Gündem
Giriş Tarihi : 28-06-2016 03:24

Erdoğan: "FETÖ hakkında tavsiye kararı aldık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Fethullahçı Terör Örgütü' hakkında tavsiye kararı aldık ve Bakanlar Kurulu kararı çıktı, ben de imzaladım, şu anda yürürlüğe girdi, yargıdan da kararlar çıkmaya başladı' dedi.

Erdoğan:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Aynı siyasi gelenekten geldiğimiz bir hükümet işbaşında bulunduğu için, başbakanımız ve bakanlarımızla yakın mesai içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Fakat bu uyumlu çalışma görüntüsü bugüne mahsus bir durumdur. Yarın farklı anlayışlarda bir cumhurbaşkanı ve hükümetin işbaşına gelmesi durumunda herhalde işler bu kadar kolay yürümeyecektir. Ülke ve millet olarak 10 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla girdiğimiz bu yeni yol bizi yeni anayasayla birlikte yeni yönetim sistemini tartışmaya zorluyor. Çünkü mevcut halde cumhur, halk kendi başkanını seçiyor olmakla birlikte yine seçimle gelen bir hükümetin de bulunması ister istemez iki başlılık endişesini beraberinde getiriyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde esnaf ve vatandaşlarla iftarda bir araya geldi.

İftar sonrası yaptığı konuşmaya "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine, evinize hoşgeldiniz" diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm davetlilerin gelecek Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramını tebrik etti.

"Bugün sizlerle biraz dertleşmek istiyorum" şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni 600 yıllık bir çınarın dört bir yandan gelen saldırılar sonunda devrilmesinin ardından, taze bir filizi toprakla buluşturmanın heyecanıyla kurduk." dedi.

Osmanlı Devleti'nin son döneminde topraklarının büyüklüğünün yaklaşık 5 milyon kilometrekare olduğunu anımsatan Erdoğan, Türkiye'nin sonradan anavatana katılan Hatay ile 780 bin kilometrekare vatan toprağı üzerinde kurulduğunu ifade etti.

- "Milletimiz her fırsatta sözün de yetkinin de kendisinde olduğunu gösterdi"

Cumhuriyet kurulurken Osmanlı'nın son döneminde yaşanan kırılmalardan kaynaklanan endişelerin etkisini tüm ağırlığıyla sürdürdüğünü ve devletin mimarisi ve yönetim anlayışının bu şartlar altında şekillendirildiğini dile getiren

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerçekten çok büyük fedakarlıkla İstiklal Savaşını zafere ulaştıran bu aziz millet maalesef yeni devletimizin yönetiminden tek parti, milli şef formülüyle adeta dışlandı. Zaman zaman teşebbüs edilen çok partili hayata geçiş denemeleri, esasen milletin yeni devletinin yönetiminde söz sahibi olma talebindeki ısrarının bir sonucuydu. 1950 yılına gelindiğinde Türkiye Kurtuluş Savaşı sırasında hazırlanan ilk anayasamızda ifade edilen, 'Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir' ifadesini uzun bir aradan sonra nihayet tam olarak faaliyete geçirebildi. Daha sonra kimi zaman darbelerle kesintiye uğratılsa bile milletimiz her fırsatta sözün de yetkinin de kendisinde olduğunu gösterdi."

"Cumhurbaşkanının doğrudan sizlerin, yani milletin oyuyla seçilmesi ülkemizdeki son vesayet kurumunun da tasfiyesi anlamına gelmektedir." şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Çünkü darbe dönemlerinde hazırlanan anayasalarda bu makam milli iradenin üzerinde bir çeşit vesayet mekanizması olarak şekillendirilmiştir. Evet, adını doğru koymak lazım, cumhurbaşkanlığı makamı 10 Ağustos 2014 tarihinden beri artık doğrudan milletin makamıdır, cumhurbaşkanılığı da doğrudan milletin evidir. Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü'nden Beştepe Külliyesi'ne taşınmasının asıl sebebi işte budur. Bunu sıradan yapmadık, bilerek yaptık. Çankaya Köşkü sadece bir kişiye ve onun protokol görevlilerine göre tasarlanmış bir mekandı.Orada milletimizle birlikte böyle geniş toplantılar yapma, bir araya gelip hasbihal etme, hasret giderme imkanı yoktu."

Kendilerinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde her ay farklı meslek gruplarıyla, muhtarlarla, işadamlarıyla, bilim adamlarıyla, kadın ve çocuklarla buluştukları toplantılar gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, iftarın da dışarıda verileceğini ancak yağmur yağacağına ilişkin raporlar nedeniyle içeriye alındığını bildirdi.

