanmış. Kendi halinde yaşayan, birkaç atı ve ineği olan, tarımla uğraşan bu insanlara vergi memurlarının haciz girişimleri, kamuoyu baskısı ile geri tepmiş. Bir kuruşluk gelirden bile vergi alan devlet de, Amishler’e göz yummuş. Kendi halinde geçinen vatandaşların ne bankada hesabı var, ne sosyal güvenlik numarası, ne de sağlık ve emeklilik sigortası. Sadece, ürettiklerini “normal” insanlara satanlar yerel gelir vergisi ödüyor belediyelere. Bir de sahip oldukları tarla ve evler için emlak vergisi veriyorlar. Büyük şehirlerin lüks marketlerinde, Amishler tarafından üretilen kekler, reçeller, ekmekler tamamen doğal olduğu için yüksek fiyatlarla tüketicilere sunuluyor. Tarım dışında marangozluk ve demircilik gibi işlerle de uğraşan Amish ustalarından “dış dünya”ya iş yapanların arasında milyoner olanlar da var. Bazıları kazandıklarını cemaat için harcıyor. Amishler, mallarını değerinden fazlaya satmanın büyük günah olduğuna inanıyor. Bu nedenle birçok doğal ürün, oldukça ucuz ve cazip fiyatlarla toptancılar tarafından toplanıyor.
Yabancı ile evlilik yok
18 yaşını dolduran Amish kızları ile 20’li yaşlarının başındaki erkekler artık evlenmenin arifesindedir. Gençler, kendi aralarında gizlice görüşerek evlenmeye karar veriyorlar. Pazar toplantıları veya hasat törenlerinde birbirini görerek beğenen gençler, çok kısıtlı olan boş zamanlarında buluşarak, birbirlerini tanımaya çalışıyorlar. En popüler buluşma mekanları ise, minik derelerin üzerindeki kapalı köprüler. Gençler buralarda gözlerden uzak bir ortamda konuşma imkanı buluyorlar. Ailelerin rızası ile yapılan evlenme teklifi, hasat mevsiminden önce başkalarına açıklanıyor. Kasım ayı ise evlilik ayı.
Amishler’in diğer Hıristiyan grupları gibi misyonerlik amaçları bulunmuyor. İnanışlarını yaymak için çaba içinde değiller. İçlerine katılmak isteyenlere şaşırıyorlar. Normal hayata alışmış birinin aralarında dayanamayacağına inanıyorlar. Bir yabancı, uzun süren bir denemeden sonra tamamen Amish olduğuna diğerlerini ikna ederse, yaşlıların huzurunda bilgilerini sergileyip cemaate katılabiliyor. Ama bugüne kadar bu yolla Amish olanların sayısı 3’ü 5’i geçmiyor. Büyük oranda mısır eken Amishler’in kavun, kabak ve domatesleri de çok meşhur. İneklerinden aldıkları sütlerle yaptıkları tereyağı da oldukça talep görüyor. Amishler’in teknolojiyi kullandıkları tek yer de, mazotlu jeneratörlerin çalıştırdığı süt sağma makineleri. Jeneratörler bir de çok sıcak havalarda pervaneleri çalıştırma amacıyla kullanılıyor. Her köyde bir tane telefon var ve açık havada bulunuyor. Acil durumlarda kullanılıyor.
Doktor nedir ki?
Genelde doktora gitmeyen ve geleneksel metodlarla tedavi olan Amishler, çok gerekmedikçe hastaneye uğramıyor. Gidenlerin masrafları ise, cemaat tarafından toplanan paralarla ödeniyor. İmece usulünün çok yaygın olduğu Amishler’de evlenen gençler bir süre anne babaları ile birlikte oturuyor. Genelde 7—8 çocukları olan aileler iyice kalabalıklaşınca, cemaat yeni bir ev yapımı için destek veriyor.
Amishler fotoğraflarının çekilmesini istemiyorlar. Bu bilgi bölgeye giden herkese bir şekilde anlatılıyor. Fotoğraflarının çekildiğini görürlerse arkalarını dönüyorlar. İncil’deki bazı ifadelerin ‘görüntü’yü yasakladığını düşünüyorlar. Bu nedenle küçük çocukların oynamaları için yapılan “kız bebekler”in yüzleri boş. Erkek bebeklerin ise yüzü var. Kız—erkek arasındaki farkı ise eski bir gelenek olarak ifade ediyorlar.
 

Metin BOSNAKMetin BOSNAK