Politika
Giriş Tarihi : 21-05-2011 10:43

DEVLET BAHÇELİ'NİN EŞKENAR ÜÇGEN FORMÜLÜ

CNN Türk’te canlı yayınlanan Liderler Zirvesi programına katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin meclis dışında bırakılması yönündeki öngörülere, ‘eşkenar üçgen’ formülüyle yanıt verdi. Bahçeli, “-“MHP’nin şu andaki ortamda etkisizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması ve meclis dışında kalması gerekiyor bunlara göre. Bunu bir eşkenar üçgen olarak tanımlıyorum şu an için. Bir köşede Sayın Başbakan, öbür köşesinde Fethullah Gülen, öbür köşesinde ise İmralı’da yatan. Bu kadar açık. Bunu algılamayacak kadar MHP, dilsiz, kör, sağır değil”Bahçeli aynı zamanda, “MHP, hiçbir şart altında, hiçbir tehdidi kabul etmeyen önemli bir siyasi kuruluştur. Böyle tehditleri de hiçbir zaman karşılıksız bırakmaz” dedi.

DEVLET BAHÇELİ'NİN EŞKENAR ÜÇGEN FORMÜLÜ

CNN Türk’te canlı yayınlanan Liderler Zirvesi programına katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin meclis dışında bırakılması yönündeki öngörülere, ‘eşkenar üçgen’ formülüyle yanıt verdi. Bahçeli, “-“MHP’nin şu andaki ortamda etkisizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması ve meclis dışında kalması gerekiyor bunlara göre. Bunu bir eşkenar üçgen olarak tanımlıyorum şu an için. Bir köşede Sayın Başbakan, öbür köşesinde Fethullah Gülen, öbür köşesinde ise İmralı’da yatan. Bu kadar açık. Bunu algılamayacak kadar MHP, dilsiz, kör, sağır değil”Bahçeli aynı zamanda, “MHP,  hiçbir şart altında, hiçbir tehdidi kabul etmeyen önemli bir siyasi kuruluştur.  Böyle tehditleri de hiçbir zaman karşılıksız bırakmaz” dedi.       

 

Bahçeli, CNN Türk'te canlı yayınlanan Liderler Zirvesi programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

 

 Son dönemde MHP'ye yönelik gelişmeler konusunda kendisinin ya da parti yöneticilerinin Çankaya Köşkü ile bir görüşmesinin olup olmadığı sorusuna,  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile herhangi bir temasları olmadığını söyledi.

 

MHP yöneticilerine ilişkin kasetler konusundaki sorular üzerine Bahçeli,  Türk siyasi hayatının gittikçe kirlendiğini, uzun zamandır bir “kaset siyaseti”  izlendiğini vurguladı. Bu siyasetin bir parçasının MHP olduğunu dile getiren Bahçeli, kasetlere konu olan 4 mensuplarının görevlerinden ve milletvekilliği adaylığından çekildiklerini anımsattı.

 

Bunu, süreli bir tehdit ve şantajın izlediğini hatırlatan Bahçeli, şöyle konuştu:

 

 “Yapılan şey, açık bir tehdit ve şantaj. Demokrasiyle yönetilen bir ülkede siyasi partilere hiç kimse bir tehdit ve şantajda bulunamaz,  bulunmamalıdır. Hele bu MHP ise bunu kabul etmemiz mümkün değil. Dolayısıyla bu tehdit ve şantajı reddedecek bir ifade olarak, 'kimin elinde ne bilgi, ne kaset varsa istediği zaman, istediği şekilde açıklayabilir. İsteyen istediği şekilde bu kasetleri kendi medyalarında kullanabilir. Bu aşamada isimleri bahsedilen kişilerin istifasını kabul etmeyeceğimi' ifade ettim. Şu anda arkadaşlarımız her an istifa edebileceklerini belirtmelerine rağmen bu açıklama doğrultusunda istifalarını kabul etmedim. İsteğim üzerine istifa edebileceklerini ayrı ayrı söylediler, ben de seçimlere 25 gün kala buna gerek olmadığını belirttim.”