İstanbul'da katıldıkları ve verdikleri iftarların haricinde sadece ramazanda, şehit yakınları ve gazilerle başlayan bu tarz iftar yaptıklarını belirten Erdoğan, "Her gün milletimizle birlikteyiz Elhamdülillah." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Külliyede yapılan 400-500 kişilik toplantıların artık kendilerine yetmediğini ifade ederek, bundan sonraki buluşmalarını Millet Camisi'nin yanında inşaatı devam eden ve yakında açışılışını gerçekleştirecekleri kongre ve kültür merkezinde 2 bin 200 kişilik gruplar halinde gerçekleştireceklerini bildirdi.

Erdoğan, kongre ve kültür merkezinin alt tarafına 5 milyon ciltlik kitabıyla Türkiye'nin en büyük kütüphanesinin ve aynı anda 2 bin kişiye yemek verilebilecek, geniş sergi alanlarının bulunacağı bir çok amaçlı salon yapılacağını kaydetti.

- "Cumhurbaşkanının kendisi de makamı da mekanı da milletle içiçedir"

Kütüphanedeki eserlerin dijital ortama da taşınacağını ifade eden Erdoğan, "24 saat orası açık olacak. Bütün gençler gelip orada araştırmalarını yapabilecek, çalışmalarını, derslerini yapabilecekler. Niye? Burası milletin evi, onun için, Burası külliye, onun için. Bunları şunun için anlatıyorum, bugün artık cumhurbaşkanının kendisi de cumhurbaşkanlığı makamı da cumhurbaşkanlığı mekanı da milletle içiçedir, milletle beraberdir, millete aittir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ama bu fiili bir durumdur, anayasaya aykırı hiçbir fiilimiz, hiçbir eylememiz söz konusu değildir. Bununla birlikte mevcut durumun anayasada tarif edildiğini söyleyebilmek de çok mümkün değildir. Biz milletimizden aldığımız güçle, milletimizin bizden beklentilerini hayata geçirmenin çabası içerisindeyiz. Aynı siyasi gelenekten geldiğimiz bir hükümet işbaşında bulunduğu için, başbakanımız ve bakanlarımızla yakın mesai içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Fakat bu uyumlu çalışma görüntüsü bugüne mahsus bir durumdur. Yarın farklı anlayışlarda bir cumhurbaşkanı ve hükümetin işbaşına gelmesi durumunda herhalde işler bu kadar kolay yürümeyecektir.

Ülke ve millet olarak 10 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla girdiğimiz bu yeni yol bizi yeni anayasayla birlikte yeni yönetim sistemini tartışmaya zorluyor. Çünkü mevcut halde cumhur, halk kendi başkanını seçiyor olmakla birlikte yine seçimle gelen bir hükümetin de bulunması ister istemez iki başlılık endişesini beraberinde getiriyor. Bu meseleyi kendi mecrasından çıkartarak günlük siyasi tartışmaların mezesi haline getirenler ülkeye de millete de kötülük yapıyorlar. Her alanda değişen, dönüşen, ileriye giden Türkiye'nin bu konuda kısır tartışmaların içine hapsolup kalmasını biz asla kabul edemeyiz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Legal görünüm altında illegal terör örgütlerinden 'Fethullahçı Terör Örgütü' hakkında tavsiye kararı aldık ve Bakanlar Kurulu kararı çıktı, ben de imzaladım, şu anda yürürlüğe girdi, yargıdan da kararlar çıkmaya başladı. Bu millete ihanet eden bunun hesabını verecek, onlar kaçacak biz kovalayacağız." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde esnaf ve vatandaşlarla iftarda bir araya geldi.

Bugün dünyanın en ileri ükelerinin "başkanlık sistemi" ile yönetildiğine dikkati çeken Erdoğan, "Niye? Çift başlılık olmaz. Kararda sürat, seri olarak çalışmak lazım. İşte bizler, yıllardır parlamenter demokrasiyle geldiğimiz yer belli ve 2002'de görevi aldık ondan sonra yürüdük fakat şimdi patinajdayız, bu patinajı aşmamız lazım." diye konuştu.

