Cumhuriyet Üniversitesi Haberleri
Giriş Tarihi : 26-03-2016 23:51

ÜNİVERSİTELER PATLAMAYA HAZIR BARUT FIÇISI

Açılım sürecinde Güneydoğu'da düşülen yanlışa çok uzunca bir süredir üniversitelerde düşülmektedir. Güya, göz yumarak, ses çıkarmayarak daha fazla tahribat yapmalarını engelliyorlar.

ÜNİVERSİTELER PATLAMAYA HAZIR BARUT FIÇISI

Türkiye Yüksek Öğretim sisteminde 2016 itibarıyla 6 milyon öğrenci 193 üniversitede öğrenim görmektedir. Üniversitelerimizin  eğitim,  öğretim, yayın,  özerklik,  arge, bütçe,  araştırma,  özlük hakları,  nitelikli parasız eğitim vb konularda çok büyük sorunları bulunmaktadır. Kısa sürede gerekli tedbirler radikal bir biçimde alınmazsa uygar dünya ile aramızdaki fark bir kara deliğe dönüşmüş olacak. Bunları bir kenara not edelim.

Bugün bambaşka  bir sorunla karşı karşıyayız. Yaşam hakkı en kutsal hak. Eğitim özgürlüğü en temel insan haklarından birisi.

Öteden beri Türkiye'de üniversiteler maalesef  nitelikli bir asayiş ve güvenlik  altyapısına sahip olamadı. Polis,  bazı yerlerde jandarma derken liberal dalga ile beraber özel güvenlik birimleri devreye girdi. Bunların hiçbiri üniversitelerimizdeki asayiş sorununu çözememektedir.

Üniversitelerimizin büyük kısmı yasadışı bölücü terör örgütleri günümüzde "ÖZELLİKLE PKK" tarafından fiilen denetim altına alınmışlardır. Amfilerde,  kapalı açık alanlarda terör örgütünün afiş, ve flamaları  pek rahat bir biçimde asılmakta,  terör ve şiddeti öven açıklama ve toplantılar,  imza kampanyaları yapılabilmektedir.

En başta üniversite yönetimleri ve güvenlik bürokrasisi bu yapıyı denetim için veya hangi sebeple bilemem vikaye ettiği izlenimi var. Sanırım bu şekilde daha büyük olayları engelleyebileceklerini düşünüyorlar,  pek yanlış.

Buradan bütün yetkililere ve hukukçulara sesleniyorum!  Kamu görevlilerin böyle bir inisiyatif  kullanma hakkı var mıdır? Bu yetkiyi nereden alıyorlar. ?

Açılım sürecinde Güneydoğu'da düşülen yanlışa çok uzunca bir süredir üniversitelerde düşülmektedir.

Güya,  göz yumarak,  ses çıkarmayarak daha fazla  tahribat yapmalarını engelliyorlar. Bu tavizi alan ve dışarıdan yönlendirilen yapılar sistematik bir biçimde sistemi  felce uğratmaktadır.

Satırlı palalı terör örgütü yandaşları  öğrencilere saldırıyorlar. Üniversite kampüsleri terör kampı gibi,  geçen yıl aynı şeyler yaşandı. Hacettepe Üniversitesi içinde Türkiye'nin Türklerin,  Türk yurttaşlarının  başkentinde terör örgütü liderinin posterinin,  flama ve afişlerinin  asılı bulunmasını üniversite yönetimi,  sorumlu güvenlik birimleri ve YÖK  nasıl izah edebilirler. "İnce gözlüklerini" sürekli düzeltip tavana bakarak bu utançtan nasıl sıyrılacaksınız. ?  3 ayda 400 evladını şehit vermiş bir milletin vergileri ile onlara bu  hakareti nasıl reva görebilirsiniz.

Hacettepe kampüsü rektör ve yönetiminin veya tedbir alamayan bürokrasinin evinin bahçesi mi?

Üniversitelerimizde  satırla yaralanan  çocukların velilerine bunu nasıl izah edecekler?

KTÜ'de Ensar vakfının da katıldığı  toplantı protesto edilmesin ve taşkınlık,  çatışma çıkmasın diye gösterilen muhkem hassasiyeti buralarda da görmek isteriz.

İdareciler,  sorumlular kendi çocuklarının aynı tabloyla öğrenim gördükleri üniversitelerinde karşılaşmalarını arzu ederler mi?

Dünyanın hiçbir ciddi üniversitesinde bu tür soytarılıklara müsaade edilmez. Bir çok ülkedeki uygulamaları yakından biliyorum. Lomonsov Üniversitesinde,  öğle tatilinde katlara meslektaşım Profesör Şükürov yanımda olmasına rağmen üniversite polisinden izin almadan çıkamadık.

KANTİN KABADAYILIĞI HOŞ GÖRÜLEMEZ

Kantin kabadayılığı,  şiddet,  feodal hiyerarşik paramiliter örgütlenmeler  hiçbir şekilde hoş görülemez. Bunun sağı solu,  dini olmaz,  şiddet şiddettir,  kimden ve hangi sebeple gelirse gelsin hukukun demir yumruğu  ile  tardedilmelidir. İlke budur!

Burada bir uyarı da basına yapmak istiyorum. Karşıt görüşlü öğrencilerin çatışması diye sunarak bilerek veya bilmeyerek  örttüğünüz  terör örgütünün,  karşıt görüşün taraflarını açıklıyorum,  bilmeceyi çözüyorum:

"Karşıt görüşün bir tarafında Güvenpark,  İstiklal bombacıları,  İşid  var,  öteki tarafı da siz söyleyin puzzle tamamlansın.

