Gündem
Giriş Tarihi : 31-05-2011 15:29

BLANLI UYARISI

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın ''Balyoz Planı'' soruşturması kapsamında tutuklanmasıyla ilgili, ''Bu konumdaki insanların, yani üzerinde rütbe taşıyan, üniforma taşıyan insanların, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde belli bir noktada görev yapan insanların, kamuoyunda bir itibarı, ismi bulunan insanların tutuklanması cihetine gidilirken çok daha fazla düşünmek, çok daha ince düşünmek ve tutuklamayı bir kenara koyarak daha çok serbest bırakılma yönünde bir karar vermek gerekir diye düşünüyorum'' dedi.

BLANLI UYARISI

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın ''Balyoz Planı'' soruşturması kapsamında tutuklanmasıyla ilgili, ''Bu konumdaki insanların, yani üzerinde rütbe taşıyan, üniforma taşıyan insanların, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde belli bir noktada görev yapan insanların, kamuoyunda bir itibarı, ismi bulunan insanların tutuklanması cihetine gidilirken çok daha fazla düşünmek, çok daha ince düşünmek ve tutuklamayı bir kenara koyarak daha çok serbest bırakılma yönünde bir karar vermek gerekir diye düşünüyorum'' dedi.

NTV'de katıldığı canlı yayında, Balanlı'nın tutuklanmasıyla ilgili değerledirmesi sorulan Arınç, tutuklamanın hangi delillere dayanılarak gerçekleştiği konusunda bilgi sahibi olmadığını, bu karara karşı itiraz yolları bulunduğunu söyledi.

Hukuk açısından, eldeki bilgi ve belgelerin ağırlığının Balanlı'nın tutuklanmasına yol açmış olabileceğini kaydeden Arınç, şunları söyledi:

''Ancak, vicdani açıdan ve bir kamu yararının da aranması gerekçesiyle, ben şahsen gönlümden şöyle geçiriyorum: Tutuklamalar mutlaka istisnai olmalı. Bu konumdaki insanların, yani üzerinde rütbe taşıyan, üniforma taşıyan insanların Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde belli bir noktada görev yapan insanların, kamuoyunda bir itibarı, ismi bulunan insanların tutuklanması cihetine gidilirken çok daha fazla düşünmek, çok daha ince düşünmek ve tutuklamayı bir kenara koyarak daha çok serbest bırakılma yönünde bir karar vermek gerekir diye düşünüyorum. Ama buna hakim karar verecek. Yani ben sadece tavsiyede bulunabiliyorum. Tutuklamayı bir kenara koyun, hiç akınıza getirmeyin, kim olursa olsun. Ama çok ciddi, kamuoyunu sarsabilecek, hakikaten verilecek ceza nispetiyle çok büyük bir cezanın delilleri elinizdeyse buna hiç kimse bir şey demez.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugün üst düzey kademe komutasındakilerin hukuka bağlı olduklarını, yargılanması gereken kişiler noktasında hiçbir ayrım yapmadıklarını, kendilerinden istenen belge ve bilgileri zamanında, anında yargıya gönderdiklerini de biliyorum. Dolayısıyla bu takdir edilecek davranışa karşı, gelişi güzel tutuklamalar, ince ayar yapmadan verilecek tutuklama kararları, hatta bir kişi için değil, geçmişte 100 kişi, 103 kişi için de tutuklama kararları verildi. Bir şeyin arifesinde tutuklama kararları verilmesi, sonra salıverilmeleri bir yıpranmaya yol açıyor. Bu hukukun da yıpranmasıdır, Türk Silahlı Kuvvetlerinin de o kişilerin de yıpranmasıdır. Kamuoyunda itibar kaybediyorlar.''

