Özgür Özel, CHP Genel Başkanı adayı olduğunu açıkladı

Özgür Özel, CHP Genel Başkanı adayı olduğunu açıkladı

Politika - 15-09-2023 16:31

Özgür Özel, CHP Genel Başkanı adayı olduğunu açıkladı

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesinin ardından suların durulmadığı CHP'de kurultay hazırlıkları sürerken, CHP Grup Başkanı Özgür Özel, "Parti içi iktidarı kazanmak için değil, CHP'yi, Atatürk'ün partisini iktidar yapabilmek için" diyerek CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını ilan etti. 

CHP Grup Başkanı Özgür Özel, günlerdir siyaset gündeminin kilitlendiği "Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi" başlıklı tutum belgesini açıkladı, adaylığını ilan etti. Özel, seçimlerin ardından parti yönetiminin tavrını eleştirdiği konuşmasında, "sorumluluk almaktan kaçınıldığını, yönetimin, parti içi iktidarı korumaya çalıştığını" belirtti. 

Özel, dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi hakkında yaptığı "Adaylığını ilan edecek" açıklamasını "jest" olarak gördüğünü söylerken, CHP liderinin sözüne atıfta bulunarak, "Parti tarihini bilen, bagajı olmayan gençler vardır. Ben öyle bir genç olursa görevi seve seve teslim ederim yaklaşımının bir devamı olduğunu ümit etmek istiyorum" dedi. 

Görevine devam edeceğini duyuran Özel, kurultay günü kesinleştiğinde bu kararın yeniden gözden geçirileceğini belirtti. Özel, kazanamaması durumunda CHP'de mücadeleye devam edeceğini, "baba evinden ayrılmayacağını" söyledi. 

Özel, CHP'de pek çok kez krize neden olan danışman meselesiyle ilgili olarak da "Parti Meclisi gerçek bir Meclis gibi çalıştırılacak, parti politikalarının belirlenmesinde danışmanlar değil, Parti Meclisi mutlak söz sahibi kılınacaktır" dedi. 

Özel, genel merkez yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri için 3 dönem sınırı getirileceğini söyledi.

Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında kendisine yöneltilen soru üzerine de "değişim hakkındaki duruşunu önemsediğini, iletişim kanallarının açık olduğunu" bildirdi. 

Özel, genel seçimlerde partisinin önderliğinde kurulan Millet İttifakı'ndaki 4 partiye (DEVA, Gelecek, Saadet, Demokrat Parti) 39 milletvekilliği verilmesini de "Parti tarihinde unutulmayacak bir hasar bırakmıştır" sözleriyle eleştirdi. Özel ayrıca, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaptığı gizli protokole de göndermede bulunarak, "Partiler arası imzalanan protokollere dair seçilmiş kurulları bilgilendirmelerin dahi yapılmadığı süreçler işletilmiştir. Bu ölçüde yetki kullanıp, sorumluluk üstlenmeyen bir yönetim tarzı kabul edilemez" diye konuştu. 

Özgür Özel'in açıklaması şöyle:  

"Seçim kaybına engel olamamanın kahrını çekenlerin hikâyesi..."

Bugün dinleyeceğiniz 28 Mayıs sabahı Manisa’da, Balıkesir’de, Mersin’de, İstanbul’da, Malatya’da, Şanlıurfa’da, İzmir’de, Ergenekon’da canına kastedilen Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Hanım’dan, Kaz Dağları’nı savunan Hanife Teyze’den utananların hikayesidir. KPSS’de derece yapmasına rağmen atanmayan Salih Can’ın yüzüne bakamayanların, Bartın’da madende babası Rıdvan’ı kaybeden Emrullah’a, Soma’da ölen babalarının hakkını mahkemede ararken büyüyen çocuklara söyleyecek sözü olmayanların hikayesidir. Ve bu insanlardan dilenmemiş samimi bir özrün utancını yaşayanların hikayesidir… Bu; seçimin kaybedilmesine dur diyemeyenlerin, bu kayba engel olamamanın üzüntüsünü duyanların, kahrını çekenlerin hikayesidir. Bu, kendini suçsuz görenlerin değil, ama kendinde hiç suç görmeyip, hiçbir şey olmamış gibi davrananlara itiraz edenlerin hikayesidir. İçi yananların, vicdan azabı çekenlerin, sorumluluk duyanların hikayesidir. Ve bir daha aynı hataları yapmamak için azim, inanç ve kararlılık taşıyan gençlerin, kadınların hikayesidir. Bu hikayedeki gençler, kadınlar, Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, Türkiye’yi yönetebileceklerine, Türkiye’yi değiştirebileceklerine, aydınlanma meşalesini yeniden yakıp, Cumhuriyet devrimlerine devam edebileceklerine inançları olanlardır. Bu, Türkiye’yi değiştirmek için CHP’yi değiştirmeye inanan kadroların hikayesidir. Bu bir lider değişikliğinin ötesinde; gücünü kadrolarından alan ve kadrolarına güç veren bir hareketin hikayesidir.