 

Bahçeli, siyasi iktidarın, MİT'in, Emniyet Genel Müdürlüğü, Bilgi İletişim Teknolojileri Başkanlığı, savcıların bu aşamaya kadar olaylara çok kayıtsız kaldığını, herhangi bir adım atmadıklarını ifade ederek, “Dolayısıyla devleti yönetenlerle, devletin kurumlarının bu kaset çirkinliğine hiç ilgi duymaması hali çok daha üzücü” dedi.

 

 Kasetleri yayınlayan internet sitelerine ilişkin bazı ipuçları elde ettiklerini ve suç duyurusunda bulunduklarını anlatan Bahçeli, “MHP, hiçbir şart altında, hiçbir tehdidi kabul etmeyen önemli bir siyasi kuruluştur. Böyle tehditleri de hiçbir zaman karşılıksız bırakmaz. Ancak devletin bu kadar kayıtsız kaldığı bir yerde bizim için tek bir yol kalıyor o da 12 Haziran milletvekilliği genel seçimlerinde milletimize başvurmaktır. Olayları milletimiz çok yakından takip ediyor. Böyle bir durum karşısında biz önce Allah'a sığınıyoruz sonra  milletimize güveniyoruz. 12 Haziranda sonuçlar ne çıkacak onu da merakla  bekliyoruz” diye konuştu.

        

BU KURAL HEPİMİZ İÇİN GEÇERLİ

        

İlk istifaları kabul etmekle hata yaptığını düşünmediğini söyleyen Bahçeli, partide sorumluluk üstlenen kişilerin özel hayatlarında çok dikkatli olması gerektiğini, bu tür olayları hiçbir milliyetçinin, ülkücünün kabulünün mümkün olmadığını, bu kişilerin partiyle ilişkilerini kesmesi gerektiğini vurguladı. Bahçeli, “Bu konuda MHP, hassasiyeti olan, tavizi olmayan bir siyasi kurumdur. Hepimiz için geçerlidir bu kural” dedi.

 

Bahçeli, MHP'nin duyarlılığı içerisinde ortaya hassasiyetini koyup kararını aldığını ama bir de bu çirkin tezgâhı kuranlar olduğunu hatırlattı.

 

 

“Görüntüleri yayımlanmayan isimlerle ilgili daha sonra görüntüler ortaya çıkarsa nasıl bir tutum izleyecekleri” sorusu üzerine Bahçeli, “Gereği ne olursa yapılır. Kamuoyuna mal olur, MHP'yi ve toplumu önemli bir sıkıntıya koyacak bir ortam olursa gereği ne ise yapılır. 4 arkadaşımızı bir kenara bırakıp bundan sonra olanları göz ardı edecek durumda değiliz. 'Filan güne kadar bunları yapmazsanız yayınlarız' diyenlere ben diyorum ki hodri meydan. Sadece elinizdekiler değil, ne kadar varsa” diye konuştu.

 

12 Haziran sonrası için ortaya konulan bakış açıları ve bazı hazırlıkların MHP'nin kırmızıçizgileri ile çatıştığını dile getiren Bahçeli, MHP güçlenir, TBMM'de etkin bir konumda olur veya iktidar olursa bu şansın ortadan kalkacağını, bu nedenle bunun zafiyete uğratılmak istendiğini belirtti.

        

 

ARAÇLAR DEVLET KURULUŞLARINA AİT GÖZÜKÜYOR

        

Bahçeli, MHP Genel Merkezi çevresindeki siyah araçtan sonra ortaya bir de  sarı araç çıktığına dikkat çekilerek, “Bu araçlar kime ait” sorusunun  yöneltilmesi üzerine şu cevabı verdi:

 

“Bu, savcılığa dosya olarak verildi. Araçlarla ilgili tespit edilmiş bazı açıklamaları, görüntüleri ilettik. Bu çalışma tamamlanmadan şu şudur diyemeyiz. Bir telefon numarasını da savcılığa verdik. Bu konuda bilgi veremem.  Savcı, siyasi iktidar görevini yapacak. Bütün bunlarla ilgili ön bilgiyi tamamen vermiş olsak bugünkü iktidarın kontur tedbir almayacağını nereden bileceğiz.”