İddia edilen şeylerin hazmedilecek şeyler olmadığını, bunların demokrasilerde yeri olmadığını, Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen karşılığının mutlaka uygulanması gerektiğini belirten Arınç, ''Ama görev başındaki veya rütbe taşıyan insanların, kamuoyunda belli görevleri yapan insanların tutuklanmalarına yol açacak kararı verirken daha özenli, daha dikkatli olmamız lazım ve bazı kurumları yıpratılmaktan kurtaracak bir hassasiyeti göstermemiz lazım'' diye konuştu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Özel hayatın gizliliğini ihlal, iğrenç bir şey hem ceza hukuku bakımından hem özel hayat bakımından ama bu yapılıyor. Bunu, bütün teknolojik aygıtlarla veya elde edilmiş insanlar marifetiyle yapıyorlar'' dedi.

Arınç, NTV'de katıldığı canlı yayında, ''MHP'deki kasetlerin, internet ortamında yayımlanması ve bunu herkesin izlemesi bir güvenlik zaafiyeti midir?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:

''Meclisin kapanmasına yakındır ceza kanununda bazı değişiklikler öngören tasarıyı Meclise getirdik, Adalet Komisyonundan da geçirdik. Bunun ilk üç maddesi özel hayatın gizliliği, telefon dinleme, ortam dinlemesi. Bunların cezalarını artırıyorduk. Komisyonda bütün bu görüşmelerin tutanakları vardır. Üç maddenin de cezasını azaltıyorduk. Bunlar da özellikle basın mensuplarının, gazetecilerin bugün şikayetçi olduğu konular.

Adli yargılamayı etkilemeye teşebbüsten dava açılıyor, soruşturmanın gizliliğini ihlalden dava açılıyor ve basın yayın yoluyla işlenirse ceza yarı miktarda da artıyordu. Özel hayatın gizliliğini ihlal edenlere daha ağır ceza verelim çünkü iş iyice ayyuka çıktı, rezalet noktasına ulaştı. Bir taraftan da gazetecileri ceza tehdidinden kurtaralım. Tamam basında yazılanları biliyorsunuz, hepsine de karşı çıktılar ve son günlere geldi, Meclis kapanıncaya kadar bu çıkmadı. 12 Haziran'dan sonra Meclis sahip çıkarsa çıkacak.

Özel hayatın gizliliğini ihlal, iğrenç bir şey hem ceza hukuku bakımından hem özel hayat bakımından ama bu yapılıyor. Bunu, bütün teknolojik aygıtlarla veya elde edilmiş insanlar marifetiyle yapıyorlar. Toplumda bunu yapabilecek tıynette herhalde insanlar bulunuyor.''

-''HER ERKEK, ŞU YA DA BU SEBEPLE BÖYLE BİR ZAAFA DÜŞMÜŞ OLABİLİR''-

Söz konusu görüntülerin çekilmesi ve belirli bir amaçla yayımlanmasının suç olduğunu belirten Arınç, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'yi ise benzer bir konudan dolayı mağdur olarak savcılığa başvurduğu için tebrik etti.

Arınç, şöyle konuştu:
''Bunların çekilmesi ve belirli bir amaçla yayınlanması suç teşkil eden bir olay ama nasıl bulacaksınız ve kimi cezalandıracaksınız? Bunu, bana sordukları zaman, ben bu kasetlerde görülen kişilerin bizzat savcılıklara ifade vererek bilgi ve belge temin ederek olayı ortaya çıkarmaları gerektiğini söyledim ama başta Sayın Deniz Baykal ve sonra MHP kasetlerinde isimleri geçen kişilerin hiçbirisi ne savcılığa gitti, ne bilgi verdi ne belge verdi. Bir kişi hariç; o da CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi. Kendisinin 'bir bayanla ilgili uygunsuz görüntüleri' denen bir kaset yayınlanmıştı. Dün iddianamesini okudum ve Sayın Hamzaçebi'yi tebrik ediyorum. Belki haberi oldu, toplumun olmadı, diyor ki orada: Bu bayan şu şu tarihlerde geldi, sonra da benimle yakınlık kurmak istedi, beni şuraya davet etti, şu vaziyette oldu. Kadının ismini veriyor, gittikleri yerin ismini veriyor ve sonunda savcılık olayı aydınlattı. Oradaki kadınla ilgili olarak 6 yılla başlayan bir ceza talebiyle iddianame tanzim edildi.

