DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Metin BOSNAK
Metin BOSNAK
Giriş Tarihi : 26-04-2022 01:49

AŞKIN BAR/KODU

 

Aşkın Bar/kodları

 

Aşk aslında aşkın olmayla aynıydı evvel zamanda. Bir şey ya da varlığı her şeyin önünde görmek, her şey ve her varlığın ötesinde kutsarken, kendini maşuk karşısında tutkun, zelil görüp, başkalarına karşı rezil rüsva olmaya aldırmadan, kendine rağmen kendinin ötesi hislerle bağlanma tutkusuydu aşk.

 

Aşkı tüketen âlem, sevgiyi de tüketime dönüştürdü. Nasıl ki doğayı bitirdi insan ve kalanı balkondaki saksıya sıkıştırmak istedi, aşk da kavramsal olarak aynı akıbete maruz kaldı. Ve Sevgililer Günü aslında bir taziye günüdür. O nedenle, sevgiyi ya yatakta ya da romantik atakta aradı insan. Aşamadı onları.

 

Kastım ille de “ilahi aşk” diye topu taca atmak değil. Gelenekte var işte; aşk da “yokuşlardan çıkar hep basamak basamak” ve yokuşlarda susamak da bunun mutat parçası. Kendini sevmeyen başkasını sevemez. Kendiyle kavgalı olan, başkasıyla barışık olamaz. Nefsiyle kavgalı olan nefes alamaz hale gelir. Kavgada muhatabı kendisi olur. Adına sonra yine nefis der. Ve “nefis” nedense her daim “Şeytanîdir!” Daralan geleneğin dar alanlarındaki çatışma modeli bu olsa gerek.

 

Aşkın halleri, muhatapları, süreçleri farklı farklıdır. İnsanlık tarihini yönlendiren hadise ise, aşkın varlığı değil, muhatapları olmuştur. Yani tarihteki dönemleri oluşturan bir dolu etken vardır.  Ama hepsinin özünde yatan aşkın hangi muhataba aşığın yönlendiğidir. Bu manada, tarihi yönlendiren etken aşktır.

 

Bu yaklaşımın gerekçesi aşkın, tarzı ve maşukun aşığın aldığı tavra göre tarihi dönemleri yeniden ele almaktır. Hz. Âdem, Hz. Havva ve İblis tarihte mütemadiyen isim ve şekil değiştirerek tarihi oluşturdular. Şuurun oluşmasıyla, kaybedilen aşkın muhatapları tarihsel dönemlerin esas aktörleri oldular. Kim neyi her şeyin ötesine koydu, ne için kendini ortaya koydu ise, Âdem oldu, Havva oldu, kimi zaman İblis oldu.

 

O halde, aşkın ne olduğu sorunsalı ortaya çıkıyor hemen. Aşkın Türkçedeki kullanımı onu anlam açısından daraltmış olsa da kelime Arapçadır. Kelimenin anlamı da “ışık” ve “sarmaşık” ile bağlantılı. Dilimize ne zaman girdiğini bilmiyorum, ama Kaşgarlı Mahmut’un Kamus’unda geçiyor bu kelime.  Kaşgarlı Araplara Türkçe öğretmek gibi bir kültürel amaç ile kaleme aldığı Kamus’unda aşkı tanımlama da zorluk çekmemişti. Yani Türk dilinde aşkın karşılığı vardı…

 

“Yârim!” diyen, yarımdır. Aşk insan içine güneş gibi doğandır. Aşk, aşığı fiziki âlemden alıp götüren, uzaklaştıran, kimi zaman yeme-içmeden kesilmesine, maşuk ile arasındaki zihin ve gönül bağı haricinde her şeyle arasındaki irtibatı kesmektir.  Gözlere Nakkaşın işlediği ilahi bir perdeyi aralamaktır Aşk.

