Cumhuriyet Üniversitesi Haberleri
Giriş Tarihi : 28-02-2017 21:32

FETÖ İLE MÜCADELE SİZE GÖRE YETERLİ Mİ!!!

Bahçenize veya bağınıza domuz girerse, zararı önlemek için domuz avı başlatırsınız ve nasıl bir mücadele yapacağınız bellidir.

FETÖ İLE MÜCADELE SİZE GÖRE YETERLİ Mİ!!!

Eğer ülkenizin ve devletinizin, bütün kurumlarını FETÖ’nün cadıları sarmışsa, elbette cadı avını da başlatırsınız ve devam ettirmelisiniz, bundan daha doğal bir şey yoktur. Fakat cadılarla nasıl bir mücadele yapabileceğiniz konusunu tespit etmek, kolay bir şey değildir.

Doğu Almanya ile Batı Almanya birleştiği zaman, Komünist terbiye ve anlayış içerisinde yaşamış kişilerin, yeni Almanya içerisindeki eski Komünist anlayışla, risk oluşturduğu görülünce, 500 bin civarında kamu içerisindeki çalışan kişiler, görevlerinden geri çekilmiş ve fişlenmişti.

Dünkü yazımda, kapatılan üniversite, okul ve hastanelerdeki, FETÖ’cü kadroların, devlet içine sızmaları ve takibinin gerekliliğine işaret etmiştim.

Aynen bunun gibi; Bank Asya’nın kurucularının 200’e yakın ismi belli, ortaklık payları belli ve kim olduklarını da tek tek biliniyor. Samanyolu televizyonunun 1993’teki kuruluşunda da, yine 300 küsur kişinin kurucu olarak payları ve isimlerinin listeleri, dokümanları elimde mevcuttur.

Bu hisseler daha sonraki yıllarda sürekli el değiştirerek sadece FETÖ’nün ve yakın dairedeki ekibinin bildiği kişilere, planlı ve sinsi bir şekilde aktarılmıştır. Eğer bunlar incelenebilirse 10 binlerce FETÖ’nün en has güvenilir elemanları olduğu kişilere ulaşılabilecektir ve listeler ortaya çıkacaktır.

Ayrıca Bank Asya’nın, müdürlerinden, en alt birimlerine kadar çaycıları bile FETÖ’nün bölge imamlarının ve mütevelli heyetinin 10 tanesinin referansı alınmadan, araştırılmadan, bu kurumların içerisine giremezler. Eğer bu şahıslar araştırılırsa, yüzlerce Bank Asya şubesinin çalışanları ve en üst düzey yöneticilerinden, en alt seviyede çalışanlarına kadar, yüz binlere yakın kişinin ismine ulaşılacaktır.

Bunların takipleri yapılması gerekirken, bu hususları gözönüne alarak, bunların birer örgüt mensubu olabileceği düşünülmeden, sadece ByLock ve Bank Asya’ya para yatırmayı suç olarak görmek, Bank Asya’da görevli olarak çalışan FETÖ’nün seçtiklerini masum saymak, doğru bir tespit sayılmaz.

Nasıl ki; ByLock ve Bank Asya’ya para yatırmış olmak bir suç unsuru olarak sayılıyor ise, bu kurumlarda çalışan en üst düzey yetkilisinden, en alt çalışanına kadar, kesinlikle FETÖ’nün has elemanları olduğunu unutmamalıyız ve bunları yakın takibe alıp, aynen KHK ile görevinden atılan devlet memurları gibi, yargılamak ve sorgulamak devletimizin boynunun borcudur.

Biz burada yapılması gereken bir mücadelenin, başlama ve esasına dikkat çekmeye çalışıyoruz. Savcıların ve emniyetin FETÖ’yü çözebilmeleri, bu işin esrarengiz yapısını çözmeye yeterli değildir. Hâlbuki FETÖ’nün daha önceki (1966’dan 2016’ya FETÖ kitabımda yazdığım gibi) eğer incelenirse her 10 yılda, daha sonraki yıllarda ise, her beş yılda değiştirdiği yeni taktikleri vardır.

Görülecektir ki; 1966 ile 1976 arasındaki taktik ve davranış, 1976 ile 1986 arasındaki davranış ve strateji, 1986 ile 1996 arasındaki siyasi yapılanma ve kadrolaşma, daha sonra ABD’ye kaçması ve Amerikan vatandaşı olması ile beraber, davranışları uluslararası hareket şekilleri, birbirinden çok farklı olmuştur.