"Bu, Atatürkçülerin hikayesidir" 

Bu hikaye; Atatürk’ün Cumhuriyet’le bir tuttuğu iki büyük eserinden biri Cumhuriyet Halk Partisini baba evi bilen Atatürkçülerin hikayesidir. Bu hikaye; Namussuzlardan daha cesur olan namusluların, İsmet Paşaların hikayesidir. Bu hikaye; “Cumhuriyet Halk Partisi alın yazısı devrimcilik olan bir partidir” diyen Karaoğlanların hikayesidir.

"Bir parti içi iktidar mücadelesinin değil, bir büyük iktidar hayalinin ilk adımıdır"

Ellerinizdeki kitapçık, bir hesapsız, çıkarsız, amasız, fakatsız çıkılan yolculuğun ilk adımıdır. İlk adımıdır; Ama kararlıdır. İlk adımıdır; Ama birikmiştir. İlk adımıdır; Ama kolektiftir. Tek kişinin değil bir kadronun attığı koca bir adımdır. Bir parti içi iktidar mücadelesinin değil, bir büyük iktidar hayalinin ilk adımıdır.

Bizler bu yürüyüş ile; Cumhuriyet devrimimiz ve lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimci, dönüştürücü karakterini esas alan büyük bir meydan okumayı hedefliyoruz.

En büyük dönüşümler en büyük kırılmaların yaşandığı dönemlerde gerçekleşir. Tarihin böyle bir anındayız. Bu bilinçle, yeni yüzyılda yeni bir siyaset için yeni yaklaşımlarla yol alacağız.

Ülkemizin kaderini değiştiren, nice devrime imza atan bir siyasi irade bunu yine yapacak güce ve kudrete sahiptir. Daha önce başardık, yine başaracağız.

"Parti yönetimi, siyasi sorumluluk almadı" 

Seçim öncesi Türkiye’de oluşan büyük umut ve değişim inancı, hızla derin bir hayal kırıklığına dönüştü.

Toplumsal talep ve ihtiyaçların aksine Partimizin yönetimi, yenilginin nedenlerini ciddiyetle araştırıp yeni bir yol haritası çizmedi. Alınan sonuca farklı bahaneler üretti ve yenilginin siyasi sorumluluğunu üstlenmedi. Parti içi iktidarı korumaya odaklandı. Güven duygusunu yitiren seçmenimiz partimizi, hatta siyaset kurumunu terk edecek kadar yoğun bir duygusal kopuşa sürüklendi. Parti yönetimi, bu durumu tespit etmek ve onarmaya yönelik adımlar atmak yerine bu kırılmayı görmezden gelmeyi tercih etti.

"Toplumun her kesimine dokunan yatay siyaset anlayışını sahipleniyoruz" 

Hedefi ile çıktığımız yoldaki bu tutum belgesinde ülkemizin ne durumda olduğuna dair; makroekonomik politikalardan, emekçilerin sorunlarına, barınma krizinden, sığınmacı sorununa kadar bir dizi başlıkta; ülkemizin yarınları için; çoğulculuktan, kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığından, toplumsal barışa, hak temelli sosyal devletten, planlama odaklı kamucu kalkınmaya, aktif sosyal politika uygulamalarından, savunma sanayine, tarıma dayalı sanayiden, güvenlik sorununa, bir demokrasi meselesi olarak gördüğümüz Kürt sorunundan, dış politikaya kadar tutum alıyor ve çözüm önerilerimizi sunuyoruz.

İş cinayetlerini artıran üretim baskısından, grev yasaklarına, sendikal baskılara, gri, beyaz, mavi yakalıların maruz kaldığı sömürüye karşı emekçi sınıfının yanında ödünsüz pozisyon alıyoruz.

