Gündem
Giriş Tarihi : 02-12-2021 03:59

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan görevden istifa etti

Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan istifa etti, yerine Nureddin Nebati atandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan görevden istifa etti

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan görevden ayrıldı. Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararına göre Elvan'ın yerine yardımcısı Nureddin Nebati atandı.

Resmi Gazete'de yayımlanan Recep Tayyip Erdoğan imzalı atama kararında "Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen Lütfi Elvan'dan boşalan Hazine ve Maliye Bakanlığına Nureddit Nebati, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 104'üncü ve 106'ncı maddeleri gereğince atanmıştır," ifadelerine yer verildi.

Resim

NUREDDİN NEBATİ KİMDİR?

lutfi-elvan-bakanliktan-istifa-etti-yerine-nureddin-nebati-atandi-950411-1.

Nurettin Nebati, MÜSİAD Genel Merkez Yönetim Kurulu ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) Disiplin Kurulu Üyeliğinde bulundu. Mevcut olarak MÜSİAD Yüksek İstişare Heyeti üyesi. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları Vakfı ve Derneği ile İlim Yayma Cemiyeti, ENSAR Vakfı, TÜGVA, ÖNDER, UTESAV, TDED, BEK, İDD, İDV ve benzeri vakıf ve derneklerde üyeliği devam ediyor.

Nureddin Nebati, AKP’li bürokratlar ve partililer arasında artık bir geleneğe dönüşen “çifte maaşlı” isimlerden biri.

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcılığı görevinin yanında Nebati aynı zamanda Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz Nebati’nin, aynı zamanda Türk Telekom Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu tespit etmişti.

Yavuzyılmaz, Nebati’nin Türk Telekom Yönetim Kurulu ücreti ve altı maaş ikramiye ile aylık 33 bin 849 TL aldığını ortaya çıkarmıştı. Nabati’nin Bakan Yardımcısı olarak aldığı 27.917 TL mala birlikte, toplam aylık maaşı 61 bin 766 TL olduğu belirlenmişti. Nebati’nin Esenler Belediyesi Şehir Düşünce Merkezinde Bilim Kurulu Üyesi olarak ne kadar maaş aldığı ise bilinmiyor.

ELVAN SESSİZ KALIRKEN KONUŞMUŞTU

Nureddin Nebati, Merkez Bankası'nın faiz düşürme kararlarının ardından Lütfi Elvan'ın sessiz kaldığı dönemde "Türkiye Ekonomi Politiğini tüm ezber ve önkabullerimizi bir yana bırakarak, bilimsel veriler ışığında netleştirelim ve bilgi karmaşasını ortadan kaldıralım. Türkiye ekonomisini sadece döviz kurunu baz alan dar bakış açısı yerine büyük bir pencereden değerlendirmemiz gerekiyor" demişti.

"Sadece faiz ve döviz kuru ikilisini esas alan bir makroekonomik yaklaşım yerine düşük faiz yüksek üretim hacmine dayanan temel politika ekseninde yüksek istihdam, yüksek ihracat, düşük cari açık ve düşük dış borç hedeflenmektedir" diyen Nebati, şunları ifade etmişti:

 

"Düşük faiz avantajı ile birlikte ihracat artışından elde ettiğimiz geliri ithalatımızın en büyük kalemleri olan enerji, hammadde ve ara malı yatırımlarına yönlendireceğiz. Bu sayede hem enflasyon üzerindeki kur baskısını azaltacağız hem de istihdamın artmasını sağlayacağız.

Yakın ekonomik sürece baktığımızda 2019 yılında Çin’de başlayan Kovid-19 salgınına rağmen, IMF'ye göre, 2020 yılında G20’de büyüyebilen iki ekonomiden birisiyiz. Fakat herkesin bildiği gibi ekonomimizin en büyük sorunu cari açıktır. Bu da bizi hep dış borca bağımlı tutmuştur.

Küresel salgın sonucu tedarik zincirlerinin aksadığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu durum küresel çapta emtia, enerji ve navlun fiyatlarının fahiş oranlarda işlem görmesine neden olmuştur. Yani enflasyon sadece ülkemizde değil, küresel çapta ortaya çıkan dönemsel bir sorundur.

Mevcut piyasa koşullarında politika faizinin enflasyonun altında tutulmasında herhangi bir sorun yoktur. Talep enflasyonunu azaltmak için faizlerin arttırılması gerekirken, küresel salgının neden olduğu arz enflasyonunu azaltmak için faizlerin düşürülmesi gerekmektedir.

Düşük faiz politikamız sonucu TL’ye yapılan manipülatif ataklar ekonomimize ciddi zararlar veremez. Örneğin; bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı yasal ve hedef oranın oldukça üzerindedir. Bunun yanında bankacılık kredilerinin geri dönüşlerinde hiçbir sıkıntı yoktur.

Son kur atağında reel sektörde türbülanslar yaşansa da ekonomimiz tüm gücünü korumaktadır. Nitekim yeni kurulan şirket sayısı geçen yıla göre artarken, kapanan ya da konkordato ilan eden şirket sayısı azalmaktadır. Karşılıksız çıkan çek oranları da tarihi dip seviyesindedir.

2013’ten beri düşük faiz politikamızı her uygulamaya yeltendiğimizde güçlü bir itirazla karşılaştık. Bu sefer bunu uygulamada kararlıyız.

Milletimizin bağımsızlığı için verdiğimiz mücadelede olduğu gibi, bugün de Milletimiz ile elbirliği içinde ekonomimizin bu bağımsızlık mücadelesinden de Allah’ın izni ile zaferle ayrılacağız.

Bu politikamıza yönelik manipülatif kur ataklarının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bunlarla mücadelede, tüm kesimlerin, bize dikte edilmiş “yüksek faiz, düşük enflasyon” politikasının yanlışlığını yapısal cari açık veren ülkemiz özelinde tekrar değerlendirmelerini öneriyorum.

Sonuç olarak, pandemi sonrası dönemde de ülkemiz genç nüfusu, kalifiye işgücü, modern lojistik altyapısı, gelişen teknolojisi ve düşük faiz ortamı gibi birçok cazip yatırım olanaklarıyla istikrarlı bir şekilde kalkınmasını sürdürecek ve pozitif ayrışmaya devam edecektir." 

AdminAdmin