Siyasetin ve siyasetçinin görevinin ülkenin önünü tıkamak değil, tam tersine açmak olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu milletin, geçmişte kendi kavgalarına, kendi hayal dünyalarına dalıp, ülkeyi unutan siyasetçileri nasıl bir çırpıda tasfiye ettiği unutulmamalıdır. Muhalefetin ya Türkiye'yi daha ileriye taşıyacak tekliflerle milletin huzuruna gelmesi ya da ülkenin tekerinin önüne taş koymaktan vazgeçmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemin bu konuda hayırlı gelişmelere vesile olacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.

- "Hedef bizim Rabiamızdır"

Türkiye'nin tekerinin önüne taş koyma çabalarının geçmişten beri hiç eksik olmadığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gün olmuştur bu tek parti dönemlerinin zulmü olmuştur, gün olmuştur bu darbeler, muhtıralar olarak karşımıza çıkmıştır, gün olmuştur bu ASALA diye bir Ermeni terör örgütü salınmıştır üzerimize, gün olmuştur 'sağcı-solcu' diyerek, 'mezhep' diyerek, 'köken' diyerek, milletimiz kamplara ayrılıp, birbirine düşürülmeye çalışılmıştır, gün olmuştur ırkçılık yapılmıştır. Şimdi de PKK terör örgütü ve uzantıları, bir yandan DAİŞ denilen proje terör örgütü öte yandan milletimizin huzuruna güvenliğine, geleceğine yönelik saldırılarda bulunuyorlar. Dikkat edin onlarca yıllardır isimler değişiyor, yöntemler değişiyor, üslup değişiyor ama hedef aynı. Hedef bizim Rabiamızdır."

"Ne var bu Rabia'da?" diye soran Erdoğan, "Bu Rabia'da tek millet var, Türkü'yle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abhaza'sıyla, Boşnak'ıyla 79 milyon tek millet." dedi.

Rabia'nın ikincisinin "Tek bayrak" olduğunu belirten Erdoğan, Mithat Cemal Kuntay'ın "On Beş Yılı Karşılarken" şiirinden "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" dizesini okuyarak, "Şu bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır, hilal bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız işte o yere düşen şehidimizin ta kendisidir." diye konuştu.

Rabia'nın üçüncüsünün "tek vatan" olduğunu bildiren Erdoğan, "Vatan nedir biliyor musunuz? Vatan şehidimizin kanıyla yoğrulmuş toprağın ta kendisidir. Eğer bir toprak şehit kanıyla yoğruluyorsa vatandır. Aksi takdirde sıradan tarladır. Tarla başka birşey, vatan başka birşey." ifadesini kullandı.

- "Bu vatanı asla böldürtmeyiz"

Bu topraklar için çok şehit verdiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Şimdi bu vatanı biz asla böldürtmeyiz. 'Güneydoğu'yu şöyle yapacağız, burayı böyle yapacağız' geç o işleri geç. Bak şu ana kadar yedi yüz kadar şehit verdik ama sekiz bine yakın da teröristi etkisiz hale getirdik." değerlendirmesinde bulundu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulus Akar ile sürpriz bir şekilde önceki hafta Mardin'e, geçen akşam da Cizre'ye gittiklerini ve oralardaki askerlerle iftar yaptığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Masamda oturanlardan hepsi, 'böldürtmeyeceğiz' diyorlar. İnanmışlar, sahiplenmişler ve şehadet. Hedef bu. 'Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor / Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor.' Bizim yavrularımız, bizim evlatlarımız, 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda / Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda / Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' diyerek gidiyorlar. O teröristler, onlara da halk arasında ne diyorlar, 'pisi pisine gitti' olay bu, fark bu, işte tek vatan."

Rabia'nın dördüncüsünün "tek devlet" olduğunu belirten Erdoğan, "Devlet içinde devlet olmaz. Neymiş o? Paralel devlet. Ne demiştik? İninize gireceğiz ve girdik inlerine. Aileleri böldüler, milleti böldüler, anneyi evladından ayırdılar, kocayı karısından, karısını kocasından ayırdılar. Şimdi güvenlik güçlerimiz de hepsini tek tek topluyor. Himmetmiş, şuymuş buymuş vesaire. Bizim tek devletimiz var, o da Türkiye Cumhuriyeti devletidir, başka bir devlet yok." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bu millete ihanet eden bunun hesabını verecek"

Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) son toplantısında alınan kararı anımsatan Erdoğan, "Legal görünüm altında illegal terör örgütlerinden 'Fethullahçı Terör Örgütü' hakkında tavsiye kararı aldık ve Bakanlar Kurulu kararı çıktı, ben de imzaladım, şu anda yürürlüğe girdi, yargıdan da kararlar çıkmaya başladı. Bu millete ihanet eden bunun hesabını verecek, onlar kaçacak biz kovalayacağız. Şu anda kimisi içeride hapiste, kimisi yurt dışında. Dedik ya, 'tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet' bunların." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nereden gelirse gelsinler bugüne kadar ne milletimizi bölebildiler ne bayrağımızı indirebildiler ne vatanımızı parçalayabildiler ne de devletimizi yıkabildiler. Allah'ın izniyle bundan sonra da hiçbirini yapamayacaklar. Çünkü biz gerektiğinde bu değerler uğrunda gözünü kırpmadan canını verebilen bir milletiz." dedi.