Şimdi Sayın Hamzaçebi, bunu bir insani zaaf olarak değerlendiriyor kendi açısından, olabilir. Her erkek şu ya da bu sebeple böyle bir zaafa düşmüş olabilir ama bunu kamera altına alarak bunu siyasi amaçla, çıkar amacıyla kullanmak isteyen bir tezgahı bozdu. Neyle bozdu Hamzaçebi bunu, gitti savcılığa ifade verdi olayı aydınlattı.

MHP'nin 10 tane... Başkanlık Divanı'nda adam kalmadı. Gidin kardeşim, kimdir bunlar, gittiğiniz yer neresidir, bunu kim yapmış olabilir, isimlerini söyleyin bundan sonrakilere ibret olsun, bir daha böyle bir terbiyesizlik yapılmasın, sizin açınızdan değil belki ama bunları kullanan insanlar bir daha cesaret edemesin.''

Olayın sorumlularının bulunması konusunun tek başına partisine yüklenemeyeceğini ifade eden Arınç, ''(Başbakan bu işi çözsün, AK Parti bunu halletsin), Müneccim miyiz biz?'' diye sordu.

Arınç, ''Bu işi savcılıklar çözecek. Sen de olayın mağduruysan veya olayda ismi geçen bir insansan, gidip geldiğin yerler de olduğuna göre, git savcıya de ki: Ben şu şu şu tarihlerde, şu şu şunlarla ilişkim oldu, şuraya şuraya gittim bana bunu filan kişi yaptı veya yapmış olabilir. Bunlar gizli olacak, soruşturma gizlidir. Sonunda Hamzaçebi'nin olayında olduğu gibi bir dava açılsın ki bu edepsizler, bu terbiyesizler, bu çıkar amaçlı bu işi yapan insanları, toplum da bir şekilde onları hem tespit etsin hem de bunlardan kurtulsun'' diye konuştu.

-''HİÇ AKLIMA GELMEZDİ''-

Arınç, Bursa'dan aday gösterilmesi ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, ''Ben siyasi hayatıma Manisa'da başladım, Manisa'da bitirmek isterdim, bu çok açık. Hiç aklıma da gelmezdi ama Sayın Başbakanımız sadece benim değil bazı bakan arkadaşlarımı da başka illerden aday olmalarını çok daha uygun gördü, bana da nezaketen bunu anlattı. Ben yüzde yüz hak verdim ve büyük bir memnuniyetle Bursa'ya gittim'' dedi.

Bursa doğumlu olduğunu belirterek orada güzel karşılandığını söyleyen Arınç, CHP'nin Bursa mitingine yönelik eleştirilerde bulundu. Bir pankartın kendilerini çok yaraladığını belirten Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise bu tür pankartlardan keyif aldığını, okuduğunu ve yorumladığını belirtti.

''Benim hala beynim var, o yüzden AK Parti'ye oy vermeyeceğim'' ya da ''Beyinsiz değilim ki AK Parti'ye oy vereyim'' şeklindeki pankartları eleştiren Arınç, ''Bu halka, AK Parti'ye oy veren insanları 'bidon kafalı' ya da 'göbeğini kaşıyan adam' demekle eş değer bir pankarttır'' değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu'nu okuduğu pankartlardan dolayı kınayan Arınç, ''Bursalılar çok akıllı insanlar, kime oy vereceklerini de bilirler'' dedi. Kılıçdaroğlu'nun ''Makaram sarı bağlar, Tayyip söyler Arınç ağlar'' sözlerini eleştiren Arınç, bunun bir siyasi partinin genel başkanına yakışmadığını söyledi.

Arınç, bir başka soru üzerine AK Parti'nin bu seçimde de çok başarılı olacağını ifade etti.

Kılıçdaroğlu'nun ''ciddi olmayan şeylerle oy toplamaya çalıştığını'' savunan Arınç, ''Sırtında yumurta küfesi yok, sadece iktidara yakın olabilmek, oy oranını artırabilmek için bunları yapıyor'' dedi.

AdminAdmin