"Ahmaklar ve Dalgýnlar Kitabý"nýn müellifi Ýbnü'l-Cevzî, ahmaklýk için þöyle diyor: "Ahmaklýk ve gaflet, deliliðin aksine, amaç doðru olduðu halde yanlýþ yol takip etmek ve yanlýþ yöntem kullanmaktýr. Çünkü delilik, amaç ve yöntemdeki bozukluktan ibarettir. Kýsaca ahmak, amacý doðru olmasýna raðmen yanlýþ yol takip eden ve amaca ulaþacaðý yolda ilerlerken yanlýþ hareket edendir. Deli ise asýl hareket noktasý yanlýþ olandýr. Deli, seçilmemesi gerekeni seçendir." Diyor ve ahmaklýða örnek olarak þu olayý naklediyor: "Valinin birinin kuþu kaçar ve þehrin kapýlarýnýn kapatýlmasýný emreder. Bu valinin asýl amacý kuþun korunmasýdýr." (Þule Y. 1998, s. 29).
''Bir ülke tahayyül edelim ki, ortada her ne varsa kýrýlýp dökülmüþtür. Kýrýlýp dökülme iþlemi, adý üstünde, nizamlara riayet edilmeden gerçekleþtirilmiþtir. Ýmdi, ortalýðý kýrýp dökenler, kýrýlýp dökülmüþ bulunan her þey olduðu gibi býrakýlmak suretiyle bir yardým (veya hak) talebinde bulunsa, bu talebe nasýl cevap vermelidir?
Böyle bir maðdur, kendisinden yardým (veya hak) talebinde bulunan kýrýp dökücüyle (teröristle) iþbirliði yaparak kendi kýrýlýp dökülmüþlüðünü izale etmeyi tasarlarsa ahmaklýk etmiþ olur. Her ne kadar amacýn doðru seçilmiþ olduðu kabul edilerek yola çýkýlmýþ olsa da, amacýn isabeti, bir baþýna, ahmaklýðý ortadan kaldýrmaz.
Çünkü kýrýlýp dökülmüþ olan, (devlet) kendisini kýrýp dökenle, (terör örgütü) hangi zeminde olursa olsun, iþbirliðine girmeye teþne olduðunu gösterdiði takdirde, kendini kýrýp dökene, meþruiyet zemini hazýrlamýþ olur. Kýrýp dökenle, kýrýlýp dökülenin ayný zeminde buluþmasý, kýrýlýp dökülenin, kendini bu hale konulmaya müstahak saydýðýna delalet eder. Bu durumda da, her ahmaða söylenen söz, vicdan rahatlýðý ile tekrarlanýr: "Müstahak olmuþ, daha beter ol!"
Oysa akýllýca olan tutum, böyle bir yardým talebi karþýsýnda ilkin, kýrýp dökücüden hesap sormak olmalýdýr. Eðer hesap sormaya gücü yetmiyorsa veya kendinde o yeterliði bulmuyorsa, en azýndan, böyle bir yardým talebi cevapsýz býrakýlabilmelidir. Cevapsýz býrakmak, bazý durumlarda en isabetli cevaptýr, çünkü bazý durumlarda muhatabýný nesne yerine koymak onu kale almamanýn ifadesi olur.
Fakat bir biçimde yardým talebine cevap vermek, kýrýp dökücüyle ayný zeminde yer almayý kabul etmek olur. Bu demektir ki, durduk yerde, suça ortak çýkmanýn ahmakça benimsenmiþ olduðu gösterilmiþ olur.''
Yukarýdaki yazý Rasim Özdenören'e ait... Bendeniz yazýya sadece parantez içindeki koyu kýsýmlarla müdahale ettim. Yani benim yazým yukarýdaki denemeye eklenen beþ kelimeden ibarettir.
Bu yazýyý okuyanlar yazý ile çözüm süreci arasýnda iliþki kurmuþ olmalýlar en azýndan ben kurdum...
Yazýyý okuyup da ''bu yazý zaten bu maksatla kaleme alýnmamýþ mý'' diyenlere bir hatýrlatma yazýnýn yazýlýþ tarihi 2005... (Ne maksatla kaleme alýndýðýný da bilmiyorum) Ben bir ders kitabýnda denemeyi okuyunca ''sanki çözüm süreci için kaleme alýnmýþ'' hissiyle güncelleme yapma gereði duydum. Güncellemeyi yaprken de aslýnda pek de elzem olmayan bir kaç kelime eklemiþ bulundum.
Bir kaç kelime eklemekle beraber belki de çýkarýlmasý gereken bir cümle de beni rahatsýz etti. Güncellenmiþ haline uymadýðýndan olsa gerek....Hani þu her ahmaða söylenen söz vivdan rahatlýðýyla tekrar edilir diyor ve ekliyor ya ''müstahak olmuþ daha beter ol'' iþte ben o kýsmý hele hele vicdan rahatlýðýyla hiç tekrar edemiyorum ;çünkü ahmaklýðý yapan her ne kadar hükümet olsa da beter olacak olan hükümet deðil devlet, maðdur olan yine hükümet deðil millet...