İnternet Gazeteciler Derneği İstanbul Bölge Sorumlusu ve Egemen Gazetesi Genel Yayın Direktörü Boğaç Yüzgül, üç yıla yakın bir süredir çok tartışılacağı ileri sürülen 'New York'ta Beş Minare' adlı filmi yorumladı. 'New York'ta Beş Minare' filminin gala gösterimien katılan Boğaç Yüzgül', gala gösteriminin gerçekleştirildiği Kanyon Alışveriş Merkezi'nden sükut-u hayale uğramış bir biçimde ayrıldı.
İşte Boğaç Yüzgül'ün, 'New York'ta Beş Minare' filmi ile ilgili cesur ve çarpıcı yorumu:
'Filmin frağmanlarını izleyen ben ve benim gibi birçok kişi, filmin; Türkiye'nin demokratik ve laik düzenine karşı tehdit içeren 'Siyasal İslam'a karşı yapılmış bir film olduğunu sanmıştı. Ama film, asıl amacının ne olduğunu daha 17. dakikasından ortaya koymaya çalıştı ve bu son sahnelere kadar sürdü. Doğrusu, Mahsun Kırmızıgül'ü; 'Mesaj verme' konusundaki başarısından dolayı kutlamak lazım. Size bu çarpıcı mesajı kısaca özetleyeyim: 'Yaşanan azı dinci terör oyalları ile ilgili olarak, ABD'de yaşayan bir din adamının bağlantılı olduğu şüpheleri ortaya çıkıyor ve iki kahraman Türk Polisi; bu elebaşıyı yakalamak üzere; New York'a gidiyor. O da ne, hakikaten New York'ta, 'Hacı Gümüş' adlı bir din adamı ki nüfuslu ve zengin bir din adamı(!); birçok bağlantısı var. Bizimkiler, ABD'nin de ortak operasyonla yakaladığı Hacı Gümüş'ü tam 'İade' ile alıp Türkiye'ye getirecekler, adam kenid yandaşlarınca kaçırılıyor. Derken O da bizimkileri nüfuslu makamına kaçırtıp, masumluğunu ifade ediyor. Ama işte herşey bu noktada başlıyor. ABD'de yaşayan din adamı o kadar masum(!), o kadar temiz(!) ki; bir anda bizim polisleri de inandırıyor. Ve onlar da Türkiye'yi inanırmaya çalışıorlar. En sona doğru bir sahne ise çok daha çarpıcı: Sözde gerçek terör bağlantısı yakalanıyor ve ayın koğuşta kalırlarken; Emniyet Genel Müdrü gelip, 'Senden devletim ve teşkilatım adına özür diliyoruz' diyor. Tahmin ettiniz mi kim aklandı ya da çok masum ve sevecen gösterildi bu filmde? Tabii ki Fethullah Gülen.. Taşlar her sahnede yerine tek tek oturuor. Evet, Mustafa Kemal Atatürk'ü küçük gören hatta bir yerde 'Karalama' kampanyası bile sayılabilecek 'Veda' ve 'Mustafa' filmlerinden sonra bir de 'Aklama' yapılmalıydı, o da Fethullah Gülen'e nasip oldu. Bu kaar açık açık bir 'Cemaat Aklama' çabası varken; insanın içinden kurgusal olaak baarılı olmasını ya da aksiyon sahnelerindeki çekim kalitesini yazmak ne yazık ki gelmiyor...'