 

Öyle derin işlenen bir nakış ki, bizzat maşukun nakışları gözdeki iris tabakası ile yer değiştirir. Beyne hatırayı, iki çift kelamı, bir kalem endamı, telkari inceliğiyle işleyen, kulaklara hücum eden hangi ses olursa olsun, sadece onun sesini duyan, “bir dünya, iki yoldaş”, bir yürek iki beden, yârim yârim paylaştırılmışçasına ve her yarımın, yarımlığının ıstırabını hem kendine hem diğer yarısına her bakışta hatırlatan ve tekrar sarmaşıkların sırrına erme halidir. Yâr olmak, gönüllü olarak ve gönülden yarım olmaktır. Kendi yarımındaki eriyikle varlığını yeniden tanımlar yâren…

 

Aşk sarmaşık ve asma bahçeleri, şaraptır. Bir kadehten diğerine akan ve fakat her doluşta kabını sarhoş eden bir şaraptır aşk. Şarabın etkisiyle “onun” haricinde herkes ve her şey bulanık bir hal alır, nazardan düşer. Ve fakat eksilmeyen, yeter ki dökülmesin aktarılırken!  Etkisi azalmaz ve âşıklar şarap olurlar zamanla sermest. Sermest olmakta ki sırdır zaten serbest olmak.

 

Özündeki suyla şarabın yer değiştirmesidir aşk. Aşk dünyaya mahkûm olan insanın, dünyada maşuku hariç, kendini bağlayan her şeyle irtibatını koparıp dünya ötesi âlemi ruhen yaşama hamlesidir. Cesedinden sıyrılan ruhların sarılması, sarmaşıkların zamanla sadece gövde değil köklerde de birliğe yönelmesi. Öyle ki, âşık maşuktur artık. Kendini onun yerinde görür, onun yerine, onun için, onun lehine, onun rıza ve mutluluğuna göre hareket eder. İşte bu nedenlerdir ki--Arap edebiyatından aldığı hikâyeyi yeniden tasavvuf hamuruyla yoğuran Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun’u uzun engel ve arayışlardan sonra bağırları kadar yangın çölde buluştular çölde alev alev. Ve “Mecnun!” sedasını işitende, Mecnun garip garip bakar ve mealen “Eğer ben Mecnun isem, sen kimsin ey Leyla?/ Eğer sen Mecnun isen, ben kimim ey yâr!” der. 

 

Aşkın kendi mi maşuktur?

 

Anne rahmine düşen çocuk için beden kendini yeniden kurgular. Aşığın gözleri de gözün, gönlün rahminde “onun” için kurgular kendini. Mecnun normların üstündedir, çünkü normlar onu normalliğe gark edecek şeylerdir. Bu nedenle, aslında lakabı olan “Mecnun” adı olmuştur.  Yani “cinli,” cinlerin dadandığı adam.  Herkesin itibar ettiğine itibar etmediği için, herkesin gözüyle Leyla’yı görmediği için, Leyla’yı Mecnunî tarzda gördüğü için.  Yani deli olduğu için…

 

Leyla aşktı, bir huzme gibi süzülen fani gözlerinin fani olmayan kirpiklerinde ve aşk geceydi.  “Leyl” gece idi. Leyla gecenin güzelliği.  Onun haricinde kimsenin görmediği ve yalnız onun göreceği ölüm idi Leyla. Bu nedenle Leyla ve Mecnun sadece aşkı değil aynı zamanda aşk içinde ölümü yaşama abidesi olarak geçtiler tarihe. Cesetlerinden sıyrılıp aşkın mutlakıyetinden bir katre gölge oldular birbirlerine. Aileleri husumetin peşinde, onlar aşka özgü bir birliğin.

 

Ne kadar karmaşık olursa olsun, ne kadar insan kadrosu zengin olursa olsun, tarihteki her olay, okunan her roman ya da şiir, izlenen her film, yapılan ya da yapılamayan her şeyin içinde aşk oldu. Çoğu zaman ikili olarak karşımıza çıktı bu aşk, bazen de üçlü bir merkezde cereyan ederken, merkeze yönelen ve merkezden uzaklaşan bileşenleri ile çeşitlendi. Âşık insan olarak kaldı bazen, maşuk da insan oldu çoğu zaman, ama maşukun değişken tabiatı yönlendirdi zamanı.