 

Devlet Bahçeli, bu araçların devlet kuruluşuna ait gözüktüğünü söyledi.

 

Şimdilik sustuklarını, avukatlarının kendisine verilen yetki çerçevesinde kamuoyunu bilgilendirdiğini anlatan Bahçeli, savcılığın gerekli çalışmaları yapmaması durumunda ise harekete geçeceklerini, ancak bu konuda bir süre veremeyeceğini, seçime 23 gün kaldığını ifade etti.

 

Bahçeli, şantaj mektubunun internet sitesinden kaldırılmasına yönelik taleplerinin reddedildiğini, bunun gerekçesinin ise “olay olmamıştır henüz”  şeklinde açıklandığını dile getirdi. Bahçeli, “Mahkeme kararı, yıllardır bağımsız yargı reformunun gerçekleşmemesi ve son yıllardaki yargıdaki siyasallaşmanın bir sonucu. Bu mahkeme kararlarına göre internet aracılığıyla istediğiniz şantajı yapabilirsiniz, ne kadar inandırabilirseniz. Bunun önüne kim geçecek? Bunu Türkiye, halk bekliyor. Türkiye bu kadar kuralsız, iktidarsız yönetilemez” dedi.

        

GÜLEN, TÜRKİYE'YE GELMELİ

        

Kaset şantajının ardından Gülen Cemaati'ne yönelik eleştirilerinin anımsatılması üzerine Bahçeli, bu eleştiriler nedeniyle parti tabanından kendilerine ulaşmış bir tepki olmadığını ifade etti.

 

Bu konudaki kanaatinin gittikçe kesinleştiğini dile getiren Bahçeli, bunu cemaatin mensuplarının da dikkate alması gerektiğini söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:

 

“Milliyetçi, ülkücü hareketin mensuplarının Sayın Fethullah Gülen Bey’e olan sevgi ve saygısı çoğalarak azalıyor. Çünkü yapılan yayınlar, bu yayınların hangi medya kurumları aracılığıyla yapıldığı, hangi köşe yazarlarının ne olduğu?  İçlerinden bir tanesi var, 'Ülkücü Gazete diye bir internet sitesi var, buranın okunmasını tavsiye ediyor. Bir tanesi var bir gün evvelinden MHP'nin liderinin istifa etmesi isteniyor, bir gün sonra tehdit mektubu çıkıyor.

 

Biz daha evvel bir açıklamada bulunduk. Eğer Türkiye'de şu an için her kaos, her kuralsızlık, her yasa dışı olayların tartışmasında bir cemaat ismi geçiyorsa, bu cemaatin bu zan ve töhmetten kendisini kurtarması lazım. Bunun için Sayın Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmesi lazım. Ya Türkiye'deki olayları yakından takip edemiyor veya takip edeceği kişiler doğru bilgi akışını ne ölçüde sağlıyor veya cemaatin Türkiye'deki bazı kurumlarının acaba Fethullah Gülen  Bey'in dışında kontrol altına alınan bir yapısı mı var?

 

Şu an için kimseyi korumaya hakkımız yok. Türkiye'nin durumu iyi değil.  Sayın Fethullah Gülen üzerinde çok uzun spekülasyonlar yapılıyor, kitaplar yazılıyor, bazı olaylar, tutuklamalar oluyor. Şimdi bunların hepsinin tartışıldığı yerde Türkiye'ye gelişiyle ilgili özel bir mazereti de kalmamış ise

 ABD'de niçin bulunuyor? Biz, 'bunlar anlaşılıncaya kadar faaliyetlerinizi dondurun askıya alın' dedik.”

 

EŞKENAR ÜÇGEN FORMÜLÜ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Birileri MHP’yi ele geçirmeye çalışıyordu, şimdi ise birileri MHP'yi devşirmeye çalışıyor.  Hepsinin de farklı amaçları var” dedi.

