Politika
Giriş Tarihi : 28-01-2025 12:18

Bahçeli'den terör örgütüne silah bırakma çağrısı

Bahçeli "Türk milleti kaçınılmaz olan son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır.Geliniz sınırlarınızı öldürmeden silahlarınızı öldürmeden önce siz kendi iradenize bırakınız. Pişman olduğunuzu, bu mücadelenin asla sonuç vermeyeceğini açıklayınız" dedi

Bahçeli'den terör örgütüne silah bırakma çağrısı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Grup Toplantısı'nda terör örgütü PKK'nın kendi iradesi ile silah bırakmasını gerektiğini söyledi. Bahçeli, terör örgütünün pişmanlığını dile getirmesi gerektiğini ifade etti.

"Bu açıdan şanı şerefi tarihi ve vicdani çok büyük olan Türk milleti kaçınılmaz olan son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır" diyen Bahçeli şunları ifade etti:

  • Bu açıdan şanı şerefi tarihi ve vicdani çok büyük olan Türk milleti kaçınılmaz olan son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır.
  • Geliniz sınırlarınızı öldürmeden silahlarınızı öldürmeden önce siz kendi iradenize bırakınız. Pişman olduğunuzu, bu mücadelenin asla sonuç vermeyeceğini açıklayınız.
  • Binlerce insanımıza yaşattığınız acılardan duyduğunuz pişmanlığı duyurunuz.
  • Küresel güçlerin hizmetinde bölgesel aktörler olmaya bir son veriniz.
  • Aziz milletimizin sizler için reva göreceği akıbete teslim olunuz.

Bahçeli terör örgütü elebaşı Öcalan ve DEM Parti'nin görüşmelerinin ardından 'çağrının' bir an evvel açıklanması gerektiğini dile getirdi.

Bahçeli, "Son olarak diyeceğim odur ki, Dem heyeti İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye'ye onun şartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir" dedi.

Bahçeli bu konuşmasından hemen öce sokağa çıkacakları uyardı. Bahçeli, "Yüreğiniz yetiyorsan çıkın" dedi. Bahçeli, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin 12 Eylül'de yarım kalan hesaplaşmaya dönük bir özlemi varsa kınında beklemekte yorulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu hatırlatıyor ve haykırıyoruz. Seçim beklentisi hayali bir beklentidir ve boşa kürek çekmektir" ifadelerini kullandı.

Bahçeli şöyle konuştu:

Suriye'nin yeni yönetiminin silah bırakmasını istediği terör örgütünün buna şimdiye kadar yanaşmaması hatta gündemine dahi almaması bir yönüyle küresel terör baronlarının ve destekçilerinin tembih ve teşvikiyle doğrudan bağlantılıdır. Bölücü terör örgütü silah bırakmıyorsa o silahları elinden alıp teröristlerin kafasında kırmak ve hepsini birden cezalandırmak Türkiye'nin beka ve güvenlik hakkıdır. Hakkımızı çiğnetmeyiz.

Çiğnemeye hazır edenleri de mahrum perişan ederiz. Bildiğiniz gibi bugün Misak-ı Milli'nin 105. yıl dönümüdür. Misak-ı Milli mülki millettir. Millet ise sonuna kadar sonsuza kadar Türktür. Son son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin hürmet ve rahmetle andığımız mebusları Türk milletinin meşru ve son direniş hattının hukuki belgesi olan Misak-ı Milli'yi kabul ederek bizlere hem miras hem de emanet olarak tevdi etmişlerdir. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Onların kaldırdığı sancak yere inmeyecektir. Misak-ı Milli silinmeyecek ufuk çizgimiz sönmeyecek meşalemizdir

Emperyalizmin taşeronu olan bölücü terör örgütünün tehdit olmaktan çıkarılması milli misakinin Misak-ı Milli'nin Türk milletine yüklediği sorumluluktur. Misaktan gelen dönüş yoktur. Milletten taviz yoktur. Milliyetimize toz konduracak bir müpteza olsa bile omurgası kırılacaktır. Türk ve Kürt kardeşliğine Misak-ı Milli'nin namusu teslim edilmiştir.

