DEMET ÇAHA: SANAT DA ZOR İŞ SANATÇI OLMAK DA

Gündem Ekonomi Dergisi İmtiyaz Sahibi, BALKAN HABER AJANSI PR Müdürü ve ESNAFİSTANBUL Yönetim Kurulu Üyesi Ressam Demet Çaha, sanat kavramının tüm görsel kavramlardan çok daha üstün bir yapıya sahip olduğunu dile getirdi.

Kültür-Sanat - 27-11-2011 04:50

DEMET ÇAHA: SANAT DA ZOR İŞ SANATÇI OLMAK DA

Gündem Ekonomi Dergisi İmtiyaz Sahibi, BALKAN HABER AJANSI PR Müdürü ve ESNAFİSTANBUL Yönetim Kurulu Üyesi Ressam Demet Çaha, sanat kavramının tüm görsel kavramlardan çok daha üstün bir yapıya sahip olduğunu dile getirdi.

Sanatı algılamanın bambaşrka bir duygu atmosferi olduğunu da kaydeden Gündem Ekonomi Dergisi İmtiyaz Sahibi, BALKAN HABER AJANSI PR Müdürü ve ESNAFİSTANBUL Yönetim Kurulu Üyesi Ressam Demet Çaha, 'Sanat icra etmek de zor, sanatçı olmak da. 'Sanat sanat içindir' düşüncesini savunanlar için, sanatın tek amacı vardır, o da sanatın kendisidir. Sanatın başka amacı olamaz. Başka amaca yönelen her eğilim sanatı öldürür. Sanat, ne kişisel ne de toplumsal yararı dikkate alır. Tek hedefı vardır: güzel biçimleri yaratmaktır. Herhangi başka amaca hizmet etmek, sanata yabancıdır.  Bu eğilim, 'yararlı olan her şey çirkindir', diyecek kadar ileri gider.'Sanat toplum içindir' diyen eğilim itiraz eder: 'Sanatı da sanatçıyı da yaratan toplumdur. Toplum olmasaydı sanat olmazdı. O toplumun bir parçası olan sanatçı da toplum için sanat üretir. Sanat, toplum içindir. Nasıl ki, 'bilim için bilim', 'felsefe için felsefe' olmazsa, 'sanat için sanat' da olamaz. Dünyada her şey insanlar için vardır. Sanat, topluma faydalı olursa bir değeri vardır. Topluma hizmet etmeyen bir sanatın değeri yoktur. Aslında karmaşık ve çok zor  bir soruyla karşı karşıyayız: Bu iki karşıt anlayıştan hangisi doğrudur? Bu iki anlayış karşısındaki tavır ne olmalı? Peki bizim duruşumuz nedir? Yani sanat sanat için mi, tolum için mi olacaktır? Marksist görüş, soruna bu ikilemin dışından bakar, bu ikilemin dışında bakalabileceğini de göstermiştir. Marksistler, bir sanatçıyı, dışa vurduğu duygu ve düşünceler yüzünden suçlamaz. Bir sanatçının neden şu ya da bu eğilimi savunduğunu inceler. Eğilimleri ortaya çıkaran koşulların nesnel bir analizini yapar' şeklinde konuştu.

Sanatçının, toplumun sanatnı yapmak gbi ir zorunluluğu olmadığı halde, toplumunu tanıması lazım geldiğni de vurgulayan Gündem Ekonomi Dergisi İmtiyaz Sahibi, BALKAN HABER AJANSI PR Müdürü ve ESNAFİSTANBUL Yönetim Kurulu Üyesi Ressam Demet Çaha, sözlerine şöyle devam etti:

'Sanat kavramnı tanımlamak en doğrusu olacak. Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır. Bugün sanatın "duygusal ve düşünsel etkileme gücü"ne sahip oluşu daha belirleyicidir. Bu anlayışa en uygun tanımı yapan Thomas Munro'ya göre; "sanat doyurucu estetik yaşantılar oluşturmak amacıyla dürtüler yaratma becerisidir." Sanat, güzel ile uğraşır. Güzel göreceli bir kavramdır. Kendi içinde tutarlı bir bütünlüğü taşıyan şey çirkin, acı verici, iğrendirici bile olsa estetik açıdan güzeldir.