 

Bahçeli, CNN Türk'te canlı yayınlanan Liderler Zirvesi programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

 

 “Gülen Cemaati'nin MHP'ye dönük faaliyetleri konusunda elinizde ne tür duyumlar var?” sorusuna karşılık Bahçeli, duyuma gerek olmadığını, bazı gazete ve televizyonlar takip edilip, bazı köşe yazarlarının yorumlarına bakıldığında durumun anlaşılacağını söyledi.

 

 “Siyasi intihar mı, bir savaş mı var?” sorusuna karşılık Bahçeli,  bunların “saçma sapan düşünceler” olduğunu ifade etti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

 “MHP'nin şu andaki ortamda etkisizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması ve Meclis dışında kalması gerekiyor bunlara göre. Bunu iyi anlamak lazım. Bunu bir eşkenar üçgen olarak tanımlıyorum şu an için. Bir köşede Sayın Başbakan, öbür köşesinde Fethullah Gülen, öbür köşesinde ise İmralı'da yatan. Bu kadar açık.  Bunu algılamayacak kadar MHP, dilsiz, kör, sağır değil.”

 

Bahçeli, sert açıklamalarından sonra Gülen'den kendisine doğrudan ya da dolaylı bir mesaj gelmediğini bildirdi.

 

Türkiye üzerinde er veya geç Türk ve Kürt kökenlileri birbirine düşürme projesi olduğunu ve bunu teşvik edenler bulunduğunu dile getiren Bahçeli,  bunların malum olduğunu belirtti.

 

MHP ve Türkiye üzerinde bir oyun oynandığı değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, “Birileri MHP'yi ele geçirmeye çalışıyordu, şimdi ise birileri MHP’yi devşirmeye çalışıyor. Hepsinin de farklı amaçları var” dedi.

 

Türkiye'nin bir eşkenar üçgene hapsedildiğini, çözümün bu alan içinde arandığını savunan Bahçeli, “Bu alan içinde bulunuyorsanız muteber insansınız,  muteber gazetecisiniz, muteber aydınsınız ama bu alanın dışındaysanız Türkiye’nin her türlü gelişimine, demokrasisine, özgürlüğüne karşı çıkan bir insansınız”  diye konuştu.

 

“Gülen Cemaati'ni, dindar, muhafazakâr bir dini hareket olarak mı yoksa çizdiğiniz çerçevede politik hırsları, böyle bir beklentisi olan bir hareket olarak mı görüyorsunuz?” sorusuna Bahçeli, “Başlangıcı ilk cümleniz, devamı ikinci cümleniz. Yani şu an birbirini tamamlar hale geldi, boyutu genişledi.  Benim inancım; kabul ederler etmezler, gücünün biraz abartıldığı kanaatindeyim.  Biraz da bazı amaçların peşinde koşanların üzerine bazılarını yıkarak kendilerini kamufle ettiği bir alan haline geldiği kanaatindeyim” karşılığını verdi.

 

Bahçeli, bu şekildeki bir yapının da kontrol edilemediğini söyledi.

 

MHP'nin Türkiye'deki cemaatlere, tarikatlara, bir sosyal olgu olarak görüp hepsine eşit mesafede olduğunu vurgulayan Bahçeli, parti mensuplarının birçoğunun cemaatler ve tarikatlarla ilişkisi bulunduğunu, kimseye müdahale etmediklerini dile getirdi.

        

 

ENGİN ALAN, AHMET ŞIK, NEDİM ŞENER

        

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP İstanbul Milletvekili Adayı Engin Alan’a yönelik sözlerini ve ardından yapılan açıklamaların anımsatılması üzerine  şöyle konuştu:

 

“Üzücü, talihsiz bir açıklama. Balyoz veya Ergenekon savcılarının iddianamelerini çöpe atmasını gerektiren bir açıklama. Demek ki Sayın Başbakan her türlü davranışa karşı istediğini, istediği zaman yaptırabilecek bir pozisyonda olduğunu gösteriyor. O zaman Balyoz Davası ile Engin Alan'ın bir ilişkisi yok, Engin Alan'ın ayakta durma veya oturmasıyla bir ilişki kurmak  istiyor. Böyle bir talihsiz açıklama olabilir mi?”