Tek adam rejiminin dayattığı ve beslendiği, toplumu ayrıştıran, farklılıklarından yararlanarak birbirinden uzaklaştıran ve kutuplaştıran siyaset anlayışını reddediyoruz. “Biz ve onlar” ayrışmasını, etnik, mezhepsel ve toplumsal kutuplaşmayı kabul etmiyoruz. Tüm toplumsal kesimlerin yaşam, eşitlik, emek, barınma, beslenme ve örgütlenme hakkını birlikte savunuyoruz. Tüm farklılıkları kucaklıyor, toplumun tüm yoksullarına, işsizlerine, güvencesizlerine birlikte sahip çıkıyoruz. Hepsinin talep ve umutlarını ortak hedeflerimiz olarak benimsiyoruz. Toplumu dikine kesen ve ayrıştıran siyaseti reddediyor, toplumun her kesimine dokunan yatay siyaset anlayışını savunuyor ve sahipleniyoruz.

Kurucu değerlerimizi temsil eden Atatürk İlkeleri ve Altıok Programına bağlılığımız tarihsel birikimimize duyduğumuz saygının ifadesi olduğu gibi, özgüvenli siyasetin temeli, geleceğimize ışık tutan bir rehber ve doğru yolu gösteren pusulamızdır.

Cumhuriyetçilik, Laiklik, Devrimcilik, Milliyetçilik, Halkçılık ve Devletçilik ilkeleriyle simgeleşen altıokumuzu hem tarihsel gerekliliğiyle sahiplenen, hem olgusal tutarlılığıyla benimseyen hem de günün şartları ve çağın gerekliliği ile aşındırmadan geliştiren tutumumuz, detaylarıyla tüm kamuoyuyla paylaşacağımız elinizdeki kitapçıkta bulunmaktadır.

Bu ideolojik netlik, siyasal ve sosyal ittifaklara engel teşkil etmez. İttifak siyaseti, ittifak kuranların birbirine dönüştüğü, benzediği siyaset olmamalıdır. Tersine birbirine benzemeyen partilerin kendi kimliklerini koruyarak ortak hedef etrafında birleşmeleri, verimli bir ittifakın en önemli şartıdır. İttifaklar parti vicdanında karşılık bulacak şekilde tasarlanmalıdır.

39 milletvekili ve gizli protokol eleştirisi

Örneğin, partimizin seçilecek sıralarından 39 milletvekilinin başka partilere verilmesi parti vicdanında, parti tarihinde unutulmayacak bir hasar bırakmıştır. Bu süreç hiçbir parti içi müzakereye, üzerinde uzlaşılmış bir iç hukuka, objektif ölçme-değerlendirme kriterlerine dayanmaksızın ve parti içi denetime kapalı olarak yürütülmüştür. Aynı şekilde partiler arası imzalanan protokollere dair seçilmiş kurulları bilgilendirmelerin dahi yapılmadığı süreçler işletilmiştir. Bu ölçüde yetki kullanıp, sorumluluk üstlenmeyen bir yönetim tarzı kabul edilemez.

"Sağ-sol kavramlarınının, 21’inci yüzyılın sorunlarını çözemeyeceği yaklaşımı reddediyoruz" 

Sağ ve sol kavramının 18’inci yüzyıla ait olduğunu ve 21’inci yüzyılın sorunlarını çözemeyeceğini iddia eden yaklaşımı kesin bir dille reddediyoruz.

21’inci yüzyılda emekçilerin, güvencesizlerin, yoksulların, dezavantajlı grupların artan ve ağırlaşan sorunlarına sol / sosyal demokrat kimlikte bir partinin cesur ve kararlı politikalarının çare üretebileceğini ve umut olabileceğini biliyoruz.

Güçlü bir sosyal demokrat siyasi duruşun sendikal hareketlere, güçlü sendikaların da sol siyasete yapacağı katkı bugün mahrum olduğumuz bir sinerjidir. Sosyal demokrat siyaset, tüm toplumsal tabanlı hak mücadeleleri ve örgütlü güçleriyle etkileşim, dayanışma ve yardımlaşma halinde olmalıdır.

Akbelen’den Cerattepe’ye, Yırca’dan Kaz Dağları’na sağlıklı yaşam hakkını savunan hem yerel hem örgütlü çevre mücadeleleriyle dayanışmak, desteklemek, büyütmek ve bu hareketlerin siyasetimize yapacağı katkının önünü açmak hedefimizdir.

Bir yandan sürdürülebilir bir ekonomik ve ekolojik düzen, bir yandan da vatandaşlarımızın ve gelecek nesillerin sağlıklı çevrede yaşama hakkı savunulmalıdır.

