Sivas
Giriş Tarihi : 15-07-2014 10:56

MADIMAK'TA “DEVLET AĞIR KUSURLU”

Devlet Denetleme Kurulu'nun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 30 Kasım 2012'deki talimatıyla hazırladığı Madımak olayıyla ilgili rapor toplam 1401 sayfadan oluşuyor. Raporun 78 sayfalık sonuç bölümü Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde yayınlandı.

 MADIMAK'TA “DEVLET AĞIR KUSURLU”

Raporda olayın katliam olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtildi. Sivas olaylarının hem devlet, hem Alevi toplumsal belleği, hem de Sünni kollektif hafıza açısından farklı biçimlerde tanımlandığı belirtildi ve bunların hiçbirinin "ahlaki" olmadığı vurgulandı:

"Zira, bu biçimlerin tümünde; toplumsal bellekler ve devlet hafızasını oluşturan tüm tarihi tecrübedeki sorunlu yaklaşımlarımızı ve iktidar ilişkilerini bulmak mümkündür. Ne söz konusu olayların etkisini ve insanların acısını hafife almaya yönelik bahane bulucu (olayların arkasında karanlık odakların bulunduğu ve komplo olduğu gibi) Sünni kolektif hafıza yaklaşımları ne olayları sadece Kerbela travması ile açıklamaya çalışan Alevi kolektif hafıza yaklaşımları, ne de olayı "Cumhuriyete ve Laikliğe Kalkışma" şeklinde resmi tarih tezi oluşturmaya çabalayarak savuşturmaya kalkışan devlet kolektif hafızasının çabaları ahlaki tutumlar olarak görülebilir."

Raporda bu tutumlar dışında bir nitelendirme yapılması gerektiği vurgulandı ve kriz riskine rağmen güvenlik önlemlerinin alınmadığı belirtildi: 

Madımak'ta neler olmuştu? Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak Sivas'a gitti. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma önce polis tarafından engellendi. Bu kez binlerce kişiden oluşan karşıt grup, Hükümet Meydanı'nda toplandı ve slogan atarak Madımak Oteli'ne ulaştı. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Madımak oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı.

"Sivasta cereyan eden olay; 2 Temmuz 1993 tarihinde düzenlenen etkinlik nedeniyle oluşan bir toplumsal krizin başlangıcından sonuna kadar yönetilmesinde; gerek etkinliğin düzenlenme yerinin belirlenmesi, gerekse katılımcı profilinin oluşturulmasında devletin aktif katılımına ve apaçık gerçekleştiği/oluştuğu görülen toplumsal kriz riskine rağmen, gerek yeterli güvenlik önlemleri alınmadan etkinliğin yapılmasına devlet tarafından önayak olunması, gerekse etkinliği düzenlemeye aktif olarak katılan valiliğe ve katılımcı profiline yönelik olarak ciddi protestoların yaşanmasına rağmen; ortamı soğutmaya ve can güvenliğini sağlamaya yönelik olarak etkinliğin iptali, kalabalığın dağıtılması, katılımcıların otelden tahliyesinin sağlanması, sokağa çıkma yasağı uygulanması gibi tedbirleri almakta ciddi ihmal ve zafiyetler gösterilmesi neticesinde kontrolden çıkan ve kutsalına hakaret edildiğine ilişkin nefret duygularıyla hareket eden şuursuz hale gelmiş kalabalıklarca otelde bulunan 35 kişinin ölümüne yol açılması ile sonuçlanan ve "katliam" olarak nitelendirilmesi gereken bir toplumsal olaydır."

'Asıl sorumlular kamu yöneticileri'

Raporda, olaylarda çeşitli cezalara mahküm edilen toplam 81 kişinin ölümlerin "görünen" sorumluları olduğu belirtildi, asıl sorumluların kamu yönetiminde aranması gerektiğinin altı çizildi: 

"Esas itibariyle söz konusu olaydaki sebep ve failleri; kamu yönetiminin söz konusu olaylardaki rolünde ve oluşan toplumsal krizi yönetmedeki basiretsiz uygulamalarında ve Sivas olaylarına ilişkin kolektif hafıza gruplarının tutum ve yaklaşımlarında aramak gerekmektedir. Başka bir deyişle, kolektif hafızalar arasında çatışmalı bir alana girip bir başka kolektif hafızayı ötekileştiren ve tarafsızlığını yitirecek nitelikte başka bir kolektif hafızaya ait bir etkinliği düzenleme ve heykel dikimi gibi sair işlere girişen ve güvenliği sağlamakla ilgili temel görevine ilişkin gereklerden hiçbirini yerine getirmeyen ve olaylar sırasında da aynı zafiyeti gösteren ve olaylarda kontrolü yitiren ve böylece 37 kişinin öldürülmesine seyirci kalan  ve sebep olan dönemin kamu yönetimi unsurları ile kamu yönetimine hakim olan paradigma ve yaklaşımlar da olayın esas failleri olarak görülmelidir."

'Ağır hizmet kusuru var'

Devlet Denetleme Kurulu, olayın gerçek mahiyetini kavramaya yönelik çabaların yargıya müdahaleler nedeniyle sonuçsuz kaldığı tespitini yaptı, devletin tutumu eleştirildi: 

"Yargıya müdahale niteliği taşıyan vasıtalarla olayın gerçek mahiyetini kavramaya yönelik çabaların sonuçsuz kalmasının; adli ve idari soruşturmaların kamu vicdanını tatmin etmeyen bir biçimde sonuçlanmasının ve böylece olayın tümüyle kolektif hafızalar tarafından tarihselleştirilmesine yol açılmasının da temel müsebbibi devletin söz konusu olaylarda taraf haline gelmesi ve geleneksel tarihselleştirme araçlarına başvurmasına ilişkin uygulama ve yaklaşımlarıdır. Bu nedenle, olayın ortaya çıkmasında, önlenememesinde ve soruşturulmasında/yargılanmasında devlete terettüp eden ağır bir hizmet kusuru bulunmaktadır."

Raporda dönemin tüm devlet görevlilerinin, en az olayların büyümesine neden olan ve kalabalıkların tahrikine yol açanlar kadar sorumlu olduğu belirtildi, kamu görevlilerinin yeterince soruşturulmadığı vurgulandı: 

"Ne yazık ki, gerek kamu görevlileri ile ilgili etkin bir adli ve idari soruşturma ve yaptırım kapasitemizin olmaması, gerekse siyasal sorumluluk algılaması ile ilgili yetersiz demokratik standartlarımız nedeniyle herkes "tüm suçu" kalabalıkların ve toplumun üzerine yıkma kolaycılığını tercih etmiştir. Sorumlulukların böyle bir perspektifte belirlenmesi; hiçbir şekilde oteli yakan ve 35 kişinin ölümüne yol açan kişilerin ve anlayışların suçunu hafifletmeye yönelik bir tavır olmayıp; tam aksine, Sivas olaylarında söz konusu kişiler ve anlayışlar dışında da faillerin ve sorumlulukların olduğu gerçeğinin kavranılmasına ve topluma bu gerçeğin gösterilmesine yönelik bir yaklaşımı ifade etmektedir."

AdminAdmin