Şu anda da, bu 17-25 Aralık ve 15 Temmuzdan sonra, devletle girişmiş olduğu açık cephe çarpışmasından sonra, şu anda yer altına inmiş tamamen kamufle olmuş, evrimleşmiş ve ele geçmesi çok zor, yakalanması çok zor bir stil içerisinde yoluna devam etmektedirler.

Ne zaman ne şekil bir yapılanma ile ve hücum şekli ile karşımıza çıkacağı belli değildir. Bunların önlenmesi adına, takibi ve stratejilerinin araştırılması, peşlerinin bırakılmaması gerekir. Yer altına inmiş bir hareketi takip etmek, tabii ki ortadaki bir hareketle mücadeleden çok farklıdır ve zordur.

Şu anda yıllar öncesindeki askeri vesayet döneminde, 163. madde ve Batı Çalışma Grubu’nun baskılarına rağmen, askeriyenin içine girip bu derece yapılanmada başarılı olan FETÖ grubu, emniyette, yargıda, açıkça gördüğümüz gibi bütün engellere rağmen buralara girip, örgütlenebilmesine bakılırsa, bugünkü şartlar içerisinde yine yer altına inip, buralarda tekrar örgütlenebilmesi işi, onlar için zor bir husus değildir.

Onlardan önce davranıp, onların oyununu bozacak gerçekten tankların altına atlayan, göğsünü topa, tanka, mermiye siper eden insanlarımız olduğu gibi, kamu kurumlarında da, bu işle ilgili mevki ve makamını düşünmeden, siyasi kariyerini düşünmeden çalışabilecek önleyici harp taktikleriyle, görevini hiçbir duygusal etkide kalmadan, şahsi kariyerinin feda ederek, bu mücadeleye harcayacak, savcılara, hakimlere, akademisyenlere, din adamlarına, ihtiyacımız vardır.

Bu ekiplerin kurulması doğrudan doğruya, Sayın Cumhurbaşkanımızın boynunun borcudur. Bu mücadelede ben yalnız kaldım demeye hakkı yoktur. Hiçbir resmi görevi olmadığı halde, 15 Temmuz’da canını feda edenler olduğu gibi, bu mücadelede de canını feda edecek pek çok kimse bu göreve seve seve yıllardır devam etmektedir ve edecektir. Sayın Cumhurbaşkanı bunları araştırmalı ve bulmalıdır.  

FETÖ’nün ABD’de Ali Halit Aslantürk, Faruk Taban gibi pek çok elemanı, Hillary Clinton ve eski Başkan Obama ile canciğer Beyaz Saray’ın içerisinde, bütün Amerikan senatörleri ile beraber olduğunu, Hidayet Karaca’nın özgürlüğü için 73 tane ABD senatörünün imza attığı bir deklarasyon yayınlayan ekibin olduğunu hatırlatarak, siyasiler üzerinde ne kadar yakın bir irtibat sağladıklarını, bizim ise devlet-millet iş birlikteliği içerisinde ne kadar yaya kaldığımızı hatırlatmak istiyorum.

FETÖ’den ayrıldığını söyleyen 3-5 kişi dahi bir araya gelerek mücadele etmediğini ve edemediğini düşünürsek, Cumhurbaşkanımız da yalnız kaldığını söylüyor ise, bu bir mücadele eksikliğinin açıkça beyanıdır. (Yalnız kalmasın!!!)

Devletimiz, din ve vatan için bedel ödemiş insanlarla çalışsın. Salahat, maharet ve sadakat ölçüleri içerisinde olan ve bu ölçüleri ölçü olarak kabul eden elemanları etrafına toplasın. 

Bir işaretiyle bu mücadele fevkalade yapılabilir.

Bugün hâlâ beni darbe komisyonuna niçin çağırmadıklarını anlamış değilim, bütün kamuoyuna özellikle duyurmak istiyorum. 

İkinci olarak devletimizin ve milletimizin sesi olan, TRT-1 ve TRT Haber gibi kanallarda, FETÖ ile mücadele için her gün halkı bilinçlendirme ve açıklamalarda bulunmamız gereken programlara dahi çağırılmamış olmamın, kasıtlı olarak önümü kesmek için yapıldığını bütün kamuoyuna ilan ediyorum ve kınıyorum. 

Nurettin Veren

AdminAdmin