Gündem
Giriş Tarihi : 19-01-2019 04:29

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye’de OHAL bitti ama baskı yönetimi devam ediyor

Türkiye'nin insan hakları karnesi, AB'ya tam üyelik müzakeresi yapan bir ülke için oldukça sorunlu. Gündelik hayattaki yansımaları yanında bu sorunlu karnenin ekonomi tarafında da önemli olumsuzlukları oluyor. Ülkenin artan risk primi kadar doğrudan yatırım yapma iştahındaki azalma hukuk sistemindeki sorunlardan etkileniyor elbette.

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye’de OHAL bitti ama baskı yönetimi devam ediyor

Türkiye’nin insan hakları karnesi, AB’ya tam üyelik müzakeresi yapan bir ülke için oldukça sorunlu.  Gündelik hayattaki yansımaları yanında bu sorunlu karnenin ekonomi tarafında da önemli olumsuzlukları oluyor.  Ülkenin artan risk primi kadar doğrudan yatırım yapma iştahındaki azalma hukuk sistemindeki sorunlardan etkileniyor elbette.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) yayınladığı 2019 Dünya Raporu’nda, Türkiye’de OHAL’in bitmesine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baskıcı yönetiminin son bulmadığı ifade etti. HRW’nin Direktörü Kenneth Roth “Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin demokratik sistemini katlederken AB daha çok mülteci akınını durdurmak için Erdoğan’ın yardımını almaya yoğunlaştı.” dedi.

Örgütün Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Olağanüstü halin altı ay önce son bulmuş olmasıyla birlikte, insan haklarına saygı duyulan bir iklime geri dönüleceğine ilişkin tüm umutlar yıkıldı” dedi. Williamson, “Erdoğan hükümetinin muhaliflerin peşine düşmesi, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne dayanan çerçeveyi paramparça etti, adaletin ise altını üstüne getirdi” şeklinde konuştu.

674 sayfalık Dünya Raporu’nun 29. baskısında, İnsan Hakları İzleme Örgütü 100’den fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçiriyor. Raporda Türkiye ile ilgili dikkat çekici başlıklar bulunuyor.

1. Türkiye’de seçimler adil değil: “Haziran 2018’de yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde medya sansürlendi. Seçimler, bazı milletvekili ve bir cumhurbaşkanı adayının hapiste tutulduğu bir ortamda yapıldı.” “Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçildiği seçimlerle birlikte 2017 yılında yapılan referandumda onaylanan Türkiye’nin başkanlık sistemi tam olarak yürürlüğe girmiş oldu.”“Temmuz 2016 tarihinden bu yana yürürlükte olan OHAL dolayısıyla cumhurbaşkanı ve kabinesi parlamentoya gitmeden ve Anayasa Mahkemesi engeline takılmadan yasa çıkartabiliyor. Çıkarılan birçok KHK insan haklarını zaafa uğratıyor ve Türkiye’nin uluslararası insan hakları anlaşmalarıyla çelişiyor.”

2. Yargı ve medya hükümetin baskısı altında:“Türkiye’de mahkemeler bağımsız değil ve yetkili makamlar muhalifleri terör suçlamalarıyla soruşturmalara ve davalara maruz bırakırken, mahkemeler de onları hapse atmaktan çekinmiyor.” “Terörle mücadele yasalarının istismar edilerek, hükümete muhalif kişi ve kesimlere karşı yaygın bir şekilde kullanılması, 2016 askeri darbe girişiminin sorumlularının yargılanması yönündeki meşru çabaları baltaladı.” “Gazetecilere siyasi sebeplerle açılmış çok sayıda dava, 2018 yılında mahkumiyetle sonuçlandı. Tanınmış yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak, hükümeti devirmeye teşebbüs suçuyla, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi.”