Bütün bu adımları atarken, gazilere şükranlarını sunarak şifa dileyen Erdoğan, şehitlere de rahmet dilerken yakınlarına da sabır temennisinde bulundu.

- "Bu millet dua alan bir millettir"

Şehitlerin, peygamberlikten sonra en yüce makamın sahipleri olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün bu operasyonlar, bu kahramanlık örnekleri gerçekten milletimizin de cesaretini, her şeyini daha da artırıyor. Şunu hiç unutmayın, bu millet var ya ne dualar alıyor biliyor musunuz? Bu millet dua alan bir millettir. Bu asker, bu polis, bu köy korucusu, bunlar dua alan insanlardır ve morallerinin hep yüksek olduğunu gördüm. Niye? Onlar, o duaya teslim olmuş gözler. Milletimizde ve onun evlatları olan güvenlik güçlerimizde bu inanç, bu kararlılık, bu heyecan olduğu sürece Rabbimin inayetiyle kimse bizi bu yolumuzdan alıkoyamaz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Rusya ile ilişkilerimizi yeniden geliştirme konusunda gönderdiğim mektupla vardığımız mutabakatın her iki ülkenin de hayrına olacağına inanıyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde esnaf ve vatandaşlarla iftarda bir araya geldi.

Erdoğan, buradaki konuşmasında, bu milletle uğraşanların aradan çok geçmeden kendi canlarının derdine düştüklerini ifade etti. Türk milletinin dua alan bir millet olduğuna işaret eden Erdoğan, bugün Türkiye'nin dünyanın tüm mazlumlarının, mağdurlarının umudu haline geldiğini vurguladı.

"Koskoca Avrupa Birliği bizdeki mevcuda göre çok küçük sayılabilecek bir sayıdaki mültecinin yol açtığı krizi dahi yönetemediler." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye krizinde en başından itibaren bizim tekliflerimiz kabul edilip, ülkemize gereken destek verilseydi bugün bölgede durum çok farklı olacaktı. Hepsine dedim ki 'Gelin Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılmış güvenli bir bölge ilan edelim, lojistik olarak da uçuşa yasak bölge ilan edelim orayı, bir taraftan da eğit-donat yapalım. O zaman kimse ne Avrupa'ya gelir ne Türkiye'ye. O büyük bölgede herkes huzurlu bir şekilde topraklarında yaşar' ama yaklaşmadılar.

Sonuçta ne oldu? Suriye'de 600 bine yakın mazlum, göz göre göre terör örgütlerinin, eli kanlı rejim güçlerinin cenderesi altında hayatını kaybetmiştir. Fosfor bombalarıyla, varil bombalarıyla bu insanlar öldürülmüştür ama unutmayın mazlumun ahı yerde kalmaz. Suriye'de bu katliama ortak olan herkes eninde sonunda bunun hesabını verecektir. Bizim bu ağır imtihanda, misafir ettiğimiz 3 milyon sığınmacı ile Suriye içine yaptığımız insancıl yardımlarla sorunun hakkaniyetli bir şekilde çözümü için gösterdiğimiz gayretle ibra olduğumuza inanıyorum. Allah, dünyadaki tüm mazlumlarla birlikte Suriyeli kardeşlerimizin de yardımcısı olsun."

- "Orta direği çöken bir bina ayakta kalmakta zorlanır"

Erdoğan, rızıklarını ticarette arayan, emekleri ve alın terleriyle her gün ailesine helal lokma götürmek için "Bismillah" diyerek evlerinden çıkan esnafın, her türlü saygıyı ve takdiri hak ettiğini söyledi.

Esnafın, yani orta direğin, sosyal adaletin bel kemiği olduğuna işaret eden Erdoğan, orta direği çöken bir bina ayakta kalmakta nasıl zorlanırsa, esnafı güçlü olmayan bir toplumun da aynı sıkıntıya düşeceğini vurguladı.