 

Bahçeli, Engin Alan'ı bölücü teröre karşı verdiği mücadeleyle ele alarak,  kendisini bir kahraman olarak gördüklerini vurguladı.

 

“Tutuklu gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener hakkında ne düşünüyorsunuz, neden protesto eylemlerine ülkücüler katılmıyor?” sorusuna  karşılık Bahçeli, “Biz katılıyoruz ama eylem yönüyle katılmıyoruz” dedi.

        

KASETLERİ SEYRETMEDİM

 

Devlet Bahçeli, parti yöneticilerine yönelik kasetleri seyretmediğini ve  aldığı bilgiler doğrultusunda gerekli talimatları verdiğini söyledi.Önemli bir seçim sürecinde çok iyi hazırlanırken toplum üzerinde olumsuz  etkiler yaratabilecek davranışların milliyetçi, ülkücü insanlarca sergilenmesine  üzüldüklerini dile getiren Bahçeli, ancak bunların azimlerini kırmadığını  vurguladı. Bahçeli, buna karşın seçim gezilerinde milletten “bu neyin nesi”  gibi bir soruyla karşılaşmadığını belirtti.

 

Bahçeli, özel hayat tartışması konusunda, “Bu özel hayattır, bu işin genel hayatı parkta olur. Böyle terbiyesizlik olur mu?” değerlendirmesinde bulundu.

        

DİYARBAKIR'A GİDECEĞİM

        

 

Bahçeli, 6 Haziran'da Diyarbakır'a gidip gitmeyeceğinin sorulması üzerine, “Evet nasip olursa” yanıtını verdi.

 

“Her koşulda gidecek misiniz?” şeklinde sorulması üzerine de Bahçeli,  “inşallah” dedi.

 

Bahçeli, Ankara'da söylediklerini Diyarbakır'da da söylemek istediğini dile getirdi.

 

Uzunca bir süre bu bölgeye gitmediğinin söylenmesi ve bir köşe yazarının konuyla ilgili yorumlarının sorulması üzerine Bahçeli, köşe yazarının düşüncelerine katılmadığını ve doğru tespit yapmadığına inandığını söyledi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Sivas'ın ötesine bunlar geçemiyor”  ifadesini bir ara sık tekrarladığını hatırlatan Bahçeli, kendisinin Erzurum'a,  Malatya'ya, Elazığ'a ve diğer yerlere gittiğini, Başbakan Erdoğan'ın haklı bir eleştiri için “Sayın Bahçeli Erzurum'a gittiniz ama Ağrı'ya da geçebilirdiniz,  orayı ihmal ettiniz. Gitseniz iyi olur” demesi gerektiğini anlattı.

 

Diyarbakır'a gitme kararını, buna cevap için söylemediğini vurgulayan Bahçeli, “Türkiye'nin 2011 seçimleri sonrası bölünmeye yönelik bir faaliyeti konusunda çizilmiş bir senaryo önüme konmadan, bir milli görev yerine getirip,  bölünmenin merkezi kabul ettikleri alanda düşüncemi Diyarbakırlı vatandaşlara aktarmak istiyorum” diye konuştu.

 

Bahçeli, “İnanıyorum ki Diyarbakır halkı bizi çok iyi karşılayacaktır”  dedi.

        

YA SEV YA TERK ET” SÖYLEMİ

        

 “Ya sev ya terk et” sloganının MHP'nin bugüne kadar var olan sloganlarının arasında olmadığına dikkati çeken Bahçeli, bu ifadenin Kocaeli’nde bir gösteri sırasında bir arabanın üzerinde bulunduğunu, bunun da milliyetçi,  ülkücü harekete mal edilmeye çalışıldığını söyledi.

 

Bahçeli, “yaşa ve yaşat ilkesi”ni eskiden beri kullandıklarını, bunun kültürlerinden gelen bir anlayış olduğunu aktardı.