 

Bazen Nirvana veya Solomon’un şarkısı oldu aşk, bazen İsa veya Meryem, bazen Allah veya Resulü, “Kelime,” “kelimeyi yüceltmek” veya bazen saadetin asrı, “kızıl elma” oldu maşuk, aşığın kendini aştığı dönemlerde. Erkek oldu, kadın oldu. Ve insan neyi her şeyin ötesinde gördü, neyi sadece kendi ve o varmışçasına kutsadı ise, o Leyla’sı oldu, O Mevlâsı. Leyla geçti dönem dönem, dönem dönem Mevla. Mevla diye sığındığı yeni şeyler de buldu insan.  Mevla’nın önüne neyi koyduysa, o oldu Mevlâsı. O kıskançtı ve istemezdi kendisinden çok başkasının sevilmesini. Aşkın kendisi bazen maşuku da aştı dönem dönem. Aşka âşık oldu insan.  Bazen de kendisine âşık oldu.

 

Sevgililer Günü, çoğu insan için taziye günüdür. Herkesin âşık takıldığı zamanlarda maşuk olmak için aşkı yaşatma gücü zayıf kaldı. O nedenle aşkı olmadan âşık olmak zamanın bir güzellemesi oldu. Doğayı öldüren insanın, saksılarda doğayı yaşaması neyse Sevgililer Gününde “sevgiyi” aramak da böyle bir şey oldu. Ama aşk her zaman oldu.

 

Meyhane bar oldu; aşkın kodları barkodla değişti sadece.