3. İnsan hakları savunucularına baskı:“Yetkili makamlar insan hakları savunucularını hedef almaya hız verdiler. Bunların arasında İstanbul’da 2013 yılında gerçekleşen ve Gezi Protestoları olarak bilinen eylemlere odaklanan yeni bir soruşturma da vardı. Soruşturulanların başında haksız bir şekilde hapiste tutulan iş adamı ve bir kültür örgütünün lideri Osman Kavala yer alıyor.”“2017’de Türkiye’deki eleştirel seslere yönelik baskılar insan hakları savunucularına da uzandı. Haziran ayında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç FETÖ ile bağlantısı olduğu iddiasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı. Kendisine politik saiklerle isnat edilen, mesnetsiz suçlamalar, telefonunda ByLock adında bir uygulamanın bulunduğu iddiasına dayanıyor ki hükümete göre bu durum onun FETÖ’yle ilişki içinde olduğunu gösteriyor. Kılıç bu suçlamayı reddediyor. Avukatları ByLock’un telefonuna hiç yüklenmemiş olduğunu gösteren iki bilirkişi raporu sundular.”

4. Türkiye AİHM’in Demirtaş kararını hiçe saydı:“Hükümet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin muhalif politikacı Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi yönünde verdiği bir kararı hiçe saydı. Demirtaş iki yıldan beri başka milletvekilleri ve Kürt yanlısı partilerden seçilmiş belediye başkanlarıyla birlikte, keyfi bir şekilde hapiste tutuluyor.”

5. Güneydoğu’da demokrasi askıya alındı: “2019 Mart’da yapılacak yerel seçimler öncesinde, ülkenin güneydoğusunda yerel demokrasi askıya alınmış durumda. Hükümet, Kürt nüfusun seçtiği temsilcileri görevden aldıktan sonra, bölgedeki 94 belediyenin kontrolünü ele geçirdi.

6: Temel özgürlüklere kısıtlama:“2019 Dünya raporu ayrıca Türkiye’de barışçıl gösteri ve toplanma haklarına getirilen kısıtlamaları, akademik özgürlüklere yönelik saldırıları ve polis gözetimi altında işkence yapıldığına ilişkin iddiaların soruşturulmamasını da ele alıyor.” “100 binden fazla insan kamudan atıldı. Bunlar için bir komisyon kuruldu ancak komisyonun tam bağımsız olduğunu söylemek zor çünkü 7 üyesi çalışanları kamudan atan aynı birim tarafından atandı. Komisyon kararları temyize götürülebiliyor ancak bu sürecin yıllar alması bekleniyor.”

7. İfade, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü: “Gazetecilerin işlerini yaptıkları için yargılanmaları ve hapse atılmaları, darbe girişiminin ardından, medya organlarının kapatılmasından sonra da devam etti. Türkiye gazeteci ve medya çalışanlarını haklarındaki ceza soruşturmaları ve davaları sürerken hapse atma konusunda dünya birincisi. Bu satırlar yazılırken 150 gazeteci demir parmaklıklar arkasındaydı. Gazete ve televizyon kanallarının çoğu bağımsız değil ve hükümetin siyasi çizgisini tanıtan ve destekleyen yayınlar yapıyorlar.”

8. AB’ye eleştiri:  HRW raporunda AB ülkelerinde yükselen aşırı sağ tehlikesine dikkat çekildi ve Almanya ile Avusturya’da aşırı sağcı partilerin parlamentoya girdiği hatırlatıldı.“AB genelinde ırkçı, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtı algı ve şiddet devam etti. Müslümanlara yönelik yaygın düşmanlık ve hoşgörüsüzlük görüldü. Yahudi düşmanlığı ve nefret içerikli suçlar ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam etti.” Raporda Fransa’nın AB yanlısı Emmanuel Macron’u seçerek yükselen aşırı sağ ve yabancı düşmanlığına karşı başarılı bir mücadele sergilediği belirtilirken yakın zaman önce Çin’e yaptığı ziyarette insan hakları konusunda sessiz kalan Macron eleştirildi.

 

Panaliz

AdminAdmin