Sanat, nesnel ve öznel yaklaşımlara göre farklı açıklanır. Nesnel yaklaşımda sanat, toplumsal etkilerle, öznel yaklaşımda ise salt bir bireysellikle yaratılır.

Sanat İçin Ne Dediler
Kant'a göre; sanatın kendi dışında, hiçbir amacı yoktur. Onun tek amacı kendisidir. Güzel Sanatı ancak deha yaratabilir.
Bence, sanattaki güzellik doğadaki güzellikten üstündür. Sanat, insan aklının ürünüdür. Kendisine doğanın taklidinden başka amaç bulmalıdır.

Marks'a göre; yaratıcı eylem, insanın ve doğanın karşılıklı etkileşiminin bir aşamasıdır. Bu, toplumsal bir karakter taşır. Sanat, yaşamı insanileştiren bir olgudur. Araştırıcı, yaratıcı, çok yönlü tümel insana ulaşma çabası içinde sanatlar gelişebilir.

B. Croce; güzelliğin yerine anlatımı öne çıkarır. Sanat, sezginin ve anlatımın birliğidir. Bireysel ve teorik bir etkinliktir. Doğa, sanatçının yorumu ile güzel olabilir.  Sonuç olarak Sanat, deha düzeyindeki zekanın, var olana karşı tepkisinin, tutarlı bir bütünlük içerisinde somutlaştığı bir alandır. Sanatçı, zekası ve sezgileriyle çağının önünde giden insan olduğu için, gerçek sanatın anlayanı azdır. Onu anlamak için çaba gerekmektedir.
Bir düğmeye basit bir dokunuşla, zaman ve mekânı birkaç yüzyıl kısaltabilecek güce erişen insan düşüncesi, yepyeni ve şiddetli korkuları da beraberinde getirdi. Bilim, endüstri, teknik ve politika alanında meydana gelen birbirine bağlı ve sürükleyici gelişmeler, toplumlara özgürlük getirdiği kadar, huzursuzlukları da arttırdı. Özellikle 1945 sonrası, insanların gökyüzüne tırmanışları, yeryüzündeki büyük sermaye hareketleri, insana yakışmayacak katliamlar, endüstriyel ve teknik gelişmeler, şiddetli ve yıpratıcı korkuları da beraberinde getirdi. Bütün bunlar, bugünkü insanın sanata bakış tarzını da biçimlendiren gelişmelerdir.
Günümüzde, insanların karşı karşıya kaldığı psiko-sosyal sorunlara çözüm olabilecek alanlardan biri de sanattır. İnsan duyarlığının karmaşık ürünleri olan ve daima insan özgürlüğünün hakkını arayan sanat eserleri, bazı kalıpları sürekli olarak zorlayıp aşar, onların nitelik olarak daha üstün ve yoğun yeni seviyelere ulaşmasını sağlar.
Tolstoy, "İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştı" der. İnsan, nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren kelimenin gerçek anlamıyla hayata girmiş olursa, insanlık da duygularını ve düşüncelerini sesler, çizgiler ve renklerle canlı ve cansız simgeler halinde şekillendirmeye başladığı andan itibaren, gerçekten tarih sahnesine çıkmış olur. Sanat; din ve felsefe gibi, insanı günlük hayatın dar kalıplarından kurtaran bir teneffüs anı gibidir. Sanatta güzeli, bilimde doğruyu arayan insan ruhu ve zekâsı, aslında kendini aramaktadır. Din, felsefe, bilim, sanat ve hatta teknik gibi alanlar, birbirine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Her sanat eseri, var olan bir şey ile, bir nesne ile ilgilidir; belli bir varlığı anlatır, ondan bir kesit ortaya koyar. Bir resim, belli bir tabiat parçasının resmidir veya bir insan görüntüsüdür. Bir tiyatro oyunu, belli olayların simgelenmesidir. Bir şiir ya da müzik parçası, ya tabiattan ya da insan ruhundan, insan duygularından bir anlatımdır. Sanatçının gördüğü, kavradığı ve gerçeklik olarak belirlediği varlığın bilgisi, sanatın öz konusunu oluşturur.
Bugün Türkçe'de, iyi yapılan her iş için «sanat» kelimesi kullanılmaktadır. Türkçe'deki «sanat» kelimesi, kapsamı bakımından, pek çok oluş ve nesnelere ilişkin durumu içine almaktadır. Bugün, hiç şüphe duymaksızın en yaygın biçimde kullandığımız «sanat» kelimesi, etimolojik bakımından Osmanlıca'ya dayanmaktadır. Osmanlıca'nın kelime kaynakları olan Arapça ve Farsça'da, sanat kavramını ifade etmek için kullanılan durumu oldukça farklıdır.
Sanat kelimesi Arapça'da amel, iş yapma anlamlarını veren «san'a» kökünden gelmektedir ve yapılan iş, alet yardımıyla, belirli bir el becerisiyle sürdürülen marangozluk, duvarcılık gibi meslek dallarını kapsamaktadır. Görüldüğü gibi bu kelime Arapça'da, insanın akıl ve zekâsını kullanarak yaptığı işleri anlatır. Bugünkü Türkçe'de kullandığımız «sanat» kelimesi, Osmanlıca'da bir değişiklik geçirmiş, yeni kazandığı anlam ve muhtevayla birlikte benimsenmiştir.
Bir an için, karmaşık yapısını, ilgili olduğu pek çok kavramı bir yana bırakıp, sanatı " insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir araç " olarak kabul edebiliriz. Bugün Türkçe'de iyi yapılan her iş için "sanat" kelimesinden yararlanıp; "askerlik sanatı", "güzel konuşma sanatı" gibi kalıpları tekrarlar dururuz. O halde, yapılan bir iş veya hareketin, güzel, gelişmiş ve etkileyici bir biçimde görünmesi, onu bir sanat olarak tanımlamamıza sebep olmaktadır. Bu, şu demektir; insan yaptığı işi yüceltebildikçe, ona bir parıltı katabildikçe, sanat olgusuna biraz yaklaşabilmiş sayılır. Yani sanatın ayırıcı özelliklerinden biri, onun günlük, basit ve sıradan şeylerin üstünde olmasıdır. Sanatı bazen, şöyle de tarif ederler: "İnsan aklının eşya üzerindeki pırıltısı" . Bu, yüzlerce tariften yalnızca bir tanesidir.
Halk arasında "sanat" kelimesi; "insanların ihtiyaçlarından birisinin karşılanması konusunda öğretilen ve yapılan iş" anlamında kullanıldığı gibi, 'Ustalık, hüner, marifet" anlamında; 'Bu işte sanat vardır; kolay değil o da bir sanattır." şeklinde de kullanılmaktadır. Maddi fayda gözeten sanatlardan ayırabilmek için "GÜZEL SANAT" kavramı içinde, sanat'ı şöyle tanımlamak mümkündür: "İnsanların, tabiat karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritm gibi unsurlarla güzel ve etkili bir biçimde ve kişisel bir üslûpla ifade etme çabasından doğan ruhsal bir iştir'' denebilir...'
 

