info@egemengazetesi.com
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesinden bu sene mezun olan 127 doktor adayının gerekli evraklarının yetiştirilmemesi sonucu atama işlemleri 2,5-3 ay sonraya ertelenmiştir.
Bu gencecik pırıl pırıl doktor adaylarının maddi kayıpları, özlük hakları ve diğer haklarının kayıplarından doğan mağduriyetlerinin telafisi imkansızdır. Ayrıca Üniversitenin prestij kaybı daha da büyüktür. Böyle bir olay bu güne kadar hiç yaşanmamıştır.
Çünkü Üniversite geçmişte gerçek bilim adamı Rektörler tarafından yönetiliyordu. Şimdi ise üniversitemizin kimler ve nasıl zihniyet tarafından yönetildiği ortadadır!
Olayın altında yatan Üniversite idaresinin Öğrenci İşleri Daire Başkanlığının öneminin farkında olmaması üniversitelerin varlık nedenleri öğrencilerdir. Öğrencilerin işlerinin çoğu bu dairede yapılmaktadır.
Bu dairede yetişmiş, bilgili, dürüst ve namuslu memurlar çeşitli iftira ve hesaplarla oradan uzaklaştırılmış yerlerine bilgi ve tecrübesi olmayan kimseler getirilmiştir.
Öğrencilerin diplomalarının yetiştirilmemesi işi sadece Öğrenci İşlerine yıkmak haksızlık olur. Çünkü diplomaların basım işi Sağlık Kültür ve Spor Dairesince yapılmaktadır. Bu dairenin adı nedense hiç geçmemektedir.
Ayrıca 6 ayda bir değişen Daire Başkanlıkları arasında kopukluk olacağı kaçınılmaz sonuçlardandır.
Üniversitede yükselebilmenin, yeni bir göreve atanabilmenin bir tek kriteri vardır oda şudur:
İdarecilerin kendilerine, aile fertlerine hakaret edecek bolca küfür edeceksin mutlaka istediğin yere gelirsin, edenler geldi de. Yoksa ilim, irfan, bilgi, dürüstlük, çalışkanlık liyakat sahibi olmak ölçü değildir. Kıymeti de yoktur.
Bir tek yetkili çıksın söylesin hastane de şube müdürlüğü kadrosu var mı yok mu? Ey cevap yok. Ama şimdi nedense …… oldu. Çünkü burası üniversite değil birilerinin çiftliği.
Aslında üniversitelerde olan olayların ana sebebi şudur:
İki tane bölük vardır.
a) Hizmet Bölüğü: Bu bölük seçimlerde çalışır. Görevini yerine getirir. Seçimler bitince sessizce geri yerine çekilir.
b) Merasim Bölüğü: Dalkavuk bölüğü, yağcı bölüğü de denir.
Yeni seçilen rektörün sessizce yanına yaklaşır ve kendilerine yer bulurlar. ( Çünkü serde yağcılık var.)
Ör: Rektör bir şey söylerse Hocam ben aylarca düşünsem aklıma gelmezdi derler. ( Çünkü dedik ya yağcılık ilkelerine işlemiş.)
Rektör işte bu merasibölüğünü res’ en veya kibarca etrafından uzaklaştırır. Acı da olsa kendilerine gerçekleri, doğruları söyleyen kimseleri getirirse iyi,güzel, doğru işler yapar ve yaptıklarının meyvelerinide zamanla toplar.
Maalesef bunlar yapılmadı yapılacağı da benzemiyor.
Koskoca iki yıl geçti. Ortada bir tek müspet icraat yoktur.
Beyni sulanmış, yukarı tekkelik bir ihtiyardan söz ediliyor kimin nesi kimin fesi ise anlayamadım ama (bu da gidecek bekleyin görün deniyor) Koyun Tüccarı kılıklı bir Başpapaz’ın da gideceği söyleniyor, onu da çıkartamadım ama bunların kim olduklarını mutlaka bilenler, tanıyanlar vardır, öğreneceğiz, göreceğiz yakında! Ama kısa sürede öğrenemezsek lüften mail adresimize bildirin!
Ha bu arada sözü edilen Başpapazın gayri müslüm olduğu iddia ediliyor o kadar!
Bunu ben değil, Ahtapot Paul değil, ÜNİVERSİTELİ NEYZENLER söylüyor ona göre!
Böyle giderse bu üniversite kapatılır kışla olur.
Yazık hem de çok yazık bu memlekete!….