Rant uğruna yaşanan ekokırımın engellenmesi ve iklim krizi ile mücadeleye ilişkin somut önerilerimizi tutum belgemizde bulabilirsiniz.

"İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çekilme kararından güç alanların artık yeni hedefleri var" 

İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çekilme kararından güç alanların artık yeni hedefleri vardır: 6284 sayılı kanun, çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek için imzalanan Lanzarote Sözleşmesi, Medeni Kanun ve nihayetinde de Anayasa’da yer alan kadın-erkek eşitliği.

Kadınlar hayatın her alanında ve elbette partimizde eşit temsil edilmelidir. Kadınların siyasetteki varlığını sayılara indirgeyen, dış halkalara hapseden değil; kadınları siyasetin merkezine taşıyacak bir yapı kurulmalıdır.

Bugünün iktidarı gençleri bir karanlığa terk etmiştir. Gençler, devlet okullarında nitelikli ve bilimsel bir eğitim alamamaktadır. Gençler, yoksulluk ve tarikat ve cemaatlerin baskısı altında barınma kriziyle mücadele etmektedir. Laiklik ilkesi terk edilmiş; tarikat ve cemaatler gençlerin yaşam tarzına, eğitimine, kimliğine, düşünce özgürlüğüne, eğlencesine, aile ve sosyal yaşamlarına kadar birçok alanda kabul edilemez ve dayanılmaz bir müdahale aktörü haline getirilmiştir.

"Gençler, samimi, net ve çözüm üreten bir siyaset beklemektedir" 

Gençler bahanelere sığınan ya da sözü dolandıran değil; samimi, net ve çözüm üreten bir siyaset beklemektedir.

Siyasetsizliğin yaygınlaşmasıyla beraber popülist ve aşırı hareketlerin gençleri özel olarak hedeflediği, umutsuzluğun yayılmasından faydalandıkları görülmektedir. Gençlere yalnızca seslenen değil, umudu kendisi yaratacak olan gençlerle birlikte karar veren, katkıya ve yol arkadaşlığına açık, cesur bir siyaset anlayışına ihtiyaç vardır.

Kısacası, hedeflediğimiz değişim emekten yana, üretimden yana, çevreden yana, kadınlardan yana, gençlerden yana olan tüm güçleri bir araya getirdiğimiz yeni, cesaretli ve özgüvenli siyasetimizle hayat bulacaktır.

"CHP, sahada da sözcü olacak" 

CHP, yeni dönemde toplumun hak taleplerinin yalnızca Parlamento’da değil, sahada ve sokakta da sözcüsü olacaktır.

Hedefimiz partimizi sadece Türkiye’nin en iyi yönetilen siyasi partisi değil, en iyi yönetilen kurumu haline getirmektir. Hesap verebilir, denetlenebilir, şeffaf, katılımcı süreçleri işleten, denge denetleme mekanizmalarını etkinleştiren, ölçme değerlendirmeden en iyi şekilde yararlanan canlı ve diri bir kurumsal yapı hedeflenmelidir. Örgütlerimiz, siyaset üreten, toplumsal bağları güçlü, yeni mücadele biçimleri yaratabilme kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulmalıdır. İkinci yüzyılın CHP’si, üye yapısı, örgütlenme biçimi, karar alma süreçleri, parti yönetimi, parti içi demokrasi, katılım ve etik ilkeler bakımından köklü değişimler ile yoluna devam etmelidir.

Güçlü ve umut veren bir değişim için partinin lideri, kadroları, yönetim biçimi, örgüt yapısı, siyaset yapma tarzı ve söylemi, program ve tüzüğü yenilenmelidir. Partinin seçilmiş kurullarına işlevlerini geri kazandıran ve onları güçlendiren düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Öncelikle, tüzükteki yetki ve sorumlulukları bazen aşan, bazen aşındıran yönetim anlayışı toptan terk edilmelidir.

Parti yönetimi, değişim sürecini tüzüğün bazı maddelerinin değiştirilmesi ve parti programının basit ve yalın bir dille yazılması olarak tanımlamaktadır. Tüzükte ve programda daha demokratik ve olumlu yönde yapılacak tüm değişikliklere katkı vermek kararlılığındayız. Ancak, seçim ya da kurultayların baskısı altında sağlıklı, sakin, objektif bir yapısal dönüşümün koşullarını yakalamanın olanaksız olduğu gerçeğinin de bilincindeyiz. Bu nedenle, bu temel metinlerdeki kapsamlı değişimin geniş bir tartışma ortamında gerçekleşmesi güvence altına alınmalıdır. Hem teorik hem örgütsel katkılarla gerçekleştirilecek tüzük ve program kurultayları, yerel seçim takviminden hemen sonra, 2024 yılı içinde gerçekleştirilmelidir.

Parti içi kurumların, karar ve yönetim organlarının işlevsiz kılınması, siyasal yetki ve sorumluluğu olmayan danışmanlık kurumunun partinin kurumsal yapısının yerine geçmesi, partimizi bir bütün olarak etkisiz ve işlevsiz hale getirerek zayıflatmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, şartlar ve gerekçeler ne olursa olsun kayıt dışı siyasete teslim olması kabul edilemez. Kurumsal yönetim ve iş yapma biçimi, güçlü kurumsallaşma başarının ön koşuludur. CHP tüm kurul ve organlarıyla diri, canlı ve güçlü olmak zorundadır.

Danışman eleştirisi 

Partimizde karar alma ve aday belirleme süreçleri neredeyse tamamen merkezileşmiş, üye ve örgüt yapısının sağlıksız olduğu iddia edilerek önseçim terk edilmiştir. Parti kararları çok büyük ölçüde atanmış danışmanların yönlendirmesi ile belirlenmektedir.

Covid pandemisini sağlıktan, koca bir seçim sürecini medya ve iletişimden, tahıl ve beslenme krizini tarımdan sorumlu genel başkan yardımcısı olmadan geçiren; Ukrayna-Rusya savaşını, NATO’nun genişleme krizini ve Suriye meselesini Dış Politikadan Sorumlu bir Genel Başkan Yardımcısı olmadan takip eden ve danışmanlar üzerinden yürüten parti yönetimi, Kurultay sürecini de örgütten sorumlu bir genel başkan yardımcısı olmadan yönetmeyi tercih etmiştir.

Türkiye’de kayyum uygulamasına itiraz eden bir partinin, kendi il ve ilçe örgütlerini görevden alarak geçici kurul ataması ve parti tüzüğüne aykırı şekilde uzun süre geçici kurul eliyle parti örgütlerinin yönetilmesi,

Kurultay sürecine girilmişken, geçmişte örneği olmadığı kadar örgütlerin görevden alınması,

Bazı illerde kongre dengesine etki edecek büyük ilçelerde kongre yapılmasının engellenmesi,

Sorunlarımızın sadece yazılı metinlerden kaynaklanmadığını ve her şeyden önce bir zihniyet değişikliğine de ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

Ülkede Anayasasızlaştırmaya itiraz eden bir parti örgütü, kendi içinde tüzüksüzleştirilme girişimlerini asla hak etmemektedir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iyi yönetilmesine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulmaktadır.

3 dönem kuralı

Bu amaçla; kapsamlı bir üye reformu gerçekleştirilecek, üyelerin genel başkan seçimi dahil olmak üzere tüm süreçlere katılımı sağlanacaktır. Milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeleri adaylarının belirlenmesinde önseçim yöntemi esas alınacak, yeniden aday gösterilecek yerel yöneticiler için ise halkın mutlak memnuniyetini ölçen objektif kriterler gözetilecektir. Genel merkez yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri için 3 dönem sınırı getirilecektir.

Genç ve engellilerin parti organlarında ve aday listelerindeki temsiliyetinin artırılması sağlanacak, kadınlar için eşit temsil benimsenecektir.

MYK üyelerinin 2/3’ü PM üyeleri arasından seçilecek. Genel Başkan tarafından atanan MYK üyeleri, güvenoyu alacaktır.

Parti Meclisi gerçek bir Meclis gibi çalıştırılacak, parti politikalarının belirlenmesinde danışmanlar değil, Parti Meclisi mutlak söz sahibi kılınacaktır.

Parti örgütü bir yük olarak görülmeyecek, genel merkezle il ilçe örgütleri arasındaki bağ güçlendirilecek, il başkanları siyasal süreçlerin aktörü haline getirilecektir.

Parti Okulu yenilenecek, bir Parti Akademisi kurulacaktır. Bunların yanı sıra daha pek çok öneri ve reform tutum belgemizde detaylarıyla yer almaktadır.

Bu çağrı, tüm bu değişimi ve yenilenmeyi birlikte yapmaya ve yeni bir yolu birlikte yürümeye çağrımızdır!

CHP’yi değiştirip kendimizi iktidar adayı bir çekim merkezi olarak konumlandırmak, toplumun kendisini temsil edeceğine güven duyarak iktidarı teslim edeceği bir siyasi özneye dönüşmek mecburiyetindeyiz.

Sorunu doğru tespit etmez, sağlam bir özeleştiri yapmaz ve yaşananlardan ders aldığımıza insanları ikna etmezsek, Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere tüm siyasi muhalefet, seçmenin gözünde önemsizleşecektir.

Partinin yeni kadrolarıyla bulacağı taze kan ve yeni söylemin yaratacağı heyecan yerel seçimlerin itici gücüne dönüşmelidir. Yaklaşmakta olan yerel seçimlerin önemi ortadadır. Değişimin yaratacağı moral ve umut, kazanmanın en büyük güvencesi olacaktır. Bugün sıfırlandığı konuşulan siyasi ve toplumsal ittifak kapasitesi böylece geri kazanılacaktır.

"Tarihsel bir kararın eşiğindeyiz" 

Seçimin kaybedildiğini kabul etmeyen, içinde bulunulan siyasi duruma başkaca tanımlamalar geliştiren, hiçbir şey olmamış gibi davranan bir siyasetsizliğin parçası mı olacağız, yoksa örgütümüzü siyasetin öznesi yapacak bir değişimle Türkiye’ye umut mu olacağız?

Değişim ihtiyacına referans aldığımız seçmendeki duygusal kopuşu görmezden mi geleceğiz, yoksa onu dinleyen, anlayan, endişelerini gideren ve yeniden ona umut olan bir değişimin öncülüğünü mü yapacağız?

Partimizin üzerindeki yüzde 25’lik görünmez cam tavana inanıp, siyasetimizi sağ söylemlere sığınarak mı yapacağız, yoksa sosyal demokrasinin ve kurucu değerlerimizin ışığında özgüvenli bir siyasetle görünmez cam tavanı tuzla buz mu edeceğiz?

CHP olarak vereceğimiz kararın özeti budur.

"CHP’deki değişim, ülkenin değişimi için ön koşuldur"

CHP’deki değişim, ülkenin değişimi için ön koşuldur. Ülkemizin ve çocuklarımızın hak ettiği bir gelecek için; Kurum ve kurallarıyla çalışan demokrasiyi partimizde ve ülkemizde egemen kılmak için; Gençleri partimizin merkezine almak, partiyi gençliğin çekim merkezi yapmak için; Kadınların etkin olacağı parti yapısı ve siyaset tarzını güvence altına almak için; Emeğin sömürülmesini engellemek için; Tüm öğrencilerin laik ve bilimsel eğitime erişim hakkını tesis edebilmek, cemaat/tarikat yurtlarında başka Enes Karaların canlarına kıymaması için; Sağlık hizmetlerinden herkesin eşit, ayrımsız ve ücretsiz yararlanabileceği bir Türkiye için; Başka Soma’lar, başka Ermenekler, başka Amasra’lar, başka Hendek’ler, başka Çorlu’lar, başka Afyonlar yaşanmaması için; Parti içi iktidarı kazanmak için değil, partimizi iktidar yapabilmek için Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına adayım. Cumhuriyetin 100. Yılına tarihimizin en büyük umutsuzluğu ile giremeyiz. Buna izin veremeyiz. Buna izin vermem, vermeyeceğim, vermeyeceğiz. Seçimleri kazanmak için değil büyük bir devrim için. Eşit, adil ve özgür bir ülke için. Ülkeyi ve milleti kurtaracak olan yine milletin azim ve kararlılığıdır. O azim ve kararlılığa yol açacak Cumhuriyetimizin devrimci gücü partimizdir. Şimdi herkesi bu büyük yürüyüşe davet ediyorum.

Çağrımız tüm üyelerimize ve tüm seçmenleredir;

Gelin, bu yeni yolu birlikte açalım, hedefe birlikte yürüyelim. Çünkü CHP değişirse Türkiye değişir. Bu memleket bizim. Bu davet bizim. Bu hasret bizim…" 

Advert Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Erdoğan'dan Özgür Özel görüşmesi sonrası ilk kez konuştu

Erdoğan'dan Özgür Özel görüşmesi sonrası ilk kez konuştu

03-05-2024 - Politika

Başarır: Erdoğan-Özel görüşmesinin içeriği açıklanacak, kayıt dışı siyaset yok

Başarır: Erdoğan-Özel görüşmesinin içeriği açıklanacak, kayıt dışı siyaset yok

02-05-2024 - Politika