Bir türkünün, "El veriyor el veriyor, orta direk bel veriyor, döndüm baktım sağ yanıma Mehmedim can veriyor." sözlerini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz ne esnafımızı ihmal edip orta direğe bel verdireceğiz ne de tek bir Mehmetimizin boşuna can vermesine müsaade edeceğiz. Türkiye'yi 2023 hedeflerimize ulaştırarak, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı hayata geçirerek, büyük Türkiye'yi, güçlü Türkiye'yi, yeni Türkiye'yi mutlaka yavrularımıza kurdurtacağız, bunun da müjdesini veriyorum. Biz o günleri görmeyeceğiz ama yavrularımıza şimdi tohumları atıyoruz. İnşallah yavrularımız, tohumları atılmış bu topraklarda o yeni güçlü Türkiye'yi kuracaklar. Allah yar ve yardımcımız olsun."

- "Hiçbir dayatmayı asla kabul etmedik, etmeyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile İsrail arasında varılan mutabakat konusunda da değerlendirmelerde bulundu.

2010 yılında Filistin'e yardım götüren Mavi Marmara gemisinin basılıp 10 vatandaşın şehit edilmesi hadisesinin ardından İsrail'le sorunlu bir döneme girildiğini hatırlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bizim açımızdan kabul edilmesi asla mümkün olmayan bu hadisenin ardından iki ülke arasındaki ilişkileri düzeltmek için ABD başta olmak üzere, üçüncü tarafların hep girişimleri oldu. En başından beri 'İsrail'le ilişkilerin düzeltilebilmesi için 3 şartın yerine gelmesi gerekir' dedim. Başbakanlığımda da bunu söyledim, cumhurbakanlığımda da bunu söyledim. Bunun birincisi, 'İsrail bu eyleminden dolayı Türkiye'den resmen özür dilemelidir demiştim'. 2013 yılında ABD Başkanı Sayın Obama'nın şahitliğinde İsrail Başbakanı bu özrü şahsen bana ifade etti ve bu kendileri tarafından da biliyorsunuz ifade edildi. İkinci şartımız, İsrail'in Mavi Marmara'da şehit edilen masumların ailelerine tazminat ödemesiydi. Prensipte üzerinde daha önceden anlaşılan bu şart da 20 milyon dolar olarak rakamın kesinleştirilmesiyle yerine getirilmiş oldu. Yani her biri için şehidimizin 2 milyon dolar tazminat, açılacak banka hesabına İsrail tarafından yatırılacaktır.

Üçüncü şartımız, Mavi Marmara şehitlerinin amacı olan, bu uğurda canlarını verdikleri Gazze'de yaşayan Filistinlilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi noktasında abluka veya ambargo, bunun kaldırılmasıydı. Dün Roma'da varılan anlaşma uyarınca elektrik ve su alt yapısını, çünkü günde 4 saat, 6 saat elektrik enerjisi geliyor. Devamlı karanlıktalar. 'Bunun çözülmesi lazım' dedik. Ne olacak? Dedik 'limana elektrik enerjisi veren gemi yerleştirelim veya orada Almanlar'ın işlettiği bir santral var, oradan elektrik... Bunun halli gerekir ve bunun da bütün şebekelerini Türkiye olarak biz yenileyeceğiz'. Şimdi bu da kabul edildi. Su, maalesef sıkıntı. Bunun için de 'denizden su arıtalım, su alalım veya sondaj' dedik. Bu noktada bunu da kabul ettiler ve hatta hatta gerekirse yılda 50 milyon metreküp suyu kendilerinin verilmesi noktasında da bir beyanda bulundular. Gıda, sağlık, konut gibi temel ihtiyaçlara kadar her alanda Gazze'ye Türkiye aracılığıyla yardım ulaştırılabilecek. Bu bayram öncesi 14 bin tonluk gemiyle gıda, giyim eşyası, ayakkabı bu tür şeyleri de inşallah Mersin'den yola çıkmak suretiyle Gazze'ye ulaştıracağız. Ayrıca Batı Şeria'daki Cenin Sanayi Bölgesi ile ilgili proje de hayata geçirilecek. Onunla da Filistinliler böylece istifade edecekler."

Türkiye olarak bu sürecin tamamını Filistinlilerle istişare içinde yürüttüklerini bildiren Erdoğan, "Dün Sayın Abbas'la, cuma günü de sayın Halit Meşal'le görüşerek bu adımları attık. Kendileri bu gelişmeleri gayet olumlu değerlendirdiler ve biz de yola devam ettik." dedi.