Emperyalizmin taşeronu olan bölücü terör örgütünün tehdit olmaktan çıkarılması milli misakinin Misak-ı Milli'nin Türk milletine yüklediği sorumluluktur. Misaktan gelen dönüş yoktur. Milletten taviz yoktur. Milliyetimize toz konduracak bir müpteza olsa bile omurgası kırılacaktır. Türk ve Kürt kardeşliğine Misak-ı Milli'nin namusu teslim edilmiştir. Bugün değilse yarın, yarın değilse gelecekte velhasıl Türk ve Türkiye yüzyılının kutlu bir döneminde ruhumuzu daraltan, adımlarımızı kısaltan, nefesimizi yarım bırakan bugünkü sınırlarımızın kaynağı ve buluşma noktası esneye esneye Misak-ı Milli'nin son hudut çizgisiyle and olsun kucaklaşacağız. Devir Türk devridir. Yüzyıl barış ve birlik içinde yaşanacak Türkiye yüzyılıdır. Değerli arkadaşlarım varsın akbabalar etrafımızda kanat çırpsın. Varsın kuklacı ve kumandalı mağlubların ve onları kafese koyan iç ve dış ihanet cephesinin sesi çok çıksın. Hiçbirisine bırak bakmayacağız. Hiçbirisine aldırmayacağız. Hiçbirisini ciddiye ve dikkate almayacağız. Bize saldırıp en galiz ifadeleri kullanan meczupları Allah'a havale edip günü geldiğinde kalplerinde yuvalanan yılanların pişmanlık zehri akıtmasına da elhak şahit olacağız. Yüksek ülkelere susamış bir neslin susuzluğunu nabzımızda duyuyoruz. Ülkemizi ayrıştırmanın ve ayrımcılığı tırmandırmanın arzusunda olan sahte demokratları takip ediyoruz. Boykot moykot ezberlerinden sonra sokağa çıkma çağrılarının sivil direniş kışkırtmalarının ya darbeyle ya da isyana davet olduğunun farkındayız.

Sesleniyorum. Hadi yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim. Ateşle ateşle oynama merakınız nüksettidi ise deneyin de boyunuzun ölçüsünü alalım.

Kuyruk acısının pençesinde ne yapacağınızı ne isteyeceğini bilemez bir halde bir uçtan diğerine sürüklenen Cumhuriyet Halk Partisi'nin 12 Eylül'de yarım kalan hesaplaşmaya dönük bir özlemi varsa kınında beklemekte yorulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu hatırlatıyor ve haykırıyoruz. Seçim beklentisi hayali bir beklentidir ve boşa kürek çekmektir.

Çağdaş demokrasinin hiçbir kural ve ilkesiyle yolu kesişmeyen Cumhuriyet Halk Partisi ve yedeklerinin Türkiye'nin siyasi istikrarını bozma teşebbüsü ters tepmeye mahkumdur.

Cumhur İttifakı karanlık emel sahiplerinin alayını ülkemizin her köşesinde karşılamaya hazırdır. Türkiye sahipsiz değildir. Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni aynı kökün dalları, aynı milletin evlatları olarak birdir, beraberdir ve kardeştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak ve yaşatılacaktır.

Terörsüz Türkiye'nin huzur ve güven dolu mesajının mahşeri vicdanda karşılığını bularak gerçeğe döneceği günlere de az kalmıştır. Kahraman şehitlerimizin ve bir avuç gafil'in ardına saklanıp hilalimize ve dava şerefimize taş atan alçakların kullanışlı aparatlarının ve Türk milletinin içine sızmış ajanlarının rezil rüsva hallerini de göreceğimizi biliyoruz.

Ve bunların ne insan içine çıkacak, yüzlerinin ne de birbirinin yüzüne bakacak hallerinin olmadığını şimdiden fark ediyor, bunun da canlı tanıkları olacağımızdan asla kuşku duymuyoruz. Ne demiş merhum

Ziya Paşa? Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar! Katır mühürdar oldu, eşek defterdar. Huzurunda fiyat etiketleri asılı duran menfaatperestlerin bize saldırmaları beyhudedir.

Çünkü onları satın alacak servet ve şöhret çeki efendilerinden başka hiç kimsede yoktur. Hadim siyasetimizle, haysiyetli duruşumuzla, ilkeli ve ülkücü irademizle insanımızın içindeyiz. Türk milletinin varlığındayız. Türkiye'nin yanındayız.

Milli Birlik ve kardeşliğin de yılmaz müdafileriyiz. Bunun dışındakiler veteriner hekimlere havale etmekten başka düşüncemiz de yoktur. Terörizmin devlet karşısındaki asimetrik etkisi günümüzde bir bölge üzerinde emelleri olan ülkeler tarafından kullanılan stratejik yıkma ve yıldırma oyalama araçları haline gelmiştir.

Bunların mevcudiyetini ve kadrolarını besleyen ana kavram terörizmin sözde hak arama yolu olması. Eline silah almanın haklılığını sömürgeye karşı halk iktidarına ulaşma, kendi devletine sahip olma, dinsizliğe karşı savaş, kafirlerden intikam alma gibi hamasi ve ideolojik ütopyalardır. Yoksulluğun, cahilliğin ve çaresizliğin içinde çırpınan insanları tepkilerini öğütleyerek örgütleyerek küresel çıkarları için sınır aşan vekalet savaşları ve sınırlardan taşan orduları üreten güçler için DEAŞ, Taliban, PKK, PYD ve YPG gibi yapılar büyük küresel paylaşım savaşının maşaları haline gelmiştir.

örgütler küresel güçlerin dönemsel çıkarlarına hizmet eden, küresel efendilerine yol açan silahlı köle topluluklarından başka bir anlam ifade etmemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti her dönemin beka değerlendirmeleri ışığında milli sınırlarını ve varlığını korumak adına gerekli vekil terör örgütleriyle gerekse arkasındaki güçlerle mücadelesini sürdürmüş her barideden bir çıkış yolu bularak bu günlere kadar gelmiştir.

Elbette her mücadelede olduğu gibi terörizmle mücadele kolay, zahmetsiz ve maliyetsiz olmamış, nihayetinde bir bedel ödenmiş ve ödenmektedir.

Milletimizin huzuru, emniyeti, bağımsızlığı ve birliği için terörle mücadeleyi yalnızca evlatlarını şehit ve gazi yaparak değil, rızkından, boğazından, refahından keserek de verme faziletini göstermiştir. Kalkınmak ve müreffeh bir hayat yaşamak için ayırdığı evlatlarını enerjisini, emeğini ve kaynaklarını haklı mücadelenin doğası gereği ve büyük bir fedakarlıkla terörle mücadelede harcanmasına izin vermiştir.

Ne kadar iftihar edilse azdır. Çok şükür bugün özellikle diplomatlarımızı hedef alan asalar terör örgütü yoktur. Yıllar önce küresel güç çatışmalarının boşluğundan doğan ve binlerce insanımızın hayatını kasteden PKK terörü yok denecek kadar azalmıştır.

Sığındığı komşu coğrafyalarda her geçen gün yeni bir darbeyle hareket edemez hale gelmiştir. Kısacası bölücü terör örgütünün geride kalan yıllar içinde verilen kahramanca mücadele sonucunda sönüp gitmeye geçtiği bir dönemdeyiz.

Küresel güçlerin bölgedeki emellerine hizmet etmekten başka bir misyonunun kalmadığı ortadadır. Geçmişte yaşanan örneklerde olduğu gibi vekalet hizmeti bitince ortada bırakılmaları veya bir bahaneyle toplum toptan imha edilmeleri de bunların kaçınılmaz akıbeti olacaktır.

Adına DEAŞ denilen yapıyı kimin doğurdu? Kimlerin kucağında büyüdü? Hangi hizmeti yaptı ve sonunda efendileri tarafından aylarca nasıl bombardımana ve kimyasal saldırıya tabi tutulup yok edildikleri birkaç yıl öncesinin gerçekleridir.

Bu açıdan şanı şerefi tarihi ve vicdani çok büyük olan Türk milleti kaçınılmaz olan son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır.

Geliniz sınırlarınızı öldürmeden silahlarınızı öldürmeden önce siz kendi iradenize bırakınız. Pişman olduğunuzu, bu mücadelenin asla sonuç vermeyeceğini açıklayınız.

Binlerce insanımıza yaşattığınız acılardan duyduğunuz pişmanlığı duyurunuz.

Küresel güçlerin hizmetinde bölgesel aktörler olmaya bir son veriniz.

Aziz milletimizin sizler için reva göreceği akıbete teslim olunuz.

Son olarak diyeceğim odur ki, Dem heyeti İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye'ye onun şartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir.

Ne mutlu Türküm diyene. Ne mutlu terörsüz Türkiye'nin doğumuna.

AdminAdmin