Neden karşıt görüşlerin adlarını açıktan söylemekten imtina edersiniz. Yasak mı var?. Böylelikle neyi örtüyorsunuz?

Kedi,  kedidir,  bitti.

Ciddi tedbirlere ihtiyaç var. Ailesinden uzak öğrencilere destek verecek sivil destek ve danışmanlık üniteleri savcılıkla asayişle koordinasyon içinde bu şiddet sarmalını,  suhuletle çözmeli,  yapıyı çökertmelidir. Uzun yılardır bizim gibi üniversitede olan arkadaşlar meselenin farkındadır. Çocuklar cebirle,  bu gruplarca yönlendirilmektedir. Hepsinden bize şikayetler geliyor. Öğrencilerimizin samimi itirafları var,  "babam bana okumam için sattığı ineklerin parasını göndermek için 10 km yürüyor hocam,  yardım edin diye gelen gençlerimiz oldu".

 İstihbarat,  ahır altlarını değil bunları takip etmeli. . .

Bir şekilde bu durumdan aileler haberdar edilmelidir. Yasanın onlara müsamaha etmeyeceği ciddi  şekilde  programlarla izah edilmelidir.

Öğrenim özgürlüğünün,  fikir özgürlüğünün kalesi olan üniversitenin şiddet odaklarınca berhava edilmesine müsaade edilmemelidir.

Tekrar ediyorum kim olursa olsun,  nerden ve hangi amaçla gelirse gelsin şiddeti hiçbir şekilde mazur göremeyiz!

Bunu dışında gençlerin şiddeti vasıta kılmadan bütün konularda tam bir hürriyet ile kendilerini ifade etmelerine imkan tanınmalıdır. Bunu sonuna kadar destekliyorum.

TBMM'yi YÖK'ü İçişleri Bakanlığını uyarıyorum. Üniversiteler barut fıçısı,  farkında değiller. Bu şiddet sarmalı Allah korusun bir noktada  karşıtını doğurursa  sonuç çok kötü bir noktaya gider.

SİNİRLER,  İSTİAP HADDİNİN SONUNA GELDİ

Samsun'dan Hopa'ya kadar sahil yolunda bütün üst geçitlerde bir şehidin adı ve hatırası var. Boş yer kalmadı,  bunlar bizden gitti. Sinirler,  istiap haddinin sonuna geldi. Siz orada öyle yaparken başkaca bir yerde  başkaları başka eyler. Gücü yeten yeteneye varırız Allah korusun. Bu tabloyu daha önceden yaşadık,  sonunu biliyoruz. Buna müsaade etmeyelim.

 Lütfen  konuya ciddiyetle yaklaşalım.

Çeşitli cemaat ve cemiyetlerin denetimindeki yurtlarda ciddi denetimler yapılmalıdır. Bağımsız bir heyet bunları sürekli ve düzeli olarak denetlemelidir. uzman arkadaşlar 12 yaş altındaki çocukların yatılı öğrenim görmesinin derhal yasaklanması gerektiğini söylüyorlar. Çok ağır iddialar var. Bizzat orada kalan çocuklardan gelen şayialar var. Durum halının altına süpürülecek gibi değil. Milli eğitim müfettişi,   valinin gönderdiği memur bu tabloda bu denetimi yapamaz. Çok ağır ve kirli bir tablo var. Kimden saklıyoruz. ?Taciz ve tecavüzde dünya ikincisiyiz. Ben bundan hicap ve utanç duyuyorum,   bu ülkenin onurlu her görüşten ve inançtan veya inançsız etik sahibi insanı  aynı durumda.

TBMM'ye parti gruplarına çağrı yapıyorum.

Sayın Milletvekilleri;

Lütfen seçim bölgelerinizdeki üniversitelerle bu anlamda ilgileniniz. Heyetlerle ziyaret ediniz.

Geçen yıl bir parlamento grubu İzmir Valisini ve Ege Üniversitesi Rektörünü ziyaret edip  görevini hatırlatıp ikaz etmiş olsaydı Fırat Çakıroğlu yaşıyor olacaktı. "Ben yerinizde olsam yapardım". Seğirtip ağaç altlarına kaçmayın. Sert şiir okuyarak bunları düzeltemeyiz. Küçük,  sert  açıklamalar durumu kurtarmıyor. Ayıp oluyor üstelik. . . Twitterden yapılan suhulet çağrıları yerine bizzat yetkilileri ziyaret edip bu tablonun düzeltilmesini talep etmek gerekir. İrade lazım.

Anlayan anlasın!

Maalesef,  siyasal kanaatler  ülkemizde en zayıf kadrolarla temsil ediliyor. Milletvekilleri matematikten bahsedecek olsa SSCB dönemindeki gibi "liderin faziletlerini terif ederek" başlamak durumunda kalıyorlar.

Bu yüzden halkın sorunlarına çözüm üretemeyen  bir yapıyla karşı karşıyayız.

Yepyeni bir siyasal dil ve paradigmaya ihtiyaç var. Milli,  müdafa'a-yi hukuk ekseninde halkçı,  milliyetçi,  hürriyetçi,  manevi değerlere saygılı,  halkı kucaklayan samimi,  gerçekçi,  güven veren bir siyasal söylemin oy karşılığı %60.

İyi uykular  muhalefet.

Prof. Dr. Kemal Üçüncü

AdminAdmin