"Biz bugüne kadar ne Filistinlilerin hak ve hukukuna halel getirecek ne de Mavi Marmara şehitlerinin ruhlarını muazzep edecek hiçbir şartı, hiçbir dayatmayı asla kabul etmedik, etmeyiz." değerlendirmesini yapan Erdoğan, "Gazze'deki Filistinlilere nefes aldıracak, çok uzun yıllardır yaşadıkları mağduriyetleri düzeltecek adımları inşallah süratle atacağız. Cuma günü inşallah gemi yola çıkıyor ve ilk gemi, Aşdod Limanı'na ulaşacak. İnşallah bu yardımların Gazze'ye teslim edilmesiyle Filistinli kardeşlerimiz, ikinci bir bayramı yaşayacaklar."

-"Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı asla unutmadık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de bu gelişmelerden sonra Batı Şeria'daki Filistinlilerin haklarını korumanın mücadelesini verirken Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı asla unutmadıklarını belirtti. Erdoğan, "İsrail'in Kudüs'teki ve Mescidi Aksa'daki hukuksuzluklarına karşı itirazlarımızı bu görüşmeler başladıktan sonra elbette devam ettireceğiz ama bu durum Gazze'deki ve diğer bölgelerdeki Filistinli kardeşlerimize yapabileceğimiz katkıları sunmamıza engel değildir." şeklinde konuştu.

Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmanın iki ülke ve Filistin için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Tabii bu vesileyle ayrıca ekonomik ilişkiler de çok farklı bir şekilde gelişmeye başlayacaktır. Anlaşmanın hayata geçmesinde katkısı olan ABD Başkanı Sayın Obama başta olmak üzere, herkese teşekkür ediyorum. Teknokratlarımıza, bürokratlarımıza teşekkür ediyorum." dedi.

- "Mektupta, bölgesel işbirliği imkanlarını hatırlattım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile uçak krizi meselesinin bulunduğuna işaret ederek, bu olumsuzlukları da ortadan kaldırmaya yönelik adımları attıklarını bildirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Rusya ile ilişkilerimizi yeniden geliştirme konusunda gönderdiğim mektupla vardığımız mutabakatın her iki ülkenin de hayrına olacağına inanıyorum. Sayın Putin'e gönderdiğim mektupla kendisine hem yaşanan hadiseden duyduğumuz üzüntüyü ifade ettim hem de geniş bir alanda yapabileceğimiz bölgesel işbirliği imkanlarını hatırlattım. Her iki ülkenin de zararına olan mevcut durumu, bir an önce geride bırakarak ilişkilerimizi süratle normalleştireceğimize inanıyorum. Türkiye, dostlarına güven ve fayda sağlayan bir ülke olduğunu her zaman göstermiş bir ülkedir. Dolayısıyla bölgenin barışı, huzuru için bu yakın komşumuzla olan münasebetleri özellikle de stratejik düzeyde kurmuş olduğumuz bu attığımız adımları geliştirmenin de gayretine inanıyorum."

- Örnek vatandaşlar Külliye'de ağırlandı

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen iftara, aralarında kamyoncu, oto tamircisi, hurdacı, berber, yufkacı, keresteci, büfeci, pastacı ve kalorifercilerin de bulunduğu farklı meslek gruplarından esnaf da katıldı.

İftar davetine araçları ile gelen taksi, dolmuş ve özel halk otobüsü şoförlerinin araçlarını Külliye'nin önündeki Alparslan Türkeş Caddesi üzerine park ettikleri görüldü.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki iftarda, oruçlu vatandaşların mesai saatlerinde poliklinikten faydalanmakta yaşadığı zorluklar nedeniyle gönüllü olarak iftardan sonra hasta muayene hizmeti veren Zonguldak Alaplı Devlet Hastanesi Başhekimi Ozan Özlücan, Niğde'de anne, baba ve kardeşinin hayatını kaybettiği kazadan kurtulan 33 günlük bebeğe ilk müdahaleyi gerçekleştiren ve süt annelik yapan Uzman Doktor Filiz Demir, Erzincan'da belediye otobüsünde kalp krizi geçiren kadını hastaneye yetiştiren otobüs şoförü Latif Sinan Ocak ile Kayseri'de 90 derecelik sıcaklıktaki ocağın yanında oruç tutan demirci ustası Salih Kaplan da yer aldı.

AdminAdmin