 

CHP'nin başına Deniz Baykal'dan sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun geldiği ve çalışmalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bahçeli, faaliyetlerini düzenli ve disiplinli bir şekilde yürüttüğünü gördüğünü belirterek, ancak politikalarından bir bölümünün Ak Parti'nin politikalarına destek verir ölçüde bulunduğuna dikkati çekti.

 

Yeni Anayasa tartışmalarıyla ilgili Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın seçimlerden sonra yapmayı planladığı Anayasa değişikliği konusunda, birileriyle anlaştığını ve uzlaştığını iddia etti.

 “Kim o birileri?” sorusu üzerine Bahçeli, “Zannediyorum İmralı ile yapılan müzakerelerde bu çerçeve...” dedi.

 

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın Anayasa'da yapılacak değişikleri seçim öncesinde açıklamasını, taahhütlerini söylemesini isteyerek, vatandaşların da bu  değişiklikleri okuyup, bu bilinçle sandığa gitmesi gerektiğini söyledi. Bahçeli,  bunun anlamının bir anlamda da referandum olduğu görüşünü kaydetti.

 

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ve Kandil ile görüşmeler yapıldığının dile getirilerek, “Bu yapılmamalı mı? Terörle mücadeleye de katkı verecekse... Yapılması doğal değil mi?” şeklindeki sorulara karşılık Bahçeli,  şöyle konuştu:

 

 “PKK terör örgütüdür. Bu örgüt, bu niteliğini koruduğu sürece Türkiye Cumhuriyeti Devleti PKK'yı muhatap alıp özel görüşme veya resmi görüşme yapmamalıdır. Bu, terör örgütünün alacağı mesafenin ucunu belirler. Bu, biraz terör, biraz tavizi beraberinde getirir. Ama PKK terör örgütü, tümüyle terör  faaliyetlerini sonlandırdığını, bütün militanlarını Türkiye Cumhuriyeti Devletine  teslim ettiğini, silahlarını bıraktığını ilan eder, ondan sonra da ben şu  şekliyle bir siyasal akım oluşturuyorum dediği vakit, o artık demokrasi  içerisinde muhatap alınabilir bir unsur olur. Ama şimdi bu, başka bir anlam taşır.”

        

DEMOKRATİK ÇÖZÜM ÇADIRLARI

        

 

İstihbarat örgütlerinin de görüşmeler yaptığının dile getirildiği belirtilerek, “Devlet, hükümet ve istihbarat örgütlerini ayrı raflara koymak mümkün müdür?” şeklindeki soruyu da Bahçeli, “İstihbarat teşkilatı, faaliyet alanı itibariyle herkesle görüşebilir, ancak bir başbakanın bilgisi olmadan  hiçbir görüşme yapamaz veyahut görüşmeleri net bir şekilde Başbakan'a iletmek  durumundadır. Başbakan da kiminle görüşeceğinin sınırını çizebilir. Yani müstakil, ayrı bir müsteşarlık, devlet içinde devlet değildir” yanıtını verdi.

 

Bahçeli, “Demokratik çözüm çadırlarına” yönelik tavrın sorulması üzerine ise terörün, amacını gerçekleştirinceye kadar bir elinde silah, diğer elinde insanlığın eriştiği bütün propaganda enstrümanlarının bulunacağını söyledi.

 

Devlet Bahçeli, “Silahlı güce yol açan davranışları başka bir alana çekerseniz o zaman olayı tam algılamıyoruz, anlamıyoruz veya yorumlayamıyoruz demektir. Yani bir elinde silah diğer elinde ise bilinen tüm yöntemler olur. Yedi yaşındaki çocuk da olabilir, intifada olabilir, ayaklanma da olabilir, çiçek dağıtımı olabilir, çadırlarda güzel güzel sohbetler de olabilir. Bütün bunların hepsinin amacı namlunun ucundaki hedeftir. Her şey kurşunla olmaz. Bazı şeyleri de bu yolla yaparsınız. O zaman bu iki elin örgütten çekilmesi lazım” diye konuştu.

 

AdminAdmin