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Metin BOSNAK

Metin BOSNAK

DİĞER YAZILARI MUHSİN BAŞKAN Mum Titrer Hanemizde Ülkücülük CHP'yi Ne Zaman Sevdim İSLAMCILIKLA MÜSLÜMANI, TÜRKÇÜLÜKLE TÜRKÜ YABANCILAMAK SOSYAL MEDYANIN SOS'LARI PARALEL YAPI Bosna'daki Türk Üniversitesi: IUS DER SPİEGEL "BOYUN EĞME" DİYOR DEVRİM Mİ DEDİNİZ? BİRLİK VE BERABERLİK NEDİR? DİL TARİH VE İDEOLOJİ AYNAYI ARAMAK... MAKULLER AKİLLERE KARŞI VEDA HUTBESİNİ OKURKEN HİNLİK VE HAİNLİK ÖTESİNDE TARİHE BAKMAK ALPEREN OLMAK BİR HİLAL BİR İHTİLALDİR DELİLİĞE ÖVGÜ AŞK'A DAİR YAKLAŞIMLAR BİLİM, İDEOLOJİ VE DARVİNİZME DAİR YALAN DÜNYADA GERÇEK TARİH OLUR MU? DELİ DUMRUL'UN KÖPRÜSÜ ORTAYA KARIŞIK HALLERİMİZ EFKAR VE HERZELER YUSUF, ŞEHİR VE TABUYA DAİR EĞİTİME NEDEN HAYIR? EFKAR VE HERZELER "ADAMLARIN" PLANI HER ZAMAN TUTAR MI? İNGİLİZ'CE KONUŞMAK... BEN ÖLÜNCE KİM KALIR? BİLMENİN MALİYETİ NEDİR? BU ÜLKEYİ ANLAMAK... NİYET TAVŞANLARI VE TARİH ŞERİF MARDİN VE CUMHURİYETİN GETTOLARI FERMAN VE FETVA BAYRAMLARDAN BAYRAM BEĞENMEK MEVSİM SONU İNDİRİMLİ LİBERALCİLİK YOL DA İÇİMİZDE SEYYAH DA! OSMANLI NE ZAMAN ÖLDÜ? SÜRGÜN KAYIP MEDENİYETİ ARARKEN... KÜRDİSTANA DAHA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ? İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ MHP NEREYE GİDİYOR? NASIL BİR GENÇLİK? KİM KORKAR EBU ZER'DEN? MEHDİ NE ZAMAN GELECEK? "GÜZEL VE YALNIZ ÜLKE"YE Milliyetçilik ve Kürtler İLETİŞİM VE PROPAGANDA BATILILAŞMAK TWITTER'DA KENDİMİZİ OKUMAK "DANIMARKA ÜLKESİNDE KOKUŞAN ŞEYLER" BİSİKLETİN İSLAMİ OLANI FİRAVUN VE HİÇ'LİK KAMUSAL ALAN DÖNÜŞTÜ MÜ? KADIN, ŞEYTAN VE ÖLÜM ÇEVRİM İÇİ AHLAK ÖLÜM VE YAŞAMA KORKUSU KISKANÇLIĞIN KISKAÇLARI 11 Eylül ve ABD YA 12 EYLÜL SONRASI? Korku ve alkışlar arasında Ortadoğu AYDIN, MÜNEVVER VE ENTELEKTÜEL ORTADOĞU'DA OLANLARI ANLAMAK KAVGA NEREDE? KAVGA NEREDE? ORTADOĞU'NUN YENİDEN TASARIMI SUSMAK, PUSMAK VE BİRLİK DİL VE TARİH KAVGAMIZ HOLİGARŞİ Said Nursi ve Cemaat algısı Size “İslamî alt-çevre” diyebilir miyim, “abi”? MUHAFAZAKÂRLIK NEDİR? TÜRK LİBERALİZMİ AŞK MI MAŞUK OLAN? DİN'ERCİLİK SİVİL İTAATSİZLİK NEDİR? NEDEN KÜRT ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ? DEĞİŞİM İDEOLOJİSİ VE LİBERAL PROPAGANDA 12 EYLÜL SONRASI UZLAŞMA LİBERAL STATÜKOCULUK UYKUYU ÖLDÜRMEK "EKSİK ETEK" BABİL, DİL VE PROPAGANDA DENKTAŞ'IN ÖLÜMÜ AİKİDO VE "KÜRDİSTAN" DEĞİŞİM TÜRKÇE VE İDEOLOJİ "KASIMPAŞALI" BAŞBAKAN "İBRAHİMİ DİNLER" BİLİMLE DİNİ UYUŞTURMAK KOLTUĞA OTURAN VE KOLTUĞUN OTURDUĞU İNSAN TEMCİT PİLAVI VE YENİ OSMANLI RODRİGEZ NEDEN LİBERAL OLAMAZ? BEN'SİZLİĞE ŞİİR TOPKAPI'DAN DOLMABAHÇE'YE DÜŞERKEN ERBAKAN'I ÖZLERKEN MÜSLÜMAN VE İSLAMCI İSLAM VE FEMİNİZM KAÇIRILAN GÜNDEM BIDEN NOTLARI DEMOKRASİDE KİM KİM ÖPÜYOR ARAF'TA TARİHLERDEN TARİH BEĞENMEK İKİNCİ YEŞİL KUŞAK PROJESİ ARAFTAKİNİ ÖZLEMEK Hayatta Sürgün Olmak AKADEMİSYENLİK KÜRESEL KARADUL TEFRİKALARI GÜNCELLENEN MESİHİ BEKLERKEN TÜRKİYE KOLTUK, TURNUSOL VE KİMLİK BOSNA'DA BİR TÜRK ÜNİVERSİTESİ KOVBOY MEHTERANLA JAZZ ÇALARKEN Amerika ve Anti-Amerikan Kimlikler AMERİKAN KİMLİĞİ VE ŞEYTANLARI DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ KUTLU VEDA DEĞİŞİMİN TÜRKÇESİ VE UYANIŞ TANRI, İNSAN VE TAKVİM ÖDLEK ÖCÜNÜ ALDI MI? Millet Olabildik