BALYOZ İLE KABARA ÇAKMAK

                Bu devirde,,,

Önce,

Ya bir Amcan, ya bir rektör Dayın ya da bir vakıf başkanı bir emmioğlun olacak!

                Sonra da,

Bu yakınlarının yaptıklarını görmezden gelecek, kim bilir belki de bu onaylayacak daha bir üst Dayı, Amca veya akraban olacak!!

                E, tabi bu ne demek diyeceksiniz?

                Düşünün bir kere!

                Cumhuriyet Üniversitesi (C.Ü.) Rektörünün yakını, daha açıkçası öz  yiğeni  olan bir hemşireyi hastane müdürü yapması yazılmıştı.

                Ne oldu?

                Bırakın çat’ı çıt bile yok!!!

                Şimdi de C.Ü Vakfı Başkanı Zahir BAKICI’ nın akrabası olan bir öğretmene C. Ü. Vakfı Kolejinde ücretli olarak ders verdirmesini yazalım!?!

                Sanki yazsak ne olacak?

                Bu sefer bırakın çıt’ ı, çıtın ç’ si bile olmayacak?

                Eee! Tabi ki, dedik ya, nasıl olsa bu ne oluyor? Rektör veya bu ne iş? Vakıf başkanı diyecek ne bir makam ne bir sivil toplum kuruluşu var.

                Ne derler yürü ya kulum. Yokk, Yooook uç ya kulum dünyasında yaşıyoruz ya!!

                Sanıyoruz bu gidişata bir tek bizler alışamayacağız.

                 Gelelim bir diğer konuya!

Sanki laf aramızda bize her gün yaşanan olaylardan dolayı konu yok!

Güllük gülistanlık bir üniversite yönetimi var ya hani!

İnsanların birbirini sevdiği saydığı!

Hiç kavga etmediği, yumruklaşmadığı??

Alınan kesin bilgilere göre 19.10.2010 tarihinde Mühendislik Fakültesinde (S.A) isimli şahıs ile (A.G.) şahsın yumruklaşmasını konu alan bir olayın yaşandığı ve üniversite yönetiminin ne yapacağını  şaşırdığı, huzursuzluk ortamının giderilmesine yönelik çareler araştırdığı dilden dile dolaşmaktaymış!

Daha sonra gelelim bir diğer başka bilgiye,

Yine üniversiteye satılan fotokopi gibi cihazların alımında yine C.Ü. Vakfı Başkanı Zahir Bakıcı’nın akrabası olan bir kişinin Türkiye distiribitörlüğündeki Sharp firmasına alımlara geçildiği, göz boyama bağışlarla ve yıllardır hizmet veren diğer firma ve kuruluşların küstürüldüğü, üniversiteye geniş anlamda tavır alınmaya başlandığı bilinmekte.

Allah Allah??

Konu hiç biter mi?

Al bir tane daha!

Açıldığı bilinen, ancak ne bir Müdürü, ne bir Yüksekokul Sekreteri ve ne bir öğretim elemanı olmadığı anlatılan Hafik ilçemizdeki Adı var kendisi yok Yüksekokuluna kayıt için ek kontenjandan gelen 40 öğrencinin ve velilerinin açık kalan ağızlarının anlatılamayan şekli ile yaşadıkları dram, üzüntü??

Daha mı diyorsunuz?

Ek kontenjan ile gelen 82  öğrencisi bulunan İletişim Fakültesinin Gazetecilik bölümünde bir öğretim üyesine,

Mühendislik Fakültesi Elektronik Mühendisliği Bölümünün bir veya iki öğretim üyesi, elemanına kaldığı!!!!!

Şimdi ise yazılacakların dikkatle okunmasını isteyen okuyucu isteklerini dile getireceğiz.

Önce bir hatırlayalım!

Neler yazdık, yazıldı! Kısaca veya bir kaçını hatırlayalım!

 Personel alımlarında ki yanlışlıklar,

Vakıf bünyesinde yaşanılan kavgalar, yanlış uygulamalar,

Üniversitemizi, hali ile Sivas’ ımızı terk eden liyakat sahibi insanlar,

Sürgünler, haksız sınav uygulamaları,

İNSANLARIN EKMEĞİ İLE OYNAMA GİRİŞİMLERİ,

İnsanların yaptığı haksız girişim veya kasıtlı yanlışlıklarına karşı da duyarsız kalınması,

İdari personel ile Akademik personel arasında bulunan uçurumun daha derin, bir o kadar da geniş bir hale getirilmesi,

Koskoca üniversite hastanesinin nasıl Sağlık Ocağına dönüştüğü, Hastane Başhekimliğin son 2 yıllık faaliyet raporlarının, gizli basına kapalı olarak gerçekleştiği, 

Öğrencilerin öğrenim haklarının elinden alınması için seferber olan hocalara nerede ise bir aferin denilmediğinin kaldığı,

 Daha neler neler.

Son olarak mı?

Halkımızın arasında çıkarsanız????

Seçimlerde Rektör İlyas Dökmetaş’ a oy verenlerin,

Rektör İlyas Dökmetaş’ ı listeye alan YÖK’ün

Rektör İlyas Dökmetaş’ ı Rektör atayan Cumhurbaşkanının,

Ve

Ve

Ve halen üniversite yönetiminde görev yapan,

Günü kurtaran,

Projeden yoksun bir görev anlayışı ile yılların Cumhuriyet Üniversitesini daha iki günlük üniversitelerden daha geri bir hale getiren kişilerin

Allah’a havale edildiğini,

Bu günlerin unutulmayacağını,

Kim olursa olsun,

İster Başbakan,

İster Cumhurbaşkanı,

Üzülen insanların feryatlarının vebalini veremeyeceklerini ve gün geldiğinde bu yapılan zulme sessiz kalmalarından dolayı oluşan kin ve nefretlerini açıkça yüzlerine söyleneceğini ifade eden duyumlar alınmaktadır.