Bir firma düşünün; şirketinizin profesyonel anlamda her türlü gereksinimde yanınızda olsun...'Lojistik Kurye' hizmetleri ile, her türlü iletinizi; taahhüt edilen zamanda, yerine ulaştırsın...Yetmesin; üretiminizin, hizmetinizin; aynı dağıtım ağı ile, ulaşacağı yerlere, eksiksiz ve yine taahhüt edilen zamanda ulaşmasını sağlasın...Yine yetmesin, her türlü web tasarımınızı; en son tekniklerle; tüm dünya ile paylaşsın, yeni doğacak ekranınıza siz bile şaşırın...Yetmesin, her türlü araç kiralama ve benzeri ihtiyaçlarınızda; yine oldukça profesyonel bir mantık ve süreç çerçevesinde, bu ihtiyacınızı da eksiksiz yerine getirsin...Böyle komplike bir şirket, olsa olsa; genç ve girişimci işadamı Yaşar Karakelle'nin yönetim kurulu başkanlığını yaptığı YKK HAN GRUP olabilir...www.ykkhangrup.com

Advert Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Rihanna'dan yeni albüm için ipucu

Rihanna'dan yeni albüm için ipucu

21-12-2023 - Kültür-Sanat

'Rihanna, Türkiye'ye geliyor' iddiası

'Rihanna, Türkiye'ye geliyor' iddiası

13-12-2023 - Kültür-Sanat