mi? Zaman, medeniyet ve din Zaman, medeniyet ve din Mehdi’yi beklerken ORTADOĞU VE YENİ İNSAN Kediler, Fareler ve Vatan Kürşat olma vaktidir Gülün Adı, Kadın ve Takva İslamo-Amerikancılık EBCET, CİFR VE TARİH SÜBJEKTİF OLMANIN FAZİLETİ DİPLOMASİMİZ NEREYE? İSTİKLAL MARŞI YENİDEN YAZILABİLİR Mİ? KOKUŞAN BİR ŞEYLER VAR! KÜRESEL KARADULUN AĞLARINDA "Yeni Osmanlı"nın Yeni Haçlılara Yardım Tezkeresi KATLİAMERİKA MAHALLE, BASKILAŞIM VE FİKİR NAMUSU YARASANIN ÇIĞLIĞI VE DİPLOMASİ Ay lav yu, Cani! AŞKIN HALLERİ DOKUZ HECELİLER FİRAVUN... Kadın'ım... 28 Şubat ve Erbakan KADDAFİ'DEN KESESİ Ve Yine Karşınızda Renan, Sykes ve Picot Democoupracy mübarek olsun! FULL'er Yapalım mı, Abi? Ortadoğu'da Sezaryen Mısır'da Karaoke Devrimi Mısır'ı Okurken Obama ve ikinci yeşil kuşak projesi (I) Bir Ortadoğu Masalı Mutlu Oligarşiden Kutlu Oligarşiye Ey zahit, şaraba eyle ihtiram! Bilinç ve Sürgün İbrahim, devir içimdeki putları! İdeolojik dil ve Teolojik Tarih Pardon, Size Demokrasi Diyebilir miyim? Paralel Evren, Küresel İslamcılık Erkekler ne zaman "adam" olur? "Millî" Küreselleşme? AK'Kışşş Kimliklerin Kurdu “Hiç” i öğrenmek GELENEK VE MANKURT Küresel tapınak, yerel rahipler ve Hipnoz Çift-düşün, yeni-konuş! Batı'yı ararken... Aforoz’malar… Halife Ömer Hayek’i ne zaman okumuştu? AĞLAMAKTAN ÇAĞLAMAYA DOĞRU KÜRT'AJ Shalom, Kürdistan! İstiklal marşını yeniden yazmak İslam, Millet, Hilafet ve Siyaset Amerika düşmansız olabilir mi? Mustafa Reşit Paşa'ya Mektup Keşif... Babil’in dil’beri Medeniyetlerin neyi çatışıyordu? Tarihi hangi hikâyeci yazar? Zihin Kontrolü ve Kült YUMURTANIN AK'I, SARISI Ebu Zer’in günlüğü Her şey zıddı ile mi kaim? Melamilik “marka” mıdır? Melâmilik Bir ayrılık, bir yalnızlık, bir ölüm AŞKA DAİR NE VARSA Medya medyumluğu ve wikisızmalar Türkiye, İran ve Dünya Barışı Muhafazakârlık “marka”sı? Füze ümütz! “Van münütz!” Çin'in hafızası ve küresel sistem Kutlu veda Öznellik Öz’neliktir! Hz. İnsan, Hz. Peygamber ve emanet Said Nursi ve tesettür İmam, Örtünme ve Nur Suresi Din duble “yol” mu demekti? Gelenek, mankurt ve reform Aylardan şubat günlerden cuma Alaturkalıktan Kolaturkalığa gelenek Gelenek mürtedi ve kimlik Namus, Kanun ve Fazilete Dair İman "terakkiye" destek midir? Yılmayacağız... ÜÇ TARZ-I MAHALLE VE HAL Hoş geldin, Şeytan! OSMANLI VE NEO-OSMANLI DAYILAR VE DAYILANMALAR Türkiye’de muhafazakârlık ve Dr. Faustus Tesettür neyi örtüyor? Milat oluşturmak Yahudilik bir din mi yoksa ırk mıdır? Tarih satrancını asıl kim oynuyor? Mahalle ve getto Tanrı, totem ve muta nikahı Orta Doğu’mların ebesi ŞOFÖR MAHALLİ BASKISI KÜRESEL İSLAMCILIK RENAN'I VE KENDİMİZİ AŞMAK Medine Vesikası Türk solculuğu ve İslamcılığı Batı’k düşüncelerin Doğu’şu BATI'NIN DEĞERLERİ EVRENSEL MİDİR? NEO-MUHAFAZAKÂRLIK VE YİN-YANG Karadul KEDİLER VE FARELER “Erkekliğin” yasası, “kadınlığın” tasası ON ADIMDA LİBERAL OLMA TÜYOLARI Neden Federasyon? Kaburga kemiklerimdeki sızı? Ortadoğu ve Darbeler "Küreselleşme "millet"e neden karşıdır? TURNUSOL Ya 12 Eylül sonrası? (II) Ya 12 Eylül sonrası? 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (II) 12 Eylül darbesine nasıl gelmiştik? (I) Kim ne der? Ne zaman ki…
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA